28 Mayıs 2016 Cumartesi

Steven ve Vincenzo






27 Mayıs 2016, akşamüstü altı buçuk. İtalya Bisiklet Turu'nun 19. Etabı sonrası. Taksim'e doğru yürürken, yıllar önce bisiklet sporuna neden aşık olduğumu hatırladım. Nick Hornby'nin dediği gibi ansızın, bir açıklaması olmadan, eleştirmeden, sonradan neden olacağı acı ve üzüntüleri bilmeden düştüğüm o aşkı. Biraz önce seyrettiğim yarış, spora ve bisiklete gönül verişimi haklı çıkaran güçlü bir ispattı. Spor dediğimiz eylem, zaman zaman bazılarımızın başına geldiği gibi, yine olduğundan başka bir şeye dönüşmüş, Nibali, Kruijswijk ve Chaves'in kisvesine girip ruhumun arka sokaklarında bir yerde gerçek anlamını yeniden bulmuştu.

Eurosport Türkiye stüdyolarından çıkıp metroya giderken, etrafımdaki insanlardan farklı bir ruh halindeydim, çok belliydi. Onların çoğu, bir cuma akşamına daha varmış olmanın yorgunluk dolu rahatlığıyla ilerliyordu. Bense, içim mutluluk, keder, acıma ve hayranlık dolu, hangi duygunun hangi adımda öne çıkacağını bekleyerek yürüyordum. Yirmi yıllık bisiklet seyirciliğimde pek de rastlamadığım bir etabı seyredip anlatmış olmak, nadiren duyumsadığım "iyi bir iş yaptım" titreşimini vücuduma salıyordu. Akşam etabı tekrar seyredeceğimi ve sarhoş olacağımı kendime söylememe gerek yoktu. 

Etabın özetini yapmayacağım. Seyretmemiş olan bu sayfayı kapatabilir, yazı onlara hitap etmeyecek. Nibali'nin hıçkırıklarını görmeden, bisikletine kapanmış Kruijswijk'ın helikopter görüntüsüne içiniz cız etmeden, podyumdaki Chaves'in -yüzünde patlayan şampanya mantarına rağmen-  mutluluğuna gülümsemeden okumayın lütfen.  

Giro'yu kazanmıştı Hollandalı. Tüm yapması gereken 200 km daha Chaves'in peşinden ayrılmamaktı o kadar. Nibali  dört dakika gerideydi, Valverde ise yüksek irtifada hep tekliyordu. Evet takımı ona yardım edemiyordu. Yine de 3'00"lık fark yapabilmişti. Yarışın en güçlüsüydü, defalarca göstermişti bunu. Yokuşlarda tüm ataklara rahat cevap vermiş, hatta atak yapıp zaman kazanmıştı. Tek sıkıntısı takımdı ama Colle dell'Agnello zirvesi geçilirken bunu düşünmüyorduk. Takıma bile ihtiyacı yoktu. Ne cahillik...

Steven Kruijswijk kar duvarına çarpıp parende attığı anda ilahi bir el iskambil destesini masadan aldı, kağıtları yeniden kardı ve dağıttı. Bu kez gelen el çok farklıydı. Yarışın lideri dağ başında tek başınaydı, yanında hiçbir dostu ve müttefiği yoktu. Geniş omuzlu Pembe Mayo travmanın şokuyla zincirini takmaya uğraşırken, pelotonun en iyi inişçilerinden biri her saniye 20 metre daha uzaklaşıyordu ondan. Tüm ulusun yüzünü kara çıkarmış, kazanmasına kesin gözüyle bakılan Giro'yu kaybetmişti Nibali. Basının baskısıyla konuşamaz olmuş, yeni kontratından belki bir sıfır kaybetmiş, 31 yaşında son üç Büyük Tur'un ikisini kaybetmiş, birinden de kovulmuştu. Sadece şerefi için yarışıyordu. 

Kruijswijk yıllarca neden biraz önce fren yapmadığını, viraja neden doğru girmediğini düşünecek. Parmaklarının ucuna kadar gelen o büyük zaferi kaçırışını anımsayacak. Kalbinin arkasında koskoca bir yumruyla. Vincenzo da aynı anı düşünecek. Kariyerini bitmekten kurtaran, ona şerefini veren Hollandalı'nın hatasını hatırlayacak. O hatadan aldığı güçle, Risoul'da en anlamlı zaferlerinden birini kazanmasına yol açan tesadüfü anacak.

Bense, Nibali ve Chaves dağdan uçarcasına inerken, alınyazısına inanmanın ne büyük bir yanılgı olduğunu görüyordum. İnsan kaderini kendi yazar. Her gün, her dakika yeniden. Ama bazen Kruijswijk gibi, bazen Nibali gibi.  

23 Mayıs 2016 Pazartesi

Giro 2016 3.Dinlenme Günü Raporu

Giro 2016'nın ikinci haftası sonucunda biraz da şaşırtıcı şekilde Kruijswijk fena olmayan bir farkla lider durumda.


1. Kruijswijk - LottoNL-Jumbo
2. Chaves - Orica-GreenEdge +2:12
3. Nibali - Astana +2:51
4. Valverde - Movistar +3:29
5. Majka - Tinkoff +4:38
6. Zakarin - Katusha +4:40

Steven Kruijswijk

28 yaşındaki Hollanda'lı Steven Kruijswijk profesyonel olarak sadece 2 yarış kazanmış. Tek genel klasman birinciliği de 2014'de Arctic Race of Norway'de. Geçen hafta Salı ve Cuma günkü etapları sessiz sedasız favorilerle birlikte kapadıktan sonra Cumartesi gününün kraliçe etabında Astana'nın ana grubu dağıtmasından sonra atak yaptı. Şanslıydı ki bu atağına favorilerden Esteban Chaves de katıldı. Birlikte çalışarak diğerlerini silkelediler ve Chaves etabı, Kruijswik de pembe mayoyu aldı.


Pazar günkü yokuş zamana karşı için yorulmuş olabilir mi diye düşünürken, çok iyi bir performansla bu etabın birinciliğini saliselerle kaçırdı, ama sonuçta 2 dakika farkla gayet avantajlı bir liderlik elde etmiş oldu.

Kalan 6 etapın 3 tanesi yokuş bitişli. Yine Salı günü yokuştan sonra 2 gün düz etaplar, ardından bu sefer Cuma-Cumartesi dublesi. Pazar günü serenomik düz etap olacağından onu saymıyorum. Henüz çok yarış var ve bugüne kadar çok kazanmayan Kruijswijk için bu tehlikeli gözükebilir. Gelgelelim büyük atak yaptığı Cumartesi günkü kraliçe etapta yorulması zamana karşı için dezavantaj olabilir mi derken "zamana karşıda daha çok zaman avantajı elde etmeyi düşünüyorum" demişti ve dediği çıktı. Tur öncesi takım raporunda "üçüncü hafta açılırım ben, öncesinde zaman kaybetmemek mühim" demiş. Bakalım bu dediği çıkacak mı? Çıkarsa nur topu gibi bir genel klasman yıldızımız olacak.

Kimler kaybetti?

Landa - Sky: Hastalanmasa şansı vardı, ama Salı günü turu bırakmak zorunda kaldı.
Uran - Cannondale: Giro'yu kazanmak için en iyi şansıydı ama olmadı. Özellikle zamana karşılarda büyük hayalkırıklığı yaşadı.
Valverde - Amador - Movistar: Sarper kanununa göre büyük turlarda iki kaptan olamıyor. Bence Amador kaptandır demeliydiler. Tabii bir de Amador'un son 2 etapta hasta olduğu da satır arasında açıklanmış.
Nibali - Astana: Aslında daha kaybetti denemeyebilir, en büyük favoriydi, ve 2:55 geride. Öndeki iki rakibi de bu işlerin piri değil. Yokuş zamana karşıda, biraz da zincirinin atmasıyla 2:10 geride gelmesi onu mahvetti.

Etaplar

Genel klasman kadar önemli ve hatta bazı takımlar için daha önemli olan şey de etap kazanmak.

Lotto-Soudal 4 (Greipel 3 sprint, Wellens kaçış)
Etixx-QuickStep 3 (Kittel 2 sprint, Brambilla kaçış)
Lampre-Merida 2 (Ulissi 2, geç kaçış)
Giant-Alpecin 1 (Dumoulin, zamana karşı)
LottoNL-Jumbo 1 (Roglic, zamana karşı)
Bardiani-CSF 1 (Ciccone, kaçış)
Sky 1 (Nieve, dağlık)
Orica-GreenEdge 1 (Chaves, dağlık)
Gazprom-RusVelo 1 (Foliforov, yokuş zamana karşı)

Puan Mücadelesi

Greipel, Kittel gibi babaların yanında, Ewans, Demare gibiler de turu terkedince, meydan bir avuç sprinter'e kaldı ve belli bir dominasyon olmadığı için açık gibi duruyor.


Niccolo - Trek-Segafredo 138
Ulissi - Lampre-Merida 112
Modolo - Lampre Merida 84
Oss - BMC 80
Trentin - Etixx-QuickStep 80

Kalan olası puanlar:
17. Etap: Ara ve finiş - 50 + 20
18. Etap: Ara ve finiş - 25 + 10
21. Etap: Ara ve finiş - 50 + 20



Elbette diğer dağlık etaplarda da ara kapı puanları var, ama hem kurallar gereği az, hem de dağ kaçışçıları yüzünden bu puanlar sprinterlara kalmaz.

Dağları Kralında Damieno Cunego 134 puanla en yakın rakibinin iki katı puanla lider durumda. Rotada bir sürü dağ ve bir sürü puan var. Birinci kategori tırmanışlarda 32, en yüksek zirve olan Cima Coppi'de 40 puan var.

19. Etap: Cima Coppi, 1.kategori finiş
20. Etap: 3 tane 1.kategori


Ben hiçbir yarışçının Cunego'yu geçebilecek kadar domine edebileceğini düşünmüyorum. Cunego da enayi değil ya, bu zirvelerden birkaçında kaçışta olacaktır.

Gelecek Etaplar

Bu haftada Kruijswijk'in patlama ihtimaline konsantre olacağız. 8 kişi ile devam eden takımı LottoNL-Jumbo'yu tanıyalım:


176 Roglic - Tırmanışçı, zamana karşıcı
175 Keizer - Allrounder
177 Tankink - Düz yol
178 Tjallingii - Düz yol
179 Van Emden - Düz yol, zamana karşıcı
174 Casteljins - Düz yol (diye tahmin etmekteyim, pek bilgi yok)
172 Battaglin - Puncheur

Sprinter Hofland yarışı bıraktı, zaten işe yaramazdı. Düz yol adamı çok, takımın pelotona liderlik etme ihtiyacı için işe yararlar. Ama dağlarda pek destek olamayacak bir takım var gibi duruyor.

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Giro 2016 2.Dinlenme Günü Raporu

3 haftalık İtalya Bisiklet Turu'nda 1 hafta, 2 haftasonu ve toplamda 9 etap geride kaldı. Geçtiğimiz haftanın en önemli özelliği Pazar günkü 40 kmlik zamana karşıydı. O da geçildi, bundan sonra artık genel klasman için tamamen tırmanış desteği ve yetenekleri geçerli olacak.

İlk olarak genel klasman favorilerinin durumunu verelim. Objektif baktığımızda zaman farklarının öyle çok aşırı olmadığını söyleyebiliriz. (Koyular ağır favoriler, italikler ise sürprizler)

Brambilla - Etixx-QuickStep -0:53
Jungels - Etixx-QuickStep -0:52
Amador - Movistar -0:21 (Bu adam Movistar'ın lideri olmalı)
Kruijswijk - LottoNL-Jumbo -0:02
Nibali - Astana (Referans noktamız)
Valverde - Movistar +0:02
Dumoulin - Giant-Alpecin +0:05
Landa - Sky +0:25
Majka - Tinkoff +0:52
Zakarin - Katusha +1:16
Pozzovivo - AG2R La Mondiale +1:35
Chaves - Orica-GreenEdge +1:38
Uran - Cannondale +2:03
Hesjedal - Trek-Segafredo +2:38

Andrey Amador

Etixx-QuickStep ile Lotto-Soudal 3'er etap birinciği aldılar. İkisi de 2'şer birinciliği Alman sprinter'leri Kittel ve Greipel  ile alırken, birer birinciliği de kaçışçıları aldı)

Bu sene sonunda jubilesini yapacak olan Fabian Cancellara büyük bir şanssızlıkla hasta başladığı turda iki zamana karşıda da kendinden bekleneni veremedi ve Pazar günü itibariyle turu bıraktı.

Etixx-QuickStep 3 (Kittel 2 sprint, Brambilla kaçış)
Lotto-Soudal 3 (Greipel 2 sprint, Wellens kaçış)
Giant-Alpecin 1 (Dumoulin, zamana karşı)
Lampre-Merida 1 (Ulissi, geç kaçış)
LottoNL-Jumbo 1 (Roglic, zamana karşı)

Düz sprintleri domine eden Marcel Kittel, geçen haftaki zorlu sprintlerde önlerde kalamadı ve zamana karşı öncesi turu bıraktı. Öne gelemediği sprintleri alan Greipel liderliğe yerleşti.

Greipel - Lotto-Soudal 119
Demare - FDJ 91
Tjallingii - LottoNL-Jumbo 82
Nizzolo - Trek-Segafredo 78
Modolo - Lampre-Merida 56
Andre Greipel 7. etabı kazanırken

Dağların kralı mayosu için mücadeleyi uzun süre Nippo-Vini Fantini'den Damiano Cunego önde götürdü, ama Lotto-Soudal'dan Tim Wellens kazandığı etapla bu mayoyu da elde etti. Henüz puanlar minik olduğundan buraya aktarmaya gerek görmüyorum. Gelecek hafta şekil daha çok belli olur.

İkinci haftada bizi neler bekliyor?

Bence genel klasmancılar Salı günkü etabı gözlerine kestirmişlerdir. 219 km ile oldukça uzun bir etap, bitişe 16 km kala 1. kategoriden zirveye varılıyor, finişte ise 3. kategori tırmanış var. Ayrıca kendilerini bu etapta alabildiğine zorlayabilirler, çünkü sonraki iki etap oldukça düz.
10.Etap - Salı

Sprinterler Çarşamba ve Perşembe günkü etapları gözlerine kestirmişlerdir. Bu etaplarda da kazanamayanlar ve puan klasmanı umudu kalmayan sprinterler Cuma günü rahatlıkla turu terkedebilirler.

Cuma günkü etap tam kaçışlık. 170 kilometre, dağlık ama düz bitişli. Favoriler de idare edeceklerdir, çünkü haftasonu oldukça zorlu etaplar var.

Cumartesi etabı yokuşla bitmese bile kraliçe etap olarak adlandırılıyor. 210km ve iki tane 1. kategori yokuş var. İşin kötüsü, ertesi gün de 10 kilometrelik yokuş zamana karşı var. Zamana karşı var diye dinlenmeye imkan olmayacak, diğer yandan o ana kadar geride kalmış rakipler çılgınlık yapabilir, ve hatta kaçış grubundan bazıları genel klasmanı ciddi şekilde etkilecek farkları elde etme ihtimalinde olabilirler. Gelecek haftasonu pek plan yapmamak lazım.
14.Etap - Cumartesi

Bence zaman farkları pek önemli değilken yokuş desteği belirleyici olacaktır. Cumartesi-Pazar ikilemi için üst sıralarda ikişer kişisi olan Etixx-QuickStep ile Movistar'ın ekstra avantajı olduğunu düşünüyorum. Özellikle EQS Kittel'i öne çıkarırken çaktırmadan bir sürü yokuşçuyu da getirmiş, üstelik Kittel yükünden de kurtulmuş vaziyetteler. Movistar'da ise Valverde-Amador ikilisi var. Valvarde takımın ruhani lideri olsa da, etap kazanmaya genel klasman kazanmaktan daha aşina.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

Giro 2016 1.Dinlenme Günü Raporu

2016 Giro d'Italia Cuma günü Hollanda'da başladı ve ilk 3 etap Hollanda'da yapıldı. Bugün, yani 9 Mayıs Pazartesi dinlenme günü, zira takımlar turun geri kalanına devam etmek için İtalya'ya taşınacaklar. Biz de bu arada kısa bir yazıyla durumu verelim.

İlk etaptaki zamana karşıyı Giant-Alpecin'den Tom Dumoulin kazandı. Ardından gelen iki sprint etabını Etixx-QuickStep'den Marcel Kittel domine ederek kazandı. Kittel puan mayosunu kaptığı gibi, zamana karşıda fena derece yapmadığı için etaplarda verilen bonus saniyelerle pembe mayoyu da kaptı. Şu anda yarışa devam ettiği sürece toplu sprint finişlerinde kendisine ciddi bir rakip gözükmüyor.
Marcel Kittel 2. etaptaki sprinti büyük farkla kazanırken

Puan klasmanında Kittel 106 puan birinci. Ancak 2. ve 3. etaplardaki kaçışlarda ara kapılardaki puanları toparlayan LottoNL-Jumbo'dan Maarten Tjallingii sinsi gibi 80 puanla 2. sırada yer alıyor. Belki de çabası dağların kralı olmaktır, çünkü şu anda mavi mayonun da sahibi.

Genel klasmancılar için ilk zamana karşı mühim idi. Orada açılan farklar bu haftaya taşındı. Durumu görelim:

1. Kittel - Etixx-QuickStep -0:28
2. Dumoulin - Giant-Alpecin -0:19
3. Amador - Movistar -0:13 (neden olmasın? Geçen seneki Giro'yu 4. bitirmişti)
4. Nibali - Astana 0:00 (Esas favoriler arasındaki referans noktamız)
5. Kruijswik - LottoNL-Jumbo +0:03
6. Valverde - Movistar +0:05
7. Chaves - Orica-GreenEdge +0:11
8. Zakarin - Katusha +0:13
9. Hesjedal - Trek-Segafredo +0:14
10. Uran - Cannondale +0:14
11. Majka - Tinkoff +0:19
12. Landa - Sky +0:21
13. Pozzovivo AG2R La Mondiale +0:28

Bu haftaya bakarsak, Salı günü çapraz rüzgarlı, sonunda minik bir punch ihtimali veren etap var. Onun dışında, Perşembe günkü yokuş bitişli etap dahil toplam 3 etapta kaçış grubunun kazanma ihtimali var. Üstelik Pazar günü 40 kmlik zorlu zamana karşı öncesi favoriler asla yorulmak istemeyecektir. Kaçış grubunda kaçmayı kolaylaştıran şey, genel klasmanda artan fark ile pembe mayo için tehdit olunmamasıdır. Bu açıdan baktığımızda şüpheliler şunlar (parantez içinde profesyonel galibiyet sayıları var)

Bole - Nippo-Vini Fantini +11:01 (15 galibiyet)
Kadri - AG2R La Mondiale +9:01 (3)
Fischer - FDJ +8:43 (6)
Bobdridge - Trek-Segafredo +8:30 (3)
Boem - Nippo-Vini Fantini +8:24 (2)
Cunego - Nippo-Vini Fantini +7:39 (31)
Colbrelli - Bardiani-CSF +7:00 (9)
Plaza - Orica-GreenEdge +6:45 (17)


5 Mayıs 2016 Perşembe

Giro ve Şüphelileri


184. Geleneksel Giro d’Italia Favorileri Yazısı’na hoşgeldiniz. Kısa ve sonuca gider şekilde yazmaya çalışacağım. Geçmişteki yazılarıma baktığımda Contador’un kıl dönmesinin performansına etkisinden, Uran’ın babasını genç yaşta kaybedişinin ruhunda yarattığı dalgalanmalara kadar bir sürü şeyle yazıları şişirmiş olduğumu farkettim. Aslında farketmedim de kabullendim. Çünkü hem “Sayın Eşim (D.D.B.E.)” hem de Blog İdare Amiri yıllardır “Aşkım/Abi, millete eziyet ediyorsun, o kadar çok detay koyma, oku oku bitmiyor” derlerdi.  Ben de “Yazarı rahat bırakın ülen!!” diye atarlanıp 20-30000 vuruşluk yazılar döktürmeye devam ederdim. Ama, Türk bisiklet seyircisinin ulaştığı bilgi seviyesi ve uygarlığın giderek kısalttığı “dikkat süresi”ni de düşünerekk kısa yazmanın daha yararlı olduğuna karar verdim. Haaa sorana yine fistül nedir, nasıl ameliyat edilir anlatırım ama Rigo’nun hezeyanlarını konunun uzmanlarına bırakmaya karar verdim. Favorilere kısa kısa değineceğim ve belki biraz da sprinterlere bakacağım. 

Favorileri tartarken, Giro 2016’da takım saate karşı etabının olmadığını farketmek gerek. Bunun yerine yarışçılar biri yokuş olmak üzere üç adet ITT ile sınanacaklar. Bir başka konu da son haftada yer alan +2700 mt irtifadaki iki “tappone”nin (Et19: Colle dell’Agnello ve Et20:Col de la Bonnette) bu sene oldukça sert geçen bahar aylarında iptal olma olasılığı. Bunları aklımızda tutarak “Squalo di Messina” yani “Messina Camgözü” Vincenzo Nibali’yle risalemize girelim:

VINCENZO NIBALI (Astana)
Vincenzo son Vuelta’da takım arabasına tutunup ön grubu yakaladığı için diskalifiye edilmişti. Onun gibi üç Büyük Turu da kazanmış biri için anlık bir bilinç kayması olsa da sonuçta kariyerine bir leke sürdü. Bu olaydan sonra Nibali -kötü geçen TdF’ın da etkisiyle- 2016’da Giro’yu hedefine aldı. Ülkesinde yine zirveye çıkarak çizilen karizmasını tekrar yükseltmeyi amaçlıyor. Şubat ayında sıkı yokuşlar içeren Umman Turu’nu kazanarak forma girdiğini gösterdi. Ancak irtifa kampları sonrası girdiği iki yarışta (T-A ve özellikle Trentino) istediği yada beklediğimiz sonuçları alamadı. 


Nibali@Umman Turu

Yine de, kendisi ve antrenörü Paolo Slongo gidişatta endişelenecek bir şey olmadığını söylüyorlar. Astana geçen sene Giro’da ve Tour'da müthiş bir domestik grup performansı göstermişti. Bu sene de Nibali'nin güvendiği ve beraber yarıştığı bir ekiple geliyor. V.Agnoli (geçen yıl yoktu), E.Capecchi, T.Kangert, J.Fuglsang ve M.Scarponi Nibali’yi hem düzde ama özellikle yokuşlarda koruyacak seviyede isimler. Gerisi Nibali’nin 2014 formunu bulup bulmayacağına bağlı. Sanki biraz zor gibi. Yine de ortalamanın çok üstünde TT koşabilmesi ve rakiplerinin seviyesine göre yarışın en güçlü adayı olarak gözüküyor.

ALEJANDRO VALVERDE (Movistar)
Valverde tarihin en iyi Ardennes Klasikleri yarışçısı. Tüm zaferleri yanında 2 yıldır da UCI sıralamasını en tepede bitirmeyi başardı. Lakin karnesinde 2009 Vuelta şampiyonluğu dışında bir Büyük Tur zaferi yok. Üstelik 37 yaşından gün alıyor artık. Movistar’ın bir numaralı ismi ve takım üstündeki hakimiyetini Quintana’yla bile paylaşmıyor. Klasmanda ilk üçü hedeflediğini açıkladı. Bence sert İtalyan yokuşlarını domine edecek bir karakter değil. Carlos Betancur’un ona ne derece yardımcı olacağı meçhul, baba son iki yılda çok da sağlam bir ayakkabı olmadığını gösterdi. 



Ama İspanyol bir takıma geçince sanki daha bir adam oldu. Ona çok ihtiyaç olacak. Valverde’nin bir başka avantajı da Nibali’nin yokuşları sabit tempoyla çıkmayı sevmesi, “dur-kalk” yokuş performansından hoşlanmaması. Bu sayede önde kalabilir. GK'de ilk üç ballı börek olur, etap kazanırsa kaymak.  

MIKEL LANDA (Team Sky)
Team Sky’da bir Bask keçisi… Kulağa tuhaf geliyor. Landa, geçen yıl, Astana’da Aru’nun hizmetinde olmasına rağmen atak veya ataklar yapıp iki etabı cebe indirip GK’da da 3. olunca zaten başka bir yere gideceği belli olmuştu. Onu Team Sky kaptı ve bu sene ezon başında hastalanıp yarışmamış olsa da şimdilerde gerçekten iyi gözüküyor. Pais Vasco da bir, Trentino’da iki etap ve genel klasmanı kazandı. Klasik Bask bisikletçilerinin aksine TT’de de Team Sky’ın “marjinal kazanımları” sayesinde artık daha iyi bir yere geldi. Eh ihtiyacı da olacak. Sergio Henao ve Benat Intxausti'nin takımda olmamaları bir sıkıntı. Onların yokluğunu Sebastian Henao, Ian Boswell, Mikel Nieve ve Nicholas Roche gibi yardımcılar dolduracak. 



Yokuş saate karşıda kazanacağını düşünüyorum. Chianti'deki uzun ITT onun için kritik olacak. Nibali’nin en büyük rakibi Mikel Landa gözüküyor ama İtalya Turu nedense şimdiye kadar Team Sky’a pek uğurlu gelmedi, onu da not düşeyim. Ama yeni bir Grand Tour şampiyonu da görmek istiyorum. Özellikle Froome’un, liderlik için Wiggo’ya reva gördüklerini ona yapacak bir Mikel Landa potansiyeli varken. Ben neden Team Sky’a bu kadar uyuzum ya??

RIGOBERTO URAN (Cannondale)
Rigomuz canımız. Hakikaten son derece gereksiz bir sempati besliyorum adama. Giro’da 2013 ve 2014’de iki kez 2. olmasıyla aslında bu yılın en büyük favorilerinden olması gerek ama nedense hep başaltına güreşiyor. İyi TT’ci, iyi yokuşçu. QST ve Team Sky gibi iki büyük ekip, tüm takımı onun emrine hiç vermediler ama sanki daha fazlasını yapmalıydı bugüne kadar. Bu seneki dereceleri de pek heyecan verici değil. Yokuşların birinde çok fena patlayabilir. Zaten Cannondale (ex-Garmin) Büyük Turlar’da daha çok fırsatçı bir taktik güdüyor ve lideri korumak yerine etap zaferleriyle sponsor tatmin etmeyi tercih ediyor. 


Her ne kadar Vaughters bu sene amacının Uran ile Giro’da klasmana oynamak olduğunu söylese de çok ikna olmuş değilim. Dombrowski tamam da Davide Formolo’nun geçen sene Beyaz Mayo ikincisi olmasına rağmen tüm dağ etaplarında Rigo’yu sonuna kadar destekleyebileceğini sanmıyorum. Uran diğer takımlara takılıp çıkmaya çalışacak. İşi zor.

RAFAL MAJKA (Tinkoff)
Majka daha 23 yaşındayken Giro’da ilk 10’a girmiş bir yetenek. Olgunluk çağına geliyor. Contador tüm ekibiyle TdF’a hazırlanırken ona kalan domestiklerle ve Tinkoff’un el değiştireceğini bilerek ne kadar motive olacağı meçhul. Bu seneki dereceleri de öyle “Vay anasını” dedirtecek gibi değil. Contador’un bir sene daha yarışmaya karar verdiğini düşünürsek kendi ihtiraslarını bu yarışa akıtıp çok iyi bir derece alarak Alberto’nun son senesinde onunla eşit bir düzeyde değerlendirilmek isteyeceği muhakkak. Giro’da ilk üç olursa 2017’de kontratı bittikten sonra bir takıma lider olarak gitme şansı çok yüksek. Etap kazanma fırsatını bulursa da kaçırmayacaktır. 



ESTEBAN CHAVES (Orica GreenEdge)
Simon Yates’in pozitif doping testi nedeniyle Orica bu yarışa biraz sarsılmış olarak geliyor. Chaves Vuelta’15’de dikkatleri çekti ama bu sene daha bir siftahını göremedik. Sadece Mart ayında yarıştı, o yüzden biraz kapalı kutu gibi. Çok iyi bir yokuşçu ama Giro’nun zorluğunu 3 hafta boyu tolere edemez ve GK’da geri düşüp etap kovalar gibi geliyor kulunuza. 


DOMENICO POZZOVIVO (Ag2R La Mondiale)
Nibali’den sonra İtalyanlar’ın en çok destek verecekleri isim. J-C. Peraud ile birlikte takımın ortak lideri. Giro’yu seviyor, 2014’de beşinci olmuştu, geçen sene ise yarışın başında kaza geçirip bırakmıştı. İlk 10’da olması çok doğal geliyor bana, yokuş TT’sinde de bir sürpriz yapabilir.

ILNUR ZAKARIN (Katusha)
17 yaşında Gençler ITT Avrupa Şampiyonu olan Zakarin, 20 yaşında dopingden yakalandıktan sonra adının yanında hep bir soru işareti gördüğümüz yarışçılardan. Çok iyi bir zamana karşıcı, yokuşlarda da iyi ama Giro yokuşları için yeterli olmayabilir). Bu sene katıldığı her etap yarışını ilk yedi sırada bitirdi (P-N ve TdR’de 4.). Agresif ve güçlü yarış stiliyle izlemek zevk veriyor. Apeldoorn ve Chianti’deki TT’lerde avantaj elde edip yokuşlarda kaybedeceklerini karşılayabilirse çok ilginç bir sonuca imza atabilir. Ama o “?”ni silmek için biraz onun da benim de biraz daha zamana ihtiyacımız var. 

TOM DUMOULIN (Giant Alpecin)
Genç kızlara ve Berkem'e söyleyin heyecanlanmasınlar. Bu çocuğu genel klasmancı diye hangi dallama gaza getirdiyse hakikaten büyük kötülük yapıyor. Apeldoorn TT’sini alıp Pembe Mayo’yu giysin daha ne ister (hoş TdF Utrecht açılışında baskıyı kaldıramamıştı). Chianti ITT’si için en büyük favorim. Ama o kadar. “Giro yokuşları dar, bana bakma Tomi yarim var”


RYDER HESJEDAL (Trek Segafredo)
Geçmişte doping yaptığını itiraf ettikten sonra Ryder’ın eski havası kalmadı. Ama sonuçta 2012 Giro’yu kazandığı için bu yazıda da anmak gerek. Yine GK’de geri düşüp sonraki etaplarda kamikaze ataklar yapar mı? Yapar sanki.


VE DİĞERLERİ… Cunego, Ulissi, Kruijswijk, Wellens, Anton, et al.

Yarışa tad ve doku katacakları kesin. Cunego’nun son bir etap daha kazanmayı deli gibi istediğini hissediyorum. 2004’de bu yarışı kazanması onun laneti oldu. Muhteşem bir Ardennes klasikçisi olacakken Büyük Turcu olmaya çalışarak kendini heba etti. Küçük Prens artık sona yaklaşıyor ve bir güzel etap kazanarak yaşlı adamlara selam çakmasını isterim. Ulissi’yi ise inişli çıkışlı etaplardan birini kazanırken hayal ediyorum. Kruijswijk’a gelirsek, o da Hesjedal gibi yokuşlarda atak yapıp şans kader ve talihle birini kazanmak isteyecek hep olduğu gibi. Wellens için üç hafta çok ağır, Giro tırmanışları ise çok dik. Igor Anton ise yine yokuşlu etaplardan birine bilenecek ama GK’da ilk 15 içinde yer alırsa sevinecektir. 

Etixx QST’de en sevdiğim adamlardan biri Gianluca Brambilla. Bahar Klasikleri’nde çok iyiydi. Mutlaka adını anacağız gibi geliyor bana. 4., 5., 7. ve 13. etaplara dikkat. J-C. Peraud da Pozzovivo’nun gölgesinden çıkıp bir şeyler yapma şansı olan manyaklardan.  Dağ bisikleti geçmişinin avantajını yaşayacağı en uygun yer Giro. Ama tabii 39 yaşında… 

SPRİNTERLER

Sprinterlere Marcel Kittel’le başlamak gerek. Geçen seneyi boş geçen Alman bu sene Büyük Turlar’daki performansı en çok merak edilen adamlardan biri. Etixx mutlaka 2-3 etabı ona kazandırmak isteyecektir. Giro’14’de iki etap kazanmıştı, bu sene ise 7 zaferi var. 
Kittel sevinçli, arkasından gelen Greipel
Greipel iyi de çevresi kötü. Değil tabii ama 52ToT’ta Greg Henderson ile olan uyumsuzluğu ona iki etaba mal oldu. Bir haftada bunu nasıl düzeltecekler bilmem (Henderson Giro'da yok). Diğer yandan Sacha Modolo (Lampre) ve Roberto Ferrari Türkiye’de muhteşem gözüktüler. Ferrari’nin süper bir zamanlaması var ve son 500’de neredeyse sihirbaz gibi Modolo’yu öne getirebiliyor. Sacha geçen sene 2 sprint etabı kazanmıştı ve bu sene de kazanması çok mümkün. Bu yıl yeni bir İtalyan sprinterden daha bahsetmemiz gerek. Polonya asıllı Jakub Mareczko (Southeast) artık bir üst lige transfer olmak üzere ilk Giro’sunu koşacak. Belki son haftadaki yokuşları çıkaramayabilir ama takım ve kendisi dinçken Hollanda’da mutlaka etap kazanmak isteyecektir. Maksimum sürati ve sprint karmaşasında kendine alan bulmadaki başarısıyla şansı var. 

Elia Viviani bu sene Rio’da pist bisikletinde yarışacağından yoldaki son yarışını koşacak gibi. İlk etaplarda o da Mareczko gibi bir zafer elde etmek isteyecek mutlaka fakat pist antrenmanlarına çok yoğunluk verdiyse (Cavendish gibi) top speed’inde düşüş yaşamış olabilir. 

Caleb Ewan (Orica GE) bu sene süper aerodinamik sprint pozisyonuyla dikkatleri çekti. Ama yaşı ve kilosu bu Giro’yu bitirmesinin önündeki en büyük engel. Dolayısıyla dağlar başlamadan bir etap kazanırsa görev tamamlanmış sayılacaktır. 

Arnaud Demare (FdJ) yıllardır klasikçi mi sprinter mi bilemiyordu(k), Milano-Sanremo’yu kazanarak muradına erdi denebilir. Tam bir sprinter sayılması için maksimum sürati yeterli değil ama zor ve uzun etapların sonunda güçlü kalabiliyor. Bu yüzden Demare da yarışın sonlarında veya 7. Etap gibi uzun etaplarda şans bulabilir. 

Arnaud Demare MSR'yi kazanıyor.

Giacomo Nizzolo (Trek Segafredo), son Hırvatistan Turu’nda Cavendish’le bayağı çekişti ve çoğundan da galip çıktı. Üstelik geçen sene yarışın sonuna kadar devam ederek Yeşil Mayo’yu da kazanmıştı. Yani yokuş da çıkabiliyor. Marezckolar ve Ewanlar eve döndükten sonra Büyük Turlar’daki ilk zaferini kazanabilir. 


Evet, durumlar böyleyken böyle işte. Giro d’Italia bize her zaman güzel manzaralar, yağmur çamur, kar, harika yokuş etapları ve kendini gösteren yeni isimler sunmuş bir yarıştır. Bakalım bu defa nelerden bahsedeceğiz. Eurosport’ta görüşmek üzere…

Giro 2016 Parkur Özeti

(Bu yazının başka bir versiyonu Cyclist Türkiye Mayıs sayısında yayınlanmıştır)





Mayıs ayı yaklaşırken İtalya Bisiklet Turu “Giro d’Italia” parkuru hakkında yazı yazmak benim için bir alışkanlık artık. Bir yıllık ayrılıktan sonra yeni parkuru incelerken yarışla tekrar tanışıp ısınıyorum, pembeyi yine güzel bir renk olarak görmeye başlıyorum. 

“Dünyanın en güzel yerinde dünyanın en zor yarışı” diye pazarlanan Giro belki Fransa Turu kadar şatafatlı değil ama Tour’dan daha samimi, daha manzaralı ve çoğu zaman daha zor şartlarda koşulan bir yarış olarak TdF ile rekabete gerek duymaması gereken bir saygınlığa sahip. Bu sene 6 - 29 Mayıs arasında koşulacak Giro 21 etapta toplam 3.383 km’lik bir mesafe geçecek. Parkurun bana düşündürdüklerine şöyle bir değineyim. 

Önce şunu söylemek gerek ki, zaman karşı etapları açısından bu sene Giro oldukça zengin. TTT yok ama biri yokuş olmak üzere 3 tane ITT var. Her zaman zirve finişleriyle bilinen İtalya Turu’nda bu sene sadece 4 yüksek dağ etabı var. Ve eğer yanlış saymadıysam 5 zirve finişi gözüküyor. Bu değişimde, son yıllarda bir trend haline gelen inişli çıkışlı etap profili ve TdF’da da gördüğümüz “Yokuştan sonra inerek bitirelim, olaya biraz daha heyecan katalım” düşüncesi rol oynamış gibi. Son yıllarda La Vuelta’nın zirve finişlerini, Tour ve Giro’nun ise orta dağ etaplarını öne çıkardıklarına dikkat çekmek gerek. 


99. Giro’nun ilk üç etabı Hollanda’nın düz yollarında geçecek. Gelderland bölgesi RCS’e parayı bastırınca Giro son ondört yılda üçüncü kez Hollanda’da başlıyor. İlk etap (prolog diyemiyoruz) Appeldoorn’da 9,8 km’lik ITT. Açılışa Hollanda Kralı Willem-Alexander da katılacak. 2. ve 3. Etaplar ise II. Dünya Savaşı’nın iyi bilinen şehirleri Arnhem ve Nijmegen arasında git gel olacak. İki kent aslında birbirine 30 km mesafede ama Gelderland’ın güzelliklerini bisiklet severler de görsün diye iki etapta 400 km’lik bir parkur hazırlanmış. Bu dümdüz ülkeden 3 tane Yokuş Primi vermeye değecek tırmanış bulabilmiş olmaları da ayrıca takdir edilmeli. Deniz seviyesinin altına bir ülke kurmayı başaranların bile yapamayacağı şeyler var elbette. Ülkede yokuş finişi mümkün olmadığından bu iki etap da sprint mücadelesi olacak. Ama Hollanda’daki her Büyük Tur’da mutlaka yol ve kavşaklardan kaynaklanan kaza ve yaralanmalar bu sefer de ihtimal dahilinde. Umalım da kimseye ciddi bir şey olmadan kafile Calabria’ya geçsin.

İtalya’ya dönüş için yarışa bir gün ara verildikten sonra Çizme’yi fermuar gibi çizilmiş bir rotayla güneyden kuzeye çıkacağız. Daha 4. Etap’ta (Catanzaro - Praia A Mare, 200 km) kaçış zaferine uygun bir parkur var. 233 km’lik beşinci etapta ise büyük olasılıkla yine sprinterlerin kapışmasını göreceğiz. 

Giro tanıtım dosyasında 3 zamana karşı, 7 sprint, 7 orta dağ ve 4 yüksek dağ etabı olduğu yazıyor. Bu 4 taneden ilki yarışın altıncı etabında karşımıza çıkacak. 157 km’lik kısa bir etap ama iki sert yokuş var. Son kısımdaki Roccaraso 17 km uzunluğunda %4,8 ortalama eğimli bir yokuş. İlk bölümde Team Sky’ın öldürücü bir tempoyla birçok yarışçıyı dökmesini, son üç dört kilometrede de favorilerin hesaplaşmasını bekliyorum. 

6.Etap

Kuzeye doğru çıkarken 7. Etap özellikle son kısımdaki düz bölümle sprinter takımların iştahını kabartacak gibi duruyor. Ertesi gün, Toscana Bölgesi’nde, Arezzo’daki finiş noktasından geçildikten sonra 10 km’lik Alpe di Poti tırmanışı yapılıp şehre tekrar geri dönülecek. Genel Klasman favorilerinin birbirlerine tuzak kurmak isteyecekleri bir profil çiziyor “Poti”. “Madem Toskana’dayız L’Eroica’ya selam çakalım” takıntısını yenemeyen RCS bir bölümü stabilize toprakta çıkılacak bir yokuş koymuş. Ne diyeyim, Allah kurtarsın! Etap zaferinden ziyade bu toprak kısım ve favorilerin olası zaman kayıpları daha ilginç olacak gibi gözüküyor. 



Muhteşem bağ manzaraları arasında bir ITT olacak


9. Etabın adı “Chianti Klasik Etabı”. Coğrafyadan çok şarapa meraklı okuyucu İtalya’nın en çok ihraç edilen, ama içeride çok da tüketilmeyen Chianti şaraplarını bilir elbette. “Chianti Classico” dört bölgede; Castellina, Gaiole, Radda ve Greve bölgesinde üretilen, %80 “Sangiovese” üzümü içeren, üretimi kontrol altındaki şaraplara verilen isim. Yarış da zaten Radda in Chianti ile Greve in Chianti arasında. Giro organizasyonu, yarışın uzun ITT’lerini üç yıldır şarapçılık konsepti içinde düzenliyor. 2014’de Piyemonte Bölgesi’nde Barbaresco - Barolo, geçen sene de Veneto’da Treviso - Valdobbiadene etapları bağlar arasında koşulmuştu (Valdobbiadene şarabıyla değil prosecco’suyla ünlü ama üzüm üzümdür sonuçta). Yarış, 40,5 km’lik ciddi bir yokuş ve iniş içeren, nadiren düz bir parkur. Bu sene yokuşçuların diğer yıllara oranla çok da ümitli olmamasının nedenlerinden biri bu. Tırmanma gücüyle beraber “rouleur" özellikleri de ön planda isteyen sert bir etap olacak. 
  

ITT’den sonra dinlenme günü var. Ardından ise bir orta dağ etabı daha. Finiş iki kez geçilecek Sestola’ya konmuş. 11. ve 12. Etap’ta sprinterleri göreve çağıran RCS sonra 170 km’lik dört yokuşlu sert bir orta dağ etabı daha hazırlamış. 9 noktalı yıldız şeklinde tasarlanan harika bir askeri mimarlık örneği Palmanova’dan Cividale del Friuli’ye kadar 170 km’lik bir etap. Parkur hep iniş çıkışlı ama son yokuş zirvesi Valle’den finişe kadar 14 km’lik kısmın bir iniş ve takip yarışı haline dönüşeceği kesin gibi. Kaçış grubundaki yetenekli inişçilerin veya -ana grup onları yakalarsa- favorilerin zaman kazanmak isteyeceklerini beklemek gerek. Nedense bu etabın kritik olacağı hissiyatıyla doluyum. Aptala malum mu olur ne olursa artık… 

21 Mayıs Cumartesi günü nefis bir etap var. 210 km uzunluğunda ve çık çıkabildiğince. İtalyanlar böyle ağır parkurlara “Tappone” derler; “kallavi etap” anlamında. Dolomitler’in en bilinen yokuşlarından Pordoi, Sella, Gardena ve Giau burada. Toplam 5.400 metre dikey irtifa var. Yarış Passo Valparola inişinden sonra, kayak cenneti Corvara’da bitecek. Bu profil bize nefis bir etap vaadediyor. Havanın iyi olması için dua edelim çünkü +2.000 mt’lerde dolaşacağız. 
21 Mayıs'daki 14. Etap

22 Mayıs Pazar günü de Castelrotto - Alpe di Siusi yokuş ITT’si var. İlk 1.800 metresi yalancı düzlük, geri kalan 9 km ise %8,3 ortalamalı sert bir yokuş. Pembe Mayo mücadelesi son hafta da sürecek elbette ama Alpe di Siusi’de rakiplere ciddi bir avantaj sağlamayı başaran sporcunun işinin kolaylaşacağı da bir gerçek. Süper hafif jant ve lastik setleri, incecik profilli yokuş bisikletleri görmeye hazır olun. Gerçek yokuşçu kimmiş bu 30-35 dakikalık efor sonrasında öğreneceğiz. 

Sert iki etap ardından Dolomitler’de dinlenecek kafile 16. Etap’ta 133 km’lik kısa ama kırıcı bir yüksek dağ etabıyla yarışa devam edecek. Bressanone - Andalo arasında önce uzun ve zorlu Passo della Mendola (Mendelpass olarak da bilinir) çıkılacak, sonra da %7,4 eğimli 10 km’lik Fai della Paganella. Etap zaferinin kaçışa girmiş tırmanış uzmanlarından birine gideceği kesin gibi. Favori takımlar kontrollü bir taktiği tercih ederler sanırım. 

16.Etap

Dolomitler’den Alpler’e kısa yoldan geçmek için Po Ovası’na inmek gerekiyor. O zaman da iki uzun ve düz etap koymak gerek. 17. ve 18. Etap elbette bu işe yarıyor ama sprinterlere de “Yarışı terketmeyin lütfen” diyor. Hoş 18.’nin sonunda %10 eğimli 4,5 kilometrelik bir yokuş var ve bu maalesef sprint heveslilerini hüsran edecek ama o arada Pinerolo’ya, yani Alpler’in eteklerine varmış olacağız. 

Giro d’Italia bu yılın 19. ve 20. Etapları için Avrupa’nın en yüksek geçitlerinden ikisini gözüne kestirmiş. Yarışın “Coppi Zirvesi” olan 2.744 metre irtifadaki Col d’Agnel/Colle dell’Agnello ve 2.710 mt’deki Col de la Bonnette (evet Fransız toprağı). Amma velakin, bu yükseklikteki geçitleri Temmuz ayında ziyaret etmek başka şey, Mayıs ayında geçmek başka. Mutlaka kar manzaraları olacaktır ama asıl risk olası bir yağış ve kötü havada bu yokuşlara çıkmanın olanaksız oluşu. RCS mutlaka bu ihtimali hesaplayarak alternatif parkurlar oluşturmuştur ama aşağıda profilleri gözüken bu iki nefis etabın değişmesi yarışın son hafta heyecanını öldüren bir etki yaratır. Umarım ve dilerim ki pırıl pırıl ama soğuk bir Mayıs günü bu dağlardaki çekişmeyi seyretme şansımız olur. 

19.Etap

20.Etap

Yarış bu sene de Torino’da bitecek. Cuneo’dan şehre geldikten sonra kent içi parkurda 8 tur atılacak ve Giro 2016 sona erecek.

Parkura genel olarak baktığımızda sert ve uzun yokuşlardan ziyade sürekli çıkıp inen orta dağ etaplarıyla fark yaratmayı düşünen bir felsefeyle yola çıkılmış gözüküyor. Ortalara serpiştirilmiş düz etaplarla sprinterlere motivasyon sağlayan bir planlama yapılmış. Son haftaya konmuş dev gibi iki dağ etabıyla da Giro’nun her zaman bir yokuşçu turu olduğu bir kez daha vurgulanmış. En azından benim izlenimim bu şekilde.

Giro d’Italia baharı müjdeleyen, İtalya’nın harika tarihi ve doğasını kendisine dekor alan, zor yokuşlarla dolu, yeni yıldızların çıkışına olanak veren yapısıyla bu yıl da yol bisikleti sevdalılarını üç hafta boyunca esir alacak. Bu gönüllü tutsaklığa hoşgeldiniz.