Giro’nun heveslilerine bakacağız. Önce şunu söylemek gerek.
İtalya Turu’nu en çok önemseyenler her zaman İtalyan takım ve sporcular
olmuştur. Bu nedenle, hele de son dönemlerde, Fransa Turu’nda iddialı sporcular Giro’ya pek yüz vermiyorlar. Geçen sene Contador katıldı ama TdF’a alınmayacağını düşündüğünden “hedging”
yapmıştı. Bir başka örnek de Marco
Pantani. En iyi yılında bile Fransa için Giro’dan vazgeçmesi söz konusu olmamış
(1998), kimyasal destekle ikisini birden kazanmak zorunda kalmıştı. Bu nedenle,
katılım listesi biraz cılız gibi gözüküyor. Cadel Evans, Wiggins, Andy Schleck ve Nibali yoklar. Giro’nun Kaliforniya Turu’yla
da çakışması bir başka etken.
Genel Klasman favorisi olarak elimizde birkaç isim var. Yönetici
özeti yapayım, acelesi olan burada okumayı kesebilir:
- Ivan Basso (Liquigas)
- Michele Scarponi (Lampre)
- Roman Kreuziger (Astana)
- Joaquin Rodriguez (Katusha)
- Ryder Hesjedal (Garmin Barracuda)
- Frank Schleck (RadioShack)
- John Gadret (Ag2R)
- Rigoberto Uran (Sky Team)
- Jose Rujano (Androni Giocattoli)
Bordro mahkumları için yazmaya devam edelim. İtalyanlar’dan
başlamak gerekirse ilk ağızda Ivan Basso (Liquigas) ve Michele Scarponi’yi (Lampre)
saymak gerek. Basso 2006 ve 2010’da Giro’yu kazandı ama hiçbirimiz gençleşmiyoruz.
Basso da 34 yaşında ve bu sezonda hiç ciddi bir derece yapamadı. Zaten tüm kalburüstü
bisikletçiler bu sezonun ilk kısmında döküldüler (Wiggo hariç). Yokuşta ritm değiştirmeyi
sevmeyen, Rujano ve Rodriguez gibi yokuş atakları kuvvetli sporculara karşı
zorlanan Basso’nun avantajı Liquigas’ın iyi TTT koşmasıyla Valerio Agnoli ve
Sylvester Szymyd gibi iki yokuş domestiğinin desteği. Ivan podyumun önemli
adayları arasında.
Yaşına hürmeten Basso’yu önce yazdım ama bu sene yarışı Michele
Scarponi’nin alacağını düşünüyorum. Geçen sene Contador olmasaydı kazanacaktı,
sonra Alberto ceza alınca kazandı zaten (cümle tuhaf oldu evet). Scarponi Ardennes
Klasikleri’ni de seven iyi ve savaşçı bir tövbekar (Operacion Puerto’da Basso’yla
beraber ceza almışlardı). Yokuşlarda pes etmemesi, geriye düşse bile hep
çabalaması, ön tarafı yakalaması beni heyecanlandırıyor. Çok üstün bir TT
performansına sahip değil ama bu seneki hiçbir GK heveslisi bu disiplinde parlak
değil. Bu bir şans. Bahar aylarında Tirreno-Adriatico’yu 7., Pais Vasco’yu 8.,
L-B-L’i de gayet takdir edilecek bir sekizincilikle bitirdi. Formu iyi. Lampre’nin
iğrenç forması sempatimin büyümesini önlüyor ama Michele’nin şansı büyük.
Olası bir sıkıntıyı takım arkadaşı “Küçük Prens” Damiano
Cunego’yla yaşayabilir. Cunego 2004 Giro’da Gilberto Simoni’nin en güvendiği
takım arkadaşıyken çaktırmadan yarışı kazanmış ama bu başarı onun laneti
olmuştu. İtalyan basını sonraki dört beş yıl her Giro’yu Cunego’nun kazanmasını
bekledi fakat o bir haftalık yarışlar ve Ardennes Klasikleri’ne uygun bir
fiziğe sahip. Bu yarışta Scarponi’ye ne kadar destek verecek belli değil. Bir
sürpriz yapmaz belki ama etap kazanmak için uğraşırken star domestik görevini
unutabilir.
Roman Kreuziger (Astana) U19 dünya şampiyonu olduğunda çok
ümitlenmiştik. Ancak bazen gençken görünen potansiyel kinetiğe dönüşmüyor.
Kreuziger çok iyi bir yarışçı olduğunu gösterdi bize ama o beklenen büyük
başarıyı daha yakalayamadı. Giro’da Beyaz Mayo kazandı, geçen sene altıncı
oldu. Bu sene birkaç kilo daha verdiği haberleri var. Bu verilen kilolar
Wiggins’i nerelere getirdi biliyoruz. O nedenle, Roman bu sene de patlayamazsa
birkaç sene daha bekleyecek ve belki 30’una doğru çiçek açmasını umacağız.
Bir zaman önce, böyle bir Giro veya Tour yazımda “Joaquin
Rodriguez hiçbir zaman Büyük Tur kazanamaz” demiştim. Büyük konuşmadım bence. Zamana karşı disiplinindeki yetersizliği o lafı etmemdeki en büyük dayanaktı. Bugün, adının
Giro favorileri arasında geçiyor olması beni hafif geriyor. Bu seneki dereceleri çok
iyi: T-A’da altıncılık, muhteşem yarıştığı Pais Vasco’da ikincilik ve Fleche
Wallonne zaferi. Açık söyleyeyim korkuyorum.
En büyük handikapı sayılan TT’de rakiplerinin de çok iyi olmaması avantajı olacak. Yapma bana bunu Joaquin, kazanma lütfen!
Fleche Wallonne 2012... Rodriguez için bir rüya gerçek oldu
Ryder Hesjedal çok ilginç bir adam. Ne zaman onu unutsanız
size kendini hatırlatacak bir şey yapıyor. 2010’da TdF’ı 6. bitirince “Nooluyoruz?”
demiştik. Garmin her sene birilerini ilk ona sokuyordu ama Hesjedal hep zirve
yakınlarında dolaşıyor. Kuzey Amerikalı olduğu için zamana karşı etaplara da alışkın. Üstelik, Garmin Verona’daki TTT’de mutlaka iyi bir derece yapacaktır.
C.Vandevelde dışında yokuşlarda ona yardım edecek kimse olmaması bir dezavantaj
ama Ryder grup içinde yalnız tırmanmaya alıştı artık.
Ryder Hesjedal, Vuelta 2009
Frank Schleck’i kardeşinden daha çok takdir ederim. Daha
disiplinli, daha taktisyendir. Kafayı Fransa Turu’na takmamış olsa yıllar önce
Giro’yu kazanabilirdi. Hatta bu sene bile, önceden planlamış olsa, Giro’nun en
büyük favorisi olabilirdi. Ama istemiyor adam, zorla değil ya! TdF’da üçüncü olmayı
Giro zaferinden önemli görüyorsa ben de üç hafta ona söylenme hakkımı saklı
tutuyorum. Yarışa sakatlığı nükseden Jakob Fuglsang’ın yerine katılıyor. L-B-L’den
sonra bir hafta antrenman yapmamıştı, apar topar çalışmaya başladı ama en üst formunun %80’i civarındadır. Zaten iki kardeş felaket bir bahar kampanyası
yaşadılar. Yarışa “ilk bir hafta forma girmeye çalışacağım” diye gelen birinden cacık
olur mu göreceğiz. Olmaz gibi…
-Hehe, len sen de gel hadi!
-Yok abem ya, yalnız git sen, ehe ehe!
John Gadret son iki yıl Giro’nun dikkat çeken ismi oldu.
2010’da 13., geçen sene de 4. olmuştu (sonra 3.’lüğe terfi etti). Harika bir
yokuşçu, hiç vazgeçmiyor. Takım emirlerini ve takım arkadaşlığını da pek sallamıyor
(bkz. Gadret- Roche TdF’10). Geçen seneki gibi ilk beşte yer alması sürpriz
olmaz ama Ag2R’in önceliği bir etap kazanmak. Takım 2012’de daha siftah
yapmadı. Gadret takımın önceliğine mi kulak verecek, içindeki şeytana mı uyacak
bakalım.
Mösyö John Gadret
Hesjedal, Gadret ve Frank’ı favori yazıyorsam Rigobero Uran’ın
ne eksiği var, onu da söyleyeyim anasını satiim. Beyaz Mayo’nun kesin favorisi
olmakla beraber, Uran bir Büyük Tur’da ilk defa ilk beş sıra için iddialı olacak. Yeni
neslin en ümit veren pedallarından (klişe, klişe). Kolombiya’nın mümbit, habire yokuşçu
yetişen topraklarında doğmuş, Caisse d’Epargne’da ciddi bir staj gördükten sonra iki
sene önce Sky’a geçerek dikkat çekmişti. Katalunya Turu’nda 2008’de ikinci
olduktan sonra son iki iki senedir de ilk beşe giriyor. Bu sene P-N’de 12. oldu.
Beyaz Mayo’yu şerefiyle giyer ama yarışı kazanması uzak olasılık.
Uran TdF'da Beyaz Mayo'suyla
Jose Rujano da geçen sene Giro'da bize büyük keyif vermişti.
50 kilonun altındaki fiziğiyle TT’lerde ümitsiz vaka ama yokuş başlayınca 48
kadro bisikletiyle tozu dumana katıyor. Kuzey Denizi’nin kenarından geçecek 2.
Etap’ta sert bir rüzgarla denize uçup kaybolmazsa yokuşlarda çok can yakar. Kazanır mı?
Nayır!
Her Giro’da Domenico Pozzovivo’dan bahsederim. “Genç genç”
diye diye adamı 30 yaşına getirdim. Bir şey olacağı yok demek üzereyken Gitti
Giro del Trentino’yu kazandı, T-A’da 11. Oldu. Bu defa da yazayım, en azından süper bir ismi var. Dikkati çekecek diğer tayfa arasında, aslında etap kovalamakla beraber GK’da da çok geriye
düşmek istemeyecek Giovanni Visconti (Movistar), Thomas de Gendt (Vacansoleil) ve Oliver Zaugg (RadioShack) sayılabilirler. Farnese Vini’de Pippo Pozzato da var. Orta dağlık
etaplarda ondan ümitliyim (8,9,10,12. Etaplar).
Bu sene yokuş mayosunun rengi yeşilden maviye döndü
(sponsorun gözü kör olsun). En büyük aday bence Rujano ve takım arkadaşı Jose
Serpa (Androni Giocattoli). Euskaltel’den ismi bol “x”li bir Bask veya Hubert
Dupont (Ag2R) da olabilir.
Puan klasmanı illa da en sıkı sprinter tarafından
kazanılmayacak elbette. Mark Cavendish (Team Sky) ve Tyler Farrar (Garmin Barracuda) buradalar ama ikisi de yarış
bitmeden ayrılabilirler. Farrar da bu sene hala form tutamayanlardan. Kendisi
gibi bir başka yıldız da Thor Hushovd (BMC). Ben Hushovd’un Mavi Mayo için
çalışacağını düşünüyorum (yoksa BMC neden katılıyor ki Giro’ya?). BMC Verona'daki TTT’de Taylor
Phinney ve Marco Pinotti ile iddialı olacak. Diğer kayda değer sprinterler
arasında Matthew Goss (GreenEdge) ile Rabobank’ın ikilisi Mark Renshaw ve Theo
Bos da var. ToT’ta 2 etap kazanan Theo Bos Danimarka etaplarında bir zafer
kazanırsa yarışın geri kalan kısmında Renshaw için çalışabilir.
Bu sezon Fransızlar’ın yeni umudu, 20 yaşındaki Arnaud Demare
(FdJ) yeni sprinterler arasında ses getiriyor. Daha toy ama bu sene dört yarış
kazandı. Ayrıca ilk defa Giro’ya katılacak Andrea Guardini’yi de (Farnese Vini)
yeni mayosu sayesinde sprint karmaşası içinde fark etmemek imkansız olacak. RadioShack’ten
Daniele Bennati’yi nedense sprintlerden çok bugünkü kısa TT’de daha favori
görüyorum ben. Bütün o İngiliz tayfa arasından sıyrılıp kazanması zor ama Hushovd
gibi o da kısa ITT’lerde çok iyi.
Durum budur. Yazıyı yarış başlamadan bitirebildim neyse ki.
En son olarak kendi ilk beş tahminimi de yazıp bağlayayım:
1. Michele Scarponi
2. Roman Kreuziger
3. Ivan Basso
4. Joaquin Rodriguez
5. John Gadret
Harika bir yarış olsun, kimse hastanelerde sürünmesin.İyi eğlenceler!!
(Yarış Eurosport ve Gazzetta dello Sport’un web sitesinden
naklen yayınlanacak.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder