5 Haziran 2011 Pazar

Giro, Contador, WW108 ve Tondo

Sen ölüm
Sayrılıklardan sonra gelirsin peki,
Şu dev gibi, şu dipdiri gençlerle işin nedir?
-Fazıl Hüsnü Dağlarca



Giro 2011 biteli bir hafta oldu ama yarış hala kafamda dönüp duruyor. İlk görüntü WW108! Hemen ardından Xavier Tondo’nun gülümseyen masmavi gözleri…

Yarıştaki en parlak görüntü ise Alberto Contador’un sergilediği üstünlüktü. Yarışı 6 dakika gibi bir farkla bitirdi ama biliyoruz ki bu fark rahatlıkla 8-9 dakika da olabilirdi. TTT hariç hiçbir etapta zorlanmadı; istediği zaman atak yaptı, ikinci defasında etrafta kimse kalmamacasına…Üç haftanın sonunda son derece taze, hala dinçti ve hiç gerek olmamasına karşın son ITT’de 3. oldu.

Etapları hayalimde yaşadıkça, Contador’un yokuşlarda hiçbir domestiğe ihtiyaç duymadığını, yalnız tırmandığını hatırlıyorum. Her zaman korkularak söylenen “X izole oldu, rakipleri arasında tek başına!” klişesini Contador için kullanamadık. Değil takım arkadaşına ihtiyaç duymak, rakip takımlardaki sporculara etap kazandıran bir performans ortaya koydu. Önce Jose Rujano’ya, sonra da eski “gregario”su Paolo Tiralongo’ya birer etap hediye etti. Hatta Tiralongo’nun etabı kazanmasını sağladı bile denebilir ki, Rujano’ya yaptığı jestten daha da etkileyici bir hareketti bu.
Contador Rujano'nun zaferini yakinen izlerken
Contador’un yarıştaki genel rahatlığı, sükuneti ve kendinden emin tavrı ve Zomegnan’ın tüm itirazlarına karşın Monte Crostis’i iptal ettirirken gösterdiği iktidar, onun yeni “patron” ya da -Savaş Alparslan’ın deyimiyle- “pelotonun ağası” olmak yolunda ilerlediğini bana düşündürdü. Ağalık koltuğu Armstrong bıraktığından beri boş ve Cancellara’dan sonra tek gözüken aday da Contador. İspanyol bu iddiasını farklı bir şekilde ortaya koyuyor. Lance gibi, Hinault yada Anquetil gibi demir bir yumruğu ve karizması yok liderlik etmek için. O, en iyi olduğunu tartışılmaz biçimde göstererek, rakiplerinin adeta gözüne sokarak apoletleri takıyor. İstediği an sizi pataklayacak hasmınızın sakin ve huzurlu bir edayla kedisinden söz etmesi gibi… “Bak Cadel, sana reddedemeyeceğin bir teklif yapacağım!!”

Bu Giro’nun bende Contador üstüne uyandırdığı izlenim böyle. Geçen sene Tour’da daha zarar görebilir bir portre çizmişti (birisi “vulnerable”a Türkçe karşılık bulsun). Armstrong etkisi de olabilir, belki yeterince formda da değildi. Ama 2010 Temmuz ayındaki Contador’la 2011 Mayıs ayındaki Alberto çok farklı bir psikolojiye sahip gözüktü. Eğer Contador iki ay sonra Fransa Turu’nu kazanırsa, hele de 2-3 dakika falan fark atarsa patronluğu iyice güçlenecek.

Contador’un önündeki tek yağmur bulutu, ertelene ertelene Ağustos’a atılan CAS duruşması. Mahkemede aklanırsa ya da hafif bir cezayla kurtulursa Merckx’e parmak ısırtacak başarılarla kariyerini bitirebilir: 7 Fransa Turu + 3 Vuelta + 4 Giro (mesela yani!). Yetenekleri diğer Bahar Klasikleri için uygun olmayabilir belki ama isterse Fleche Walonne ve Amstel Gold’u da zaferleri arasına katabilir. Bu ikisi tam ona göre… Dünya Şampiyonu olmak da ister mi? Elbette. Giro sonrası Contador’un yapabileceklerinin sınırı yok gibi duruyor.

Yarıştaki diğer herkes Contador’un yanında figürand. Biraz Jose Rujano biraz da John Gadret karakter oyunculuğu yaptılar. Cav ve Petacchi başta olmak üzere 12. Etap’tan sonra tüyen tüm sprinterler filmin kötü adamlarıydılar. Scarponi ve Nibali podyumda yer almış olsalar bile Contador’un karşısında ikna edici olmaktan çok uzaktılar. Özellikle Vincenzo Nibali’nin performansı Jesse James’i “vuramayan”bir “Korkak Robert Ford”u düşündürdü. Biraz ağır oldu belki ama “Lo Squalo di Messina” (Messinalı Köpekbalığı) lakabını almışsa insan, dişlerini de gösterecek.

Giro, son derece zor bir parkur seçimiyle Fransa turuyla doğrudan rekabet etmek yerine yokuşçuların özel önem verdiği “niş” bir yarışa dönüşebilir. Zomegnan’ın gelecek sene için Güney İtalya’da çok zor bir yokuş daha bulduğu konuşuluyor. Elbette bu sene yaşanan sorunlar (etapların değişmesi, Monte Crostis’in iptali, çok uzun transferler yarış direktörünün işine mal olmazsa…
Wouter Weylandt (1984-2011)
Wouter Weylandt’ın şanssız, beklenmedik, zamansız ölümü, boğazına kadar dram dolu bisiklet dünyasına naklen ölümü de kattı. Dengemi, terazimi bozdu, kırdı attı. Eşine, doğmamış bebeğine, küçük kızına, Tyler Farrar’a mı üzüleyim, yoksa 26 yaşında hayattan kopan genç bir insana mı, bilemedim. Fransa Turu’na hazırlanan Tondo’nun; evinin garajında kendi arabası tarafından ezilerek ölmesi ise yaşamın inanılmaz saçma ve anlamsız şekillerde yok olabileceğini gösterdi. Doğrusu buna dair çok örnek gördüm. Kapadokya’da şofben zehirlenmesinden sınıf arkadaşımı kaybettim, bir tanıdığımın eşi damdan düşüp öldü. Ama Tondo’nun ölümünde beni asıl sarsan şey, ev kavramının mütemmim cüzü olarak düşündüğüm “emniyet hissi”ni yerle bir etmesi oldu. Ölüm ölüm gibi olmalı… Dağlarca’nın dediği gibi hastalıklardan sonra, yada ülkeni, özgürlüğünü savunurken…




Xavier Tondó (1978-2011)

Bu iki saçma ölüm, yaşamın tek başına hiçbir anlamı olmadığını, yaşadıklarım ve seçimlerimin hayatıma anlam ve amaç verdiğini gösterdi. Wouter Weylandt ve Xavier Tondo’ya gittikleri yerde uzun, keyifli sürüşler dilerim...

(Yazı Repras tarafından yazılmıştır ama teknik bir aksaklıktan ötürü bunu ispat edemiyoruz)

4 yorum:

  1. 3 büyük tur arası daha geniş tutulma imkanı varmı bahar klasikleri oldugu için bu durum boyle diye tahmin etmekteyim mesela contador bu yıl hepsine katılmayı planlıyo vueltada ceza belirleyici olacak gerçi ama 3 tura da katılıp ust seviye olmak mumkun mu yoksa bu sadece contadorun basarabilecegi(onun da basaracagı supheli tabi) birşeymi bu arada vulnereable kırılgan olarak kullanılabilir diye düsünüyorum

    YanıtlaSil
  2. güzel bir yazı...elinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Eline sağlık abi, son paragraf vurucu olmuş...

    YanıtlaSil
  4. Avrupa'nın iklim şartları Mayıs'tan önce dağlara çıkacak bir Büyük Tur yapmayı engelliyor. Yani ovalık yerde Giro koşmayı kabul edersek belki Nisan'a çekilebilir ama o zaman da Bahar Klasikleri'yle çakışır. Fransa Turu da kessen Temmuz ayından şaşmaz. İspanya Turu'nu Eylül sonuna atmak mümkün ama o da Dünya Şamp.'nın üstüne biner. Zor iş vesselam Büyük Turlar'ın arasını açmak.

    Teorik olarak 3 BT aynı sene içinde rekabetçi olarak koşulabilir. Burada önemli olan sporcu fiziğinin "dinlenme-temel kondisyon düzeyine ulaşma-yüksek performans seviyesine çıkma" süresini 30-35 güne sığdırıp sığdıramayacağı... Hızlı form tutan bir fizik gerekiyor.

    -- repras

    YanıtlaSil