2 Nisan 2012 Pazartesi

De Ronde 2012 - Ömür Boyu Bedava Bira



Futbolda sürpriz mümkündür, basketbolda ve voleybolda ise bu olasılık daha düşüktür. Genelde güçlü ve favori olan kazanır. Bisiklet yol yarışlarında ise hem favori çok, hem de sürpriz olasılığı yüksek. Dün Ronde van Vlaanderen’de (De Ronde) hem favorinin zaferini, hem de mağlup oluşunu gördük. Ha? Ne? Yaaa, işte bisiklet bunun için güzel… Habire beklemediğin yerden sorar.

Yarışın favorisi (!)

Küresel ısınmayla birlikte Bahar Klasikleri’nin de tadı kaçtı. Hele de Ardenne yarışlarının. Bolca yağmur, çamur, hatta kar görmeyi beklediğimiz Belçika’da, bayağı bir süredir ağız tadıyla bir kötü hava göremiyoruz. Dün, De Ronde başlarken, Brugge’de hava soğuk ama pırıl pırıl, yollarsa kuruydu. Kaçış grubu oluşturma çabaları (ki ayrı ve özel bir yazı konusudur) hemen başladı ama pelotonun uygun bir grup belirlemesi zaman aldı. Sonunda içlerinde Tyler Farrar’ın da olduğu 15 kişilik bir grup izni kaptı ve 85 km civarında farkı 6:00’a kadar çıkardı. Grupta Omega Pharma-Quick Step (OMQS), Radio Shack-Nissan Trek (RSNT) ve BMC’den kimse olmadığı dikkat çekiyordu. Normal şartlarda favorilerin ve büyük takımların birer askerini kaçışa vermesi beklenir ama bu defa, takımlar tüm güçlerini liderleri etrafında tutmayı ve kaçaklarla aradaki farkı kontrol etmeyi tercih ettiler. Ön tarafta tempoyu OPQS, GreenEdge ve Garmin Barracuda grupları tutuyordu. 100 km bitip yeni finiş kasabası Oodenarde’den ilk geçişte fark 5:30’du ve bundan sonra da hep azalarak devam etti.

Brugge Büyük Meydan'da start öncesi

Bu sene parkurdaki en dramatik değişiklik, efsane Muur’ün (Kappelmuur /Geraardsbergen olarak da bilinir) geçilmeyecek olmasıydı. Organizatörler, yarışın Oodenarde çevresinde 3 kere dolaşarak seyircilere daha fazla izleme imkanı sağlamasını tasarlamışlardı. Bu karar büyük rahatsızlık yaratmıştı. Başta Geraardsbergen sakinleri olmak üzere muhafazakar Flaman halkı (ve yancıları bizler) bir senedir söylenip duruyorduk. Dün yayında Dirk Vermeiren’in de anlattığı gibi Geraardsbergen belediye başkanı yarışı izlemeyi reddetmişti. Ama endüstriyel spor artık kaçınılmaz şekilde her yeri işgal ediyor. İzlemesi bedava bir spor olan yol bisikleti bile bundan uzak değil. Bakalım önümüzdeki yıllar bu konuda ne tür gelişmelere gebe.

Değişen parkurda öne çıkan şey, son 70 km’de üç kez geçilecek Oude Kwaremont ve Paterberg yokuşlarıydı. İkisi de pavé, ilki 2200 mt uzunluğunda (ort. %4, max %11.6), diğeri de 360 mt’lik (ort. %12.9, max %20.3) profilleriyle sporcuları zorlayacaklardı. Bu ikilinin ilk geçişlerinden sonra yer alan Koppenberg de sapla samanı ayrıştırmak için iyi bir test olacaktı.

Günün üçüncü tırmanışı olan Mollenberg’den sonra pelotonun hareketlenmesi (Cancellara’nın mekanik sorunu nedeniyle) farkı 3:00’e kadar düşürdü. Koppenberg geçildiğinde kaçakların sayısı dokuza düştü. Fark gittikçe azalmaya başladı. İlk stres testi geçilmiş, yarış “crescendo” moduna geçmeden önce sporcular beslenme bölgesine yaklaşırken rahatlamışlardı. Eurosport anlatım kabininde biz de sakinlemişken bir RSNT yarışçısının düştüğü görüldü. Kamera yaklaştı, şorttaki kırmızı bant gözükünce şanssız ismin Fabian Cancellara olduğu anlaşıldı. Daha yere düşer düşmez kalkıp bisiklete atlamalarına alıştığımız, ağrı eşiği inanılmaz yüksek olan bisikletçiler yerde yatmaya devam edince işin tatsız olduğu anlaşılır.

Spartacus de bir türlü kalkamadı. 10, 15, 30, 60 saniye geçti… Yarışı kazanma şansı yok olmuştu. Toplu bilinç “Haftaya Paris-Roubaix var, kalk be Fabian” dualarıyla şampiyona güç vermeye çalıştı ama üç yerden kırılmış köprücük kemiğiyle ancak hastaneye gitmek mümkün. Son derece gereksiz, anlamsız ve yersiz bir kaza Cancellara’nın bahar kampanyasını bitirmiş oldu. Üzüldük, çok üzüldük ama Freddie’nin dediği gibi “The show must go on!”

Fabian, ah Fabian!!!

Yarışın en büyük favorisi yarış dışı kalınca, gözler yarışın en büyük favorisi olan Tom Boonen’e döndü (bisiklet sporuna, bana böyle saçma cümleler kurma olanağı verdiği için şükranlarımı sunarım). Tommeke 2 yıllık suskunluğun ardından harika bir sezon açılışı geçirmişti. De Ronde’ye 7 birincilikle gelmişti. Hadi Arabistan çöllerindekileri saymayalım ama Paris-Nice’deki etap, E3 Harelbeke ve Ghent-Wevelgem zaferleri Boonen’in formunu ortaya koyuyordu.

Kruisberg yokuşuna gelindiğine (km 210) kaçaklarla fark 1:00’e kadar inmişti. Bu noktada Philippe Gilbert’in peloton önünden bir atak başlattığını gördük. Ona birkaç kişi daha katıldı ama bu hengamede kaçaklar da, Gilbert de yakalandı ve İtalyanların deyimiyle “gruppo compatto” oldu. Peloton bir araya geldi, kaçakların mumu sönmüştü. Sadece FdJ’den David Boucher şöyle bir kaçtı ama biraz sonra o da takım arkadaşları sırtını sıvazlayıp teşekkür edince işinin bitmiş olduğunu anladı.

Chavanel lideri için çalışıyor

Bir büyük kaza da bu arada GreenEdge’den Sebastian Langeveld’in başına geldi. Ön tarafta bir anda yavaşlayıp şişen pelotondan kaçmak isteyen Hollandalı, anayoldan bisiklet yoluna çıktı ama bir seyirciyle çarpışarak çok dramatik şekilde düştü. Bisikletin üstünden o hızda uçunca (yaklaşık 50 km/h) el ve kollar pek bir koruma sağlayamıyor, şairlerimizin çok ihmal ettiği bir güzellik olan köprücük kemiği “çıt” diye kırılıyor.

Oude Kwaremont’un ikinci çıkışında Boonen’in takım arkadaşı Sylvain Chavanel bu defa tempo yapmaya başladı. Chavanel’den nedense (hiçbir nedeni yok) hiç hoşlanmam. Boonen’a kumpas mı yapıyor diye şüphelenirken o işini yapıp pelotonu dağıtıyordu. Artık 20-25 kişilik bir grup kalmıştı. 2. Paterberg’in girişinde, virajı alamayan VanSummeren bariyerlere girip arkayı tıkayınca grup daha da küçüldü.

Yarışın kritik atağı Alessandro Ballan’dan geldi. Ballan gazı açınca, Boonen ve Filippo Pozzato durumdan işkillenip peşine takıldılar. Hepimiz salak salak ekrana bakarken yarış çözülmüştü. Önce Luca Paolini, sonra da Peter Sagan bu üç kaçağı yakalamak için tek başlarına atak yaptılar ama nafile. Üçlü önde beraberce farkı açarken arka tarafta Chavanel ve Greg VanAvermaet grubun önüne geçip tempoyu düşürerek takım arkadaşlarının uzaklaşmasını sağladılar.

Ballan'ın başlattığı son kaçış podyumu belirledi

Ballan, Pozzato, Boonen… Hemen bir ön-analiz yapıldı: Ballan çok iyi bir rouleur ama son sprinti yok, Pozzato’nun son sprinti iyi ama “Gölge” lakabını hak edercesine hep defansif yarışır, Boonen hala iyi bir sprinter ama küçük grup sprintlerinde keleğe gelebiliyor (bkz. Omloop Het Nieuwsblad 2012). Üstelik 2 İtalyan’a karşı 1 Belçikalı. Pozzato ve Ballan bir ittifaka girebilirler. Ama Flaman halkının tüm pozitif enerjisi Boonen’ın arkasında…

Boonen Pozzato'nun önünde yarışı kazanıyor

Ballan sprintine güvenmediğinden son 3-4 km’de birkaç kaçış denemesi yaptı ama Boonen hepsini nötralize etmeyi başardı. Pozzato bekledi, yine bekledi. Belki uzun bir sprint açsaydı kazanabilirdi ama denemedi… Ballan artık son kez atak yaptığında Boonen bu defa kendi sprintiyle onu geçti, Pozzato Tommeke’ye yarım bisiklet boyu kadar yaklaşabildi ama 256.9 km bitmişti.


Yarışın en büyük favorisi hastane yolundayken, yarışın en büyük favorisi podyumda şampanya patlatıyordu. Tom Boonen De Ronde’yi üçüncü kez kazanarak tarihin en büyük klasikçilerinden biri olduğunu ispat ediyor, tüm geçmiş günahlarını affettiriyordu. Bu zafer, tekrar tavana vuran bir şöhret ve çocukların gözünde tekrar kahraman olmak demek. Ha bolca para ve tüm Flaman barlarında ömür boyu bedava bira da cabası...


1 yorum:

  1. elinize sağlık. şu son foto muhteşem bir kare ya uzun süre aklımdan çıkacağını sanmıyorum bisiklete yeni yeni merak duyan biri olarak.

    YanıtlaSil