Vuelta yazısına oturduğuma göre yaz sonu yaklaştı demektir. Gölgeler uzamaya, günler kısalmaya başladı. Bu yaz mevsiminden hiçbir şey anlamadım. Haziran'ı zaten yazdan saymıyorum; bütçeyi tutturduk mı, bebeler sınıfı geçecek mi diye heba olan bir ay. Temmuz'u da Fransa Turu'na kurban verdik. Ağustos'ta da iptal edilen tatil planı yüzünden İstanbul'a takılı (tıkılı) kaldık. Ama Eylül'den umut kesilmez, bir şeyler olur illa ki. Olumlu düşünecek, pozitif olacaksın. Sonbaharın hüznüne kapılmamaya Vuelta yardım edecek.
1995'e kadar takvim yılının ilk Büyük Tur'u olan
Vuelta, o sene Eylül ayına atıldığından beri "multi purpose" bir tur haline
geldi. Genç ve istidatlı etap yarışçılarının büyük sahneye ilk çıkışları, Dünya
Şampiyonası'na hazırlanan pedalların form tutma yeri, doping cezası veya
sakatlıktan dönen şöhretlerin, çok dikkat çekmeden kendilerini tartacakları bir
platform özelliği sunuyor. Bu sene, Fransa Turu'nda hüsran olanlardan bazıları
da karizmayı toparlamak için katılıyorlar. Eylül ayının hüznü ve Endülüs
bozkırlarını da ekleyince, Vuelta 'ya kahvede pişpirikle gününü geçiren bir tekaüt muamelesi yapılıyor ama asla! Son 2-3 yıldır mükemmel mücadelelerin olduğu, şanlı şerefli bir yarış.
Parkura Şöyle Bir Bakalım
Büyük Turlar'ın bu alçakgönüllü münzevisi bu
sene 68. kez koşulacak. La Vuelta ülkenin kuzeybatısındaki Galiçya bölgesinde beş
etapla başlayacak. Tour de France'ın sahibi A.S.O., Unipublic'e %50 ortak
olduğundan beri, Vuelta'da bazı değişiklikler başladı. Biraz daha pazarlamaya,
halkla ilişkilere dikkat ediliyor gibi. Hatta A.S.O., TdF'da yapmayı düşündüğü
bazı değişiklikleri önce İspanya'da deniyor sanki. Geçen sene, Vuelta gece
yapılan TTT ile başlamıştı hatırlarsanız. Bu sene de Fransa Turu gece (hadi peki
"akşam" diyelim) koşulan Paris etabıyla bitti. TdF'ın "Grand Départ" diye
adlandırdığı, yarışın seçilen bir bölgedeki 3 etapla başlaması alışkanlığı da bu
sene Vuelta'ya ihraç edilmiş. Galiçya, Atlantik kıyıları daha zengin, iç
kısımları ise tarıma dayalı bir ekonomi sonucu az gelişmiş, 2.8 milyonluk nüfusa
sahip bir bölge. İspanya'nın yaşamakta olduğu derin ekonomik krizden etkilendiği
için son zamanlarda pek keyfi yoktu, başkent Santiago de Compostela'daki hızlı
tren kazasından sonra tam karalar bağladılar. Beş etaplık bisiklet bayramının
bölgenin havasını biraz değiştirmesini umalım.
Galiçya etapları |
İspanya Bisiklet Turu'nda etaplar genelde daha
kısa tutuluyor. Buna istisna ilk etaptaki takım saate karşı olacak. Son
yıllarda, TTT'lerin daha kısa olmasına alışığız ama toplamda yalnızca iki TT
olduğu için ses etmeyin (diğeri 11. Etap'taki 38 km'lik ITT). Takımlar Arousa
Halici'nde bir tekneden start alacaklar (TDF/Porto Vecchio takım
tanıtımı/podyuma tekneyle gelen sporcular. Çok yaratıcıyız valla!!!). İkinci
etapta yarışın ilk zirve finişine tanık olacağız. 10 km ve %6.2 ortalamalı Alto de Monte da Groba in Baiona. Yokuşu çıkana kadar ancak okuruz! İlk
2 günde iki ayrı Kırmızı Mayo göreceğimiz kesin. Galiçya'daki 3. etap da yokuşla
bitecek. tam bir sprint etabı gibi gözükmesine karşın sonuna bir Kat. 3
takmışlar. Zaten Vuelta '13, zirve finişi açısından bir rekor kıracak gibi
gözüküyor. Toplamda onbir etap yokuşun tepesinde sonlanacak. Sprinterleri kaçıran
da bu.
Dördüncü etap dünyanın sonuna gidiyor! Harbiden...
186 km'lik inişli çıkışlı etap, kısa bir yokuş sonunda Finisterra "Etap Fin del
Mundo"da huzura erecek. Bu gerzek Avrupalılar, anakaranın batıdaki her
uç noktasına "finis terrae" (yeryüzünün sonu) adını veriyorlar. Fransa'da
Finistere var, İngiltere'de Land's End var (hoş İngilizler "Avrupalı" denmesine
bozulurlar ama biz işimize bakalım). Halbuki Avrupa'nın en batı noktası
Portekiz'de (Cabo da Roca). Kolomb'un Hindistan'ı bulma saçmalığı kadar olmasa
da idare eder bence... Bu AB'ye mi gireceğiz yani??
Dünyanın sonuna varıp hala bir sprint finiş
görmemişsek, 5. Etap'ta muradımıza erebiliriz. Galiçya'dan ayrılıp Zamora
bölgesine geçiyoruz. 168 km'lik etapta iki tane Kat 3. yokuş da var. Bir sonraki
etap da Extremadura bölgesinin incisi Caceres'de sprintle bitecek. Ertesi gün
ise Endülüs'te raks var. 194 km'lik parkur Sevilla'dan geçip Mairena de
Aljarefe'de sprintle nihayet bulacak. Arka arkaya 3 etapla sprinterleri
sakinleştiren Unipublic, sekizinci etabın sonuna koyduğu duvarla ortalığı bayram
yerine çevirecek. 14.5 km'lik Penas Blancas* yokuşu (google "Beyaz Cezalar" diyor
Türkçesi'ne?!) 970 mt irtifa kazanıyor. Genel klasmancıların gerçekten itişmeye
başlayacakları yer burası. 9. Etap Valdepenas de
Jaen'in %30'luk kısa rampasında son buluyor. Ciddi zaman kayıpları
olabilir. Dinlenme gününden önceki son etap ise oldukça sert. Önce Kat.1
"Monachil" (8.5km-%7.7), sonra da "Especial" (HC gibi) sınıfında bulunan
Alto de Hazallanas (15.5km-%5.5). % 5.5 dediğine kanmayın, son yedi
kilometrenin ortalama eğimi %9.2... Muy especial!!
10. Etap'tan sonra ilk dinlenme günü
geliyor. Kafile uçakla Endülüs'den Aragon bölgesine geçecek. Lojistik kolaylığı
da göz önüne alarak Tarazona'da yarışın tek ITTsi koşulacak. Kat 3. bir yokuş
var, ilk bölüm çıkış, son kısım inişli (38.8 km). Nibali, Purito, Uran, Valverde
kozlarını paylaşacaklar. Profil (parkuru tam bilemediğim için) GK'cılara uygun
gibi gözüküyor. Ama iniş bölümünde güçlerini ortaya koyabilecekleri uzun
düzlükler varsa TT uzmanları da iddialı olabilirler. Ertesi gün, TT'de dinlenmiş
sprinterler için düz bir etap konmuş. Keza 13. Etap da yüksek tempolu bir sprint
finişe sahne olacak bir profile sahip.
14. Etap'ta Vuelta Pireneler'e doğru pedal
basacak. Parkurun ortalarında Andorra'ya geçilecek. Bir adet ESP yokuş (26
km-%5.2), iki tane Kat.2 ve son olarak da bir kalem Kat.1 olmak üzere ceman dört
tırmanışla yarış Collada dela Gallina'da bitecek. 2012'de burada biten etabı A.
Valverde kazanmıştı. 15. Etap, İspanya Turu'nun en uzun parkuruna sahip. 232.5
km boyunca dört tane Kat.1 tırmanış var. Bunlardan biri Porte de Bales (evet
Fransa'dayız). Andy Schleck'in meş'um "Chaingate" hadisesinin geçtiği yokuş.
Etabın finişi Col de Peyragudes'de olacak ve burayı da çok iyi hatırlıyoruz:
"Kaçan Valverde'yi kovalayan Chris Froome, ona yetişemeyen Bradley Wiggins'e ters ters bakıyordu" desem?
Chaingate, TDF 2010
Froome ve Wiggins, Peyragudes 2012
Bir etap boyunca Fransa Turu'nun yakın
geçmişindeki iki unutulmaz olaya referans veren Vuelta bence ketenpereye
geliyor. Kendi yarışına, tarihine referans vermek varken insanlara yılın en
büyük yarışını hatırlatmanın nasıl bir pazarlama stratejisinin parçası olduğunu
biri açıklarsa çok sevinirim. Ama cep delik, cepken delik olunca, namerdin %50
ortaklıkla koyduğu paranın kölesi oluyorsun. Allah parasızlığın canını almadı
ki!!
Vuelta'da bu sene dağlar bitmiyor. Toplam 11 zirve
finişi var. Arka arkaya dördüncü dağ etabı 9 Eylül'de koşulacak. Parkur kısa
(147km) ama kısa yokuş etapları hareketli geçer. 3 gündür dağlarda helak olan
bisikletçiler dinlenme günü öncesi olası ataklara direnmek zorundalar netekim.
İkinci dinlenme gününden sonra sprinterlerin alabileceği sakin bir etapla
Vuleta'nın kreşendosu başlayacak (Calahorra-Burgos, 189km). 17. Etap'ta yeni
bir yokuş var: Pena Cabarga. 6 km ve %9.4 eğimle Angliru'nun küçük kardeşi gibi
gözüküyor. Ama oraya gelmeden önce 4 yokuş kapısı daha geçilecek. Bu sene La
Vuelta'da doping çıkmazsa çok şaşıracağım. Parkur müthiş sert hazırlanmış. Eylül
ayının 13. Cuma'sı çok sert bir etap gibi gözükmese de son kısmında yine Kat.1
zirve finişiyle sonlanacak (Alto del Naranco: 6.1 km/%5.3).
Ve geliyoruz Angliru'ya. Kendimi aslanların
yiyeceği gladyatörleri seyreden Romalılar'a en yakın hissettiğim yerlerden biri
bu yokuş. 12.2 km, %10.2. En sert bölümü %24 eğimli. Cehennemin ta kendisi. İlk
kez 1999'da kullanıldı. Yağış altında çıkılan 2002 Vuelta'da, takım arabaları
kaygan zeminde patinaj yapıp hareket edememişler ve yarışçılar patlak
lastiklerle etabı bitirmişlerdi. Bana bu derece sert yokuşlar biraz abartılı
geliyor ama seyir zevki açısından güzel olduğu su götürmez. Alto de L'Angliru
bitene kadar yarış bitmiş sayılmaz. O 12 km'de insan 3-4 dakika bile fark
yiyebilir. Ama yokuşun dikliğinden dolayı atak yapmanın (ve sürdürmenin) çok zor
olduğu da bir gerçek. Favorilerden o gün havasında olmayan varsa podyumu bile
kaybedebilir.
Yarış, her zamanki gibi başkentte koşulacak şan ve
şeref etabıyla son buluyor. Madrit sokaklarındaki yedi turun bitimiyle beraber
Vuelta a Espana'nın yeni şampiyonu tarihe geçmiş olacak.
Kırmızı Mayo'ya Tedirgin Bir Bakış
Neden tedirgin? E çünkü "aççık seççik" işaret
edeceğimiz bir favori/favoriler yok. Üstelik bu kadar dağlık bir yarışta her şey
olabilir. Liderlerden birisi kötü bir gün geçirse 2 dakika fark yemesi işten
değil. Hesap kitaba gelmez bir durum. Ama ilk ağızda sayabileceklerimiz Vincenzo
Nibali, A.Valverde, J.Rodriguez ve Sergio Henao olmalı. Gönül Henao'dan önce
Rigoberto Uran'ı yazmak isterdi ama Uran OPQS'e transfer olduğu için Vuelta'da
biraz "Judas" muamelesi görecek. Team Sky Sergio Henao'yu lider olarak
getiriyor. Uran'ın uysal bir Kolombiyalı portresi çizip çizmeyeceği soru
işareti... Ben Henao için çalışsa da -Quintana usulü- zirveyi zorlayacağını
hatta etap kazanmak isteyeceğini düşünüyorum. Sky'ın Wiggo-Froome'dan sonra bir
de Henao-Uran belirsizliği ile uğraşacak olması gereksiz bir baş ağrısı.
Vincenzo Nibali çok iyi bir takımla geliyor
Vuelta'ya. Ama sanırım Giro'daki form seviyesinin altında başlayacak. Brescia'da Pembe
Mayo'yu giydikten sonra iki ay yarışmadı, ardından katıldığı Polonya Turu'nda
ise resmen süründü. 2 hafta önce Burgos Turu'nda üçüncü olması bacakların tekrar
çalşmaya başladığını gösteriyor fakat İtalya Turu'ndaki kadar motive mi emin
değilim. Kesin favori diyemeyiz ama kazanamazsa eleştiri oklarına karşı durması
gerek. Nibali'nin yakıcı bir hırsı yok. "Valla denedim olmadı, Fransa Turu'na
bakacağım" diye kestirip atabilir de. Üstelik Eylül sonunda Floransa'da Dünya
Şampiyonası var, B-planı hesabı onu kazanmaya çalışmak da Vuelta'daki olası bir başarısızlığı
önemsiz kılar. Astana ise dağlarda Vincenzo'ya her tür desteği verebilecek kapasitede:
Fuglsang, -düşmezse- Brajkoviç, Tiralongo, Vanotti, Kangert.... Daha ne
olsun?
Ben de kazandım |
Nibali'nin ardından Fransa Turu gazileri Valverde
ve Rodriguez iddialılar. Geçen seneyi 2. ve 3. bitirmişlerdi. Bu yüzden ikisini beraber düşünmek hoşuma gidiyor. Fuentes
neslinin son İspanyolları'ndan. Bir nevi kader yoldaşı gibiler. İkisinin sohbetine dikiz atttığım güzel bir anım da var Ajaccio'da. Performanslarının, geçen sene gibi, birbirine yakın olmasını bekliyorum. Valverde ITT'de Rodrigez'den biraz daha iyi ama Purito da sert yokuş
sprintlerinde Alejandro'dan üstün. Etap sonlarında zaman bonusu olması da Rodriguez'in lehine bir nokta. Geçen yıl son 150-200 mt'deki eforlarıyla 10'ar
saniye kazanarak Contador'u uyuz etmişti.
Purito katıldığı son 3 Büyük Tur'da podyumda yer almıştı artık en üst basamağı istiyor. Nibali'den sıyrılırsa bu mümkün fakat acaba Fransa'nın yorgunluğunu atıp forma girdi mi?? Valverde ise Grand Tour zaferleri ve podyumları olan bir isim olmasına karşın aynı soru onun için de geçerli. Üstelik bu kez yanında Quintana da yok. Yokuşlarda Eros Capecchi ve performansı üst düzeyde olması gereken Sylvester Szymyd'in çok iyi çalışmaları gerekecek.
Purito katıldığı son 3 Büyük Tur'da podyumda yer almıştı artık en üst basamağı istiyor. Nibali'den sıyrılırsa bu mümkün fakat acaba Fransa'nın yorgunluğunu atıp forma girdi mi?? Valverde ise Grand Tour zaferleri ve podyumları olan bir isim olmasına karşın aynı soru onun için de geçerli. Üstelik bu kez yanında Quintana da yok. Yokuşlarda Eros Capecchi ve performansı üst düzeyde olması gereken Sylvester Szymyd'in çok iyi çalışmaları gerekecek.
"E bende de var işte!!" "Hadi len Purito..." |
Geliyoruz Kolombiyalılar'a... Dave Brailsford
Uran'ı geriye çekip Sergio Henao'yu ortaya sürdü. Anlaşılacak bir karar ama
World Tour puanlarının gelecek seneye yansımasını düşünerek Giro ikincisine ket
vurulması hoşuma gitmiyor. Uran lider olsaydı yarışı kazanma olasılığı çok
yüksekti. Henao da çok iyi bir etap yarışçısı aslında ama sanki Rigo'dan hala bir tık
aşağıda. Giro'da Wiggins için kaybettiği zamanlara karşın 16. oldu. Bask
Turu'na üçüncü, Polonya'da beşinciliği var. Amstel ve Fleche Wallonne'da da
dikkati çeken dereceler yaptı. Uran'ın milli hislerle ona yardım etmesine çok
ihtiyacı var. Rigo "adam gibi adam" sıfatını hakeder mi yoksa kendi yarışını
mı koşar acaba? Zis iz dı kuesçın! Henao'ya Kiryenka ve Cataldo da yardım edecekler.
Bence genel klasmanı kazanamaz. Ama Giro 2014'de Sky'ın lideri olabilecek bir
performans ortaya koyacak lakin o noktada da Richie Porte'ye tosluyor. Gelecek Vuelta'ya kadar homurdanacak gibi...
Performansı merak edilen, hatta memleketimizde küçük
ama tutukulu bir hayran kitlesine sahip bir
başka "escarabajo" da 24 yaşındaki Carlos Betancur (Ag2R). Giro'daki beşinciliği
onu da anmamızı gerektiriyor elbette. Takım desteği konusunda sıkıntısı var. Nocentini ve Pozzovivo'nun kendilerini düşüneceklerini varsayarsak, Carlos rakip
trenlere yamanıp "değerli bir yalnızlık"tan iş çıkarmaya çalışacak. Aslan yeleli Betancur
öncelikle etap kazanarak üstüne asılmaya çalışılan "Poulidor" etiketinden
kurtulmak isteyecektir.
Vuelta öncesi en üzücü haber Euskaltel Euskadi'nin
bu sene sonu kapanacağını öğrenmek oldu. Turuncu mayoları ve ORBEA Orca'larıyla
hafızamıza kazınan Bask takımı, sponsor fonlarının suyunu çekmesi sonucu 20 yıl
sonra yollardan çekilecek. İki yıl önce, Bilbao'da, Igor Anton'un kazandığı etabı
izlerken Basklıklar'ın takımlarını ne kadar sevdiklerine tanık olmuştum. Vuelta '13 onların son büyük turu olacak. Bu nedenle Euskaltel'in çok
agresif olmasını beklemeliyiz. Yarışçıların gelecek sene kendilerine takım
bulmak için de kişisel olarak çok motive olacakları kesin. Igor Anton kendi
topraklarında bir etap daha isterken Mikel Nieve -bir başka Tour gazisi olmasına
karşın- yine ilk 10'da olmaya çalışacak. Bisiklete binerken geçmişte kalmış
mayoları giymeyi daha çok seviyorum. Gelecek sene için turuncu mayo siparişi
kaçınılmaz. Adios Euskaltel!!
Turuncuya veda ediyoruz... :-( |
Belkin de B.Mollema ve L.Ten Dam
ikilisiyle iddiasını ortaya koymaya çalışacak. Ancak ikisi
için de bazı yokuşların çok sert geleceğini düşünüyorum. Yarışın hep içinde
olacaklar ama eğim %10'lara çıktığında yavaş yavaş geriye kayacaklardır. Takımın
bir önceliği de Theo Bos'a sprint kazandırmak olacak. Cavendish, Greipel ve
Kittel'in gelmedikleri bir yarışta başaltı sprinterlerini ilgiyle izleyeceğiz.
Mollema & Ten Dam tandemi! |
Radio Shack de bu ismiyle son Büyük Tur'unu
koşacak. Takım gayet iyi aslında ama lider yok. Cancellara Floransa için
antrenman yapacak, Zubeldia, Busche ve Chris Horner da "Yahu bir şey yaparlar mı
acaba?" diye yıllardır kesemediğimiz umudumuzu tekrar kaşıyıp geri düşecekler. Tersi
olur da genel klasmanda iddialı bir RSLT ile karşılaşırsak gerçekten
şaşıracağım.
Chris Horner & Matthew Busche |
Eski kurtlardan Ivan Basso ve Michele Scarponi de
yarıştalar. Onlardan hala bir Büyük Tur zaferi bekliyor musun derseniz, hayır beklemiyorum. Ama Ivan Basso'nun mesleğine saygı olarak biraz kendini
göstermesi gerek. Yıllardır sıfır "panache" ile devam ediyor. Sıkılmaya
başladım. Scarponi ise her zaman atak yapmayı seven kişiliğiyle yarışa renk katar
inşallah. Ama artık yaşlandı.
Bjaerne Riis Contador'u Vuelta'da yarıştırmayı çok
istedi ama Alberto oralı bile olmadı. Roman Kreuziger, Nicholas Roche ve Rafal
Majka'lı bir ekiple GK yarışına bir yerinden tutunmaları normaldir. Roche'a
çok şans vermesem de Majka ve lider olarak Kreuziger'in ne yapacaklarını merak
ediyorum.
Diğer ilginç isimler arasında Daniel Moreno (KAT),
Dan Martin (GAR), Jelle Vanendert (LOT) ile Vacansoleil üçlüsü De Gendt, Poels ve Westra bulunuyorlar. De Gendt'i Stelvio 2012'den beri bekliyoruz, hadi artık Thomas! Dan Martin'in etap kovalayacağını, Tour'a katılamayan
Vanendert'in de kendini genel klasmanda göstermeye çalışacağını düşünüyorum.
Moreno her zaman dikkat edilmesi gereken harika bir bisikletçi. Domestik
görevinden kaytarıp zirve finişlerinden birini almaya çalışırsa şaşırmam.
Rodriguez erken patlarsa Katusha'nın ikinci kozu olarak öne çıkacaktır (geçen sene beşinci oldu, boru değil!!).
Son olarak Thibaut Pinot için bir parantez açalım.
TdF'de moralman çöken Fransız yokuşçunun toparlanması için bu yarış çok önemli.
Kafasından iniş korkusunu atmış bir Pinot yarışa zevk katar. Ama bu yarışta da
beynindeki şeytanlara yenilirse korkarım içinden çıkması zor bir kısır döngüye
girip kariyerini tehlikeye atabilir... Aman diyeyim.
Siz bakmayın Vuelta'nın ciddiye alınmadığına. Sporcuların en sevdiği Büyük Tur'dur. Stresi az, sade, etap başlangıç saatleri uygun, halk ilgisinin insanı ezmediği, dediğim gibi, alçakgönüllü bir yarıştır. Hatırlayacaksınız, 2012'nin en güzel mücadelesini İspanya'da gördük. Bu sene de farklı olmayacak. Çok favorili açık bir yarış, biz izleyicilerin arayıp da bulamadığı şey. Cumartesi akşam başlıyor. İlgi ve bilginize sunarım!!
*:Peñas Blancas: İspanya uzmanımız @ata_atay "penas"'ın aslında "penyas" okunan o üstünde dalga işaretli N harfiyle (Ñ) yazıldığını ve anlamının da "Beyaz Kayalıklar" olduğunu bildirdi. Google'dan iyi mi bilecek??