İtalya Bisiklet Turu yarın Belfast’ta başlıyor. Kulağa biraz
tuhaf geliyor. İtalya ve İrlanda. Ama organizasyon para kazanmak, ülke de kendini
tanıtmak isteyince “Grande Partenza” bu sene İtalya’dan çok uzak bir yere alındı
(isim de TdF’dan arak bu arada). Uluslararası politikayla biraz ilgilenen biri
için “Belfast”, 2-3 yıl önceye kadar, savaş, karışıklık, bombalama, IRA
demekti. U2, “Bloody Sunday”, Bobby Sands, Guildford Dörtlüsü falan. 35 yıldır benzer bir savaşı sürdüren ülkenin
evlatları olarak Belfast ve Diyarbakır’ın benzerlikleri ve farklarını görüp
dersler çıkarıyoruzdur umarım. Neyse…
Bu akşam Belfast’ta koşulacak takım saate karşı etabı, şehrin
üstündeki koyu, karanlık havayı tüm dünya gözünde pembeye çevirmek, “Belfast”ın
yeni kuşaklarda başka çağırışımlar yapmasını sağlamak için bir umut olacak. Zaten
çayırdaki koyundan belediye sarayına kadar her yer pembeye boyanmış durumda bu
umutla. Bu pazarlama motivasyonu haricinde, İrlanda etaplarının pek cazibesi
yok sayılır. Marcel Kittel’den iki sprint zaferi bekleyebiliriz. Ha bir de, 2.
Etap’ta meşhur İrlanda Denizi rüzgarıyla peloton bölünebilir. Hava yağışlı da olursa,
gazeteler artık “Epik bir yarış oldu” manşeti atarlar. Takımlar isterse olur
istemezse olmaz. Fakat, sonuçta, doğasever değilseniz, who gives a fuck about a
bike race in Ireland?
Giro’nun bu seneki bir başka sıkıntısı da büyük favorilerin
hepsinin Fransa Turu’nu seçmiş olması. Yeni dünyada artık TdF’a girecek olanlar
Giro’nun yakınından bile geçmiyorlar. Froome, Contador, Valverde ve hatta
Nibali bile “PEMBE İÇİN SAVAŞ” sloganını pas geçtiler. Kim var elimizde
bakmadan önce parkura devam edelim.
İrlanda’da 3 günlük “Troubles”ın ardından Giro memleketine
dönecek. Slav ve Arnavutlar’ın son 20 yıldır AB’ye göç kapısı olarak
kullandıkları Bari’den giriyoruz. Parkurun bundan sonrası, kuzeye varana kadar
banal. Sanki Sinyor Vegni bu sene pek özenmemiş parkur seçimine. Belki de Mica
Acquarone’nin işten atılmasına yol açan skandal dikkatini dağıtmıştır. Giro
‘14’ün öyle çok düşünülüp titizlenilmiş havası yok. Özellikle ilk iki hafta Caner Eler’in mikrofon
başındaki her numarasına ihtiyaç duyacağız. Yarışın İtalya bölümünün açılışı (bir
gün dinlendikten sonra) 112 km’lik bir acayip düz etap. 3 saatin altında sürer,
Kittel kazanır. Bir İrlanda’ya için Ya Rab, ne etaplar batıyor!!
Çizme’nin güneyinden kuzeyine çabuk çıkmak için toplamı 660
km’lik üç etap arka arkaya sıralanmış. Taranto - Viggiano ile tırmanışlar
başlıyor ama GK iddialılarını rahatsız edecek ölçüde değil. Hatta Montecassino
hariç ciddi bir zorluk içeren finiş yok gibi. II. Dünya Savaşı’nın en sert
çarpışmalarından biri olan Montecassino ile ilgili bir film seyretmiştim.
Savaşı Almanlar kazanmış olsaydı, bu noktada Wermacht paraşütçülerinin yaptığı
savunma destanlara sığmazdı ama tarih yazımı muzaffer tarafın elinde. Siz yine de okuyunuz.
Bu sene Giro’da 1 TTT, 2 ITT, 3 tane de dinlenme günü var.
Yarış 4 takvim haftasına yayılmış durumda. İkinci hafta sonu TV reytingleri de
düşünülerek yokuşlara ayrılmış. Foligno - Montecopiolo etabının sonuna doğru Giro havasına girmeyi
umuyorum. Pazar günkü Lugo - Sestola etabı da 17 km’lik Passo del Lupo yokuşuyla bitecek (Kurt Boğazı güzel isim). Çok
dik olmasa da yüksek tempo nedeniyle bacakları cayır cayır yakacak.
|
9. Etap |
Üçüncü hafta yemekleri ve gülümseyen kadınlarıyla bilinen
Emilia-Romagna bölgesinde başlayacak (kuzeye çıktıkça havadan, güneye indikçe
sıkıntıdan pek gülümsemez İtalyan kadınları). Modena’dan yola çıkıp 177 km
sonra Salsomaggiore kaplıcalarında biten etap Parma’nın içinden geçiyor. Parma
demek parmezan peyniri ve jambon demek!! Kadına gerek bile yok.
21 Mayıs Giro’nun en uzun etabı olacak. 249 km. Parma’dan
başlayıp (aslında Collecchio) Akdeniz’e varıp, Cenova’yı geçerek Savona’da
finiş göreceğiz. Savona öncesi “Kedi Burnu” yokuşu var (Naso di Gatto) ama daha
güzeli, finişe kadarki 25 km’lik iniş. Kaçış grubu, veya kaçış grubu
yakalandıktan sonra oluşacak kaçak/kaçaklar uçarak inecekler.
Geldik Şarap Etabı’na. Valla RCS 12. Etabı böyle tanıtıyor. Barbaresco - Barolo arasında 46 km’lik
bireysel zamana karşı etap klasmanda önemli
fark yaratacak. Çok sert olmasa da 2 yokuş var. Rouleur tarafı da gelişmiş favorilere
dikkat (Cadel, Hesjedal?). Barolo ve Barbaresco Piedmonte bölgesinin medar-ı iftiharı
şarapları. Üreticisi, senesi, saklanma yılı falan hep kontrol altında. İkisi de
Nebbiolo üzümünden yapılıyor. Oldukça sert, gövdeli, fiyatı kalın şaraplar. Çok
sıkı et yemekleriyle ancak içilebiliyorlar. Şahsen, parkur üstündeki Alba’nın
Dolcetto’sunu daha bir severim.
|
Etap 12 - Barolo-Barbaresco (ITT) |
|
Giro'nun 12. Etap için Santini'ye hazırlattığı mayo |
Kafaları bulduktan sonra ayılmak için düz bir sprint etabı
(13. Etap: Fossano – Rivarolo Cavanese) gerekir. Kittel bu etabı kazandıktan
sonra Giro’dan ayrılabilir çünkü ertesi gün dağlar başlayacak. Arka arkaya 3 etap
da yüksek dağ etabı ve yokuşla bitecek. Yirmibir etabın sekizi sprint, dokuzu
da zirve finişi içeriyor.
|
16. Etap
(Gavia-Stelvio-Val Martello) |
27 Mayıs’taki 16. Etap harika. Kısa (139 km) ve
acımasız. Gavia, Stelvio ve Val Martello’yu tırmanırken toplam 60 km yokuş var.
Yarışın bu son haftasında Pembe Mayo savaşları kızıla boyanır diye umuyoruz.
Purito beni mahçup edecek mi, Quintana TdF’13 başarısını İtalya’da tekrarlayacak
mı ortaya çıkacak. Eski kurt Cadel Evans’ın çok geride kalmamasını diliyoruz.
Ona bakıp bakıp 50 yaşında yokuş çıkmaya başlayan blog yazarları var!!
17. etap kaçış grubunca kazanıldıktan sonra tekrar bir dağ
parkuru var önümüzde. Dolomit Dağları’nı gergef gibi işliyoruz. Belluno’dan
çıkar çıkmaz tırmanmaya başlayacak peloton 54 km. sonra San Pellegrino
Geçiti’ne varacak ama daha önünde 120 km var. 18. Etap Valsugana’daki 17 km’lik
yokuşla son bulacak.
|
19. Etap - Yokuş ITT profili (Monte Grappa) |
Yarışın son hafta sonuna doğru gelirken 30 Mayıs Cuma günü yokuş
ITT’si için ekran başına geçeceğiz. Giro’nun Plan de Corones’deki saate karşıları
hala akıllarda. Bu kez Bassano del
Grappa’ya taşımışlar etabı. İlk 7.5 km düz, sonraki 19 km cehennem. Ortalama
%8.0 eğim var!! İş Zoncolan’a kalır mı emin değilim açıkçası. Bu etabın sonunda
Giro’yu kazanan belli olabilir. Elbette son yokuş da nihayete ermeden kazananı
belirlemek imkansız. Fakat ben işin ITT ile biteceğini düşünüyorum. Yine de, son dağ
Monte Zoncolan ise büyük konuşmamak gerek. Bu kadar kısa sürede efsane
olan az sayıda yokuştan biri Zonk (Angliru ve Kappelmuur ile beraber). İlk kez
2003’de çıkıldı ama Gilberto Simoni’nin zaferiyle beraber hemen efsane
oldu. Ovara’dan çıkılan parkurun uzunluğu 10.1 km ve %11.9. Delilik. Gerçekten
delilik…
|
20. Etap - Monte Zoncolan |
Giro 2014 bu sene Trieste’de bitiyor. Bölgenin İtalya’ya
katılışının 60. yıldönümü buna sebep. Yoksa ne işimiz olur allasen? Peki Trieste’de Pembe Mayo’yu kim giyecek?
Valla yukarıda kimlerin yarışı pas geçtiğini saydık.
Hevesliler arasında ise Richie Porte bitmek tükenmez hastalığı, Chris Horner da
araba çarpması sonucu yoklar. Nairo Quintana öne çıkan ilk isim. Movistar’daki Valverde Lobisi nedeniyle Fransa Turu’ndan
kesik yiyip İtalya’ya gönderilen Nairo bu sene San Luis turunu kazandı, Tirreno’da
ise Contador’un arkasından ikinci oldu. Büyük favori oluşu TdF2013’den geliyor. Bahisçiler
de Kolombiyalı’yı öne sürüyorlar. Igor Anton, Andrey Amador ve Eros Capecchi
gibi iyi yardımcıları var. Quintana kazanırsa büyük iş yapmış olacak ama 24
yaşında Giro’yu kazanamayana da kızılmaz (A.Schleck hariç, ona günde 5 vakit küfredebilirsiniz).
|
Türk insanı bu çocuğu tutmaz da kimi tutar? |
Sırada Joaquin Rodriguez var. Katalunya’da Contador ve Quintana’yı geçip şampiyon oldu
ama Klasikler’de şansı yaver gitmedi. Amstel’de düşüp kaburgasını kırınca
başarılı sonuçlar alamadı. Şimdiye kadar iyileşmiş olması gerekir ama Purito’nun
sıkıntısı 46 km’lik ITT olacak burada. 2012’de Hesjedal’a da saate karşıyla
kaybetmişti. Rodriguez’in zirve finişindeki bonus saniyelere ve yokuş ITT’sinde
süper bir derece yapmaya ihtiyacı var. Yoksa 46 km’de yiyeceği zamanları
çıkaramayabilir.
|
Purito, bir kere giy, bir daha çıkarma! |
Geçen sene Rigoberto Uran, Cadel Evans ve Michele Scarponi
klasmanda Nibali’nin hemen arkasındaydılar.
Rigo Wiggo’yu desteklemek için katılmış, İngiliz yağmurlu bir günde
şişip kalınca zorunlu takım lideri olarak çok iyi bir derece almıştı. Uran bu
sene OPQS’de. Sky’dan ayrılması bence de doğru bir karardı. Wiggo, Froome,
Porte, Henao’nun hangi biriyle uğraşacaksın birader? Kolombiyalı’nın işi yine
de zor. DeGendt ve W. Poels’dan yeterli yardımı alabilecek mi şüphedeyim.
DeGendt takımdan ayrı düz koşu yapmayı seven biri. Buna ek olarak Lefevere’in takımı sprint ve
klasik DNA’sına sahip, genel klasman koşmayı pek bilmez. Bu evrimi geçirmesi gerekiyor.
Uran Giro’yu kazanırsa Omega Pharma en güçlü takım sıfatını Team Sky'ın elinden alır.
|
Rigoberto Uran |
Cadel Evans ve Michele Scarponi’yi beraber analım. Cadel 37
yaşında ama süper bir sezon geçiriyor. TDU’da 2., Bask Turu’nda 7 oldu, bol
tırmanışlı Giro del Trentino’yu da kazandı. Favorilerin içinde saate karşısı en
iyi olan o. Peki “Old man can jump?” Valla zor ama ilk 5 desem? Takımda Samu Sanchez
de var ve Klasikler’de Gilbert’e çalıştığı gibi çalışırsa Evans’ın yükü azalır.
Scarponi de (Cadel kadar olmasa da) iyi bir hazırlık dönemi geçirdi. Bu yarışa
lider olarak gelmesinin bedelini Fransa’da Nibali’ye gregario’luk yaparak
ödeyecek. 35 yaşında artık o bedeller ödenir. Scarponi kendi yarışında hep
en iyi performansını verir. Dereceleri bunu gösteriyor. Yokuşların abuk sabuk yerlerinde çılgın ataklar
yapmaz ve gücünü sona saklarsa klasmanda daha iyi bir yer elde edebilir.
Yaşlılıkta son mermiyi saklamak lazım… İlk 3 için onu daha şanslı görmemin bir
nedeni de Astana'nın süper kadrosu. P.Tiralongo, E.Gasparotto, Janez Brajkovic ve Fabio Aru dörtlüsü ölüyü bile zirveye çıkarabilir.
|
Duygusalım, sofistikeyim, eşim piyanist... |
Bir Ryder Hesjedal vardı değil mi? 2012’de Külkedisi gibi
gelip yarışı kazanmış, hepimizi kendine hayran bırakmıştı. Ama o yarış “kriptonit”
etkisi gösterdi, hala kendine gelemedi. MTB zamanlarında doping kullandığını
açıkladıktan beri performans gösteremiyor. Mental açıdan bir problemi var.
Cadel’le birlikte o da ITT’de iyidir. Ama öncelikle yine yokuş çıkabildiğini görmemiz
gerek. Garmin’de Hesjedal’dan çok Dan Martin’e dikkat etmek gerekir ama Giro onun için aşırı dik kalabilir.
|
Dan Martin - Kuzen |
12 Eylül’den önce “kontenjan senatörü” denen bir şey vardı
Meclis’te. Kerli ferli adamlar Cumhurbaşkanı tarafından seçilip Senato’ya atanırlardı. Ne iş yaptıklarını pek bilmezdik. Toplantılara
katılırlar, arada inceleme gezisine çıkarlar, sıkı maaş alırlardı. Onları halk
seçmediği için kimseye de eyvallahları olmazdı. Bu Ivan Basso da biraz öyle.
Nasıl oluyorsa oluyor, istediği yarışın kadrosuna giriyor.
“Bu sene Giro’da
üşüdüm, Fransa’ya katılayım ben”,
“Tabi paşam.”
“Yok Fransa’da pişik oldum ben
yine Giro’ya girecem”
”Gel gülüm”,
“Ama kıçımda çıban çıktı?”
“Hemen kadrodan
çıkaralım ne demek?”
Bu ne abicim? Zamanında aldığı başarılardan sonra,
karizması ve yakışıklılığıyla hala idare ediyor. Takıma ortak mı oldu nedir? İlk
15’te bitirir mi? Şüpheli.
Diğer İtalyanlar arasında ben Ivan Santaromita ve Diego
Ulissi’yi merak ediyorum. Genç(!) Santaromita artık 30 yaşında. O “tricolore”
mayonun hatırına bas artık! Yine ilk 20’de yer alacaksan hiç uğraşmayalım. Ulissi ise Lampre’de
Niemec ve Cunego’dan sonra gözüküyor ama Cunego’dan GK’da bir şey olmayacağını
biliyoruz. Ulissi ve Niemec arasında hangisi öne çıkarsa takımı arkasına alır.
O açıdan Formula 1 gibi biraz. Önce kendi takım arkadaşını geçeceksin.
Dario Cataldo da Sky’ın umudu. Sky aslında Giro’ya Porte’yi
getirecekti ama takım bu sene bir tuhaf. Herkes ya hasta (Porte), ya formsuz
(Edvald BH), sakat (Froome) veya kan değerlerinde bir anormallik var (Henao,
Tiernan-Locke). Takımın adı Discovery veya US Postal olmadığı için mi kimse
konuşmuyor anlamıyorum ki? Bunu fark eden bir tek ben olamam değil mi?
Domenico Pozzovivo da (Ag2R) yokuşçu fiziğinin avantajını zamana
karşıda kaybedenlerdendi. Ama çalıştı çabaladı ve geçen sene Giro’da 10, Vuelta’da
6. olmayı başardı. Bu sene üstüne koyar mı? Çok mümkün. Pozzovivo’yu ilk 5’de
göreceğiz bence.
|
Nicholas Roche - Kuzen |
Büyük yıldızlar olmasa da küçük küçük bir sürü hikaye var
yarışta: İrlanda’da başlayan yarışta Nicholas Roche’u anmadan olmaz. Babasının peşinden o da kazanır mı? Yok
kazanmaz ama Vuelta’da ilk 5’i var. İttirir kaktırır ama Zoncolan’da kalır.
Takım arkadaşı Rafa Majka (Tinkoff Saxo) var, kim lider kim domestik çok
şüpheli. Trek’te Robert Kiserlovski var. Sanki son hafta ona da çok sert gelecek
gibi. Sonra Purito’nun kankası Daniel
Moreno var. Süper domestik ama her zaman “Ustama bir şey olursa hemen yerine
geçerim” mesajıyla yarışır. L’Alpe d’Huez fatihi Pierre Roland (EUR) var. Yaratılan
beklenti nedeniyle inşallah o zafer kariyerine mal olmaz. Fransa'daki yarışlarda büyük bir baskı oluyor üstünde. Giro’da daha sakin yarışacaktır.
Yokuş klasmanı için Stefano Pirazzi (Bardiani CSF) ve
Emanele Sella (Androni Giocc.) ikilisi var. Tırmanışlarda illa ki göreceğiz onları ama GK’a
nefesleri pek yetmez gibi. Sella’nın takım arkadaşı, eski dope, saçları
kesilince gücünü de kaybeden Franco Pellizotti de “21” numarayla takım lideri
havasında. Trentino’da 9. oldu ama strateji değiştirip Yokuş Klasmanı’nı da kovalayabilir
(daha önce kazandı ama Sella daha şanslı). Belkin’in mutlu Hollandlılar’ı Wilco Kelderman ve Stefan Kruijswijk
‘i de anayım, hakları kalmasın. O yakıcı arzu olmadan bu yarışlar kazanılmıyor
ağalar.
E SPRİNTLER??
Tabii bir de sprinterler var elbette: Marcel Kittel
uzak ara en büyük favori. 5 etap falan alabilir. Aynı dönemde Cavendish de Kaliforniya’da yarışacak. Birbirlerine Fransa Turu için peşrev çekecekler. Sanal peşrev! Kittel artık dünyan en iyisi mi? Cavendish’in hırsı ve azmi onu
tekrar tepeye çıkaracak mı? Soruların bir bölümüne Kittel Giro’da cevap
verecek. Karşısında eski kurt Petacchi var ama yaşına hürmeten yazdım. Ale-Jet’in
kayda değer bir treni yok, trensiz de işi çok zor. Genç tayfadan Michael
Matthews (Orica GE), Elia Viviani (CAN) ve Nacer Bouhanni (FdJ) en büyük
rakipleri olacak. Giacomo Nizzolo (TREK), Roberto Ferrari (Lampre), Davide
Apollonio (Ag2R) gençler klasmanında, Borut Bozic (AST) ve Francesco Chicchi’de (Neri
Sottoli) tekaütler grubunda Kittel’le başa çıkmaya çalışacaklar.
GENÇLER KLASMANI
Nairo Quintana'yı kuponlarınza tek at olarak yazınız. Eğer kendisini uzaylılar kaçırırsa Rafa Majka veya Wilco Kelderman'ı düşünebiliriz. Fabio Aru'ya kalmaz, kalırsa çok şaşırırım. Ya Ulissi? "Perché no?"
PUAN KLASMANI
Kittel yarışın sonuna kadar kalmayacağına göre İtalyanlar arasında geçer gibi geliyor. Elia Viviani ve Giacomo Nizzolo, Nacer Bouhanni ile kapışırlar bence.
YOKUŞ KLASMANI
Pierrre Rolland? İtalya dışından biri kazanacaksa o Rolland olur ama ben yine de Pirazzi ve Sella'nın asıl favoriler olduğuna kaniyim. Bir başka İtalyan? Matteo Rabottini ve Pellizotti (GK favorilerini pas geçtim. Yoksa Purito veya Quintana kazanır gibi)
|
Stefano Pirazzi kim demeyin, bu arkadaş işte... |
Parkura baktığımızda ilk 2 haftası “uyuz” görünse de, yarışı
yarış yapan takımlar ve bisikletçilerdir. Onlar isterse, en sıkıcı parkurda
bile harika bir yarış seyredebiliriz. Zaten son hafta mükemmel etaplar bizi
bekliyor. Mayıs demek bahar demek, bahar
demek yeni umutlar demek. Dua edelim de Giro bize bisiklet sporu için yeni umutlar
versin.
İyi seyirler.