etap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
etap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2011 Perşembe

Yeni Başlayanlar için Bisiklet: Ek-1

Yeni başlayan için yol yarışlarını anlattığımız ilk yazı çok ilgi gördü. Teşekkür ediyoruz. Bu yazımızda ise ilkindeki akışı bozmamak için değinemediğimiz ayrıntılar olacak.

Pelotonu kim çeker? Niye çeker?

Tüm yarışçıların peloton adı verilen güvenli limana sığındığından bahsetmiştik. Ama sonuçta pelotonda da olsa birilerinin önde gitmesi ve rüzgarı göğüslemesi lazımdır. Aksi belirtilmedikçe bu yükü sarı mayo sahibinin takım elemanları çeker. Hatta çoğu turda ilk etap prolog adı verilen kısa bireysel zamana karşı yarışla başlar ki, sarı mayonun sahibi belli olmadan normal bir etap başlayamasın diye. (Bu sene Fransa bisiklet turu normal bir etapla başladı. Seyredemediğimden peloton liderliği nasıl kotarıldı bilemiyorum (Sarper abiye sorup güncellemek gerekiyor burayı. Tahminim sprint takımları liderliği paylaşmıştır)

Sarı mayo takımının pelotona liderlik edeceği elbette yazılı bir kural değildir. Ama bisiklet dünyasında (ki bu dünyadan sık sık "peloton" diye bahsedilir) etik çok önemlidir. Eğer geçerli bir sebebi yoksa sarı mayonun takımı pelotonu çeker.

Geçerli sebepler nelerdir? Örneğin sprint takımları öndeki kaçış grubunu yakalamak için yarışın belli bir bölümünden sonra öne geçerler. Bu geçişin en önemli sebebi tempo yaparak pelotonun hızını arttırmaktır. Bu sayede genelde etabın sonlarına doğru kaçış grubu yakalanır.

Bazen genel klasmanda iddialı birine sahip takımlar gönüllü olarak ve de gözdağı vermek için pelotona liderlik edebilirler (TdF 2011/12. etap).

Efsanevi Armstrong'un takımı Discovery Channel pelotona liderlik ederken. Lance'in sarı mayosuyla ortada korunur halde olduğuna dikkat ediniz.

Bazı takımlar özellikle pelotona liderlik etmezler. Bu takımlar, kaçış grubunda elemanları bulunan takımlardır. Hatta bu takımlar ellerinden geldiğince pelotonun hızını baltalamaya çalışırlar. Haberleşmenin ve tecrübenin az olduğu alt kategori yarışlarda bu pelotona liderlik edip "yanlış tempo" vermekle bile mümkün olabilir; yani hızlı gidermiş gibi yapıp aslında yavaş gitmek. Ama profesyonel peloton bu numarayı yemez. Yine pelotonu yavaşlatmak için hızlanmalara geç tepki vermek gibi bazı ufak tefek numaralar vardır. Doğrudan bloklamak etiğe aykırıdır.

Peloton Pozisyonu ve Bölünmeler

Peki bir bisikletçi pelotonda nerede durmalı? En önde durmanın dinamiğini gördük de, en önde olmayanlar nerede durmalı? En iyi pozisyon önlere yakın durmaktır. Önlere yakın durmanın en önemli avantajı peloton bölünmelerinde (split) ön grupta kalabilmektir. Bazen peloton ikiye bölünür; bu durumda iki büyük grup ayrı ayrı gider ve arka grupta kalanlar ön grupta kalan rakiplerinden zaman farkı yerler. Bu zaman farkı, etap önemli değil diye arkada pineklemekte olan genel klasman favorileri için çok acı olabilir.

Önde durmanın ikinci avantajı, kaçış yapması muhtemel rakipleri kollayabilmektir. Hele genel klasmanda iddialı isimler kesinlikle önlerde durmak zorundadırlar ki, kırılma anlarında rakiplerini marke edebilsinler. Sonuçta pelotonun önlerinde yer alabilmek için büyük mücadeleler olur.

Pelotonun arka kısımlarını sınıfta arka sıralarda oturan haytalara benzetirim. Genelde dinlenmek, itiş kakıştan kaçınmak için idealdir ama yine de öndeki tempo değişimlerine geç cevap verebilmek, hatta hiç verememek gibi bir dezavantajı vardır.

Yol Durumları

İlk yazımızda pelotondan ayrılmanın yollarını sprint, kaçış veya dağlar olarak belirlemiştir. Ancak iki tane yol durumu vardır ki, bunlar da pelotondan ayrılmaları sağlarlar.

Bunlardan ilki bizim arnavut kaldırımı diye isimlendirdiğimiz cobblestone (ya da kısaca cobbles) yollardır. Özellikle bahar klasikleri adı verilen tek günlük yarışlarda bu tarz yol yapısı vardır. Bu kısımlarda yol dardır, satıh bozuktur. Çoğunlukla izlenecek tek bir çizgi vardır ve bu da pelotonun ip gibi dizilmesine neden olur, ve çoğunlukla düşme ve mekanik sorunlarla kopuş meydana gelir. Düşenin veya duranın arkasında birikenler çok vakit kaybederler ve geride kalırlar.

İşin komiği, cobbles bölümlerine gelmeden önce olası kazalarda geride kalmamak için herkes pelotonun önünde olmak ister, bu da pelotonun hızını oldukça arttırır ve bu da daha çok kazalara yol açar! Cobbles kısımlarda fazla hız kaybetmemek için güçlü olmak gerekir; bu tarz bisikletçiler aynı tur genel klasman favorilerinin dağlarda yaptığını bahar klasiklerinde cobbles kısımlarda yaparlar.

İkinci yol durumu çapraz rüzgarlardır (crosswinds). Normalde bisikletçiler giderken önlerindeki rüzgarı delmek zorundadırlar. Önde rüzgarı göğüsleyelerden arkaya doğru neredeyse sonsuz sayıda bisikletçi korumadan faydalanabilir.

Çapraz rüzgarlarda ise rüzgar yandan geldiğinden koruma da yana doğrudur. Bu da korunabilecek bisikletçi sayısının yolun genişliği ile sınırlı olduğunu gösterir. Bisikletçiler bunu iyi bildiklerinden echelon adı verilen gidiş yönüne çapraz formasyonu alırlar. Ama yolun genişliği kadar sporcu echelonu oluşturduktan sonra geri kalanlar yine ip gibi dizilirler ve aralarından birinin öndekinin temposunu tutturamaması echelonu kopartır. Bu durumda peloton birbirine bağlı olmayan echelonlara bölündüğünden bu gruplar birbirlerine zaman farkı yaratabilirler. Yani, peloton bölünebilir. İşin komiği, yine kimse çapraz rüzgarlı kısımda arkada kalmamak için oldukça tempo arttırır, kaza ve bölünme riski iyice artar.

Çapraz rüzgarda giden bisikletçiler (rüzgar resme göre soldan geliyor) Arkada geride kalmış echelon'lar gözüküyor.

Dönemeçler

Bisiklet yarışlarında dönemeçler araba yarışlarındaki kadar önemli olmasa da, dikkate alınmaları gerekir. Ara yollarda dönemeçler kaçış işine yararlar; kaçış yapacak bisikletçi dönemeci döndükten sonra hızını arttırır. Arkada onu kollayan diğer bisikletçiler dönemecin görüş alanlarını kısıtlamasından ötürü geç tepki verebilirler. Üstelik öndeki sporcudan daha geç hızlanmaya başlamak zorundadırlar (adamın üstüne çıkmamak için) Bu da kaçışa yardımcı olur.

Etabın sonundaki dönemeçler yarışçıların sprint performansını etkiler; böyle durumlarda sprint trenleri oluşturmak ve sürdürebilmek de zordur.

Ayrıca dönemeçlerden küçük gruplar pelotona oranla daha hızlı dönebilirler. Bu da, etabın sonlarına doğru dönemeç bolsa pelotonun kaçış grubunu yakalayamamasına yol açabilir. Sırf dönemeç bolluğundan dolayı pelotonun kaçış grubuna yetişmesine rağmen yakalayamaması sık görülür.

İnişler

Her çıkışın bir inişi vardır. Dağlarda eğime göre bisikletçilerin hızı 10 km/h'ye kadar düşebilir. İnişlerde ise eğime göre 80-90, hatta 120 km/h'ye ulaşılabilir. Ama iniş tehlikelidir. üstelik iniş bisikletçiler için bir nevi dinlenme safhasıdır. Çıkışta ana gruptan kopmuş bisikletçiler tempo yaparak ana grubu tekrar yakalayabilirler.

İniş konusunda uzman cesaretli bisikletçiler vardır. Onlar inişleri resmen ana gruptan kaçmak için kullanabilirler. Böylelerinin inişlerini izlemek oldukça zevklidir.

Vincento Nibali'nin inişlerini izlemek her zaman keyiflidir

Gruplar

Yarışlar peloton adı verilen grupla başlar. Bu gruptan kaçış yolu ile kurtulan ve yarışa liderlik eden gruba Fransızca "tete de la course" denir. Yarışın durumuna göre bu öndeki grubu yakalamak için pelotondan ayrılan takipçi gruplara "Poursouivants" denir; bunlar sayılarına göre 1, 2 diye numaralandırılabilirler. Dağlar başladığında favorilerin olduğu bir grup oluşur; bu gruba -yanlış gibi olsa da- peloton dendiği gibi, sarı mayo grubu, favoriler grubu denilebilir. Ben babalar grubu demeyi tercih ediyorum kendimce.

Bir de "grupetto" veya "autobus" denen bir grup vardır. Bu grup dağlar başlayınca genel klasmanda herhangi bir iddiası olmayan, ama etabı zaman sınırı içinde bitirebilmek için birlik olması gereken sprinter ve benzeri bisikletçilerden oluşur. Ayrı takımlardan olmalarına rağmen dayanışma içinde birbirlerine yardım ederler. Aralarından bir yada ikisi ön grupla aradaki farkı ve kendi hızlarını hesaplayarak zaman sınırının dışında kalmamayı kontrol eder, tempoyu ayarlar. Bu grup kozlarını ise bir dahaki düz etapta paylaşmak üzere bir ittifak içindedirler...

5 Temmuz 2011 Salı

Fransa Turu Verilerinin Analizi (2006-2010) - Can Şakarcan


Türkiye'nin en iyi master bisiklet yarışçılarından Can Şakarcan, lise dönminden arkadaşımdır. Okulda sıkı bir masa tenisçiydi. Can, 30 yaşından sonra yol bisikletine başladı ve başarılı bir sporcu oldu.

Can 3 hafta önce bir kez daha master A klasmanında ITT Türkiye Şampiyonu oldu. Onu kutlarken, yeni yazdığı Fransa Turu etapları ve bisikletçileriyle ilgili bir analizi bloga koyduk.

@sarper_gunsal



Fransa Turu 2006-2010 Verilerinin Analizi

28.06.2011, Can Şakarcan

Fransa Turu gibi yarışları izlerken öncelikle ilk sıraları alan sporcular, parkurların önemli kısımları gibi unsurlar dikkatimizi çekmektedir. Ancak, yarışa katılan 200 civarında sporcunun performansının incelenmesiyle de önemli bilgiler elde edilebilir. Bu çalışmada 2006 ila 2010 yılları arasında düzenlenmiş beş Fransa Turu'nun verileri bilgisayar yardımıyla incelenmiştir.

Etaplar

Etaplar parkurun içerdiği yokuş miktarı ve yarışın toplu çıkışla veya saate karşı yapılması kriterlerine göre sınıflandırılmaktadır. Çok etaplı yarışlarda genellikle her türden etap kullanılmaya çalışılmaktadır. Aşağıdaki grafiklerde ilgili dönemdeki Fransa Turu etapları hakkında özet bilgiler yer almaktadır.

Toplam etap uzunluklarının yıllar içindeki değişimini incelediğimizde düz etapların artırılma, ferdi saate karşı etapların azaltılma eğiliminde olduğunu görüyoruz. Bu, sporcuların aşırı derecede yorulmalarını engellemek için yapılıyor olabilir. "Yarışı Tamamlayanların Oranı" adlı grafikte görüldüğü gibi bisikletçilerin Fransa Turu'nu tamamlama oranları artma eğilimindedir. Ancak, bunun sebebinin parkurların kolaylaşması olup olmadığını bilmiyoruz.


Sporcuların Ülkelere Dağılımı

Aşağıdaki grafikte söz konusu beş yıllık dönemde Fransa Turu'na katılmış sporcuların ülkelere dağılımı gösterilmektedir. Bu grafikte bir sporcu birden fazla yılda Fransa Turu'na katılmışsa katıldığı her yıl için sayıma dahil olmaktadır. Bu nedenle grafiğin birimi "adam yarış"tır.


Bisikletçilerin Fiziksel Özellikleri ve Etap Tiplerinin Yarış Sonuçlarına Etkisi

Bisikletçilerin vücut ölçülerinin hıza etkisi konusunda bir çok kaynakta teorik bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca yarışlarda özellikle ilk sıralardaki sporcuların fiziksel özelliklerini gözlemleyerek de bazı sonuçlara ulaşabiliyoruz. Ancak, ilk sıralardaki sporcular sayıca azınlıkta ve genellikle istisnai yapıda oldukları için, geneli ne kadar iyi temsil ettikleri tartışılabilir. Bu nedenle kolayca dikkatimizi çeken az sayıda yıldız sporcu yerine, çok sayıda sporcunun çeşitli parkur tiplerinde elde ettiği ortalama derecelerin bilgisayar yardımıyla analiz edilmesi özel önem kazanmaktadır.

Bu kısımda amaç kişisel özelliklerin yarış sonuçlarına etkisinin incelenmesi olduğu için takım saate karşı etabı dikkate alınmamıştır ve her sporcunun her etapta elde ettiği sıralama ölçüt alınmıştır. Böylece grafiklerin hesaplanmasında kullanılacak 17.517 adet değer çıkmıştır.

Sporcular analizde boy, kilo, VKI (vücut kitle indeksi) ve yaş gruplarına ayrılmışlardır (VKI kişinin boy ve kilo oranı ile ilgili bir ölçüttür ve şu şekilde hesaplanır: Kilo(kg) / Boy(m)2). Bir grupta 10'dan az sayıda sporcu olduğu durumda bu grup analiz dışı bırakılmıştır. Çünkü, örneğin 18-20 yaşları arasında yalnızca iki sporcu vardır ve bunlardan birinin dahi sakatlık, hastalık, takım taktiği gibi nedenlerle olağan dışı sonuç elde etmesi bu yaş grubunun ortalamasını önemli ölçüde değiştirebilir. Gruplardaki sporcu sayısı hesaplanırken bir sporcu farklı yıllarda Fransa Turu'na katılmışsa her yıl için sanki farklı kişiymiş gibi hesaplanmıştır. Bunun sebebi örneğin bir sporcunun bir yıl kaza, hastalık gibi nedenlerden ötürü kötü sonuç elde etmesinin diğer yılları etkilemeyecek olmasıdır. Ayrıca, örneğin bir sporcu Fransa Turu'na 3 kez katılmışsa her seferinde farklı yaştadır. Sonuç olarak sporcu adetlerinin birimini "adam yarış" olarak düşünmek gerekir.

Bisikletçilerin yaş ve fiziksel özellikleri ile etap tiplerinin sonuçlara etkisi aşağıdaki grafiklerde özetlenmiştir:


Grafiklerdeki dairelerin rengi parkur tipini göstermektedir. Örneğin mavi renkli daireler "Düz", yeşil renkliler "Ferdi Saate Karşı" etapları göstermektedir. Dairelerin büyüklüğü ise elde edilen başarıyla orantılıdır. Örneğin boyla ilişkili grafikte, boyu 166-170cm arasındakilerin "Zirvede Bitiş" tarzı parkurlarda en başarılı grup olduğu görülmektedir. Aşağı kısımdaki sarı çubuklar ise her gruptaki sporcu sayısını (adam yarış) göstermektedir. Örneğin 21-25 yaş arasında 191 sporcu yer almıştır.

Yaşla ilgili grafikte 36-40 yaş grubundaki sporcuların çoğunlukla tahmin edildiğinin tersine hiç de başarısız olmadıkları görülmektedir. Hatta yokuş etaplarında en başarılı grup budur. Bu sonuç elbette çeşitli şekillerde yorumlanabilir. Örneğin yalnızca çok seçkin sporcuların bu yaşlarda Fransa Turu'nda yarışmaya devam ediyor olmaları bir sebep olabilir. Bu yaşlarda yaş ilerledikçe performansın arttığını düşünmüyoruz.

Bisikletçilerin fiziksel özellikleri ile ilgili yukarıdaki grafiklerde etap tiplerinin etkisi topluca görülecek şekilde özetlenmiştir. Daha detaylı rakamlar ise aşağıdaki grafiklerde bulunabilir. Bu grafiklerde ölçüt sıralamadaki yer olduğu için yukarıdaki grafiklerdekinin tersine küçük değerler daha yüksek başarıyı göstermektedir.

Grafikler genel olarak yaygın inanışlarla örtüşen sonuçlar vermektedir. Örneğin düz etaplarda iri yapılı sporcular, yokuş etaplarında ise ufak yapılılar daha başarılı gözükmektedir.

Çok etaplı yarışlarda genellikle her türden parkur bulunduğu için her tür fiziksel özelliğe sahip sporcu yeri geldiğinde şans bulabilmektedir. Dünya Şampiyonası, Avrupa Şampiyonası, Olimpiyatlar ve ülke şampiyonaları gibi tek etaplı önemli yarışlarda ise büyük çoğunlukla "Orta Dağ" sınıfına girebilecek parkurlar kullanıldığını görüyoruz. Bu analizin sonuçları da bu seçimin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Grafiklerde "Orta Dağ" etapları çeşitli fiziksel özellikteki sporcular arasında en dengeli sonuçların elde edildiği etaplar olarak dikkat çekmektedir. Bu nedenle, tek etaplı yarışlar için en az %5 eğimli, 100 ila 300 metre irtifa kazanılan uzunlukta yokuşların bulunduğu Orta Dağ türü parkurlar her tür fiziksel özelliğe sahip sporcuya eşit şans tanıyan, en adil seçimler olarak gözüküyor.