4 Mayıs 2017 Perşembe

Büyük Tur İzleme Rehberi

Yol bisikleti yarışları ikiye ayrılır: Tek günlük yarışlar ve turlar. Birden fazla yarıştan (veya daha yaygın deyişle etap) oluşan yol bisikleti şampiyonasına tur denir. Turlar da kendi aralarında ikiye ayrılır. Küçük turlar ve büyük turlar. Küçük turların süresi 3 ile 8 gün arasında değişirken, büyük turlar 3 hafta sürer. Dünya çapında topu topu 3 tane büyük tur vardır: Fransa, İtalya (Giro) ve İspanya (Vuelta)

Bu yazıda büyük turları, veyahut dünya çapında bilinen adıyla Grand Tour'ları izleme tüyoları vereceğiz. Anlattığımız şeylerin çoğu küçük turlara da uygulanabilir elbette.

Tek günlük yarışta biricik hedef yarışı kazanmaktır. Turların en önemli farkı ise birden çok hedef olmasıdır. Yine de en kutsal hedef genel klasmanı (genelde GC=General Classification diye kısaltılır) kazanmaktır. Basitçe tüm etapları toplam en kısa zamanda tamamlayan turu kazanmış olur. Bir turun en prestijli ödülü budur.
2016 Fransa turu galibi Chris Froome

İkinci prestijli hedef tek tek etapları kazanmaktır. Zaten bir tura katılan takımlar genel klasmanı kazanmak isteyenler ve etap kazanmak isteyenler diye ikiye ayrılır. Birden fazla etabı kazanabilmiş takım genel klasmanı kazanmış takım kadar sevinir. Bir etapçık kazanmış çoğu takım kendini amaca ulaşmış hisseder. Hiç etap kazanmadan turu bitiren takımlar ise üzülürler.

Bunlardan daha az önemli hedefler ise puan mayoları ve takım genel klasmanını kazanmaktır. Ayrıca 25 yaş altı bisikletçiler için de ayrı bir genel klasman ve dolayısıyla mayo mevcuttur.

Aşağıda tüm bu hedefleri anlatacağız. Takımların ve bisikletçilerin herhangi bir anda neyi ne için yaptığını anlamak için hedeflerini bilmek önemlidir.

Takım Kompozisyonları

Bir takımın turdaki hedeflerini anlamak için kadrosundaki bisikletçileri incelemek gerekir. 9 kişiden oluşan takımlarda 1 veya 2 lider olur, gerisi domestiktir. Domestiklerden bazıları kendilerine uyan etapları kazanmak üzere serbest bırakılabilirler.
2016 Vuelta şampiyonu kırmızı mayolu Quintana takımı Movistar tarafından korunmakta
Genel klasmancı takımda turu kazanması umulan bir kaptan bulunur. Bu adam genelde "allrounder" diye anılır. İyi yokuş tırmanır ve zamana karşısı da iyidir. Takımın geri kalanı rouleur adı verilen düzlükçüler ile yokuşçulardan oluşur. Klasik sezonunun yıldızları büyük turlarda genelde rouleur olarak görev alırlar. Yokuşçulardan biri kaptana son ana kadar eşlik edebilecek yeterlilikteyse süper domestik olarak anılır. Zaten kaptanların çoğu da kaptan olmadan önce başkalarına süper domestiklik yapmışlardır.

Sprinter takımlarda bir sprinter ve genelde leadout adı verilen sprinterimsi eleman bulunur. Leadout son metrelere kadar sprinteri taşır ve son 200-300 metrede aradan çekilir. Zor iştir, ama Mark Renshaw gibileri en az liderleri kadar ünlü olabilirler. Bu takımlarda sprinter dışında rouler de çok olur.



Sprinter Cavendish kazandığı için, leadout Renshaw kazandırdığı için sevinirlerken

Onun dışında her takıma serpiştirilmiş sprinter, kaçış uzmanı, puncheur'ler de mevcuttur. Bunlardan sprinter olanları sprint treninden yoksun olsalar da etap sonlarında başka takım ve sprinterlerin peşine sülük gibi takılarak etap çalmaya çalışabilirler. Kaçışçılar da takımdan izin aldıklarında, veya takımın kutsal hedefleri yoksa kendilerini iyi hissettikleri her etapta kaçmak için ellerinden geleni yaparlar.

Dünyada 18 tane World Tour takımı adı verilen "birinci lig" takımı vardır. Bu takımlar büyük turlara tam kadro katılırlar. Ayrıca her tur 3-4 tane daha takıma "wild card" vererek katılmalarını sağlar. Genelde turun yapıldığı ülkenin takımları kayırılır ve bu normal karşılanır. Küçük takımlar genel klasmanda veya sprintte iddialı olamadıklarından tek umutları kaçmak veya punch ile etap almaktır. O tarz takımlar genelde her kaçışa katılmaya çalışırlar.

Parkur

Bir büyük turu izlemek de önemli bir efor gerektirir. 21 etap ve 2 dinlenme gününe yayılmış bir programda hangi günler işten/okuldan erken kaçılacak, toplantılar hangi günlere ertelenecek, geç çıkılacak günler gibi şeylerin iyi planlanması gerekir.

İşte bu yüzden ilk olarak tüm etapların profillerine bakılır. Genelde turların ilk etapları düzdür. Eğer zaman kısıtı varsa bu etapların son 20 km'sinin izlenmesi tercih edilebilir, çünkü o sıralarda kaçakların yakalanması için hız iyice arttırılır, yakalandıktan sonra sprint trenleri organize edilir ve en sonunda sprint olur. Etabın geneli durağan gibi gözükse de, son kısmı oldukça heyecanlıdır.

Düz etapların bazı bölümlerinde çapraz rüzgar ihtimali vardır. Çapraz rüzgar pelotonun bölünme tehlikesini beraberinde getirir. Eğer bölünme olursa ve genel klasman favorilerinden biri arkadaki grupta kalırsa seyreyleyin eğlenceyi. Liderleri ön grupta kalan GC takımları rakiplerini elimine etmek için vargüçleriyle bastırırlar. Bazı genel klasmancılar turu bu bölünmelerde kaybedebilir, ya da çok dezavantajlı duruma düşebilirler.
Düz etap profili

Düz etapların tipik gelişimi şudur: Bir ümitsiz kaçak grubuna izin verilir. Yarışın ilk yarısında genel klasman mayosuna sahip takım pelotonu çeker. Yarısından sonra bu sefer sprint takımları kaçan grubu yakalamak için pelotonu çekmeye başlarlar. Kaçan grubu erken yakalamak sonrasında daha taze kaçışlara yolaçabileceğinden tercih edilmez. O yüzden sonlara doğru yakalamak gerekir. Son 20-10 km arası sprint trenleri oluşturulur ve yarış sprint ile biter.

Eğer bir etabın sonunda kısa ama dik bir yokuş varsa o etap puncheur'ler içindir. Bu adamların özelliği bu kısa yokuşta aniden atak yaparak kaçmaları ve etabı kazanabilmeleridir. Puncheur bulunduran takımlar bu son yokuş öncesi kaçakları yakalamaya çalışırlar. Bu tarz etapların sonu düzlükle bittiğinden sprint takımları da bu etapları isterler ve o son yokuşta puncheurlerin kaçmasına engel olmaya çalışırlar. Bazen şakacı genel klasmancılar o son yokuşta birinci olmak için değil, ama diğer rakiplerine fark atmak için atak yapıp 3-5 saniye çalmaya çalışabilirler.

Zamana karşı etaplarında (ITT=Individual Time Trial) parkura tek tek çıkılır. Aksiyon olarak en sıkıcı etaplar bunlardır, ama özellikle yarışın sonlarına doğruysa genel klasmanı dramatik etkileceğinden heyecanlı olabilir. Tabii çıkış sırası genel klasmana göre sondan başa doğru olduğundan zaman kısıtı olduğunda bu etapların da sadece sonu izlenebilir.

Bazı turların ilk etapları prologue adı verilen 10 km civarındaki çok kısa zamana karşılardır. Bu etaplar sayıdan sayılmaz, sonrasındaki etaba 1. etap denir. Bu kafanızı karıştırmasın.


Takım zamana karşı (TTT) etaplarında takımlar tüm elemanlarıyla ama tek tek parkura çıkarlar ve aralarında maksimum yardımlaşarak etabı bitirmeye çalışırlar. 5. geçen bisikletçinin zamanı takımın zamanı kabul edilir. Bir takımda 5 veya daha fazla adamın olmasını garanti etmek için turların ilk günlerinde bu etap kotarılır.

Eğer bir parkur çok inişli çıkışlıysa kaçaklar için idealdir. İnişli çıkışlı etaplarda pelotonun organize olup kovalamaca yapması daha zordur. Hele de o etaptan sonra önemli bir dağ etabı veya zamana karşı varsa genel klasman takımları o etabı aktif dinlenme ile geçirirler.

Son olarak, en değerli ödül olan genel klasmanı etkileyen etaplar uzun ve dik yokuşlu etaplardır. Genel klasmancılar bu etapları hedeflerler. Sprint takımları bu etapları aktif dinlenmeyle geçirirken genel klasman takımları yokuş veya yokuşlarda mümkün olduğu kadar kaptanlarını desteklemeye, eğer güçleri yapıyorsa tempo yaparak rakip takımların domestiklerini elemeye çalışırlar. Genelde son kısımda favoriler grubu denen bir grup kalır ve o grubun duellosu genel klasmanın galibini belirler.

Burada dikkat edilmesi gereken şudur. Ardarda dağlık etaplar varsa genelde bitirici vuruş bu etapların en sonuncusunda yapılır.
Yokuşla biten etap profili

Mayolar

Tur süresince belli konularda lider olan yarışçılar çeşitli renkte mayolar giyerler. Bu mayolardan en önemlisi genel klasman mayosudur. Fransa turunda sarı, İtalya turunda pembe, İspanya turunda da kırmızı mayo giyilir.

Genel klasman mayosu giymek çok prestijli birşeydir. Her takım ve bisikletçi bunu büyük onur sayar. Gelgelelim bu mayoyu giyen bisikletçinin takımı varsayılan durumlarda pelotonu çekmek zorundadır. Bu da o takımın elemanlarının yorulmasına yolaçarak ekstra yük getirebilir.

Büyük turlarda genel klasmanda ilk 3'de girmek tur sonunda podyum getireceğinden önemlidir. Ayrıca ilk 10'a girmek de önemlidir. İlk 10'daki pozisyonu kaybetmemek için hiç umulmadık bir takımın pelotonu çekmeye başladığını görmek ender rastlanan bir durum değildir.

İkinci prestijli mayo puan mayosudur. Her etabın sonunda Formula 1 gibi bitiş sırasına göre puanlar verilir. Genelde bu mayoyu en iyi ve istikrarlı sprinter giyer.

Ancak etapların ortasındaki bazı düz yerlerde de puan kapıları bulunabilir. Bazı acar bisikletçiler kaçışa katılıp bu puanları toplayabilirler. Ayrıca güçlü bazı bisikletçiler (tipik olarak Peter Sagan) sprint etabı olmayan etaplarda bile önlerde yer alarak puan mayosunu kapabilirler.


Fransa'da tırmanışçıların giydiği "puantiyeli mayo"

Üçüncü prestijli mayo dağların kralı mayosudur. Her önemli yokuşun zirvesinde puan kapıları olur ve bu kapılardan önde geçen bisikletçiler bu puanları toplarlar. Bunun en iyi yolu dağlık etaplarda kaçak grupta yer almaktır.Genel klasmancılar da amaçları o olmasa bile kazanmanın yolu dağlardan geçtiğinden hatırı sayılır puanlar toplarlar, ayrıca bu kategoriyi bizzat kazanmaları da ender görülmez.

Son olarak 25 yaş ve altı sporcular için beyaz mayo klasmanı vardır. Bu aynı genel klasman gibidir. Bu klasmanı kazanana adam olacak gözüyle bakılır. Tek sıkıntı, bazı genç sporcuların domestiklik görevleri onları yıprattığından bu klasmanda hakettikleri yerleri bulamamalarıdır.

3 yorum:

  1. Alın okuyun denilecek nitelikte, eline sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş, elinize sağlık. (Ne 1. etap oldu ama)

    YanıtlaSil