Yeni başlayan için yol yarışlarını anlattığımız ilk yazı çok ilgi gördü. Teşekkür ediyoruz. Bu yazımızda ise ilkindeki akışı bozmamak için değinemediğimiz ayrıntılar olacak.
Pelotonu kim çeker? Niye çeker?
Tüm yarışçıların peloton adı verilen güvenli limana sığındığından bahsetmiştik. Ama sonuçta pelotonda da olsa birilerinin önde gitmesi ve rüzgarı göğüslemesi lazımdır. Aksi belirtilmedikçe bu yükü sarı mayo sahibinin takım elemanları çeker. Hatta çoğu turda ilk etap prolog adı verilen kısa bireysel zamana karşı yarışla başlar ki, sarı mayonun sahibi belli olmadan normal bir etap başlayamasın diye. (Bu sene Fransa bisiklet turu normal bir etapla başladı. Seyredemediğimden peloton liderliği nasıl kotarıldı bilemiyorum (Sarper abiye sorup güncellemek gerekiyor burayı. Tahminim sprint takımları liderliği paylaşmıştır)
Sarı mayo takımının pelotona liderlik edeceği elbette yazılı bir kural değildir. Ama bisiklet dünyasında (ki bu dünyadan sık sık "peloton" diye bahsedilir) etik çok önemlidir. Eğer geçerli bir sebebi yoksa sarı mayonun takımı pelotonu çeker.
Geçerli sebepler nelerdir? Örneğin sprint takımları öndeki kaçış grubunu yakalamak için yarışın belli bir bölümünden sonra öne geçerler. Bu geçişin en önemli sebebi tempo yaparak pelotonun hızını arttırmaktır. Bu sayede genelde etabın sonlarına doğru kaçış grubu yakalanır.
Bazen genel klasmanda iddialı birine sahip takımlar gönüllü olarak ve de gözdağı vermek için pelotona liderlik edebilirler (TdF 2011/12. etap).
Efsanevi Armstrong'un takımı Discovery Channel pelotona liderlik ederken. Lance'in sarı mayosuyla ortada korunur halde olduğuna dikkat ediniz.
Bazı takımlar özellikle pelotona liderlik etmezler. Bu takımlar, kaçış grubunda elemanları bulunan takımlardır. Hatta bu takımlar ellerinden geldiğince pelotonun hızını baltalamaya çalışırlar. Haberleşmenin ve tecrübenin az olduğu alt kategori yarışlarda bu pelotona liderlik edip "yanlış tempo" vermekle bile mümkün olabilir; yani hızlı gidermiş gibi yapıp aslında yavaş gitmek. Ama profesyonel peloton bu numarayı yemez. Yine pelotonu yavaşlatmak için hızlanmalara geç tepki vermek gibi bazı ufak tefek numaralar vardır. Doğrudan bloklamak etiğe aykırıdır.
Peloton Pozisyonu ve Bölünmeler
Peki bir bisikletçi pelotonda nerede durmalı? En önde durmanın dinamiğini gördük de, en önde olmayanlar nerede durmalı? En iyi pozisyon önlere yakın durmaktır. Önlere yakın durmanın en önemli avantajı peloton bölünmelerinde (split) ön grupta kalabilmektir. Bazen peloton ikiye bölünür; bu durumda iki büyük grup ayrı ayrı gider ve arka grupta kalanlar ön grupta kalan rakiplerinden zaman farkı yerler. Bu zaman farkı, etap önemli değil diye arkada pineklemekte olan genel klasman favorileri için çok acı olabilir.
Önde durmanın ikinci avantajı, kaçış yapması muhtemel rakipleri kollayabilmektir. Hele genel klasmanda iddialı isimler kesinlikle önlerde durmak zorundadırlar ki, kırılma anlarında rakiplerini marke edebilsinler. Sonuçta pelotonun önlerinde yer alabilmek için büyük mücadeleler olur.
Pelotonun arka kısımlarını sınıfta arka sıralarda oturan haytalara benzetirim. Genelde dinlenmek, itiş kakıştan kaçınmak için idealdir ama yine de öndeki tempo değişimlerine geç cevap verebilmek, hatta hiç verememek gibi bir dezavantajı vardır.
Yol Durumları
İlk yazımızda pelotondan ayrılmanın yollarını sprint, kaçış veya dağlar olarak belirlemiştir. Ancak iki tane yol durumu vardır ki, bunlar da pelotondan ayrılmaları sağlarlar.
Bunlardan ilki bizim arnavut kaldırımı diye isimlendirdiğimiz cobblestone (ya da kısaca cobbles) yollardır. Özellikle bahar klasikleri adı verilen tek günlük yarışlarda bu tarz yol yapısı vardır. Bu kısımlarda yol dardır, satıh bozuktur. Çoğunlukla izlenecek tek bir çizgi vardır ve bu da pelotonun ip gibi dizilmesine neden olur, ve çoğunlukla düşme ve mekanik sorunlarla kopuş meydana gelir. Düşenin veya duranın arkasında birikenler çok vakit kaybederler ve geride kalırlar.
İşin komiği, cobbles bölümlerine gelmeden önce olası kazalarda geride kalmamak için herkes pelotonun önünde olmak ister, bu da pelotonun hızını oldukça arttırır ve bu da daha çok kazalara yol açar! Cobbles kısımlarda fazla hız kaybetmemek için güçlü olmak gerekir; bu tarz bisikletçiler aynı tur genel klasman favorilerinin dağlarda yaptığını bahar klasiklerinde cobbles kısımlarda yaparlar.
İkinci yol durumu çapraz rüzgarlardır (crosswinds). Normalde bisikletçiler giderken önlerindeki rüzgarı delmek zorundadırlar. Önde rüzgarı göğüsleyelerden arkaya doğru neredeyse sonsuz sayıda bisikletçi korumadan faydalanabilir.
Çapraz rüzgarlarda ise rüzgar yandan geldiğinden koruma da yana doğrudur. Bu da korunabilecek bisikletçi sayısının yolun genişliği ile sınırlı olduğunu gösterir. Bisikletçiler bunu iyi bildiklerinden echelon adı verilen gidiş yönüne çapraz formasyonu alırlar. Ama yolun genişliği kadar sporcu echelonu oluşturduktan sonra geri kalanlar yine ip gibi dizilirler ve aralarından birinin öndekinin temposunu tutturamaması echelonu kopartır. Bu durumda peloton birbirine bağlı olmayan echelonlara bölündüğünden bu gruplar birbirlerine zaman farkı yaratabilirler. Yani, peloton bölünebilir. İşin komiği, yine kimse çapraz rüzgarlı kısımda arkada kalmamak için oldukça tempo arttırır, kaza ve bölünme riski iyice artar.
Çapraz rüzgarda giden bisikletçiler (rüzgar resme göre soldan geliyor) Arkada geride kalmış echelon'lar gözüküyor.
Dönemeçler
Bisiklet yarışlarında dönemeçler araba yarışlarındaki kadar önemli olmasa da, dikkate alınmaları gerekir. Ara yollarda dönemeçler kaçış işine yararlar; kaçış yapacak bisikletçi dönemeci döndükten sonra hızını arttırır. Arkada onu kollayan diğer bisikletçiler dönemecin görüş alanlarını kısıtlamasından ötürü geç tepki verebilirler. Üstelik öndeki sporcudan daha geç hızlanmaya başlamak zorundadırlar (adamın üstüne çıkmamak için) Bu da kaçışa yardımcı olur.
Etabın sonundaki dönemeçler yarışçıların sprint performansını etkiler; böyle durumlarda sprint trenleri oluşturmak ve sürdürebilmek de zordur.
Ayrıca dönemeçlerden küçük gruplar pelotona oranla daha hızlı dönebilirler. Bu da, etabın sonlarına doğru dönemeç bolsa pelotonun kaçış grubunu yakalayamamasına yol açabilir. Sırf dönemeç bolluğundan dolayı pelotonun kaçış grubuna yetişmesine rağmen yakalayamaması sık görülür.
İnişler
Her çıkışın bir inişi vardır. Dağlarda eğime göre bisikletçilerin hızı 10 km/h'ye kadar düşebilir. İnişlerde ise eğime göre 80-90, hatta 120 km/h'ye ulaşılabilir. Ama iniş tehlikelidir. üstelik iniş bisikletçiler için bir nevi dinlenme safhasıdır. Çıkışta ana gruptan kopmuş bisikletçiler tempo yaparak ana grubu tekrar yakalayabilirler.
İniş konusunda uzman cesaretli bisikletçiler vardır. Onlar inişleri resmen ana gruptan kaçmak için kullanabilirler. Böylelerinin inişlerini izlemek oldukça zevklidir.
Vincento Nibali'nin inişlerini izlemek her zaman keyiflidir
Gruplar
Yarışlar peloton adı verilen grupla başlar. Bu gruptan kaçış yolu ile kurtulan ve yarışa liderlik eden gruba Fransızca "tete de la course" denir. Yarışın durumuna göre bu öndeki grubu yakalamak için pelotondan ayrılan takipçi gruplara "Poursouivants" denir; bunlar sayılarına göre 1, 2 diye numaralandırılabilirler. Dağlar başladığında favorilerin olduğu bir grup oluşur; bu gruba -yanlış gibi olsa da- peloton dendiği gibi, sarı mayo grubu, favoriler grubu denilebilir. Ben babalar grubu demeyi tercih ediyorum kendimce.
Bir de "grupetto" veya "autobus" denen bir grup vardır. Bu grup dağlar başlayınca genel klasmanda herhangi bir iddiası olmayan, ama etabı zaman sınırı içinde bitirebilmek için birlik olması gereken sprinter ve benzeri bisikletçilerden oluşur. Ayrı takımlardan olmalarına rağmen dayanışma içinde birbirlerine yardım ederler. Aralarından bir yada ikisi ön grupla aradaki farkı ve kendi hızlarını hesaplayarak zaman sınırının dışında kalmamayı kontrol eder, tempoyu ayarlar. Bu grup kozlarını ise bir dahaki düz etapta paylaşmak üzere bir ittifak içindedirler...
Çok önemli bir hizmet yapıyorsunuz blog olarak. Gerçekten Türkçe kaynak sıkıntısı yeni gelişen bazı sporların, veya bilinmeyen dalların önemli sorunu. Ama sporlocasi karar vermiş herkes bisikleti öğrensin, beyzbol bilmeyen kalmasın diye. Tebrikler.
YanıtlaSilNibalinin inisini izlerken istemsiz "analar ne yigitler doguruyor" dedim :))
YanıtlaSillütfen bir gün blogu kapatmanız gerekirse yazılarınızı başka platforma taşıyın. Bu ve bir önceki yazınız bisikletle ilgili Türkçe bulunan en açık iki kaynak. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilBisiklet yarışlarını izlerken anlatılanları ve yarışta neler olduğunu anlamakta çok zorlaniyorum. Ancak blogunuzu takip etmeye başladıktan sonra taşlar yerine oturmaya başladı. Bu blogla büyük bir hizmet sunuyorsunuz. Umarım blogunuz uzun yıllar güncel kalır, tecrubelerinizden ve bilginizden faydalanirim.
YanıtlaSilHarika
YanıtlaSilturkce altyazlı en acık tek kaynak sizin yazınız sanrım
YanıtlaSil