2 Mart 2012 Cuma

New York Lnicks

NBA'den Jeremy Lin rüzgarı geçiyor, bunu hepimiz biliyoruz. Önce hikaye; liseden sonra hiçbir üniversiteden basketbol bursu teklifi almayınca Harvard'a girip hem ekonomi okuyup hem de basket oynamaya devam eden Lin, başarılı performanslar gösterse de "Ivy League"'den sporcu çıkmayacağına inanan NBA takımları tarafından draft'da seçilmedi. Zaten Harvard mezunlarından çıkan ABD başkanı sayısı NBA oyuncusu sayısından daha çok ve son Harvard mezunu 1953 gibi bir tarihte NBA'da oynamış.

Draft edilmeyen Jeremy Lin kendi videolarını hazırlayarak NBA takımlarına başvurmuş. Golden State Warriors kendisini almış, ama NBA'in PAF (veya beyzbol jargonuyla minör) ligi olan NBDL ile esas takım arasında gidip gelmiş. Golden State kendisini serbest bırakınca Houston Rockets'a gitmiş. Orada da kapı önüne konulunca sonunda kendisini NY Knicks aldı.

Lin Lakers'a 38 sayı attı

Az önce -miş'li geçmiş zamandan -di'li geçmiş zamana geçtim, çünkü Knicks'in kendisi aldığı zamanı çok iyi hatırlıyorum. NY Times gazetesinde kendisini uzun uzun anlatan "En yeni Knick fasulyeden (novelty?) olmadığını ispat için geldi" mealinde bir yazı okumuştum. Muhtemelen çoğu kişi gibi bende de uyandırdığı izlenim "İlla yeteneklidir de, NBA için çok çok daha fazlası gerekir"di. Kendisi Tayvan asıllı olduğundan seyirci çekmek için bir hamle olabilir diye düşünmüştüm. En nihayetinde geçen sezon NBA'deki ilk İsrailli oyuncu olan Omri Casspi takımı Sacramento Kings ile New York'a geldiğinde Yahudi Gecesi düzenlendi ve İbranice Knicks forması dahil bir sürü organizasyon yapıldı. Yani, değişik etnisitelerin sinerjisini Knicks kaçırmak istemez diye düşünmek kolaydı Jeremy Lin transferi için.

Lin başta D'Antoni'yi pek etkileyememiş olacak ki geldikten sonraki maçlarda ya hiç oynamadı, ya da çöp zamanlarda oynadı. 17 Ocak'da NBDL takımına indirildi. 20 Ocak'da bir maçta 28 sayı 11 ribaunt ve 12 asist ile triple-double yapınca apar topar 20 Ocak'da tekrar NBA takımına çağırıldı. Knicks ile seneliği 800 bin dolara anlaşmıştı ama parayı ancak 10 Şubat'a kadar kovulmamışsa alabilecekti. Bu arada, geceleri kardeşinin New York'daki öğrenci evinde çekyatta uyuyordu. 2 Şubat'da Bulls maçında hiç süre almadı, 3 Şubat'daki Celtics maçında da 7 dakikada 2 sayı 0/3 atış 1 asist ile oynadı. Ama 4 Şubat'daki New Jersey Nets maçında 25 sayı attı ve spor gündemine bomba gibi düştü.

Bu aşamada "Rest is history" der Amerikalılar, yani hikayenin gerisi tarihe geçti artık. Bir Knicksperver olarak bu konuyu o dönemde yazmadım, çünkü çok fazla yazı çıkmıştı Jeremy Lin hakkında. Ayrıca hikayeyi çok iyi anlatan bir başka yazı da Yazıhaneden.com sitesinde Sedat Koç tarafından yazıldı.

New York Lnicks

Şu aşamada ise oturup Jeremy Lin aktif olarak oynamaya başladıktan sonraki Knicks'i, yani New York Lnicks (Linsanity gibilerden o kadar çok kelime esprisi üretildi ki, oooof off) ile Lin öncesi Knicks'in istatistiklerini karşılaştırdım. (İkinci rakamlar rakiplerin)


1 Mart itibariyle Lnicks 10-3, Knicks ise 8-15. Şut yüzdesi ikilikler için artmış. Niye ikilikler dedik, çünkü üçlük yüzdesi .309'dan .299'a düşmüşken, genel şut yüzdesi .421'den .451'e çıkmış vaziyette.

Şut savunması ise çok daha iyiye gitmiş. Rakiplerin şut yüzdesi .450'den .432'ye gerilerken, üçlük yüzdesi .394'den .331'e gerilemiş.

Knicks maç başına 22.7 faul atışı kullanırken Lnicks'de bu sayı 27.0'a yükselmiş. Tabii bunların sebebi asistler. Başarılı şutların kaçının asistli olduğu oranı .544'den .563'e yükselmiş Lnicks ile. Bu yükseliş dramatik gibi gözükmese de, giren şut sayısı yükseldiği için yapılan asist de haliyle bayağı artmış vaziyette.

Ribauntları yüzde olarak hesaplarken kabaca kaçan şutlara oranlıyorum. Elbette kaçan serbest atışları saymasa da (kaçan kaç faul atışının ribaunta konu olduğunu box score'lardan anlamak imkansız) yine de bunun ihmal edilebilir olduğunu düşünüyorum. Neyse, hücum ribauntu oranımız .232'den .258'e çıkmış. Ama defansta da hücum ribauntu verme (diğer deyişle savunma ribauntu alamama) oranı artmış.

Jeremy Lin'in en eleştirildiği konu olan top kayıpları bağlamında baktığımızda ise, rakiplerin maç başına ortalama top çalma rakamının 8.0'dan 9.2'ye çıktığını görüyoruz. Ama toplam top kaybetme daha az yükselmiş (16.3'den 16.7'ye). Yani çok anlamlı bir farklılık oluşmamış. Anlaşılan Lin topları çaldırsa da, çaldırmayla ilgisi olmayan gereksiz top kayıpları azalmış.

Bundan sonra New York Knicks ne yapar?

Şu anda Knicks'in çok derin bir kadrosu var. Sayalım:

PG: Lin, Davis, Bibby, Douglas
SG: Fields, Shumpert, Walker
SF: Anthony, Novak, Harrellson
PF: Stoudemire, Jeffries, Balkman
C: Chandler, Jordan

Her ne kadar, Carmelo'nun bol top sevgisi ve Baron Davis dönünce ne olacak gibi sorunlar speküle edilse de, görünen o ki ikisi de Lin'i seviyor. Davis yaşlı ve sakat olarak kendi kariyerini de uzatacağı için ikinci (ama iyi süre alan ikinci) PG rolüne razı, görünen o.

Bence aşağı doğru uzunlaşıldıkça kadro daralıyor. Başka bir C/PF türü oyuncu artık pek etkinliği kalmamış Toney Douglas ile takas edilerek alınırsa iyi olabilir diye düşünüyorum.

Bu sezonki spekülatif ve duygusal tahminim, konferans finalinde Miami'ye 4-1 ile eleniriz, Miami de Oklahoma'yı 4-0 yenerek Lebron'a ilk NBA şampiyonluğunu kazandırır. Jeremy Lin akıllı, soğukkanlı ve adaptasyonu iyi bir oyuncu, ama daha "#birAlexdeğil" durumunda. NBA şampiyonları kolay yetişmiyor. O da olacak inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder