Beyzbol, 9'ar kişilik iki takımla oynanan, ABD'nin yanısıra ABD'nin etkin olduğu Orta Amerika (bunların yanında Venezuella ve Küba) ile Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerde popüler olan takım sporudur. Oyuncular sahadaki base'ler arasında koşarak run (koşu) yaparlar; bu da futboldaki gole denk gelir. Durağan gibi gözükmesine karşın oyuncuların ve koçların kafasında binbir türlü tilkinin döndüğü zevkli bir oyundur. Zaten zevkli olmasa ABD'nde her sezon 73 milyon kişi maçları bizzat tribünden izlemezdi. Biz de bu zor oyunu kabaca anlatma işini misyon edindik nedense...Neyse, şimdi oyunu aşama aşama inceleyerek başlayabiliriz.
Atış (Pitching)
Beyzbol maçında oyun atıcının (pitcher) topu tutucuya (catcher) atması ile başlar. Arada duran vurucu (hitter) elinde sopasıyla (bat) topa vurmaya çalışır. Atıcı topu strike zone adı verilen, vurucunun dizleri ile dirsekleri arasındaki sanal dikdörtgenin içinde geçirebilirse strike, eğer geçiremezse ıska (ball diye garip bir deyimle adlandırılır) kazanır.
Önden arkaya: Atıcı, vurucu, tutucu ve hakem |
Burada atıcının amacı vurucuyu oyun dışı (out) bırakmaktır. Eğer 3 kere strike atarsa vurucu strike-out ile oyundışı kalır. Vurucu ise topa vurarak (hit) veya karşıdakine 4 kere ıska yaptırarak (walk) base'e çıkmaya çalışır.
Strike zone'un yeri |
Bunun neresi zevkli? Atıcı (+ tutucu) ile vurucu arasında bir nevi mental savaş vardır. Atıcının topu fırlatabileceği alternatif atış stilleri vardır, vurucu bunları tahmin etmeye çalışır. Eğer tahmin edebilirse işi kolaylaşır. Her pitcher'ın atmakta maharetli olduğu pitch şekilleri, hitter'ın da sevmediği atış şekilleri mevcuttur. İyi bir beyzbolcu rakibinin bu özelliklerini maç öncesi sıkı çalışmak zorundadır. Atış öncesi atıcı ile tutucu özel şekillerle aralarında anlaşırlar. TV'den izlerken tutucunun elini hazır tuttuğu yere bakarak atışın lokasyonu anlaşılabilir.
Ayrıca atıcı bazen strike zone'un dışına topu fırlatarak da vurucuyu tereddütte bırakmaya çalışır, zira eğer vurucu sopasını sallar (swing) ve topa vuramazsa, top strike zone'dan geçmese bile strike sayılır. Yani vurucunun gözleri iyi olmalı ve kendisine gelen topu strike zone'un neresinden geçip geçmeyeceğini görebilmelidir.
Bir pitcher 3 oyuncuyu oyun dışı bırakırsa yarım inning bitmiş olur. Bir beyzbol maçı 9 inning'den oluşur.
Vuruş (Hitting)
Elinde sopa ile dikilen vurucu gelen atışa karşı elindeki sopayı vurmak üzere sallayabilir veya hareket etmeden durabilir. Eğer topa vurur ama top oyun alanının dışına giderse -biraz garip bir isimlendirmeyle- faul olur. Faullü atış strike sayılır.
Eğer vurucu topa vurabilirse ve faul değilse aksiyon başlar. Vurucu vuruşunu yaptıktan sonra can havliyle birinci base'e koşmaya başlamıştır. Bu esnada savunma takımının sahaya yayılmış 9 oyuncusu (buna atıcı ile tutucu da dahil) vurulan topu tutmaya çalışırlar. Eğer savunmacılardan (fielder) biri topu yere düşmeden yakalamayı başarırsa (fly-out) vurucu oyun dışı kalır.
Vuruş sonrası top yere düştüyse bu sefer savunmacılar bu topu yerden alıp vurucu base'e ulaşmadan topu fırlatmak suretiyle base'i tutan kendi takım arkadaşına ulaştırmaya ve vurucuyu oyun dışı (ground-out) bırakmaya çalışırlar.
Eğer vurucu, vuruş sonrası top geri gelene kadar birinci base'e ulaşmışsa single, ikinci base'e ulaşmışsa double, üçüncü base'e ulaşmışsa triple yapmış olur. Eğer top faul olmayıp saha dışına düşerse home run olur. O zaman koşucu top nasıl olsa geri gelemeyeceği için koşu (run, yani skor) yapılan home base'e rahat rahat koşarak ulaşır.
Savunma
Atış yapan takım aslında savunma yapmaktadır. Sahaya şekilde görüldüğü gibi 9 kişiyle yayılırlar.
Her ne kadar LF/RF, 1B/3B gibi pozisyonlar simetrik gibi gözükürse de, aslında değillerdir. Çünkü hitter topa vurduğunda ilk olarak birinci base'e koşacağı için o bölgedeki 1B savunmacısının rolü 3B'den farklıdır. Ayrıca vurucuların çoğu genellikle sağlak olduklarından topu sahanın soluna doğru vurma eğilimindedirler; o yüzden sola dayalı bulunan 3B, SS ve LF pozisyonlarına daha çok top gelir. Maharetli hitter'lar topu ters alana da gönderebilirler. Tabii solak bir hitter vurmaya geldiğinde iş daha da değişir, bir nevi tersyüz olur.
Eldiven olan elle top yakalanır, çıplak olan elle de fırlatılır |
Oyun dışı bırakma base'lerde (thrown out) olacağından bu base'leri kapsamak (cover) gerekir. Bu o kadar kolay değildir; örneğin 1B pozisyonundaki savunmacının birinci base'i kapsaması beklense de, eğer 1B bizzat topu yakalamak için yerinden ayrıldıysa bu sefer başka bir oyuncunun (bu örnekte genelde atıcı) koşup first base'i kapsaması gerekir. Aksiyon anında kimin nereyi kapsayacağı çok karışık bir hal alabilir.
Base Oyunları ve Run (Skor)
Vurucu, topa vurduğu andan itibaren koşucu (runner) olarak adlandırılır. Skor yapmak için koşucunun sırasıyla birinci, ikinci, üçüncü ve home base'e basması gerekir. Örneğin home run olduğunda top geri gelemeyecek olsa bile vurucu sembolik de olsa koşarak bu base'lere basmak zorundadır.
Eğer koşucu home base'e ulaşamadıysa 1., 2. veya 3. base'de artık koşucu sıfatıyla durmaktadır. Yani, birinciden home base'e ulaşmak birden fazla atışa yayılabilir. Eğer base'lerde koşucular varsa artık ilk başlıkta bahsettiğimiz atış prosedürü biraz daha zorlaşır. Çünkü vurucu ile tutucu artık koşucuların base çalabileceğini (steal) de düşünmek zorundadırlar.
Base çalmak, koşucunun, atıcı atış yapmak için hazırlandığı sırada aniden base'ini terkederek bir sonraki base'e koşmaya başlaması durumudur. Eğer bu esnada top tutucuya fırlatıldıysa o aldığı topu hemen hırsızlığın yapıldığı base'e doğru fırlatır. Eğer top hırsızdan önce ulaşırsa koşucu oyun dışı kalır (caught stealing).
Eğer vurucu topa vurabildiyse ve base'lerde koşucular varsa durum iyice karmaşık hal alabilir. Bu durumda topu tutan oyuncunun tercih yapması gerekir: Örneğin üçüncü base'deki koşucu run yapmaya koşuyorsa birinci base'deki yerine home base'e topu fırlatarak skor yapılmasını engelleyebilir. (Fielder's choice)
Tek bir oyunla iki hücum oyuncusunu oyun dışı bırakma ihtimali vardır. Buna double play denir. En tipik senaryo olarak birinci base'de koşucu olduğunu düşünelim. Eğer vurucu zayıf bir vuruş yaparsa savunma topu yerden alıp ikinci base'e fırlatarak önce koşucuyu, orada topu alan savunmacı da hızla birinci base'e fırlatarak vurucuyu oyun dışı bırakabilir. Yani, bir taşla iki kuş vurulmuş olur.
Eğer home run olursa ve base'lerde koşucular varsa tek seferde 1'den fazla skor yapmak mümkündür. Eğer tüm base'ler koşucularla doluysa ve home run yapılmışsa buna "grand slam" denir ve hücum takımı tek vuruşla 4 run kazanır.
Sinyalizasyon
Beyzbol maçında garip işaretler yapan koçları filmlerden görmüşünüzdür. Koç tek seferde bir sürü işaret yapsa da (burnuna dokunma, elini koluna vurma, göğsüne vurma vs vb) bunlardan sadece teki gerçek niyeti ifade ediyordur. Bu şifreleme, elbette rakip takımın ne planlandığını
anlayamaması içindir.
Sinyalizasyon takımı yöneten koçtan başlar. Koç bu işaretleri atıcıya ve koşucularına ileterek o anda uygulanacak oyunu belirleyebilir: Örneğin koşucuya base çalmasını söyleyebilir, atıcıya kullanması gerektiği atış stilini söyleyebilir.
Sahanın içinde hücum takımının birinci ve üçüncü base'lerde de koçları vardır. Bunlar base oyunları sırasında koşucuya taktik verirler. Örneğin ikinci base'deki koşucu üçüncü base'e koşuyordur ve top sahada bir yerlere düşmüştür. Bu sırada üçüncü base'deki koç topun düştüğü yeri, topu yerden alan atıcının geri fırlatma kabiliyetini ve koşucunun hızı gibi bir sürü değişkeni o an hesaplayarak koşucuya "3'de durma, home base'e devam et" işareti yapabilir. Böylece koşucu hiç hızını kesmeden home base'e doğru koşusuna devam edebilir. Eğer koşucu skor yaparsa alkışlanır, son home base'de oyundışı bırakılırsa onu yönlendiren 3B koçu yuhalanır. Böyle de nankör bir meslektir.
Atış sırasında atıcı ile tutucu da aralarında anlaşırlar. Bu esnada işaretleri tutucu gösterir (vurucu arkası dönük olduğu için bu işaretleri göremez) atıcı da kafasını evet/hayır anlamlarında sallayarak onay verir. Ancak, ikinci base'de koşucu varsa bu işaretleri görüp vurucuya ihbar edebileceğinden böyle durumlarda atıcı ile tutucu biraz daha şifreli davranmak zorunda kalırlar.
Neden zevklidir?
Beyzbolcu bir yandan bir gülleci ya da uzun atlamacı gibi anlık performans göstermek üzere gücünü yoğunlaştırma kabiliyetine sahipken, diğer taraftan da yoğun trafikte otobanın ortasında kalmış bir yaya gibi çok hızlı karar vermek zorunda olan, ve bu iki çelişkili yeteneği beraber kullanmak zorunda olan sporcudur.
Beyzbolun çok kullanılan tabirlerinden biri de "game of inches"dir (santimlerin oyunu diye çeviriverelim). Yani hamlelerdeki ufak farkların çok önemli olduğu bir spordur. Sopayı bir inch yukarıdan sallamak home run getirirken, bir inch altta kalırsa zayıf vuruşa yolaçıp maçı kaybettiren bir double play'e yolaçabilir. Yani bu spor el titremesini kaldırmaz. Bu yüzden gerek tek tek beyzbolcular, gerekse koca takımlar basiretleri bağlandığında ardarda maçlar kaybedebilirler. Buna "slump" denir.
Maçlar
Beyzbolda çok maç oynanır. ABD'nin en üst ligi olan MLB'de (Major League Baseball) bir sezonda her takım playoff hariç 162 maç oynar. Bu ortalama olarak haftada 6 maç demektir.
Bu kadar maç yapan takımlar için atıcı yönetimi çok önemlidir. Bir maça başlayan atıcı ortalama olarak 7 inning top fırlatır, sonraki 4 gün de dinlenir. Dinlenmesi gereklidir, çünkü işi çok ağırdır; rakibin her vurucusu ile tek tek ilgilenir ve yaklaşık topu 100 kere saatte 90 mil civarı hızla fırlatır. Bu durumda her takım için 5 tane başlangıç atıcısı (starting pitcher) gereklidir.
Başlangıç atıcısı oyundan çıktıktan sonra oyuna yardımcı atıcılar (relief pitchers) girer. Bunlar daha kısa süre oyunda kalan, ama az zamanda çok iş çıkarması gereken daha efektif olan atıcılardır. Bunların en önemlisi maçta az farklı öndeyken son inning'de girip maçı bitiren (closer) atıcıdır. Bunlardan eskiden 5 tane varken, son zamanlarda sayı gitgide artarak 8'e kadar çıkmıştır.
Bir beyzbol takımı, kadrosunda 25 tane oyuncu bulundurur. Bunun 12-13 tanesi sadece atıcı pozisyonunu doldurmak içindir. Kalan 8 pozisyon için de yine 12-13 adam vardır. Bu kadar şeyi atıcının önemini belirtmek için anlattık. Bazen atıcı oyuna kötü başlar ve çok erken zamanda yardımcı atıcılar oyuna girmek zorunda kalır. Bu durum yardımcı atıcıları yorar; arada pek dinlenme vakti de olmadığından bunlar birike birike takımın genel performansına yansır. Bu kadar lafı atıcının bir beyzbol takımındaki önemini belirtmek için anlattık.
Vurucular açısından önemli olan ise vuruş sırasıdır (batting order). Her maç öncesi bu sıralama belirlenir ve vurucular bu sırada çıkarlar. En iyi vurucu 3. sırada yer alır. İlk iki sırada ise daha çok her ne pahasına olursa olsun base'e çıkabilen ve iyi base koşusu yapabilen acar oyuncular yer alır. Teorik olarak taktik ilk 2 oyuncunun base'e çıkması, 3. ve 4. sıradaki güçlü oyuncuların bunlara koşu yaptırabilmesidir. 4'den sonraki sıralar genelde vuruş gücüne göre belirlenir. 9. sırada genelde zayıf bir vurucu olan atıcı yer alır.
MLB'de oynayan takımların her birinin alt liglerde oynayan (minor leagues) kendine bağlı alt takımları vardır. Bu takımlar AAA, AA, A gibi harfle belirtili seviyede liglerde oynarlar (bir nevi altyapı ligleri). Majör takımlar bu alt takımlarıyla hemen her an oyuncu değiş tokuşu yapabilirler. Örneğin genç bir oyuncu müzmin yedekse körelmemesi için minör takımlardan birine yönlendirilir. Bazen sakatlanan oyuncular sakatlıktan çıktıktan sonra biraz form tutmak için minör takımlardan birinin kadrosunda yer alıp birkaç maç yaparlar. Yani, aslında bir takımın potansiyel olarak yüzlerce oyuncusu vardır. Bu sistem ayrıca sakatlık ve yorgunluklarda da kadro zenginliği oluşturmaya yardımcı olur.
İstatistikler
Beyzbol çok istatistiğe gelen bir oyundur. 1800'lerden beri oyunun her anı kayıt altında tutulur; bu arşiv Amerikalılar için çok önemlidir. Bu konu ayrı bir yazı konusu olabilir, ama biz burada önemli istatistik kalemlerini özetleyelim:
BA (Batting Average): Vurucuların yüzde kaç hit yapabildiğini gösterir. .300 ve üstü çok iyidir; .400'ün üstüne en son 1940'larda ünlü Boston Red Sox'lu Ted Williams çıkabilmiştir. Nedense walk ile biten vuruş denemeleri buna dahil edilmez. Walk da dahil edilen vuruş istatistiğine OBP (On Base Percentage) denir.
HR (Home Run): Oyuncunun toplam kaç kere home run yaptığı. Sanırım fazla açıklamaya gerek yok; gol krallığı gibi birşeydir.
RBI (Runs Batted In): Bir vurucunun vuruş yaptığında kaç tane oyuncuya run yaptırdığı. Örneğin base'de bir koşucu varken vurucu bir hit yaptı ve o hit sırasında koşucu run'ı tamamladıysa vurucu 1 RBI kazanır. Bunun maksimumu grand slam'dir, bu durumda vurucu 4 RBI kazanır. Beyzbolda bir oyuncunun kaç kere run yaptığı tutulsa da, kaç koşu sağladığı (yani RBI) daha önemli kabul edilir.
SB (Stolen base): Bir oyuncunun kaç kere base çaldığı. Hızlı ve akıllı oyuncular base çalabilirler. Aslında neredeyse çalmak kadar önemli olan katkısı ise atış sırasında atıcının zihnini meşgul ederek takımlarına yarar sağlamasıdır.
W-L (Win-Lose): Atıcıların win-lose diye garip ama önemli bir istatistiği vardır. Bir başlangıç atıcısı oyundan çıktığı sırada takımı galip durumdaysa ve maçın sonunda da galipse W alır.
ERA (Earned Run Average): Bu da, formülle hesaplanan ve bir atıcının ortalama olarak 9 inning'de kaç run'a izin vereceğini söyleyen bir istatistiktir. Ne kadar düşükse atıcı için o kadar iyidir. Bir atıcının sezonu genelde W-L ve ERA ile özetlenebilir.
SO (Strike out): Bir atıcının kaç kere rakiplerini strike-out ettiği. Elbette bir vurucuyu oyundışı etmenin birçok yolu vardır, ama en prestijlisi vurucuyu haybeye sopasını sallatarak yahut gelen topa sopasını sallamaya cesaret edemeyip (fanned) enayi gibi oyun dışı kalmasını sağlamaktır. Bu istatistik vurucular için de tutulur.
SV (Save): Closer adı verilen yardımcı atıcılar oyunun son inning'inde girip galibiyeti kaptırmazlarsa (oyunun o anlarında rakip çok agresif ve run kazanmak için her türlü pisliği yapmaya hazırdır) bir save kazanırlar. Yardımcı atıcılar için son derece prestijli bir istatistik kategorisidir.
E (Error): Savunma sırasında bir savunmacı tutabileceği topu elinden kaçırmak ya da topu yanlış bir yere atmak gibi bir bir şey yaparsa ve bu hata hücumun base kazanmasına sebep olursa "error" olur. Son derece subjektif olduğundan bunun takdirini maça atanmış "official scorer" (resmi skor tutucusu) adlı kişi yapar. İtiraf etmek gerekir ki, savunma beyzbolun en istatistiğe gelmeyen kısmıdır (çoğu sporda olduğu gibi).
Çok teşekkürler, harika açıklamışsınız herşeyi. Yazdığınız gibi Beyzbol Küba, Dominik Cumhuriyeri vs.(Orta Amerika Ülkeleri) ve Japonya, Kore'de en popüler spor. F1 Racing dergisinde okumuştum: Güney Kore'ye Formula 1 pisti yapıldığında ve yarış düzenleneceğinde; yetkililer halkı beyzbol izlemekten vazgeçirip Formula 1'e nasıl alıştıracaklarını tartışıyorlarmış:) Tsubasa çizgi filmi de Japon çocukları beyzboldan soğutup futbola(soccer) alıştırmak içinmiş.(Niye beyzboldan uzaklaştırmaya çalışıyorlar insanları anlamak mümkün değil!)
YanıtlaSilİstatistikler bölümününde herşeyi müthiş açıklamışsınız. Yazdığınız gibi Amerika'da kayıtlar öyle iyi tutuluyor ki; efsanevi Lou Gehrig'in 1920'lerdeki istatistiklerine bile tamamen ulaşabiliyorsunuz.
Bir başka eklemek istediğim nokta daha var: MLB'deki takımların alt takımları olduğundan bahsetmişsiniz. Aynı durum NHL'de de var. (National Hockey Leauge) Orda da her takımın AHL'de kardeş takımları var; sezon boyunca istedikleri zaman aşağıya oyuncu gönderip alabiliyorlar. Bu arada NHL'e değinmişken blogunuzda NHL yazıları da görmek güzel olurdu:) İsterseniz bu konuda yazı hazırlayabilirim.
Harika yazınız için tekrar teşekkürler; yeni yazılarınızı heyecanla bekliyorum.
NHL referansına teşekkürler. NHL'e alışamadım ne yazık ki, denedim ama olmadı :)
YanıtlaSilÖvgüleriniz için de çok teşekkürler. Okundukça yazılabiliyor.
Atış fly-out olduğu halde, 3.noktadaki koşucu nasıl run yapabiliyor bunu anlamış değilim? 2 out olduğunda bu fly-out ile 3 out olursa sayı olmuyor. Ama 0 yada 1 out varken bu şekilde fly-out olursa atış 3. noktadaki koşucu sayı yapabiliyor. Bunu anlayamadım?
YanıtlaSilSavunmacı topu havada yakaladıktan sonra, -eğer 3. out değilse- base'deki adam tag-up yaparak, yani bulunduğu base'e tekrar basarak ileri koşma hakkını kazanır.
YanıtlaSilSırf 3. base'deki değil, her base'deki koşucu koşabilir böyle bir durumda. Eğer skor olursa out olan vurucunun istatistiğine "sacrifice fly" yazılır.
http://en.wikipedia.org/wiki/Tag_up
http://en.wikipedia.org/wiki/Sacrifice_fly
Cevap için teşekkürler. Beyzbol gerçekten çok zevki bir spor.. Futbol izlemek için Digitürk abonesi olmuştum. Ama futboldan her geçen gün soğurken, ESPN ve Foxsport gibi kanallar sayesinde Beyzbol tutkunu oldum. Asıl güzel olan da hemen her izleyişten sonra yeni bir kural yeni bir özellik öğrenmek oluyor. Bir gün Amerika'da özellikle Newyork'ta statta beyzbol maçı izleyip foul olan bir topu yakalamayı çok isterdim... Ülkemizde gelişmemiş olması çok üzücü. Federasyonu da görevini yapmıyor maalesef. Sitesinde bile beyzbolla ilgili yeterince bilgi yok. Üzücü...
YanıtlaSilYalniz beyzbolda her şeyin önündeki ilk kural: Sakın Chicago Cubs taraftarı olmayın... Bir dost!
YanıtlaSilMadem bir dost söylüyor sebebini de söylemeli?
YanıtlaSilSiz aldırmayınız Sarper beye. Sizi bu başlığa alalım :)
YanıtlaSilhttp://sporlocasi.blogspot.com/2012/04/104-senelik-bu-cile.html
Madem konu beyzbol bir soru daha... Neden takımlar bazen 9. vurucu oyuncu olarak atıcı oyuncuları kullanıyorlar. Böyle bir kural mı var yoksa..
YanıtlaSilNL'de atıcılar da vururken (doğal olarak son sırada), AL'de designated hitter kuralı vardır. Buna göre atıcı yerine DH pozisyonunda yer alan ve savunmada oynamayan başka bir oyuncu vurur.
YanıtlaSilTafsilat: http://en.wikipedia.org/wiki/Designated_hitter
NL bu nedenle daha saf ve temizdir
YanıtlaSilAL de yine bu yüzden daha iyi bir ligdir. "İşi ehline veriniz" ;-)))
SilAVG. nasıl hesaplanıyor formülü mevcut mudur?
YanıtlaSilH/AB
YanıtlaSilAtıcının vuruş yapması kalecinin forvet oynaması gibi bir şey. Gol futbolda ne kadar önemliyse sayı da bezybolda. Bu yüzden AL maçları daha zevkli bence.
YanıtlaSilDünkü Rockies Dodgers maçı skor 6-1 iken yağmur nedeniyle 6. devrede iken erken bitirilmiş. 9 devre oynanmadan böyle bir şey nasıl mümkün oluyor?
YanıtlaSilMLB kurallarına göre eğer 5 inning tamamlandıysa ve maça bir sebepten devam edilemiyorsa o anki skor kabul edilerek maç sonlandırılır.
YanıtlaSilSezon içinde çok maç yapıldığından takvim çok sıkışık, ve dolayısıyla bir maçı tekrar etmek için boş gün bulmak sıkıntılı. O yüzden böyle bir kural koyulmuş olmalı.
Walk nasıl oluyor onu anlamadım acıklarmısiniz.
YanıtlaSilEğer atıcı 4 kere ıska (ball) yaparsa, vurucu 1st base'i kazanır, buna BB (base on balls) denir. Walk aynı şeyin biraz amiyane tabiridir, koşmak yerine yürüyerek oraya gidilebildiği için söylenmiş olmalı.
YanıtlaSil162 maç ve 9 inning çok fazla.Yakın zamanda oyun sayısı ve oyun süresi düşürülür diye düşünüyorum.
YanıtlaSilSezonlar ne zaman baslar ve biter
YanıtlaSilhttps://en.wikipedia.org/wiki/Major_League_Baseball_schedule
SilŞu pitcher ların win\ Lose olayında hala anlayamadığım bazınoktalar var. Detaylıolarak anlatabilir misiniz?
YanıtlaSilGenel kural: Eğer bir pitcher oyundan çıktığında takımı öndeyse ve hep önde kalıp maçı kazanırsa Win olur. Tersi de loss için geçerli.
SilEğer çıktıktan sonra galibiyet durumu değişirse no-decision olur.
Maça başlayan pitcher'lar için özel kural şudur: Win'i haketmek için en az 5 inning atmaları gerekir.
Ya starting pitcher ya da relief pitcher illa win veya loss'u alır.
Tabii yine ince ayrıntılar var:
https://en.wikipedia.org/wiki/Win–loss_record_(pitching)
savunmacı topu havada yakalarsa ne oluyor daha detaylı anlatın lütfen teşekkürler:D
YanıtlaSilSavunmacı topu havada yakalarsa vurucu oyun dışı kalır.
SilEğer base'lerde adam varsa, ve 3 out olmadıysa, bu sefer o adamlar -isterlerse- tag up yaparak, yani bulundukları base'e basıp diğer base'e koşabilirler.
https://en.wikipedia.org/wiki/Tag_up
Atıcı topu attıktan sonra tutucu topu elinden kaçırırsa vurucunun koşu hakkı olur mu?
YanıtlaSilEvet.
SilEğer tutucunun hatasıyla "passed ball", atıcının hatasıysa "wild pitch" olarak nitelenir.
Bir sorum daha var koşucu 2. Kaleden 3. Kaleye Koşarken topun kendisinden önce 3. Kaleye ulaşacağını fark edip tekrar ikinci kaleyi ele geçirmek için geriye koşu yapabilir mi?
YanıtlaSilEğer 2. kale boşsa yapabilir.
SilBu tip durumları tam olarak anlamak için "force play" mevzusunu araştırınız.
Çok çok teşekkür ederim soru sormaya devam edeceğim. Koşucuyu oyun dışı bırakmak için tutucu kaleye ayak bassa yeterli değil mi? Çünkü çoğu maçta koşucu kaleye basmak için kaydığında ya da eliyle uzanmaya çalıştığında tutucu koşucuya dokunarak oyun dışı bırakıyor. Dokunmak ya da kaleye basmak aynı şey midir?
YanıtlaSil"Tag out", yani koşucuya elde top varken dokunmak her türlü koşucuyu oyun dışı bırakır.
YanıtlaSilEğer "force play" durumu varsa, yani koşucu öteki kaleye varmak zorundaysa kaleye ayak basmak yeterli.
Eğer force play yoksa, yani koşucu önceki kaleye geri dönebilecekse "tag out" yapılması lazımdır. Bazen koşucu iki kale arası gidip gelerek savunmacıları oynatabilir. Bu duruma "rundown" denir ve diğer koşuculara zaman kazandırabilir.
İyi günler vurucu topa vurduktan sonra top sopaya çarpıp arka tarafa geçtiğinde tutucular topu arkaya gitmesine rağmen koşup havada yakalarsa vurucu oyun dışı kalır mı? 2. Sorum yine vurucu topa vurduğunda top oyun alanının içine girdikten sonra yan çizgiler ya da arka tarafa çıkarsa oyun devam eder mi?
YanıtlaSilSoru 3 - base deki koşucular atıcının top elinden çıktığı her an koşu yapabilir mi? Örneğin atıcı hatalı bir atış yaptı (gizli kareyi tutturamadı vs ) koşucular buna rağmen koşabilir mi? Koşarsa hakem ikaz edip eski yerlerine geçmeleri mi beklenir?
1. Kalır. Üçgen dışında yere düşen her top fauldur. Ama faul olacak top yere düşmeden yakalanırsa out olur. Zaten görmüşsünüzdür, bazen topu tribüne uzanarak yakalar oyuncular.
Sil2. Devam eder. Hatta öyle toplardan triple, ve çok ender de olsa "inside the park home run" olabilir.
3. Yapabilir. Hatta top atıcının elinden çıkmadan da koşabilir. Zaten base çalma böyle yapılır. Sadece atış sonucunda faul olursa tıpış tıpış yerlerine geri dönerler. Ayrıca bkz. "live ball"
3. Cevap sadece atış sonunda derken? Burayı tam anlayamadım. Yani atıcı topu attıktan sonra hata oldu örneğin sopaya çarpıp arkaya gitti koşu yapılır diyorsunuz. Hangi durumda geri dönerler biraz açabilir miyiz?
YanıtlaSilBir soru daha softbolla beyzbol arasındaki fark sadece atıcının atış şekli midir? Atışta vurucuya giden top kriketteki gibi yere çarpsa olur mu yoksa hemen hemen her şey beyzbol gibi midir?
> ani atıcı topu attıktan sonra hata oldu örneğin sopaya çarpıp arkaya gitti koşu yapılır diyorsunuz.
SilÖyle demiyorum, tam tersi koşu yaptıysa bile boşa gider, tıpış tıpış orijinal yerine geri döner.
Softbolu bilmiyorum. Top yumuşak mıdır acaba? :)
Softball'da top daha büyük ve yumuşak. Atış el altından yapılır (underhand), iki base arası mesafe daha kısadır. Kız oyunudur ve bu blogda ismi anılmaz -_-
SilO zaman yaşasın beyzbol verilen bilgiler benim içim çok değerliydi teşekkür ederim.
YanıtlaSilO zaman selamlar olsun , bir soruda benden intentional walk(kasitli yuryus) nedir , hangi durumlarda yapiliyor bir fikrim var ama emin degilim
YanıtlaSilSıradaki batter'dan korkulduğunda veya bir sonrakinden korkulmadığında top bilerek ball atılarak intentional walk yaptırılır.
SilMesela bir sonraki batter pitcher ise, 2 out ise ve walk yapmak bir zarara yolaçmayacaksa yapılır, sonrasında pitcher -genelde- kolayca oyun dışı bırakılarak inning bitirilir.
Bir batter çok formda ise sonrakine fazla bakılmadan da yapılabilir.
Bir de, mesela base'lerden first and third dolu ise bu runner'lar için istedikleri anda steal attempt yapabilmeleri için çok avantajlıdır. Eğer intentional walk yapılırsa tüm base'ler dolu olur ama bu sefer de force play aktif olacağından kolayca out ve hatta double play yapabilmek mümkün olacağından da tercih edilebilir.
Teşekkürler ilgin ve alakan için , o zaman bir soru daha bu savunma takımının insiyatifinde midir sadece yani hücum takımı itiraz edemez , yada karşılıklı anlaşılan birsey degildir. Son olarakta emin olmak için soruyorum ki sanırım bu kural , strike 1 veya 0 iken foullu vurdugunda strike hanesine işliyor ama strike 2 oldugunda foullu vuruslar strike sanırım kural gereği işlemiyor yada ben mi yanlış biliyorum. Ve tekrar teşekkür ediyorum sana...
SilSavunma takımının insiyatifindedir. Zaten pitcher topu vurulamayacak kadar uzağa attığı için hücumun yapabileceği bişey yok. Ama bir de yakın zamanda kural değişti, artık 4 manasız atış yerine doğrudan da yapılabiliyor.
Silhttps://www.mlb.com/news/questions-about-the-new-intentional-walk-rule/c-217773876
Strike-foul kuralı da aynen dediğiniz gibi. O yüzden bazen batter'lar 2 strike'dan sonra devamlı foul vurarak pitcher'ı yormaya çalışırlar.
Ben de bir soru sormak istiyorum. Bazen vurucu bir vuruş yapıyor. Fakat koşmuyor ve bu vuruş ne ball ne de strike sayılıyor. Nasıl bir vuruş bu açıklayabilir misiniz?
YanıtlaSilBu vuruş foul'dur. Yani vurulan top diamond içine düşmüyordur.
SilNormalde foul strike sayılır. Ancak pitcher'ın count'u 3 olduysa artık strike sayılmaz. Başka bir bakış açısından, foul ile strike-out olmaz.
Muhtemelen siz de o duruma denk geldiğiniz için kafanız karışmıştır (hangimizin karışmadı ki?)
Batter'lar bu kuralı pitcher'ı yormak için devamlı foul yaparak "abuse" ederler. Abuse dediğime bakmayın, gayet oyunun içine dahil bir taktiktir.
Şöyle bir sorum olacak. Baseball ile animelerde tanıştım. Hiç oynama fırsatı yakalayamadım. Sürekli izliyorum ve bilgisayarıma bildiğim ilk oyununu indirip oynamaya başladım. Yıllardır oynuyorum ancak bir merak ettiğim nokta var. Iki çeşit sopa türü var. Bir tanesi daha ince iken diğeri daha kalın ve geniş bunun sebebini çok merak ediyorum. "Bunt" tarzı vuruşlarda daha kolaylık sağladığı için mi geniş sopa kullanıyorlar yoksa daha ağır bir yapıya sahip olduğu için daha uzun vuruşlar için mi?
YanıtlaSilBu sorunun yanıtını kendi başıma bir türlü veremedim.
Bu arada bazı vurucuların kullandıkları vuruş stiline göre "strike zone" değişim gösteriyor sanırım böyle bir bilgi de işinize yarar mı bilmem ama keşfettiğim bir şey sanırım.
Verdiğiniz bilgiler çok hoş ve güzel. Ülkemizde de baseball ın konuşulması çok güzel beni mutlu etti. Emeğinize sağlık.
Çok teşekkürler.
SilValla ben MLB'de sopalar arasında anlamlı bir farklılık göremedim. O açıdan bişey diyemiyorum. Ama mantıken kalın olursa contact çok, power az olur, ince olursa contact az, power çok olur denebilir.
Strike zone vuruş stiline göre değil, vurucunun anatomisine göre değişir. Şöyle ki, yatay eksende home plate'ün üstü (ki bu değişmez), dikey eksende ise vurucunun dizleri ile üst gövdesinin ortası arasından geçer. Bu durumda da uzun boylu vurucuların daha büyük strike zone'a sahip olacağı söylenebilir.
Bir de yarı espri yarı ciddi olarak hakemlerin de strike zone'ları olduğu söylenir. Kimi hakem köşelerden, kenarlardan daha çok strike verir, kimisi daha az verir gibi. Bu da atıcının davranışını etkileyebilir.
Inside park homerun u da ekleyebiliriz buna pek rastlanmadık bir şey olsa da genelde dış sahaya giden vuruşlarda savunmanın hatası ve vurucunun hızlı oluşuyla,topun sahanın içinde kalması durumunda koşucu başlangıç kalesine kadar top gelmeden koşmasına deniliyor. Yani dediğim gibi pek rastlanmasa da homerun'lar sadece saha dışına giderek vurulmuyor. Bu güzel yazıya bir bilgi de ben ekleyeyim istedim. Elinize sağlık
YanıtlaSilEk bilgi için teşekkürler.
SilYazıyı yazalı bayağı oldu, o yüzden net hatırlamasam da, muhtemelen çok da ayrıntı verip kafa karıştırmayayım diye yazmamışımdır.
Belki "Garip oyunlar" gibi ayrı bir yazı yazmak lazım.
merhaba vurucunun vurduğu top havada 2 defa sopasına çarparsa ya da vurduğu top yere çarpıp tekrar sopasına çarparsa ya da vurduğu top sekip kendine çarparsa ne olur 3 sorumun cevabını merak ediyorum.
YanıtlaSilKural kitabını açıp incelemeye üşendim açıkçası. Ama top bir kere oyunda olduktan sonra, yani batter runner'a dönüştükten sonra "topun dokunduğu runner oyun dışı kalır" kuralı uygulanır diye düşünüyorum. Yani runner'lar toptan kendini sakınmak zorunda. Sopa da büyük ihtimalle runner'a dahildir.
Sil