5 Mayıs 2017 Cuma

Giro100


(Yazının aslı Cyclist Mayıs sayısında yayınlanmıştır) 

İtalya Bisiklet Turu “Giro d’Italia” diğer Büyük Turlar’dan farklı olarak, duygulara daha çok hitap ediyor. Giro’da çıkılan sert bir yokuşu izleyen seyircinin aklından ve gönlünden geçenler Fransa Turu ve İspanya Turu’nda hissettiklerinden değişiktir. En azından bana öyle gelir. Alpe d’Huez çıkılırken içimde bir heyecan ve coşku duyarım; Angliru’da perişan olan bisikletçileri seyrederken onlara acırım ve üzülürüm. Ama Giro’da yokuş çıkılırken içimde huzurlu bir mutluluk hissi belirir, sonra bu duygu sevince dönüşür, dudaklarım belli belirsiz bir gülümsemeyle uzar. Bunu daha çok yarışı yalnız seyrederken duyumsuyorum; sanırım duygularım tek başımayken yüzeye daha kolay çıkıyor.


Bu duygularımda yalnız da değilim, birçok kişiden Giro’ya karşı farklı duygular beslediklerini veya daha çok sevdiklerini duydum (ör. Aydan Çelik bunda ilkbaharın etken olduğunu söyler ve çok haklıdır). Çeşitli yazarlar da Giro için çok daha romantik yazılar kaleme almışlardır. Fransa Turu’nun ihtişamı olmasa da, güneşin açısı, bitki örtüsü, yükseklerdeki karın şaşkınlığı, Dolomitler’in güzelliği ve İtalyanlar’ın köpüren karakterini sonuna kadar kullanan Giro, akıldan çok gönüle seslenen bir yarıştır. Giro’ya böyle bakınca mayıs ayının gelişi daha bir güzel oluyor. İşte Giro d’Italia karşımızda.

Giro 2009’da 100. yılını kutlamış, 2011’de İtalyan Birliği’nin 150. yıldönümü ekmeğini yemişti. Bu sene de yarışın 100. kez koşulması şerefine özel bir takım pazarlama faaliyetleri yapıldı (adımız bir seneliğine “Giro100”). Para harcamak isteyenleri online alışveriş sitesine yönlendirdikten sonra izninizle yarışın parkuruna, havasına ve suyuna, ayrıca katılacak favorilere kısaca değinmek istiyorum.


Parkur Üstüne

Giro100 tasarlanırken Mauro Vegni kurmaylarına “Memleketin her yerinden geçelim çocuklar” demiş olmalı ki, parkur ülkenin iki büyük adasında dolaşıp çizmenin burnuna zıplıyor, sonra yukarıya doğru çıkarak dağları dolaşıyor ve Milano’da bitiyor. 5 Mayıs Cuma (cuma!!) Sardinya Adası’nda sprint etabıyla başlayacak olan yarış üç gün adada kalıp güneye Sicilya’ya geçecek. İkinci gün koşulacak OLBIA-TORTOLI etabı (221km), oldukça yokuşlu, hemen hemen hiç düzlüğü yok. GK sevdalılarının dikkatli olmasını gerektiren bir profil. Sardinya’daki son etap da sprintle bitecek. İki adanın arasındaki mesafe oldukça büyük olduğu için kafile feribotlarla Sicilya’ya geçerken yarışa bir gün ara verilecek. 

Sicilya’da 2 etap koşulacak ama CEFALU-ETNA (181km) arasındaki parkur çok ciddi bir dağ etabı. Son zamanlarda yine harekete geçen volkan izin verirse pembe mayonun peşinde koşanlar için kritik önemde bir etap olacak. Daha 4. Etap’tan böyle zorlu bir yokuş etabı demek favorilerin yarışa tam formda gelmek zorunda olmaları demek. Yarışın ilk haftasını form tutmak için kullanma fırsatı bu sefer yok. Bu nedenle Giro öncesi hazırlıkların takvimi  9 Mayıs’ta maksimum performansa ulaşmak üstüne kurulmalı. Tabii bu seviyeyi yaklaşık üç hafta korumak da lazım. 5. Etap üç Büyük Turu kazanan yeryüzündeki altı kişiden biri olan Vincenzo Nibali’nin doğduğu kent Messina’da bitecek. Nibali bu sene de yarışın en kuvvetli adaylarından biri ama yarış sprintle bitecek. Ancak peloton finişten ilk geçiş sırasında Nibali’nin göstermelik bir atak yapmasına izin verebilir (Messina içinde bir tur atılıyor).

4.Etap Profili

Olay Messina’ya gelmişken Nibali’nin lakabıyla ilgili spekülasyonları da bitirmek isterim. Ta gençliğinden beri kendisine “Lo Squalo dello Stretto” veya “Lo Squalo di Messina” deniyor, yani tam Türkçe meali Boğaz veya Messina Köpekbalığı (Messina Boğazı’na ithafen). Ama dilimize çevirince “köpekbalığı” kelimesi bir lakap için hem uzun kalıyor hem de insanda hoş durmayan “köpek” kelimesini barındırıyor, Nibali’ye ayıp oluyor. Necip Türk bisiklet camiasına Nibali’nin takma adının “Camgöz” olmasını teklif ediyorum. Artık “Boğaz Camgözü” mü dersiniz, “Messina Camgözü” mü bilemem, sonuçta sınırlı sorumlu da olsa bir özgürlük ülkesinde yaşıyoruz. “Boğaz”dan ilhamla “Boğaz Lüferi” de çok güzel durur aslında, hırçın ve çok avcı bir balıktır lüfer. Özgürlükleri genişletiyoruz, verdiğim opsiyonlardan birini seçerek siz de hürriyetinizi kullanınız.

Messina Boğazı’ndan hemen karşısı Reggio Calabria’dan başlayacak 6. Etabın son kısmı sürprizlere açık. Son 40 km’ye kadar ciddi bir problem içermeyen etap bu noktadan sonra sürekli çıkıp inecek. Son 2 km %5.7’lik bir yokuş. Etap ya kaçış grubuna yada onlar yakalandıktan sonra oluşacak başka bir gruba göz kırpıyor. 7. Etapta sprint takımları kontrolü kaybetmek istemeseler de parkurun son bölümü oldukça cilveli, sıkıntı yaratabilir. Sekizinci etabın (MOLFETTA-PESCHICI) son 1500mt’si %12’ye varan eğimler içeriyor. D.Ulissi, L.L.Sanchez hatta Rui Costa tarzı puncheur-sprinterlere göz kırpan bir final.

9. Etap ikinci ciddi tırmanışa sahne olacak. MONTENERO DI BISACCIA-BLOCKHAUS arasında 149 km’lik yarışın son 26 km’si ciddi bir yokuş ama son 13 km’deki Blockhaus asıl zorluk olacak. Blockhaus bizim hafızamıza eski Giro yarış direktörü Angelo Zomegnan’ın 2009’da tasarladığı 85 km’lik kıs ve vurucu etapla kazınmıştı. Gerçekten de Büyük Turlar’daki kısa ve sert yokuşlu etapların ortaya çıkışını Blockhaus’a borçluyuz. Hapsburg Hanedanı’nın bölgedeki varlığını yansıtan bir ismi olan Blockhaus on kilometre boyunca stabil şekilde %9’luk bir eğimi tutturup son kısımda %14’lere çıkıyor. Çok önemli bir etap olacak.

9.Etap Profili
Bu sene Giro100’ün genel klasman denklemini çözmesi zor hale getiren şey toplam 69 km’lik iki ITT etabı. Bunlardan ilki 10. Etaptaki 38.9 km’lik inişli çıkışlı parkur. İnişlerin teknik olduğu yazılıyor. Sporcuların parkurdaki iki yokuş için bisiklet değiştirip değiştirmeyecekleri de merak konusu. Bob Jungels ve Rohan Dennis gibi yokuş da çıkabilen tempocuların  GK favorileri arasında adlarının geçmesinin asıl nedeni, bu etap ve son günkü MONZA-MILANO arasındaki 28.3 km’lik düz ITT. Gerçek zamana karşıcıların aslen yokuşçu Quintana ve Nibali gibi favorilere kilometrede 2-3 saniye fark atmaları beklenmelidir. 69 km’de bu yaklaşık üç dakika demek. Indurain usulü “Dağlarda kayıpları minimize et, TT’de kamçıyı vur” formülünü uygulamak mümkün olur mu bilmem ama yarışa farklı bir boyut katacağı kesin gibi (B. Jungels Giro 2016’da Nibali’nin 8:31 gerisinde altıncı olmuştu).

10. Etap Profili
Zamana karşının ertesi günü, 11. Etap’ta Apenin Dağları’nda dört ciddi yokuşun çıkılacağı 161 km’lik FLORANSA-BAGNO DI ROMAGNA etabı yer alıyor. Genel klasmanı tehdit etmeyen bir grup kaçarsa peloton yaklamakta çok ısrar etmeyebilir. Son yokuş zirvesinden finişe kadarki 26 km’nin hep iniş oluşu da toplu finiş olmayacağı tahminimi güçlendiriyor. Sonraki iki etap Po Nehri civarında sprinterler için düşünülmüş, önce 12. etap FORLI-REGGIO EMILIA ve Cuma günü de R.EMILIA-TORTONA. Tortona’nın bizi ilgilendiren yanı büyük şampiyon Fausto Coppi’nin 40 yaşında sıtmadan öldüğü kent oluşu, doğum yeri ve 14. Etabın başlayacağı Castellania’nın yanı başında. Zaten bu bölge “Campionissimo”nun antrenman yaptığı yollara ithafen “I Colli di Coppi” diye anılıyor, “Coppi Tepeleri”. 131 km’lik etap dümdüz başlıyor ve 11 km uzunluğundaki %7 eğimli Oropa’da son buluyor. Son bölüm oldukça sert geçmeye aday. Haftanın son etabı 199 km’lik VALDENGO-BERGAMO arasında. İlk yüzelli kilometresi düz ama sonra 2 ciddi tırmanış var. Finişe yaklaşırken de eski Bergamo’ya çıkıp (3.5 km %7) şehre inecekler. Toplu finiş olmayacağı kesin gibi.

16.Etap Profili
Son dinlenme gününden sonra Giro100’ün en zor bölümü, yani dağlar başlayacak. 23 Mayıs’ta 222 km’lik ve hakikaten çok ağır bir 16. etap var. Toplam dikey irtifanın 5.400mt’yi geçeceği üç müthiş yokuş:  Mortirolo, Stelvio ve Umbrail Geçidi. Bazı sprinterler çoktan eve dönmüş olurlar bile ama kalanlara Tanrı kolaylık versin, çok zor bir gün olacak. 17. Etap Aprica ve Passo Tonale yokuşlarını etabın başında çıkıp İtalya’nın en butik kayak merkezlerinden Canazei’de bitecek. Parkurun son 75 km’si sürekli tırmanılacak bir yalancı düzlük. Team Sky’ın bu bölümde müthiş bir tempo tutturup herkesi acılara gark edeceğini hayal ediyorum.

27 Mayıs Perşembe de hani “cep herkülü” tadında bir etap var. MOENA-ORTISEI sadece 137 km ama 4.000mt civarında irtifaya sahip ve şu zirveleri daha evvel duymuşsunuzdur: Passo Pordoi, Valparola, Passo Gardena (Grödnerjoch), Passo di Pinei ve Pontives (son ikisini duymamıştım itiraf edeyim). Üst üste çok zor üç gün var fakat birinde peloton işi yavaşlatma eylemi yapmazsa çok şaşırırım. Bu etap kaçış grubuna bırakılabilir.

20.Etap profili
Geldik son üç güne. Son günkü ITT’den bahsettik yukarıda zaten, kaldı iki dağ etabı. ilki 191 km’lik SAN CANDIDO-PIANCAVALLO’da son yokuşta ciddi bir GK mücadelesi olmasını beklerim. Çünkü  önceki yokuşlara rağmen genelde yokuş aşağı bir parkurdayız ama son 15 km’de 1.100 mt yükselen Piancavallo artık favorilerin (hala birden fazla kaldıysa) kozlarını paylaşacakları son şanslardan bir olacak. Yüzüncü kez eda edilecek Giro d’Italia’nın son iki yokuşu 20. Etap PORDENONE-ASIAGO arasındaki 190 km’de yer alan Monte Grappa ve ilk kez çıkılacak bol virajlı Foza yokuşları. Ama son zirveden sonra finişe 15 km daha var dolayısıyla rahatlamak için erken. Monte Grappa’yı 2014’de Nairo Quintana fethetmişti. Bakalım bu sefer de ona uğurlu gelecek mi?

Son etap Monza yarış pistinden başlayıp Milano’daki Duomo Katedrali’nin hemen yakınında  bitecek 29 km’lik bireysel zaman karşı yarışı olacak. Foza’da hala birinci belli olmamışsa bu son 35-40 dakikalık efor Pembe Mayo’nun bu yılki sahibini belirlemiş olacak.


Favoriler

Yarışın başlamasına iki hafta teslim edilen bu yazı favorilerin tam bir analizini yapmama izin vermiyor. Ama tüm İtalya yarışın Fabio Aru ve Vincenzo Nibali arasında geçmesini, Coppi-Bartali çekişmesinin tekrar yaşanmasını istediğini anlamak zor değil. Ne var ki iki hafta önce Sierra Nevada’da antrenmanda düşen ve dizini sakatlayan Aru’nun yarışa katılamayacağı açıklandı. Hoş Aru hafif antrenmanlara başladı ama yarışa kadar ne duruma geleceği belli değil. Astana patronu Vinokurov genç Sardinyalı’nın Fransa Turu’na gideceğinde ısrarcı. Aru’nun sakatlığı gerçekten büyük hayalkırıklığı. Nibali yeni takımıyla geçen seneki zaferini tekrarlamak istiyor. Ancak Bahrain-Merida’nın yokuş domestik gücü de beni biraz düşündürüyor. Nibali’nin Etna’da hiç zaman kaybetmemesi gerek. Geçen sene gibi Giro’ya yavaş başlarsa toparlandığında rakipleri çok uzaklarda olabilirler. Yine de kariyeri boyunca tüm Büyük Turlar’ı kazanmayı başaran Nibali’nin ünvanını korumak için Sardinya’da startta olması onu ilk üç favoriden biri yapmaya yeter.

Nibali doğa olaylarını kontrol eden melek olan Mikail'i işaret ederken
Bence en büyük ve doğal favori Giro’14 şampiyonu Nairo Quintana. Kolombiyalı, bu yıl,  2015’de Alberto Contador’un yaptığı gibi, hem İtalya hem de Fransa Turu’nu kazanmak istiyor. Oldukça zor bir hedef ama geçen sene hüsran olduğu Fransa Turu’ndan sonra Vuelta’yı kazanması takdire değer bir başarıydı (TdF’da 3. olmuştu). Bu sene hem Valencia hem de Tirreno-Adriatico turlarını kazandı. Eğer ITT’lerde çok zaman kaybetmezse, müthiş yokuş tırmanma yeteneği ile en olası şampiyon adayı Quintana gibi duruyor.

Quintana podyumda
Bir başka favori Team sky’ın lideri Geraint Thomas. Galli sporcu son iki yıldır genel klasmancı olmayı kafaya takmış gibi. Takım takip olimpiyat şampiyonundan daha önce bir Fransa Turu şampiyonu çıkmıştı (B.Wiggins), neden bir daha olmasın diye düşünüyor olmalı. Tirreno-Adriatico’da beşinci oldu ve son hazırlık yarışı Tour of the Alps’i de birinci bitirdi. Yine de Giro’nun çok zorlu yokuşlarında takımının ona çok yardım etmesi gerekecek. Açılan farkı ise Foligno ve Monza’daki zamana karşılarda kapatmaya çalışacak.

Geraint Thomas
G. Thomas’la aynı stratejiyi düşünen biri de BMC’den Rohan Dennis. T-A’yu Quintana’nın ardından ikinci bitirdi. Giro’daki en iyi rouleur kendisi lakin yokuşlarda Thomas kadar iyi değil. Üstelik takım liderliğini Tejay Van Garderen’le paylaşmak durumunda. Çift liderli bir takımın başarılı olduğunu çoktandır görmedik.

Tejay Van Garderen sarı mayolu Ron Dennis'i çekerken..
Fransızlar’ın baskısından sıkılıp kendini İtalya’ya atan Thibaut Pinot da favoriler arasında. Fransa Turu’nda halkın beklentisiyle boğulan ve performans gösteremeyen Pinot bu sene TdF’ı pas geçip şansını İtalya’da denemeye karar verdi. Son haftalarda oldukça formda gözüküyor ama sadece iki yokuş domestiğiyle nereye kadar gieceği belli değil. TT yeteneğini son yıllarda geliştirdiğini de göz önüne alırsak podyumda yer almayı hedeflediği düşünülebilir.

Thibaut Pinot
Geçen sene İtalya Turu’nu altıncı bitiren Quick-Step Floors sporcusu Bob Jungels’i de yazmak gerekiyor sanırım. Beyaz Mayo’nun bu sene de güçlü adaylarından biri. Eğer bu yıl da ilk 10’da bitirirse kariyerini tamamen “a la Indurain" bir genel klasmancıya çevirebilir. 69 km2lik zamana karşı onun en büyük avantajı olacak.

Bob Jungels
Bunlar dışında hemen her takımın bir lideri var. Geçen sene Giro’yu tam kazanacak derken düşüp dördüncü olan Lotto NL-Jumbo’dan Stefan Kruijswijk, Trek Segafredo’da ilk on sırayı kovalayacak Bauke Mollema, Orica-Scott’ta geçen seneki Fransa Turu dördüncüsü Adam Yates ilk akla gelenler. Ayrıca geçen seneki yarışta ölümden dönen Katushalı Ilnur Zakarin, Ag2R’in Giro gediklisi Domenico Pozzovivo, Beyaz Mayo klasmanında Jungels’i zorlamasını beklediğim Cannondale-Drapac sporcusu Davide Formolo da anılması gereken isimler.

Kruijswijk'in kara çakılarak Giro 2016'yı kaybettiği anlar
Eğer tüm bu isimler hala formda ve iddialı olarak yarışın son haftasına gelebilirlerse tarihin en güzel yarışlarından birini seyrederiz. Lakin her hal-ü şartta, Giro d’Italia bence bu yılın en görkemli büyük turu olacak. Umarım haklı çıkarım. İyi seyirler.







 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder