New England etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
New England etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ocak 2016 Cumartesi

NFL Konferans Finalleri




NFL KONFERANS FİNALLERİ





NFL’de sona yaklaşıyoruz. Wild Card hafta sonunu deplasman ekipleri domine etmişti ama Divisonal Playoff’lardaki dört maçı da ev sahibi takımlar kazandı. Böylece Konferans Finallerini oynayacak takımlar ortaya çıktı. AFC Şampiyonluğu için New England Patriots ve Denver Broncos, NFC’de ise Arizona Cardinals ve Carolina Panthers Super Bowl 50’ye çıkmak için mücadele edecekler. Bu dört takım, sezonu kendi konferanslarında da ilk 2 sırada bitirmişlerdi, dolayısıyla sürpriz yok demek doğru olur. 

Sezon başında yapılan tahminlerde çok da kaale alınmayan Panthers (15G 1Y), agresif savunması yanında, gitgide olgunlaşıp bir yıldıza dönüşen Cam Newton liderliğinde Seattle Seahawks’ı elemeyi başardı. Maça fırtına gibi giren Carolina, Russell Wilson ve arkadaşları neye uğradıklarını daha anlayamadan skoru 31-0’a getirdi. İkinci yarı Panthers frene basıp biraz da konsantrasyonunu yitirince Seattle arka arkaya 2 TD ile maça ortak olur hale geldi ama bu çabalar maçı kazanmaya yetmedi ve 31-24’lük skorla Panthers yarı finale çıktı. 

Cam Newton ve Ron "Riverboat" Rivera

NFC finalistini belirleyen diğer maç ise özellikle son bölümüyle nefes kesti. Arizona karşısında 20-13 gerideki Packers son hamlesini maçın bitimine 55 saniye kala yaptı. Kendi 4yd çizgisinde, 4th&20 için topun başına geçen Aaron Rodgers önce 60 yd’lık bir Hail Mary ile takımı için bir şans daha kazandı. Ve ardından, 4 saniye kala da ikinci Hail Mary ile TD yaparak maçı uzatmaya taşıdı. Rodgers ve her iki pası da tutan Jeff Janis’in bu mucizesi yazıyla anlatılacak gibi değil. Bakın seyredin ve siz de TV başındaki herkes gibi “Yok artık LeBron/Ali Sami!!” diyin. 


İlk pas   : 6:08
İkinci pas: 6:22 


Tuhaf bir kura atışı sonrası uzatmaya Arizona başladı. Carson Palmer, mutlak bir sack’den kurtulup bomboş bekleyen Larry Fitzgerald’ı topla buluşturdu. Usta receiver 60 yd sonra ancak durdurulabildi. Bir oyun sonra da yine Palmer’dan aldığı pasla TD yaparak Arizona’yı finale taşıdı. Takımın artık bayrak adamı olan Fitzgerald bu muhteşem iki hareketle Arizona’nın hala en değerli oyuncusu olduğunu gösterdi. 

Bruce Arians ve Carson Palmer

AFC yarı finalleri ise daha sakin geçti sayılır. Tom Brady ve Patriots skorun işaret ettiğinden daha kolay bir maçta KC Chiefs’i geçerken (27-20), Denver Broncos çok eksikle oynayan Pittsburgh Steelers’ı ite kaka da olsa yenmeyi başardı. Bu maçı seyredemedim o nedenle fazla bir şey yazamıyorum ama Antonio Brown, ve DeAngelo Williams gibi oyuncularından mahrum Steelers’ı -kendi evinde-  23-16 yenen beygirlerin hücum zayıflığı bir kez daha sırıttı. 

Bütün hafta boyu Manning-Brady eşleşmesi konuşuluyor ama onu sonraya bırakıp, bu sezon çok daha iyi görüntü veren NFC liginin finalistlerine bakalım önce. Hem Cardinals hem de Panthers bu sezonun en iyi iki takımıydı. Arizona, müthiş bir savunma gücünün yanına, nihayet sağlıklı bir sezon geçiren QB Carson Palmer’ı da koyunca, Bruce Arians’ın takımı sezonun en çok konuşulan işlerini gerçekleştirdi. Carolina da, sezon başı beklentilerinin çok üstüne çıktı yıl boyu. İlk 14 maçı kazanarak playoff’u evinde oynamaya hak kazanan takım, çok agresif bir savunma performansı gösterdi. Ayrıca Cam Newton’un, etrafında birinci sınıf bir WR olmamasına karşın (TE Greg Olsen’ı ayrı tutalım), sezonun ilerleyen bölümlerindeki pas isabeti, liderliği ve gerektiğinde bacaklarıyla da yard alıp sayı yapabilmesi bu maçta onları favori yapıyor. Bu kanıya varırken 36 yaşındaki Carson Palmer’ın sadece dördüncü kez playoff maçına çıkması da etken oldu. Palmer'ın Packers maçında 349 yd ve 3 TD pasına rağmen 25/41 pas isabeti ve iki top kaybı da bu düşüncemi pekiştirdi. 


Panthers savunması Seattle maçının ilk yarısındaki gibi vahşi bir istekle oynarsa Palmer’ın post-season tecrübesizliği sırıtmaya başlayabilir. İki QB de kendi döneminin en iyi kolej oyuncusuydu; Palmer 2002, Newton ise 2010’da Heisman Trophy’yi kazanmıştı. Bu ödülü kazanan iki QB tarihte ilk kez   konferans finalinde mücadele edecekler. 

İki takımın koçları da ilginç adamlar. Artık işe yaramıyor diye Steelers’dan kovulan Bruce Arians çölde yeni bir hayat bulurken, oyuncularının taptığı bir hocaya dönüştü. Arians takımını her zaman cüretkar ve agresif taktiklerle oynatan, risk almaktan çekinmeyen bir hoca. Panthers hocası Ron Rivera’nın lakabı da “Kumarbaz Ron” (nehirlerde çalışan kumar gemilerine atıfla “Riverboat Ron”). 2014 sezonundaki Panthers-Vikings maçında, iki kez 4th&1’da FG denemeyi reddeden Rivera, kumarı tutup maçı da kazanınca bu lakap takılmıştı. Oyunun kritik anlarında müthiş riskli seçimler yapıp çoğunda da başarı sağlıyor. İki yıl öncesine kadar taraftarın %80’inin kovulmasını istediği hoca bugün Super Bowl hesapları yapıyor. Skor tahminim:


Cardinals 24 - 31 Panthers

Brady vs Manning... Hangisi galip gelmiş anlamak zor


Patriots-Broncos maçının AFC finali olması dışında asıl konuşulan yanı, bu yüzyılın en iyi iki oyun kurucusunun -büyük olasılıkla- son kez kozlarını paylaşacak olması. Peyton Manning ve Tom Brady NFL’in son 15 yılına damgasını vurmuş iki büyük quarterback. Peyton’un kişisel istatistiklerde kırmadığı rekor yok, 3 kez SB finali oynadı ve bir kez kazandı. Beş kez NFL MVP seçildi. Rakip defansın her hareketini bilmek ve buna göre kendi oyun taktiğini değiştirmek konusunda bir uzman. Ama 39 yaşında. Son iki yıldır performansında gözle görülür bir düşüş var, geçirdiği boyun ameliyatları nedeniyle parmak uçlarını hissedemediği konuşuluyor. Bu sezon, ayak sakatlığı nedeniyle 7 maç oynamadı, döndüğünden beri Denver kaybetmiyor ama onun sayesinde değil daha çok savunmanın gücü ve koşu oyununa duacı. Uzun pas atamıyor ve sporu seven herkes kendini rezil etmeden bırakması için dua ediyor. Yine de Peyton hala oyunu en iyi okuyan oyuncu. Tom Brady bile onun “gelmiş geçmiş en iyi QB” olduğunu kabul ediyor. Kendisine “Yen, yenil ama sezon sonu şerefinle bırak artık Peyton!” diyoruz. 

NFL yazılarımı okuyanlar, Patriots taraftarı olduğumu bilir. Dolayısıyla kendi takımımdan bahsederken belki tarafsız olamam ama objektif kalmaya çalışacağım. Tom Brady’den başlayalım. Ne diyebilirim ki? Kendisi yeryüzüne düşmüş bir melek, sporcunun dibi, üstün insan! Oğlum olsa onun için kurban ede….Hehe tamam tamam, formayı çıkarıyorum! :-)  Brady, finallerdeki diğer 3 QB gibi müthiş bir kolej kariyerinden sonra NFL Draft’inde ilk sırada seçilmedi. NFL’e 199. sırada zar zor girmiş, kimsenin fazla dikkate almadığı, kendi okulunda bile zaman zaman yedek kalmaktan kurtulamamış bir oyuncuydu. Ama hasbelkader eline geçen şansı inanılmaz kullandı. Onun başında olduğu takım dört senede üç kez Super Bowl kazandı. Peyton gibi maç filmi manyağı değil ama rekabet hırsı, takım oyunculuğu, fedakarlığı ve oyun sevgisiyle bu kadar yıldır NFL’in yıldızı. Geçen sene Deflategate yüzünden prestiji sarsılmış olsa da, bu olumsuzluğu motivasyona çevirip kariyerinin en iyi senelerinden birini yaşamayı başardı. Koç Bill Belichick’i New England dışında seven pek yok ama 15 senede 10 kez AFC Finali oynayan bir takımın patronu olunca –herkesin demeyelim ama- oyuncularının büyük saygısını topluyor. Son derece yetenekli bir savunma beyni. Her hafta rakibe göre farklı sistem ve kurgu planlayıp bunu oyuncularına uygulatabiliyor. Takım bu sezon ilk 10 maçını kazandı ama önemli oyuncuların sakatlanmasıyla son altı maçta dört kez yenildi. Ancak, playoff maçına kadarki 2 haftada Edelman ve Amendola iyileşip, Gronkowski de kendini bulunca Patriots Chiefs’i rahat geçip Denver’a rakip oldu.

Denver ise Peyton’un son yıllarından en efektif şekilde faydalanmayı bildi. 2013’te Super Bowl’a bile çıktı ama kupayı almayı başaramadı. Yine de son 4 yılın en kalburüstü takımlarından biri. Bu sene yeni koç Gary Kubiak hücumda farklı şeyler denedi. Koşu oyununa ağırlık verdi, Manning’in sevdiği “shotgun” hücum formatından uzaklaşıp center’ın altından (kıçından) atak başlatılan bir düzen kurdu. Zaten takımın canavar bir pass rush ve LB kadrosu var. Önce durdur sonra vur şeklinde, savunmayı öne çıkaran, koşu oyunlarıyla top hakimiyetini uzun süre elinde tutmayı amaçlayan, gerektiğinde de Peyton’un kısa-orta paslarıyla sonuca giden bir sistem uyguladı. Takım buraya kadar geldiğine göre de  başarılı oldu. 



Peki ne olur? İstatistiklere baktığımızda net bir favori çıkarmak zor: Brady-Manning maçlarında Tom’un 11-5 üstünlüğü var (son on maç 5-5) ama playoff maçlarında durum 2-2. Üstelik Denver’a karşı pek şansı da tutmuyor, Broncos karnesi 2G 6Y. Brady’nin deplasmanda Manning’i son yendiği tarih de 2007. Bu sene Denver’daki maçı da Broncos kazandı (ama QB olarak Brock Osweiler oynamıştı). Diğer yandan Manning’in soğuk havada etkinliğinin düştüğünü biliyoruz. Üstelik kolu iyice zayıfladı, Denver’ın ince havasına rağmen artık uzun ve sert pasları pek atamıyor. Adamımı kayırmıyorum ama QB pozisyonunda New England üstün. Broncos savunmada daha iyi, Patriots defansı koşu oyunlarını durdurmakta güçlük çekiyor. Pats köşe bekleri de geçen seneki düzeyin gerisindeler ama Peyton'un zayıflayan kolu bu eksikliği çok hissettirmeyecek. Pas hücumu ve sayı üretiminde ise Patriots’un üstünlüğü var; maç başına bir TD daha fazla skor yapıyor. Yedikleri sayılar ise birbirine yakın. 

Tanrım konuyu biliyorsun!!
Broncos koşu oyununu oturtursa şansı artar. Manning sezon boyu 9 TD 17 INT ile oynadı. Aktif QB'ler içinde sonuncu durumda. Bu performansı başka biri gösterse yedek kulübesini boylardı ama Peyton’un sakatlık nedeniyle yedeğe düştüğü açıklandı(!). Brady ise 38 yaşından beklenmeyecek kadar zinde ve formda. En iyi sezonlarından birini oynuyor, Edelman ve Gronk gibi iki kozu da oyunda olacak. Denver zaten zor sayı üreten bir ekip, bir de hücumda top kayıpları yaşarsa Patriots çok rahat kazanır. Manning’in atıp atmayacağı INT’ler ve her iki takımın olası fumble’ları skoru belirler diye düşünüyorum. Hem Denver hem New England süper birer kicker’a sahip, o tarafta durumlar eşit, özel takımlarda ise tarafların belirgin bir üstünlüğü yok gibi. 

Kalbim elbette Patriots zaferinden yana. Deflategate rezilliğinden sıyrılıp o AFC kupasını Roger Goodell’in ağzına yapıştırmak için dertlerimi zincir yaptım bekliyorum. Ama objektif muharrir yanım ağır basıyor. Denver’ın zayıf noktası QB pozisyonu. Peyton her halükarda tarihin en büyük quarterback’i olmayı garantiledi ama artık iyi değil. Kendisinden ricam kariyerini bu maçla bitirip beni ve Gisele’i sevindirsin. 


Patriots 28 - 20 Broncos… Amin!


30 Ocak 2015 Cuma

Super Bowl XLIX - Güller Savaşı








Şubat’ın ilk pazarı artık biliyoruz ki Super Bowl (SB) demek. Yaklaşık elli saat sonra, 49. Super Bowl Arizona’da başlayacak. Bu seneki talihliler NFC’den SeattleSeahwaks ve AFC’yi temsilen de “gözümüzün nuru-kainatta tek-ilelebet payidar” New England Patriots. Tamamen tarafsız gözle kaleme aldığım final yazısına hoş geldiniz. 

NFL’de 2014 sezonunun en iyi iki takımının finale çıkması bence iyi oldu. SB’u kazanan ekip gerçekten ligin en iyisi olduğunu iddia edebilecek. Her iki takım da sezona averaj bir performansla başladı, sonra düzeldi (NE 2G-2Y, Hawks 3G-3Y). Patriots sürekli rotasyona tabi tuttuğu OL’ını oturttuktan sonra Brady pas atacak zaman ve alan bulmaya başladı; koşu oyunu için gereken boşluklar ve gedikler de ortaya çıktı. Ayrıca, geçen üç sezon sakatlıklarla boğuşan yıldız ayımız TE Rob Gronkowski tamamen sağlığına kavuşup kesintisiz oynamaya başlayınca galibiyetler gelmeye başladı. 


Sevimli ayı Gronk!!


Keza  Seahawks da sıkıntılı başlayan sezonda kritik bir hamleyle problemli WR/KR/PR Percy Harvin’i New York’ta bir çöplüğe göndererek takım içi uyumu üst düzeye taşıdı. Daha da önemlisi, defansın ortasında çok önemli iş yapan SS Kam Chancellor’un sakatlıktan dönüşü de müthiş bir destek getirdi. Seahawks OL çok parlak bir ekip olmasa da süper yarma RB Marshawn Lynch ve “cıva” QB Russell Wilson sayesinde maçları kazanmayı başardılar. Ama normal sezonun son altı maçında toplam 39 sayı yiyen savunma takımın asıl yıldızı oldu.

Böylece iki takım da 12G-4Y ile seri başı olarak playoff’a çıktılar. Pats Baltimore karşısında zorlansa da her tür “legal” numarayı yaparak galip geldi. AFC Finali’nde ise #Deflategate skandalıyla açıklanamayacak kadar rahat bir maç sonunda  Colts’u hezimete uğrattı. Diğer yanda Seattle,  çeyrek finalde, 4Q’ya kadar yakın giden maçta Panthers’ı geçti. NFC Finali’nde de tarihe geçecek bir “geri dönüş” yaparak Packers’ı yenmeyi başardı. Russell Wilson’un 4 INT atığı maçı son 5 dakikada nasıl çevirdiklerini hala aklım almıyor. Green Bay koçu McCarthy’nin muhafazakar seçimleri, iki kez 4th&1’da FG atmaları, Wilson’un son INT’ını kapan Morgan Burnett’in TD için koşmak yerine oyunu durdurması, ardından gelen savunma hataları (2-pts conversion’da HaHa Clinton Dix’in taş kesilişi) Packers’ın inanılmaz çöküşünü getirdi. Elbette, Seahawks’ın rakiplerini üç çeyrek boyunca yorduktan sonra 4Q’da skor patlaması yapması artık tanıdık bir motif olmaya başladı, onu da hatırlatayım. Patriots olarak unutmamamız gereken şey “It ain’t over till it’s over babe!!” 


Patriots savunması mutlu günlerinden birinde...

Yazının devamında iki paragraf Belichick ve Pete Carroll yazmıştım aslında. Sonra okudum ve herkesin benim gibi manyak olma zorunluluğu yok diye düşündüm. Carroll nerelerde çalışmış, USC neresidir, BB ile halef-selef ilişkisi falan, bunlar meraklısının bildiği, meraklı olmayanı da sıkacak konular. Sonuçta sildim, biraz daha “genel” gidelim.  

Super Bowl 49'un bence asıl önemli noktası şu: Patriots kazanırsa Tom Brady ve Bill Belichick 15 yıldır sürdürdükleri egemenliğe bir nişan daha takacaklar ve dördüncü kez şampiyon olarak tarihin en başarılı QB/koç ikilisi olarak tarihe geçecekler. Yani kral(lar) saltanatını devam ettirecek. Seahawks kazanırsa Russell Wilson ve Pete Carroll arka arkaya iki kez şampiyon olarak eski hanedanı devirip tahtın yeni sahibi olacaklar. Güller Savaşı gibi. Bu tarihi dönüm noktasıondaki maçın bence üç kritik fazı bir de parametresi var:

  • Seahawks pas savunması - Patriots pas hücumu
  • Marshawn Lynch -  Patriots koşu savunması
  • Russell Wilson “scrambling” -  Patriots LB ve DT’leri 
ile
  • Olası top kayıpları (turnovers)


Bu üç savaştan kim üstün çıkarsa, kim top kaptırmazsa maçı da kazanacak gibi gözüküyor. Seahawks rakibe göre oyun stratejisini değiştirmeyen, her maç hemen hemen aynı kalıbı ama son derece başarıyla uygulayan bir takım. Muhteşem safety Kam Chancellor ve Earl Thomas ile ortaya kısa pasları engelleyen, kenarlara atılan toplarda ise Richard Sherman ve Byron Maxwell ile caydırıcılığı güçlü bir secondary’e sahip. Hücumda ise Lynch’in yıpratıcı koşularına ve Wilson’un, baskı altında rakip savunmadan sıyrılıp atacağı koşulara veya paslara sırtını dayıyor. 


Richard Sherman, M.Lynch'i kucaklamaya gidiyor


Patriots ise, özellikle bu sene, her rakibe farklı kurgu hazırlayan ve bunu çoğunlukla başarıyla uygulayan bir takım. Cincinnati’yi hava bombardımanına tutmuşken, Colts’u iki kez koşu oyunuyla yendik, Sert Ravens savunmasını farklı farklı dizilişlerle şaşırtarak pas oyunuyla sonuç almıştık. OL’da sürekli değişiklik yapıp, zaman zaman 7 kişiye kadar çıkarak koşu oyununu kolaylaştırıyoruz, veya adam üstünlüğüyle Brady’e zaman kazandırıp pas isabetiyle sonuç alabiliyoruz. Brady’nin uzun paslarda eski isabeti olmadığından bu tip oyunlara çok girmiyoruz. Sezon başında OL için denenen “duruma göre her adam pozisyon değiştirebilir” deneyi tutmadı ama KC Chiefs maçından beri de hücum hattı çok patlak vermedi. Playoff’ta sakat olan center Bryan Stork’un da Pazar günü oynaması bekleniyor. 

2012’de muhteşem pas savunmasıyla bilinen Seattle karşısında Belichick oyunu tamamen havadan kurmuştu. Bunda başarılı da olmuştu ama “red zone”da istenen verimlilik yakalanamayınca maçın son yedi dakikasında iki TD yiyip 23-24 yenilmiştik (red zone=rakibin son 20 yd bölgesi). Bu defa ustanın ne yapacağı bilinmiyor. Mantıklı olan kuvvetli pas savunmasına karşılık koşu defansı daha zayıf olan Seattle karşısında LeGarette Blount ve RB komitesi ile sonuç almak, arada da play action’larla Gronk ve Julian Edelman’ı topla buluşturmak. Ama Billy’dir ne yapsa yeridir diyoruz ve kendisinden hücumda beni ve Seahawks’ı şaşırtmasını bekliyoruz. 


Belichick ve Carroll


Maalesef Amerikan futboluna geç başlayan herkes gibi gözüm hep topta olduğundan savunma taktikleri bilgim çok sınırlı. Ama Patriots bu sene iki çok iyi CB transfer etti. NFL’in en iyilerinden Darelle Revis ve ex-Hawk Brandon Browner. Ayrıca D.McCourty ve Kyle Arrington gibi gizli cevherlerimiz de var. Patriots, fazla blitz yapmayan, rakip QB’yi sack etmektense hareketini kısıtlayıp, neredeyse Seahawks kadar iyi secondary savunmasıyla karşı takımları durdurmayı tercih ediyor. Yarmagül DT Vince Wilfork ve Rob Ninkovich ile QB baskılanıp koşu hatları tıkanırken, arkadan saldıran LB sürüsü de koşucuyu -pas oyunuysa QB’yi- engellemeye çalışıyorlar. Wilson gibi hareketli bir QB karşısında onun koşu yollarını kapatmak, yakalamaya çalışmaktan daha anlamlı gözüküyor. Patriots’un savunmada iki sıkıntısı var. Belichick ve kurmayları rakip hücumu çözene kadar koşu defansının bazen salaklaşması ve uzun paslarda DPI (defensive pass interference=pasa illegal müdahale) yüzünden fena ceza yardları yemek. Wilson’un bu konuda kötü şöhreti ayyuka çıkmış Browner’ı birkaç kez denemesi kesin gözüküyor. "Brandon dude, don’t touch the mothafucka pleaaaaasee!!"

Special teams’de Patriots açık ara daha iyi bir takım. Ligin en iyi KR/PR’ı Julian Edelman var, ayrıca PR ve KR savunmasında da çok randımanlıyız (Colts maçı ilk KR’ı hatırlayın). Seahawks özel takımlarının ise pek bir özelliği yok (bunu dedim diye Jüpiter beni cezalandırmaz umarım). İki takımın da tabanca gibi birer kicker’ı var. Orada bir eşitlikten bahsedebiliriz.

Yani özetlersek:

Seahawks savunması   >   Patriots hücumu
Seahawks hücumu     =   Patriots defansı
Seahawks özel takımları     <  Patriots özel takımları

Denklemi çöz çözebilirsen. 

Artık biliyorsunuz ki Patriots taraftarıyım. Dolayısıyla bu maçı elde Courvoisier konyak, zarif bir kayıtsızlıkla izlemem mümkün değil. Elim ayağıma dolanacak, ağzım kuruyacak, Brady’nin attığı pas havadayken INT mi olacak diye korkacağım, Marshawn Lynch eline her topu aldığında “first down” almasın diye dualar edeceğim. Edelman PR’de fumble yapmasın diye yalvarıp, Russell Wilson elinde topla sağa sola seyirtirken Wilfork’un onu öldürmesini isteyeceğim. Napiim böyle...


Bunlar sahalarımızda görmek istemediğimiz hareketler...

Ama en iyisi daha pozitif şeyleri hayal etmek. Tom Brady’nin lazer gibi paslar atmasını istiyorum. Brandon LaFell’in yavşak Sherman’ın ağzının içindeki topu tutmasını istiyorum. Tosunum Gronk’un Chancellor’u ağlatmasını diliyorum. Darelle Revis’in Baldwin’e top göstermemesini, Browner kardeşimin eski takımına karşı parlamasını bekliyorum. LB’lerimiz Hightower ve Collins’in ortalığı yangın yerine çevirmesini, Bill Belichick’in gizli defterindeki bir iki oyunla Carroll’u şaşırtmasını umuyorum. TB12’nin, cillop yengemiz Gisele’e sarılarak dördüncü SB’unu kutlamasını, Belichick’in yılda üç kez bahşettiği gülümsemesinin kulaklarına varmasını arzuluyorum. 


Üç Super Bowl yüzüğüm, bankada 130 milyon dolarım
ve Gisele gibi manitam var ama
hala sadece top oynamak istiyorum.
Benim adım Tom Brady


2007 ve 2011’de iki kez Super Bowl kaybettik. TV başındaydım. David Tyree’nin kaskıyla yakaladığı top ve Wes Welker’ın parmaklarının bir santim ötesinden geçen o “incomplete pass” hala gözlerimin önünde. Önümüzdeki pazartesi sabahı, karımın koynuna hayal kırıklığıyla değil, neşeyle, coşkuyla tüm rekorları kırmış bir takımın taraftarı olarak girmek istiyorum. Belki de hiç yatmam, bir viski koyar şampiyonluğu kutlarım.

Maç tahminim ise...


New England Patriots   21 - 23    Seattle Seahawks  

hayat böyle bir şey maalesef...