15 Şubat 2011 Salı

Daytona 500 ve Nascar Puan Sistemi Değişikliği

Nascar sezonu 20 Şubat Pazar günü yapılacak Daytona 500 yarışıyla başlayacak. Bu takvimin en prestijli yarışı ve ünlü Daytona oval pistinde 500 mil olarak koşulacak. Aynı pistin yol kısmı da var ve 24 saatlik Daytona yarışları da bu kısımda yapılıyor. Yakın geçmişte Indianapolis oval pistinin iç kısmına da yol yapılmış ve F1 yarışları koşulmuştu.


En prestijli yarışın sıralama turları da (artık ne kadar "tur" denebilirse) farklı yöntemle yapılıyor. Buna göre, sıralama turları bir hafta öncesinden başladı bile. Arabaların tek tek çıkıp 2 tur attığı geçen Pazar günkü sıralama sonucunda birinci olan Dale Earnhardt Jr. ile 2. olan Jeff Gordon yarışa da ilk iki sırada başlamayı garantilediler. Geri kalan sürücüler Perşembe günü iki gruba ayrılarak 150 millik iki "seçme yarışı" koşacaklar ve alınacak sonuca göre büyük yarışın diğer 41 katılanı belli olacak.

Pole pozisyonu alan Dale Earnhardt Jr.'un babası 2001 Daytona 500'de geçirdiği kazada ölmüştü. Bu sene o kazanın 10. yıldönümü. Nascar her zaman yarışları "senaryosu yazılmış" hale çevirmekle suçlanmıştır (yarıştaki dram ögesini artıran manipülatif hamlelerle). Son yılların başarısız sürücüsü DE Jr.'ın pole pozisyonunu kazanması bu eleştirmenleri hafif tebessüm ettirmiştir. Hele Daytona yarışlarının "restrictor plate" denen maksimum hızı engelleyici bir cihaz yardımıyla yapıldığını ve bu aletin de kolayca manipüle edilebilmesi eleştirmenlerin ateşine har veriyor. Ancak kimse sesini çıkarmayacak elbette. Ayrıca Nascar yönetimi seyircilerden yarışın 3. turunda baba DE anısına sessizlik istedi. "3" elbette merhumun numarasıydı.

Dale Earnhardt "The Intimidator"

Restrictor plate yarışlarına ve drafting'e sonraki yazılarımdan birinde değineceğim. Bu yazıdaki konumuz puan sistemi. Çünkü sezon başlamadan önce Nascar puan sistemini dramatik (belki de değil) ölçüde değiştirdi.

Eski puan sistemi 1975 yılından beri ufak tefek değişikliklerle yürürlükteydi. Buna göre yarış birincisi 185 puan alıyor, ikinci 175, sonra ilk on için 5'er, 10.-20. sıralar için 4'er, sonrakiler için de 3'er puan azalarak devam ediyordu. Sonuçta 43. ve sonuncu olan bile 34 puan alıyordu. Ayrıca herhangi bir turu lider geçene 5 bonus puanı, en çok sayıda turu lider olarak geçene de bir 5 bonus puanı daha şirketten veriliyordu.

Bu sistem, kolayca anlaşılabileceği gibi, birinciliğe yeterince önem vermiyordu. Bu 1975 itibariyle Nascar için anlaşılabilir bir tavırdı, çünkü o güne kadar sürücüler resmen yarış seçiyorlar, neredeyse canları çektiği yarışlara katılıyorlardı. France Ailesi de bu sistemle sonuncuya bile puan vererek, en azından şampiyonluk iddiası olanları her yarışa katılmaları yönünde teşvik ediyorlardı.



Bu resmin aslında konumuzla pek alakası yok

1975-2004 arası bu puan sistemiyle bazen çok heyecanlı sezonlar geçirimiş olsa da, genellikle sürücünün biri sezon içinde puan sıralamasında biraz öne geçtikten sonra işi rölantiye bağlıyor, kalan yarışları ilk 10 içinde kazasız belasız tamamlamaya çalışıyordu. Zira minik bir hata ile sonlarda yer almak gereksiz yere çok puan kaybına sebep oluyordu. Takipçileri ise birinciyi yakalamak için daha fazla riske girerek kaza yapıyor ya da arabalarını zorlayarak mekanik sorunlarla sonlarda yer alıyorlardı ve fark daha da açılıyordu.

2004 yılında Nascar "Chase for the Championship" adıyla bir nevi playoff formatı getirdi. Buna göre ilk 26 yarış sonunda ilk 10 sırada yer alan sürücüler, kalan 10 yarışta diğerleriyle yarışsalar da, sadece onlar şampiyonluk için mücadele edebiliyorlardı.

Bu değişiklik biraz heyecan ve çekişme getirir gibi olduysa da, yukarıda anlattığımız senaryo en nihayetinde playoff safhasında da ortaya çıkıyordu. Dahası, son 5 sezondur Jimmie Johnson tüm şampiyonlukları kazanıyor. 30-40 senelik kariyerlerinde 7 şampiyonluk çıkartabilen Richard Petty ile Dale Earnhardt'ın Tanrı kabul edildiği Nascar camiası böylesi bir dominasyona pek alışkın değil.

Son 5 sezonun şampiyonu Jimmie Johnson

Bu sezon ise Nascar benim pek anlayamadığım bir puan sistemi getirdi. Buna göre birincinin 43 puan alacağı, ve buradan aşağı doğru 1'er puan inerek sonuncunun 1 puan alacağı bir sisteme geçildi. Bonuslarla beraber birincinin potansiyel 47 puan alma ihtimali var, ama sistem öz olarak eskisinin aynısı. Nascar'ın bahanesi sistemi normal seyirciler için anlaşılır hale getirmek. Bunda bir miktar haklı olsalar da, asıl şikayete dönük bir değişiklik yapılmamış oldu. Sıkıntı, yarış kazanma başarısının; ki bir araba yarışının esas amacı olmalıdır, şampiyonluğu belirlemek bağlamında öne çıkarılamamasıydı.

Gerçi buna cevap olarak, Nascar otoriteleri herhangi bir yarış kazanan sürücünün playoff'a katılması kuralını getirdiler. Böylece son yarışın oldukça heyecanlı hale geleceğini düşünüyorlar. Yani, playoff'a kalma umudunuz yok, ama son yarışı kazanıp birden playoff'a giriyorsunuz.

İnşallah Bill Elliot gibi arada bir yarışan eski tüfeklerden bir bu yarışlardan birini kazanıverir de seyreyleriz eğlenceyi. Belki de esas istedikleri budur.

Bence yeni getirilmesi gereken sistem ESPN yazarlarından Terry Blount'un önerdiği gibi birşey olmalıydı. Bu sisteme göre birinci 30 puan, ikinci 20 puan, kalanlar da birer birer eksilerek puan alacaklar. Yani 43ncü 0 puan alacağı gibi, 21nci de 0 puan alacak. Böylece sistem hem kazanmaya büyük önem verecek, hem devamlı iyi performansa önem verecek (yukarıda değinmedik, ama bu da önemli), ama diğer yandan arada bir riske girmekten dolayı oluşabilecek yarış dışı kalmaların öldürücü etkisi olmayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder