17 Ağustos 2012 Cuma

Usain Bolt'un Kriket Oynaması

Tarih 18 Ekim 2009. 100, 200 ve 4x100 mt bayrak yarışlarının dünya ve olimpiyat şampiyonu Usain Bolt kriket sahasına yardım amaçlı bir maç için çıkıyor. Maç çok da fasulyeden sayılmaz, zira West Indies kaptanı Chris Gayle falan oynuyor. Bolt'un rolü atıcılık, cinsi de "fast bowler". Yani uzun uzun koştuktan sonra aldığı hızla topu fırlatanlardan. Atıcıların bir de "spinner" adı verilen pek gerilmeyip topu çok falsolu fırlatan versiyonu var, ama hızlı koşan Bolt'un "fast" cinsi olması eşyanın tabiatı gereği elbette.

Maçta topu eline alınca karşısına Gayle çıkıyor. Kendisi ünlü bir vurucu (batsman). Önce korkutucu bir bouncer ile kendisini selamlıyor. Bu bouncer ki zamanında İngiltere ile Avustralya arasında diplomatik kriz çıkmasına sebep olmuş bir atıştır. Neyse, sonra da Gayle'ın wicket'ını alıveren atışı yapıveriyor.


Ama iş bununla bitmiyor. Vuruş sırası Bolt'a geldiğinde kendisine atış yapma gafletinde bulunan Gayle'ın topunu saha dışına gönderiveriyor ve takımına 6 run kazandırıyor. Hoş, çok geçmeden run-out olarak oyun dışı kalıyor (Dünyanın en hızlı koşan adamının run-out ile oyun dışı kalması da ayrı bir ironi) ama gayet etkileyici bir görüntü sergiliyor.

Bolt'un bu kriket performansı tesadüf değil. Zira kendisi gençliğinde Jamaika'nın en popüler sporu olan kriket ile uğraşmış, ama o kadar hızlıymış ki, kriket koçu bile kendisini atletizme yönlendirmiş. Gerisini biliyorsunuz...("rest is history" lafının çevirisi olarak kullandım bunu)

Bir sporcunun birden fazla sporla uğraşması çok genel bir patern olmasa da, az da görülen birşey de sayılmaz. Türkiye'de hem futbol hem de basketbol oynayan Can Bartu varmış mesela. ABD'nde NCAA seviyesinde bir çok sporcu, şüphesiz her spor için ayrı mevsim ayrılmasının da yardımıyla iki spor yapabiliyor. Beyzbol-Basketbol, Beyzbol-Futbol, Basket-Futbol veya bunların kış versiyonlarının atletizmle duble yapmaları çok görülen birşey. Birçok sporcunun biyografisinde bunu görebilirsiniz. Hatta zamanında çok şaşırdığımız Michael Jordan'ın beyzbol oynaması bile artık çok garip gelmiyor. Hoş, minör lig seviyesinde bile pek şans bulamamıştı MJ.

Bolt madalya seronomisinde fast bowling tekniğini gösterirken

Bolt için atletizm dışında bir spor yapması konusundaki spekülasyonlar uzun süredir var. Bazen kışın eğlencesine 400 metre koşuyor ve 400 metreci olması yönünde baskı var, kendisi ise idmanları ağır diye reddediyor. Bu geçiş olsa bile, atletizm içinde kalacağından ayrı bir spor sayılmayabilir tabii. Esas kendisinin "Sir Alex Ferguson idmana çağırırsa işi gücü bırakıp giderim" demeci var ki, gençliğinde Jamaika'da popüler sporlar arasında olan futbolu da oynamış olduğu gerçeğini hatırlayalım.

Tabii bunlar spekülasyon düzeyinde kalmış şeyler. Kriket işi ise sanki ciddi gibi. Zira Avustralya'nın efsanevi kriketçisi Shane Warne, yeni kurulan Big Bash League adlı Twenty20 liginde oynaması için Bolt'a resmen teklifte bulundu. Usain de eğer işinii ayarlayabilirse teklifi kabul edeceği mesajını verdi.

Twenty20 nedir derseniz, kriketin 3 tane maç formatı var. Bunlardan en babası 5 günlük maçların yapıldığı "Test" formatı. Bu kadar uzun süren maçların günümüz dünyasının gerçeklerine pek uymamasından dolayı oluşan baskı sonucu 1970'lerde bulunan 50 over'lık tek günlük maçlar (ODI) ortaya çıktı. Ancak tek günlük maç da bayağı uzun olduğundan yakın zamanda 20 over'lık maç formatı bulundu ki, böylece süre 3 saate kadar indirilebildi. (3 saat ABD'deki maçların ortalama süresine de tekabül eder).

T20 maçlarında NFL'den ithal ponpon kızlar da mevcuttur

Doğrusu Bolt gibi kuvvetli yönü disiplin olmayan biri için T20 formatı biçilmiş kaftan denebilir. Yukarıdaki "lige çağırılmak" tabiri sizi şaşırtmış olabilir, açalım: T20 formatının çıkmasıyla beraber genelde Hindistan tabanlı özel ligler kurulmaya başlandı. Bu ligler kendisine katılan kriketçileri draft benzeri bir sistemle takımlarına dağıtıveriyor (takımların çok köklü olmadığını anladınız) ve süresi kısa ama yoğun bir ligde oynatıyor. Süre kısa olmak zorunda, çünkü kriket bir milli takım sporudur ve uluslararası takvim çok yoğundur. Bolt da -eğer oynarsa- böyle bir draft'a katılacak ve atletizm çalışmaları fazla etkilenmeden lige katılabilecek. Başarılı olur mu bilemem ama eğlenceli olacağı kesin.

Bu yazıyı kapatmadan önce Herb Washington'a değinmeden geçmeyelim. Washington 1970'lerin başında NCAA düzeyinde çok başarılı olmuş bir sprinter. Ulusal şampiyonlukları falan var. İşte bu atlete 1974 yılında beyzbol takımı olan Oakland Athletics'in (garip fikirler de hep bu takımdan çıkıyor) sahibi Charles Finley "designated runner", yani -nasıl çevirsek?- uzman koşuculuk teklif ediyor. Bu o güne kadar, ve de o günden bugüne kadar örneği görülmemiş birşey.

Herb Washington (finiş çizgisine yatay uçuş Bolt'un alıştığı birşey değil tabii)
Daha önce hiç ciddi anlamda beyzbol oynamamış olan Herb Washington teklifi kabul ediyor ve 105 maçta hiç topa vurmadan, top fırlatmadan ve savunma yapmadan sadece "pinch runner", yani oyuna sonradan giren koşucu olarak görev yapıyor. 48 denemede 31 base çalıyor ve 33 run üretiyor. O sezon, yani 1974'de Oakland şampiyon da oluyor üstelik. Bence 48 denemede 31 base çalmak büyük başarı, zira herkes onun base çalmak için oyuna girdiğini de biliyor.

Belki Bolt da atletizmi bıraktıktan sonra ABD'de bu tarz bir beyzbol kariyerini de deneyebilir. Zira her ne kadar kriket yetenekleri var gözükse de, üst düzeyde ve "sayılan" maçlar için oldukça yetersiz kalabilir. Kriket sporunda çok ekstrem durumlar dışında oyuncu değişikliği yapılmaz ve her sporcu her işi yapmak durumunda kaldığı için Herb Washington gibi saklanarak belli bir yeteneğe (bu örnekte koşu) odaklanmak mümkün değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder