USADA Lance Armstrong'un 1996'dan beri doping
yaptığını öne sürerek 7 TdF şampiyonluğunu elinden aldı.
Muhakkak duydunuz. Suçlamalara bir hakem heyeti karşısında cevap vermeyi kabul
etmek için dün akşama kadar süresi olan LA, artık savaşmaktan yorulduğunu
söyleyerek bu hakkını kullanmayacağını ilan etti. USADA da birkaç saat içinde
Armstrong'un 1998'dan beri olan şampiyonluklarını, derecelerini, ödül paralarını
ve Olimpiyat bronz madalyasını elinden aldığını açıkladı.
Öncelikle, sonuncusu 2005 yılında kazanılmış, doping testleri çoktan yapılıp bitmiş, hesapları kapatılmış şampiyonlukların nasıl 7 yıl sonra, ABD'de bir kurum tarafından LA'un elinden alınabildiğini anlamadığımı söylemeliyim. LA doping yapmamıştır demek istemiyorum (yapmış olma olasılığı bence yüksek). Ama o değil. USADA'nın elinde Floyd Landis ve Tyler Hamilton'un ifadeleri ve Lance'in "doping yapmış birinin sonuçlarıyla uyumlu" kan örnekleri dışında bir şey yok (diğer tanık ifadeleri hakkında bilgimiz yok). İki dopingci eski takım arkadaşı ve başı götü oynayan bir lisanla bahsedilen şüpheli kan örnekleri. LA ile beraber Johann Bruyneel ve takımın birkaç soigneur/doktoru da suçlanmıştı. Bruyneel hakem heyetini kabul etti, diğerleri savunma yapmayacaklarını belirtip ömür boyu ceza aldılar.
Öncelikle, sonuncusu 2005 yılında kazanılmış, doping testleri çoktan yapılıp bitmiş, hesapları kapatılmış şampiyonlukların nasıl 7 yıl sonra, ABD'de bir kurum tarafından LA'un elinden alınabildiğini anlamadığımı söylemeliyim. LA doping yapmamıştır demek istemiyorum (yapmış olma olasılığı bence yüksek). Ama o değil. USADA'nın elinde Floyd Landis ve Tyler Hamilton'un ifadeleri ve Lance'in "doping yapmış birinin sonuçlarıyla uyumlu" kan örnekleri dışında bir şey yok (diğer tanık ifadeleri hakkında bilgimiz yok). İki dopingci eski takım arkadaşı ve başı götü oynayan bir lisanla bahsedilen şüpheli kan örnekleri. LA ile beraber Johann Bruyneel ve takımın birkaç soigneur/doktoru da suçlanmıştı. Bruyneel hakem heyetini kabul etti, diğerleri savunma yapmayacaklarını belirtip ömür boyu ceza aldılar.
Armstrong, bisiklet sporunun, süründüğü yerden
kalkıp dünyanın en "cool" sporlarından biri haline gelmesinde çok payı olan
birisi olabilir ama Adalet Hanım bunu sallamaz. Gözü bağlıdır. Ve fakat elinde
terazisi vardır. Her şeyi ince ince tartar. Bakalım öyle mi işliyor
süreç?
Doping testi pozitif çıkan bir sporcu suçüstü
yakalanmış sayılıyor ve suçsuzluğunu ispat etmesi gerekiyor. İspat edemezse
geçmiş olsun. Yani "masumiyet karinesi" diye anılan, bokunu çıkardığımız kavram
bu durumda geçerli değil. Lance Armstrong olayında da USADA şöyle diyor: "Lance
Bey, şimdiye kadar yüzlerce doping testini başarıyla geçmiş olabilirsiniz. Ancak
Tyler ve Floyd size dopingci diyorlar, kendileri de dopingci olduklarından ben
onlara inanıyorum. Üstelik elimde size ait, 2009 ve 2010 yılından kalma
bazı bazı kan örnekleri var. Bunlar da kan dopingi yapmış birinin sonuçlarıyla
tam tutarlılık gösteriyor. Bu nedenle gelin suçsuzluğunuzu ispat edin, yada size
ömür boyu ceza veriyorum. Yerse!"
Hukuk adamı değilim. Ama adalet duygum güçlüdür. Birinin suçunu ya ispatlarsın yada ispatlayamıyorsan arkasından küfrü basar hayatına devam edersin. Ortası olmaz. Bu uygulama bana ne mantıklı geliyor ne de hakkaniyetli. Bir kere Tyler ve Floyd, özellikle Floyd, 2006'da yakalandıktan sonra 2-3 yıl suçsuzum diye kıçını yırtmış, bu arada LA'dan para ve iş istemiş, alamayınca tehdit etmiş, en sonunda da doping yaptığını itiraf edip eski takım arkadaşını ihbar etmiş bir vatandaş. Ne kadar güvenilir siz karar verin. Tyler Hamilton ise yine beş parasız, 2-3 ay sonra çıkacak yeni kitabından kazanmayı umduğu paraya bel bağlamış biri. İki kez -ayrı takımlarda- doping suçundan yakalanmış, toplam 10 yıl ceza alarak kariyerini bitirmiş bir başka sporcu.
Suçlu adam doğru söylemez diye bir kanun yok. Elbette söyleyebilir. Ama bu iki sporcunun söyledikleri daha dikkatle incelenmeli ve tanıklıkları ancak ikincil önemde görülmelidir. O zaman kan örneklerine geliyoruz. Kan örnekleri eğer doğru şekilde saklanmamışlarsa Sırat Köprüsü hariç hiçbir yerde kabul görmezler. Üstelik USADA'nın bu numunelerle ilgili dediğine yavaş çekimde bir daha bakalım: "Fully consistent with blood doping". Oğlum, ne demek bu? Yapmış mı yapmamış mı? "Fully consistent" tamamen tutarlı demek. Poposunu sağlama almak için çakal bir avukatın yazdığı belli. Var mı doping ustacım onu söyle bize! EPO mu? Vino gibi babasının kanını mı almış? Steroid mi buldun, söylesene!! Büyük olasılıkla biyolojik pasaporttan kalkıp sonuca ulaşmaya çalışacaklar ama onlar da kendilerinden emin değiller. Olasılıkla mahkemede rezil olurlardı. Bunun dışında tek bir fiziksel kanıt yok. Tabii LA'un temiz çıktığı yüzlerce doping testi hariç. Suçu ispat edilememiş olsa da bir insan vicdanlarda mahkum olabilir, itirazım yok. Ama cezalandırılamaz.
Armstrong son olarak Texas'ta bir mahkemeye başvurmuş ve USADA prosedürüyle anayasal haklarının çiğnendiği gerekçesiyle (masumiet karinesi, vs.) soruşturmanın durdurulmasını talep etmişti. Mahkeme bu konuda yetkili olmadığını söyleyerek davayı reddetti ama USADA'ya da kamış sokmaktan geri kalmadı. Yargıç Sam Sparks kuruluşun "Armstrong'u suçlayarak dopingle savaş amacı mı, yoksa reklam ve politika gibi daha az soylu amaçlar mı güttüğüne dair ciddi sorular" olduğunu belirtti. Ha şunu bileydin!
Amerikan adalet sistemi "İbret için bir tanesini
sallandıracaksın, bak bir daha yapıyorlar mı?" olarak bildiğimiz sistemle
çalışıyor (lan bizden mi öğrendiler yoksa?). Belli bir suç kavramı için, tüm
suçluları kovalamak yerine, yüksek profilli, şöhretli birkaç kişinin peşine tüm
gücüyle düşmeyi tercih ediyor. O seçilmiş birkaç insanı cezalandırarak topluma
"Bakın dokunulmazları bile içeri atıyorum, size kimbilir naaparım? Ayağınızı
denk alın!!" şeklinde korku salıyor. Geçmişte Al Capone, Oteller Kraliçesi Leona
Helmsley ve ev kadınlarının sevgilisi Martha Stewart bu şekilde kodesi
boylamışlardı (yok, bizden almamışlar, bizde sistem garibanı içeri almak üstüne
kuruludur). USADA Lance Armstrong konusunda yargıcın dedikleri yanında bir de
bu saikle hareket ediyor. Üstüne de "Pislik at, en azından izi kalır"
yaklaşımıyla LA'u rezil etme taktiği var elbette. Çok büyük olasılıkla, Lance, tanıklıklarla repütasyonu lekeleneceğinden, sonuçta kazansa bile bir
Pirus Zaferi dışında eline bir şey geçmeyeceğinden savaşa girmemeyi tercih
etti.
Şimdi olaya duygusal yaklaşacağım. Lance Armstrong
bisiklet sporuna olan ilgimi ilk kaşıyan sporculardan birisidir. Onun hakkında
okuyarak başladım işin derinine girmeye. Daha çok okudum, daha çok meraklandım,
bilgilendim ve bisikleti sevdim. Yani benim bisiklet aşkımın hızlandırıcısı
oldu. Açıkçası, kanser karşıtı bayraktarlığı hiç umurumda olmadı. Ben spora olan
bilimsel yaklaşımını, onu değiştirişini, büyük hırsını, mücadeleciliğini ve
amaca odaklanmasını sevdim. Fakat acımasızlığından, Makyavelist metodlarından,
oynadığı akıl oyunlarından nefret ettim. Kendisini ne dost ne de damat olarak
tercih etmem. Bir aşk-nefret ilişkimiz var. 2009'da spora geri dönmemesi için
çok dualar ettim çünkü anti-şansını zorlamaya başlamıştı (anti-şans için bkz.
Travenian-Şibumi). Döndü ve elbette başarısız oldu. Ama o son iki senedeki
varlığı bile yol bisikleti sporunu bir seviye daha yukarı sıçrattı. Dopingci
olsun olmasın, 35 yaşımdan sonra bana yeni ve tutkuyla bağlı olduğum bir spor ve
uğraş kazandırdı. Yaşama yeni bir kapı açmamı sağlayanlardan biridir. Ona
saygı ve hayranlık duyuyorum. 7 şampiyonluğunun elinden alınmış olmasını içime
sindiremiyorum.
O yarışları seyrettim. Luz Ardiden'de çığlık çığlığa, Beloki
düşüp tarlaya daldığında yüreğim hoplayarak, L'Alpe d'Huez TT'de kuvvetine saygı
dolu küfürler saydırarak. Lance Armstrong o yarışları dopingle mi kazandı?
Bilmiyorum. Ama şu saatten sonra umrumda da değil. Kendisinin sözüyle
bağlayayım:
"O 7 Tour'u kimin kazandığını ben biliyorum, o 7
Tour'u kimin kazandığını takım arkadaşlarım biliyor, o 7 Tour'u kimin
kazandığını karşılarında yarıştıklarım biliyor." Bana ne kazandırdığını da ben
biliyorum.
kaleminize sağlık. arada youtube a girip LA'un Tour de France yarışlarını izliyorum, USADA oradaki görüntüleri hiç bir zaman değiştiremeyecek. onları canlı izlerken ki hislerimizi de.
YanıtlaSilOlayı çok güzel özetlemişsin, teşekkürler.
YanıtlaSilSuçu ispat edilememiş olsa da bir insan vicdanlarda mahkum olabilir, itirazım yok. Ama cezalandırılamaz. cevap burada!
YanıtlaSilSarper Bey, bir çok bisikletseverin duygularına tercüman olmuşsunuz. Adalet(?) konusundaki görüşlerinize de %100 katılıyorum.
YanıtlaSilSezai Oktay