27 Temmuz 2016 Çarşamba

Fransa Turu'nun Ardından




Fransa Turu 2016’yı bitirdik. Chris Froome rahatça genel klasman şampiyonu oldu. Peter Sagan Yeşil, Rafa Majka Puanlı ve Adam Yates de Beyaz Mayo’yu kazandılar. Takım klasmanını Movistar alırken jüri En Savaşkan Sporcu Ödülü’nü, tüm yarış istediği gibi eğlenip iki* de etap kazanan, Peter Sagan’a verdi. Chris Froome’un üçüncü Sarı Mayo’su onu Loison Bobet ve Greg Lemond ile aynı basamakları paylaşır hale getirdi. Team Sky da 5 senede dördüncü kez “Maillot Jaune”u Britanya’ya taşıdı. Fransızlar 30. seneyi de hüsranla bitirdiler ama kendilerini avutacak bir şey bulmayı yine de başardılar. Romain Bardet’nin son hafta etap kazanıp yarışı 2. bitirmesine pek sevindiler. 
https://twitter.com/vrdaam/status/757660687233581056


Bütün bunları herkes seyrettiğine göre akılda kalanları ve gözden kaçanları kısa kısa konuşup tartışmak isterim. Öncelikle, geçen seneye oranla, Avrupa’da TDF’ın izlenme oranlarında ciddi düşüş olduğunu söylemek gerek (https://twitter.com/vrdaam/status/757660687233581056). Bence en büyük nedeni Sarı Mayo mücadelesinin hiç kızışmaması oldu. Contador ilk hafta bitmeden yarıştan ayrıldıktan sonra Bagneres de Luchon’da mayoyu üstüne geçiren Chris Froome’a kimse ciddi bir tehdit oluşturamadı. Adam Yates ve Bauke Mollema ona çok yakın gibiydiler ama yine de Froomie’ye rakip olamayacaklarını görüyoruk. İkinci hafta siz ekran başında, biz de stüdyoda sıkıntıdan kendimizi keseyazdık. Team Sky, US Postal/Discovery’den de bildiğimiz taktikle yarışı hep kontrol altında tuttu. Onlar çekildiğinde de Movistar’dan bir hareket göremedik. Sadece Astana arada bir öne çalıştı ama nedeni anlaşılamadı(!) 

Sky’ın güçlü olacağını biliyordum ama daha çok diğer takımlara ve sporculara şaşırdım. Ya da hayal kırıklığına uğradım diyeyim. Özellikle de Movistar’a. Quintana’dan son haftayı bekleme dışında bir taktik göremedik. Mont Ventoux’nun eteklerindeki 75 mt’lik atak dışında kendisinden ne yaptı? Nada! Evet Nairo 26 yaşında, daha önünde uzun yıllar var. Ama madem öyle, bize gaz vermeseydiler “Seneye gelip Froome’a toz yutturacak!” diye. Büyük hayal kırıklığı.

Contador erkenden yarış dışı kaldığı için çok dikkat çekmedi ama Tinkoff’daki herkesin kafsına göre takılması da dikkatimden kaçmadı. Lideri geri düşerken ana grubu bırakmayan Kreuziger’in pozunu bulamadım ama bulsaydım çok anlamlı olacaktı :)))

Şahsen Pinot ve Bardet’nin en azından bu sene Froome’a rakip olamayacaklarını tahmin ediyordum (+4:05 fark rakip demek değildir) ama Contador da ilk haftada denklem dışına düşünce yapacak bir şey kalmadı. Bu yüzden, TDF2016’yı seyretmeyen Avrupalı seyirciyi pek de suçlamıyorum. Aynı hoşgörüyü Türk izleyiciye gösteremem, "Öyle bir doygunluk hissine ne zaman kapıldınız?" diye manalı sorular sorarım. 

Yanlış anlaşılmasın, üç paragraf yukarıda Discovery benzetmesi yaparak Froome/Sky kombosuna bok atmaya çalışmıyorum. İkisine de uyuz olduğum biliniyor, saklayacak bir şey yok. Yine de Froomie’nin Peyresourde inişi, rakiplerine ciddi fark attığı ilk TT ve Montpellier’deki cüretkar hamlelerini takdir etmekten kendimi alamıyorum (kazandığı 2. ITT’yi neden çok sallamıyorum peki?). Froome’un müthiş fedakarlığını, disiplinini, kendine yapılan eleştirilere karşı sürekli gelişmesini ve GK sporcuları içinde en iyisi olmak için yaptıklarına saygı duyuyorum. Bisikleti kırılınca zirveye doğru koşması bile kazanmak için her şeyi yapabileceğini gösteren bir tavırdı. Ama içinde dönüp duran o çok yakıcı rekabet duygusuyla bazen hırçın, bazen mıymıy bazen de gayri etik birine dönüşmesine kıl oluyorum. Yanında koşan seyirciyi yumruklamasını unutmayacağım. Mont Ventoux yokuşu öncesinde takımı kaza yapınca yalandan çiş molası verip pelotonu yavaşlatması da midemi bulandırdı. Üstelik rezil Britanya basının “Valla Stannard düşünce Movistar da öne gelip tempo yapacaktı az kalsın. Etik ve götük değerler bunu mu söylüyor, yazıklar olsun” minvalinde yorumlar yapmasına daha da sinirlendim. Mont Ventoux 2016 rezaletinde komiserlerin Froome’u kollayan kararı da çok içime sinmedi, onu da şurada yazmıştım. Başka “gayrı etik” şeyler de yapıyor mudur? Bilemem ama 2000’lerin başındaki naif Sarper değilim artık. Herşey olabilir. Fakat tüm bunlar, Froome ve Team Sky’ın her olasılığı hesaplayan, “marjinal kazanımlar”ın tamamını kullanan, 9 sporcusunu da tek bir amaç etrafında toplayarak onlardan en üst düzey performansı almayı başaran müthiş bir makina oluşunun ihtişamını kapatmıyor. Bu takım ve bu adam pelotonun en büyük bütçesini de kullanarak elbette yarışı domine edeceklerdi, ettiler de. Helal olsun. 



2106’nın en güzel görüntülerini Mark Cavendish verdi sanırım. 2014 ve 2015’i sessiz geçen Cav, kendisinden çok şey beklemediğimiz anda 4 etap birden kazanarak bence Tour’a damga vurdu. Rio 2016 yüzünden erken ayrılmasaydı daha da Paris’i de alırdı bence. Tabii Peter Sagan için ne söylesem az kalacak. Yıllarca yarış zekasıyla dalga geçtiğim adam Richmond’dan bu yana bir kaç kuvantum sıçraması yapmış durumda. Gerçekten bisiklet dünyasının yeni starı oldu. O kadar güçlü ki, taktiksel olarak soru işareti dolu hamleleri bile başarıya ulaşıyor. Mantıken Montpellier etabının sonunda kaçmaması gerekirdi. Çünkü sprinti beklese kazanma şansı yine vardı. O noktada yapacağı bir atağın başarılı olma olasılığı sprinti alma ihtimalinden düşüktü. Ama kuvvetinin düzeyine olan inancı o son hamleyi denemesine izin veriyor. Sonuçta etabı alınca da “dahice bir hamle” diyoruz başarısına. Beşinci senedir Yeşil Mayo’yu kazanıyor ve bu gidişle ondan bunu alabilecek kimse de yok. Ama Combativite ödülüne gerek yoktu bence. 





Tom Dumoulin ve diğer Hollandalılar. Dumoulin için harika bir yarış oldu. Neredeyse üç etap kazanacaktı sıpa, hem de biri dağlarda. GKcı olmak için uğraşmazsan çok sevinirim. Sen olduğun yerde güzelsin Tom. Ama tabii Hollanda hikayeleri hep hüzünlü bitiyor. Vuelta’da Dumoulin, Giro’da Kruijswijk ve Tour’da da Mollema (Tour’da 19. Etap’ta düşüp kolunu çatlatan Dumoulin’i bir kez daha ekleyebiliriz). Ne yapacağız biz bu Dutch Blues’u? Nasıl olacak da olacak ve ne zaman Hollandalı bir şampiyonumuz olacak? Evet Hollandalılar bu konuda Fransızlar kadar gergin değiller ama 36 yıl oldu artık. Kom op!! 



Adam Yates? Muhteşem. 24 yaşında ve podyumu son anda kaçırdı. Yokuşlarda favorilere takılmasından çok TT’lerde durumu nefis idare etmesi dikkatimi çekti. Orica-BE ona yokuş domestikleri açısından biraz daha yardım etmeli. Fakat takım seneye Chaves, Yates & Yates problemine nasıl yaklaşacak görmek ilginç olacak. Hele Chaves Vuelta’yı kazanırsa. 

Keza Jarlinson Pantano ve Julian Alaphilippe de bu yarışta hepimize isimlerini ezberlettiler. (Alaphilippe’i zaten biliyorduk ama ossun, laf öyle denk geldi). Pantano TdSuisse’in ardından bir etap da Fransa’da kazanırken Kolombiyalılar’ın sadece yokuş çıkmadıklarını, aynı zamanda sprint atıp yokuş da inebildiklerini gösterdi. Alaphilippe ise hırsı ve inatçılığıyla yarışta hep adından söz ettirdi. Göz önünde olanlardan biri de Thomas de Gendt’ti elbette. Mont Ventoux’daki zaferi dışında bence yarışın en “kombatif” adamıydı, Peter Sagan yerine ödül ona verilseydi sanırım daha şık ama gösterişsiz olurdu. 

Fabio Aru’nun GK’ı tehdit edecek bir hali olmamasına rağmen Astana yönetiminin takımı neredeyse inadına onun etrafında tutması, büyük turların en agresif takımlarından olan Kazaklar için tuhaf oldu. Aru’nun biraz daha palazlanmaya ihtiyacı var, Tour bir Giro değil, Vuelta ise hiç değil. 20. Etap’ta kaçışta çok kuvvetli bir Nibali varken ana grubu Astana’nın çekmesi gereksiz bir hamleydi. 

İlnur Zakarin’in ve Stephen Cummmings’in etap zaferlerini de analım ama yarıştan aklımda kalanlar bu kadar. Toparlamak gerekirse, geçen yıllara oranla daha sönük bir Fransa Turu geçirdiğimiz kesin. Bunun nedeni Froome ve Team Sky’ın seviyesine kimsenin çıkamıyor oluşu. ASO bu duruma bir sene daha tolerans gösterir bence ama 2017’deki genel klasman mücadelesi de bu seneki gibi geçerse olaya el koyar. Ne yapar bilmiyorum ama yarışın daha heyecanlı, çekişme dolu hale gelmesi lazım. Froome bir Armstrong, bir Pantani değil. Heyecan yaratmıyor, kitleleri peşinden sürüklemiyor. Öyle olunca da, yarışı tek başına domine edince millet sıkılıyor (Türkler’i değil başka milletleri.Türk sıkılmayacak!!). Eğer çok zevkli ve çekişmeli bir Vuelta’16 ve Giro’17 seyredersek Prudhomme olaya el koyar.


Şimdi önce Rio, sonra Vuelta var. Görüşüp konuşmak üzere. Au revoir!!    

-0-


* Sagan 2 değil 3 etap kazandı tabii ki.. (Tarık Arda'ya teşekkürler)

15 Temmuz 2016 Cuma

Froome Şov

Yıllar yılı Sky takımı ve özellikle başı önüne eğik stemine  bakar halde bisiklet süren lideri Chris Froome hep sıkıcı olarak nitelendi. 2016 Fransa bisiklet turunda ise tam anlamıyla Chris Froome şov izliyoruz. Adam bu işlerin üstadı Peter Sagan'ı bile geride bıraktı. Şu ana kadar olanları hatırlayalım:

Yumruklama

Bisikletçiler ile koşu yapan seyirciler etapların rengidir. Ancak Froome kendisiyle koşan Kolombiyalının rengini beğenmedi (Quintana) ve yumruğu patlattı.



Yokuş aşağı

8. Etapta zirveyi favoriler hep beraber geçmişti. Bundan sonra yokuş aşağı inilecek ve atak yapacak delinin biri o etabı kazanacaktı. O deli Chris Froome oldu, üstelik kendisi hakkında "yokuş aşağı inişlerde ürkektir" raporu varken



Sagan ile kaçış

11. etap rüzgarlı bir etap idi. Peloton kaçakları erken yakalamış, etap sprinte giderken Sagan kaçtı, kaçar ya. Ama sarı mayolu Froome da kaçtı. Gerçi sprintte Sagan kolayca yendi ama Froome rakiplerine önemli olup olmadığı daha sonra belli olacak birkaç saniye farkı da atmış oldu.


İşeme

Froome'un üstüne çiş de attılar.  Meyve veren ağaç taşlanır diyelim. Ama 12. etapta bu sefer garip birşey oldu. Sky'ın domestikleri Ian Stanndard ile Luke Rowe düştü. Bisiklet sporu bu düşülür. Froome acayip bir zeka ile çiş yapmak üzere kenara çekti. Peloton etiğine göre sarı mayo işerse yavaşlanır. Bu da kıymetli domestiklerinin toparlanıp tekrar yetişmelerini sağladı. Yoksa domestiklerin beklendiği nerede görülmüş?



Video linki: https://www.youtube.com/watch?v=78nGNdkXNcA (sahibi başka siteden izlenmesini istemiyor gibi gözüküyor)

Koşma 

Yine 12. etabın sonunda Froome en büyük rakibi Quintana'ya nal toplatır halde Porte ile Mollema'yı peşine takmış gidiyordu. Bu başlı başına bir şov idi, ama alışık olduğumuz bir şov. Lakin kalabalık yüzünden durmak zorunda kalan motorsiklete bu üçlünün girmesiyle ortalık darma duman oldu. Bisikleti kırılan Froome bence her anlamda akıllıca olanı yaparak koşmaya başladı. (Tafsilat: Koş Chris Koş! Şampiyon olacağız)


14 Temmuz 2016 Perşembe

Koş Chris Koş! Şampiyon Olacağız!







Olayı biliyorsunuz, anlatmaya gerek yok. Mont Ventoux finişine 2 km kala, R.Porte, C.Froome ve B.Mollema önlerinde aniden duran motorsiklete çarpıp düştüler. Mollema çabucak, Porte ondan biraz sonra kalkıp yollarına devam ettiler ama Chris Froome bisikleti kırıldığı için finişe doğru koşmaya başladı. Bisiklet tarihinde belki de hiç görmediğimiz sahneleri ağzımız açık seyretmeye başladık. Froome 150-200 mt kadar koştuktan sonra, yetişen MAVIC arabasından bir bisiklet aldı ama kalleri pedala uymayınca bıraktı. O arada Team Sky arabası yetişmişti, yedek bisikletini alıp yola devam etti. Etabı kazanan Thomas De Gendt’in zamanına göre Mollema 5:05, Porte 6:05, Froome ise 6:45 geride yarışı bitirdiler. 

Etabın ilk finiş zamanları alttaki gibi:

1 DE GENDT ThomasLotto Soudal…4:31:51

10 MOLLEMA BaukeTrek - Segafredo  5:05

11 YATES Adam ORICA-BikeExchange  5:24
12 ARU Fabio Astana Pro Team  
13 MEINTJES Louis Lampre - Merida  
14 BARDET RomainAG2R La Mondiale  
15 RODRÍGUEZ Joaquim Team Katyusha

16 VALVERDE Alejandro Movistar Team   5:31
17 QUINTANA Nairo Movistar Team  5:31

18 VAN GARDEREN Tejay BMC Racing Team   5:36

19 PORTE Richie BMC Racing Team   6:01

20 MARTIN DanielEtixx - Quick Step   6:30
21 REICHENBACH Sebastien FDJ 
22 BARGUIL Warren Team Giant - Alpecin
23 MORENO Daniel Movistar Team

24 HENAO Sergio Team Sky   6:45
25 FROOME Christopher Team Sky  6:45

26 KREUZIGER Roman Tinkoff   6:51

Tabii Porte-Froome-Mollema karmaşası sürerken Adam Yates ve GK’daki diğer sporcular (ve Quintana da) Froome’un önünde yarışı bitirdiler. Hırvat Bruno Valcic başkanlığındaki UCI Komiserler Kurulu yarıştan sonra yaptığı bir saatlik toplantının sonunda Froome ve Porte’un etabı Mollema ile berber bitirmiş sayılacaklarına karar verdi. Böylece İngiliz sporcu Sarı Mayo’sunu korudu. 

Peki Komiserler Kurulu’nun bu kararının dayanağı var mı yok mu? Ben yok diye düşünüyordum ama aşağıdaki UCI Etaplı Yol Yarışları kurallarının iki maddesinde bir ışık var. Özellikle 2.6.029 maddesinin son bölümünde ‘“Yokuşun tepesi” ve “yokuştan önce”nin nasıl belirleneceğiyle ilgili her tartışma Komiserler Kurulu'nca karara vardırılır.’ diyor. Sanki hakemlere bir açık kapı bırakılmış gibi ama Chalet Reynard’ın 2 km aşağısı ne kadar “yokuştan önce” veya ne kadar “yokuşun tepesi” çok tartışılır. 





Yarışı anlatırken iki şey söylemiştim: “Bu kararı Komiserler Kurulu değil A.S.O. verecek” ve “Ne karar alınırsa alınsın yanlış olacak”.  Öncelikle, A.S.O. bu kritik karar istediği şekilde çıksın diye tüm ağırlığını koyacaktı. Sonuçta yarışın sahibi kimse nasıl yürüyeceğine de mümkün olduğu ölçüde o karar verir. 15 kişilik Komiserler panelinin 13'ü Fransız. Yani...

Alınacak her kararın yanlış olması ise, bugün Froome’un düşüşünü seyreden ve geçmişi hatırlayan herkesin bir şekilde vicdanen rahatsız olacağını hissetmemle ilgiliydi. Çünkü Froome, kaza olmadan önce yaptığı atakla Porte ve Mollema hariç tüm rakiplerini dökmüş finişe gidiyordu. O şanssızlığa uğramasa belki bir atak daha yapacaktı. Bu yüzden, büyük olasılıkla, rakiplerinin çoğuyla farkı daha da açacaktı. Tamamen suçsuz olduğu halde, seyircilerin ve organizasyonun hatası nedeniyle Genel Klasman liderliğini kaybetmesi vicdanları yaralayacaktı. 

Ama vicdanlar yine yaralı. Neden? Aşağıda dört olay var. Buyrunuz:
  1. 2011 Fransa Turu’nda kaçış grubundaki Juan Antonio Flecha ve Johnny Hoogerland’a medya arabalarından biri çarpmıştı. 2 sporcu haliyle gruptan düştüler ama etabı kaçış grubu kazandı. Flecha ve Hoogerland’dan özür dilendi ama Komiserler Kurulu zamanlarına dokunmadı.
  2. 2014 Giro, Monte Zoncolan yokuşunun zirvesine doğru CSF Bardiani sporcusu F. Bongiorno bir seyirci tarafından itilince dengesini kaybedip durmak zorunda kalmış ve etabı o ana kadar beraber gittiği Michael Rodgers kazanmıştı. 
  3. Geçen yıl Clasica San Sebastian'da G. Van Avermaet atak yapmış uçarcasına son yokuşun zirvesine giderken motorla çarpışmış ve yarışı sonunda Adam Yates kazanmıştı. Greg ve BMC kıçlarını yırttılar ama bir şey değişmedi.
  4. 2015 Vuelta’da finişe giden Peter Sagan motor çarpınca düştü, fena yaralandı ve yarışı bırakmak zorunda kaldı. Ceza veya tazminat? Niente!

Bu örneklerle bugünkü olay arasındaki benzerlikleri ve farkları tartışmak istemiyorum. Benzerlikler daha fazla ama grup kurup siz tartışabilirsiniz. Ama adalet herkese ve her zaman uygulanmadıkça adalet değildir. Vicdanlar bazen yaralansa da kurallar herkese ve her zaman uygulanmalıdır. Güçlü olmak haklı olmak demek değildir. Bazen haklı ve güçlü olan kurallara ve teamüllere yine de uymalıdır. Ve hayır, eğer Sari Mayo elinde olmayan sebeplerden dolayı sorun yaşarsa “her zaman” beklenmez. 

Lakin, asıl amacı para kazanmak olan bir yarışta “adalet” beklemeli miyiz? Artık bir “eğlence sektörü alt kurumu olarak” sunulmakta olan sporlar ve yarışlar, sahipleri/yöneticileri tarafından pazarlanırken, sporun ayrılmaz parçası "adalet" kavramını para kazanmaya yardım ettiği sürece yüceltiyorlar. Yani, “adil oyun” denen kavramlar silsilesi, kurallara uyum ve saygı, eşitlik ve tarafsızlık vurgusu, yarışın ve yarışçıların “sahte” olmadığına olan inanç, vs., eğer halkın ilgisini artırmaya yarıyorsa, devamında da o sporun ekonomik değerini yükseltiyorsa aranan bir kavram haline geldi. Adalet amaca giden bir araç görevi görüyor artık sporda. 

Argümanlarım bunlar. Evet Froome’a yazık olacaktı. Ama belki de herkes için çok daha iyi olacaktı. Emin değilim. Ama güçlünün sürekli kazanmasından rahatsız oluyorum. Seyrettiğimin bir "business" olduğunu da bazen unutmak istiyorum.

SG-14.7.16




*Yazının başlığı Sn. Vivet Kanetti'nin Süreyya Ayhan ekseninde yazdığı kitabından izinsiz alıntıdır. Umarım kusura bakmaz.

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Tatil Arası Fransa Turu



Ya elbette gelenek olduğu üzere hem parkur tanıtım hem de favorileri inceleyen bir yazı yazmam lazımdı. Ama atladım. Yani atlamadım ama yazamadım. Parkur yazısı hazırdı ama Normandiya otellerindeki wi-fi yetersizliğinden siteye zamanında yükleyemedim. Sonra da çok geç oldu. Favoriler yazısı da bir anda çok gözümde büyüdü, ona hiç başlayamadım. Yani öyle işte. Kusura bakmayın. Fakat artık o kadar çok mecra var ki benim tanıtım yazılarımın ne derece değerli ve işe yarar olduğundan kuşku duymaya da başladım. Bilgi kaynakları çoğaldı, çeşitlendi, ben ancak bir iki farklı noktaya değinirsem yeni ve işe yarar bir şey yaptığımı düşünmeye başladım. Yeni bir formata geçmeliyim veya kendimi eğlendirecek bir metod bulmalıyım. Bilmiyorum göreceğiz. 



Üst paragrafta kurtlarımı döktükten sonra ilk 11 etabın bende yarattığı ruh dalgalanmasını yazıya dökeyim.

Fransa Turu’nun ilk dinlenme gününü geride bıraktık. Genel Klasman daha pek şekillenmedi aslında. İlk on dört yarışçı iki dakikanın içinde yer alıyor. Ama görünüm bizi yanıltmasın.  Yarış öncesi favori gösterilenlerden sadece ikisi önlerde (Froome & Quintana). Alberto Contador yarışı bıraktı, Thibaut Pinot genel klasman yerine Benekli Mayo peşinde helak oluyor. Fransızların diğer ümidi Warren Barguil de pek iyi durumda sayılmaz. Sadece Romain Bardet kararlı bir şekilde bekliyor. Öte yandan zoraki ikizlerden Richie Porte yanlış zamanda lastik patlattığı için 2’10” geride, Tejay Van Garderen daha iyi durumda ama nedense ilk haftaki dağlarda pek de iyi gözükmedi. 

10. ETAP SONU GENEL KLASMAN

1.FROOME Christopher Team Sky...49:08:20
2.YATES Adam ORICA-BE...0:16
3.MARTIN Daniel Etixx-QST...0:19
4.QUINTANA Nairo Movistar Team...0:23
5.RODRÍGUEZ Joaquim Team Katusha...0:37
6.MOLLEMA Bauke Trek-Segafredo...0:44
7.BARDET Romain AG2R La Mondiale...0:44
8.HENAO Sergio Team Sky...0:44
9.MEINTJES Louis Lampre-Merida...0:55
10.VALVERDE Alejandro Movistar Team...1:01
11.VAN GARDEREN Tejay BMC Racing Team...1:01
12.KREUZIGER Roman Tinkoff...1:16
13.ARU Fabio Astana...1:23
14.PORTE Richie BMC Racing Team...2:10
15.BARGUIL Warren Team Giant-Alpecin...2:51 



Alberto Contador’un iki etap üst üste düşüp sakatlanması, bir hafta boyunca iyileşmeye çalışmasına karşın -özellikle yokuşta seleden kalkıp pedal basamaması onu çok rahatsız ediyordu- ateşlenmesi sonucunda yarışı bırakması GK açısından dramatik  bir gelişmeydi. 2009’da uçarcasına çıktığı Arcalis yokuşuna bu kez varamadı. Sanırım Tinkoff’daki başıbozukluk da bu kararını çabuklaştırdı. Takımda herkes başına buyruk. Alberto Lioran’da geri düşerken Roman Kreuziger’in yürüyüp gitmesi takımdaki egoist tavrı gayet iyi gösteriyordu. Adios Alberto diyelim. 



İlk dokuz etabın en büyük süksesini Mark Cavendish ve Dimension Data yaptılar. Açıkçası Cav’dan değil 3, bir etap bile beklemiyordum. Çok şaşırdım. Kittel ve treniyle Greipel’in formsuz oluşuna mı yormak lazım bilemedim. Ama Dimension Data’nın Steve Cummings’le bir etap daha kazanması gerçekten müthiş bir iş oldu. 



Peter Sagan Cherbourg’da müthiş kazandı ve dün de ne kadar güçlü ve formda olduğunu gösterdi. Orica-BE onu ancak 3 kişiyle alt edebildi. Etixx QST Dan Martin’le GK’a gidecek gibi. Dünkü 10. Etap’ta kaçışı kovalamamaları ilginçti. Bugünkü Carcassonne - Montpellier etabını beklemeyi tercih ettiler. Halbuki Alaphilippe, Martin veya Vakoc ile şanslarını zorlayabilirlerdi.  Lotto Soudal’ın sessizliği de can sıkıcı. Onları daha agresif görmek istiyoruz. 

Genel Klasman açısından Cuma akşamı daha net ir şey söyleyebileceğiz. Bu 15 kişinin bir kısmı en azından süre olarak Froome ve Nairo'dan uzaklaşacaklar, orası kesin. Adam Yates'in de bu genç yaşında yarışın sonuna kadar şimdiki yerini koruması zor gözüküyor. Richie Porte, Bauke Mollema ve Romain Bardet'in klasmanda yükseleceklerini bekliyorum ama iki büyük favoriyle olan zaman farklarını azaltabilecekler mi göreceğiz.

Son olarak da yarışın geri kalan kısmındaki etaplara şöyle bir bakalım:

14 Temmuz Bastille Bayramı Mont Ventoux’da kutlanacak. Ventoux’yu anlatmaya gerek yok aslında. Bisikletle çıkılan yokuşların en korkuncu demek lazım. 16 km ve %8.8 ortalama eğim bir anlam ifade etmiyor. Yakıcı güneş, kırbaç gibi bir rüzgar, çıplak dağdaki yüzbinlerce kişinin çığlığı.. Bu yokuşu çıkarken ölenler olduğunu bilmek bile Ventoux’yu itici bir yer yapmaya yetiyor. Ama kazanan için ömür boyu gurur kaynağı olan bir dağ. Kaçmaması gereken bir etap. Üstelik hava tahminlerinde sert rüzgar var. 

Cuma günü yarışın ilk ITT’si var. 37.5km ve bir gün önceki ağır etabın ardından tek başına, hem de yokuşla başlayan bir profilde mücadele etmek klasman heveslilerini zorlayacak. Bu ilk yokuştan (7 km ve %4.8) sonra 25 km boyunca bir “rouleur” çabası ve ardından son 4 km yine yokuş. 

13. Etap (ITT)

15. Etap Tour de France 2016’nın en merak ettiğim parkurlarından biri. Bourg-en-Bresse - Culoz arasında koşulacak etapta toplam 20 km düzlük ancak var. Gerisi ya çıkış ya iniş. Fransa Turu 2012’de geçerken müthiş görüntüler veren Col du Grand Colombier bu kez farklı yerlerden iki kez çıkılacak ve nefis bir görsellik sunacak. Kaçış grubunun kazanması kesin gibi gözüküyor. 

15. Etap
16. Etap İsviçre’ye geçerek Bern’de bitecek. Bir anlamda, kariyeri boyunca 29 gün Sarı Mayo’yu taşımış Fabian Cancellara’ya saygı ve veda niteliğinde. Spartacus’ün kendi şehrinde etap kazanması pek de kolay gözükmüyor ama zamana karşıda çoktan istediğini elde etmiş olabilir tabii. 17. Etap’ta da İsviçre sınırları içinde kalacağız. Kafile, UCI merkezi Aigle’den de geçtikten sonra son 25 km’de kırıcı iki yokuş yer alıyor ve pek anılmasa da genel klasmancılar açısından kritik bir gün olacağını düşündürüyor bana. Tabii Team Sky herşeyi kontrol etmezse. Ertesi günkü bol yokuşlu 17 km’lik ITT daha bile kritik olabilir. Parkur 1980 Dünya Şampiyonası’nın düzenlendiği Sallanches’da. Dördüncü kilometrede Bernard Hinault’nun gökkuşağı mayoyu kazandığı Cote de Domancy ile başlıyor ve finişe iki buçuk kilometre kalana kadar hep çıkıyor. Quintana eğer Froome’a üstünlük kuracaksa buralarda işaretlerini görmemiz gerekiyor.

Zaten bu yılki Tour’un kırılma noktası 17-18-19 ve 20. etaplar olacak. Gerçekten de 19. etap çok zor dağlardan oluşmasa da arka arkaya gelecek yokuşlar sporcuların nefesini kesecek. Albertville’den sonra klasik bir senaryo beklenmeli. Aralarında yokuş domestiklerinin de olduğu kaçış grubu önde giderken liderler Mont Blanc manzaralı son yokuşta (St. Gervais) kozlarını paylaşacak. Parkurun tek HC yokuşu Montée de Bisanne aslında “Col des Saisies” olarak yakinen bildiğimiz tırmanışın farklı bir versiyonu. 

19. Etap

Alpler’deki son etap Megeve - Morzine arasındaki 146.5 km’lik nefis yokuş. İsimlerini artık ezberlediğim Cop des Aravis, Col de la Colombiere, Col de la Ramaz’dan sonra canımız Joux-Plane ve son yokuş Col du Ranfolly (sen de kimsin?). Yarış Morzine’e deli inişle sona erecek. Son gün ise yine Chantilly’den (krem şantiyi bulan kutsal kasaba) haraket edip Champs Elysées’ye 113 km’lik klasik etapla gelip Le Tour’u bitireceğiz. 


Bu parkuru mutlaka ayakta kalan en iyi yokuşçu kazanacak. Ama şampiyon aynı zamanda uyanık, çabuk karar veren, dikkatli ve cesur da olmalı. Etapların sonuna yerleştirilen inişler veya kısa sert yokuşlar ASO yarışlar direktörü Thierry Gouvenou’nun  zeki, çevik ve -umarım- ahlaklı bir şampiyon istediğini gösteriyor. Biz de tüm şampiyonlarımızın Atatürk’ün sporcu tarifine uymasını diliyoruz.

10 Temmuz 2016 Pazar

Fransa Turu 2016 - 9.Etap Rehberi

Fransa turunda 9.Etap ilk zirve finişi olacak ve yarın dinlenme günü; ayrıca bu etabın Eurosport'dan tamamı yayınlanacak. Bu yazıyı geleneksel favoriler, parkur yazılarımızı yazmamış olmamızın minik bir özrü olarak kabul ediniz.

Önce etap profili:


Sonra da genel klasman tablosu:



Bence Sky ve Froome güçlü takım yapısıyla ve liderlik tartışması olmamasıyla bu turu alır götürür. Hatta öyle ki, Froome'un başına birşey gelse bile Sergio Henao ve Geraint Thomas (tabloda yok, +2:18 geride) hemen bayrağı devralıp sarı mayoyu yine Sky'a getirebilirler gibi gözükmekte.

Güçlü favorileri (en azından tur öncesi değerlendirmelerde) koyu satırlarda görebilirsiniz. Bunlardan Froome'u en zorlayabilecek olanı Quintana gözükmekle beraber, üzerinde Valverde gölgesi mevcut.

Contador ilk etaptaki kötü kazadan sonra güçsüz gözüküyor, hemen her kritik anda vakit kaybetti. Tinkoff kapanacağı için herkes kendini gösterme derdinde. Baş yardımcılarından Kreuziger onu hiç beklemedi, Majka ise benekli mayo derdine düşebilir. Sagan zaten kendi başına takım. Sarı mayo liderliğinin Kreuziger'e devredilebileceği konuşuluyor. Bu durumda Contador turu bırakıp Vuelta'ya enerji bırakmak isteyebilir. Velhasılıkelam Tinkoff'un işi zor.

Quintana'dan sonra Astana'dan Fabio Aru eşşek (dark horse) olabilir, bir ihtimal. Onu gölgeleyebilecek Nibali 33 dakika geride ve bugün ve sonraki zamanlarda etap kazanmaya çalışacaktır. Yine de kritik bir anda Nibali'den kahramanca bir destek görebilir.

BMC'den eski Sky'lı Richie Porte biraz geride kalsa da, herşey nefis bir atağa bakar. Tabii BMC'nin Cadel Evans'dan sonraki müzmin kaptanı Tejay Van Garderen Froome'dan sadece 23 saniye geride. Sarper kanununa göre büyük turlarda iki kaptan hayırsızdır.

Bu turda bence gözden kaçırılmaması gereken beyaz mayo, yani 25 yaş altı genç bisikletçiler klasmanı olacak. Tablodan da görüleceği gibi tam 5 tane iyi adam bu klasmanda favori. Bu adamlar favoriler gruplarına tutunmaya çalışacakları gibi, ataklarda da birbirlerini marke edeceklerdir. Örneğin bir atak olunca Giant-Alpecin'liler neden Sky'lıların önüne geçti diye garipsemeyin, sebebi bu olacaktır.

Fransızların umudu Thibaut Pinot klasmanda geride kaldı, benekli mayoya saldıracaktır. Daha önce değindiğimiz başıboş Tinkoff'un Majka'sı da benekli mayoyu hedefler bence. Bunlar yüksek profilli adamlar, elbette bugünki kaçış grubunda yeralacak başkaları da olacaktır. Zevkle takip ediniz.

Her takımın etabı ilk 3 sıradaki bitiren bisikletçilerinin zamanının toplandığı takım klasmanı da henüz açık. Rasyonel düşünce zamanla bu klasmanı da Sky götürür dese de, halen BMC birinci durumda.

BMC 117 saat 40 dakika 16 saniye
Sky +1:34 (Yukarıdaki toplamı sırf aradaki farkların ne kadar az olduğunu belirtmek için yazdım)
Movistar +4:54
Astana +7:52
Tinkoff +15:32

Bu takımların hepsi güçlü sonuç alacak üçer bisikletçiye sahip. Takım taktikleri açısından dikkat edilmeli.