6 Temmuz 2013 Cumartesi

Bayandan 2013 TDF ve Korsika Anıları

Beyaz yakalıların yıllık izni ne kadar kıymetlidir bilirsiniz. Hele yaşınız ilerlemiş ve gezmek istediğiniz yerler bitmemiş ise.. Korsika’nın yelkenciler için bir cennet oluşu ve 2013 Fransa Turu’nun buradan başlaması yıllık iznimizde ne yapacağımızı belirlemişti.

Korsika’ya İstanbul’dan direk uçuş yok. Air France, Marsilya veya Paris aktarmalı uçuşlar ile adanın Calvi ,Ajaccio ve Bastia şehirlerine gidiyor.Aynı zamanda ‘Corsica Ferries’ ile Nice veToulon’dan yine Korsika’nın bu üç kentine ulaşım var. Biz hem maliyet hem de uçak ve feribot saatlerini ayarlamanın zorluğu nedeniyle Ajaccio’ya  uçmayı tercih ettik. Biletlerimizi de ta geçen  Kasım ayında satın aldık!! 

Korsika’nın batısında, adanın ortasına yakın  Ajaccio şehrinde kalmaya karar verdik. Bunun nedeni, TDF etaplarına en kolay buradan ulaşacağımızı hesaplamış olmamızdı. Korsika, idari açıdan, merkezi Bastia olan Yukarı Korsika ve merkezi Ajaccio olan Güney Korsika diye iki bölgeden oluşmakta. Ada 1.000km’lik kıyısı ve 2.000mt’nin üzerindeki tepeleriyle muhteşem bir doğaya sahip. Adanın orta bölümü tamamen yüksek tepelerden oluşuyor.Yollar tünel açılmadan, doğayı koruyarak yapıldığından, şehirler arası yolların uzunluğu kuş uçuşu mesafeden çok fazla.Örneğin, Ajaccio-Porto Vecchio’nun kuş uçuşu mesafesi 60km iken, araba ile gidilebilecek en kısa yol 140km!!Bu 140km de,virajlı bir yol olduğu için yaklaşık 2,5 saat sürüyor. 

TDF Porto-Vecchio  Bastia etabının startına gitmek için bir heyecan sabah 6:30’da kalktık.Startı kaçırmayalım diye kahvaltı yapmadan arabaya atladık ama GPS’i ayarlamadan çıktığımız için Ajaccio içinde  dört döndük ve otelde unuttuğumuz harita ve arabanın evraklarını almak için otele geri döndük..7:30 gibi Ajaccio’dan Porto-Vecchio’ya gidiş yollarını keşfetmiştik.. 

Porto-Vecchio’ya saat 10:00 gibi varıp hemen limana yöneldik. Ama,  akreditasyon ile ilgili belgeleri veren feribotun bir önceki gece  Bastia’ya hareket ettiğini öğrendik.Tour Village denilen, basın ve davetlilere ayrılmış bölüme tel örgülerin arkasından bakıp, bariyerlerin ardından bisikletçilerin takım otobüsleri ile start’a gelişlerini izledik.  Akreditasyon ile ilgili print ettiğimiz mail ile TDF Village’a bir kez daha girmeyi denedik maalesef yine kibarca kovulduk. Bu moral bozukluğu nedeniyle Sarper ile birbirimize sataşabiliriz endişesiyle bir süreliğine ayrıldık. Ben Porto-Vecchio marinasında kurulan TDF Village’ı ve ekip otobüslerini kamerama en iyi alabileceğim açıyı aramaya koyuldum.Marinadan biraz uzakta küçük bir tepede kendimce iyi bir açı yakaladım. Burada kentin yerlisi yaşlı bir karı koca ile tanıştım. Meğer bizim Anadolu köylülerine benzeyen bu çiftin bahçesindeymişim. Bana iskemle getirdiler, Fransızca bir şeyler söylediler ama ben anlamadığım için ‘Orövuar’ deyip  yanlarından ayrıldım. 
Küçük tepeden Porto-Vecchio ve takım otobüsleri
Porto-Vecchio marinasında, TDF’ı sunan Daniel Mangeas’ın sesi yükselmeye, yavaş yavaş bisikletçiler takım otobüslerinden inmeye başlayınca panik halinde Sarper’i aramaya başladım. Sarper’in imza töreninde olduğunu öğrenip ben de onun yanına gittim.TDF imza töreni halk ile bisikletçilerin en yakın olduğu nokta, hele en ön sırayı kapabilirseniz.. Daniel Mangeas, nefes almadan, kendine özgü tonlaması ile imza atmaya gelen bisikletçileri tanıtırken halkın tezahüratları arasında bol fotoğraf çektim.Önümde boyu 2mt, kolları 1,5mt  bir adam olmasaydı daha iyi fotoğraflarım olacaktı..  
Soldaki kol olmasa güzel bir Contador fotosu
Mark Cavendish Porto-Vecchio'da imza attıktan sonra

Bisikletçileri sadece üzerinde sarı,yeşil,puanlı ve beyaz mayo varken tanıyabilen ben, TDF’ın ilk yarış günü kimsede daha bu mayolardan olmadığı için çok zorluk çektim. Contador, Valverde,  Evans, Froome,  Cavendish, P. Gilbert, R. Porte, M. Kittel ve Greipel istisna!! Contador’u esmer yüzü ve tipik vücüt yapısıyla, Valverde’yi kirli sakalı,Cadel Evans’ı yüzünün geniş hatlarıyla ayırt edebiliyorum. Chris Froome’u uzun buyu ve sıska kollarıyla, Cavendish’i İngiltere yol şampiyonu formasıyla,Philippe Gilbert’i bozuk cildiyle,Porte’yi kısa boyuyla,Marcel ve Greipel’i ise adaleli iri Alman yapılarıyla hemen tanıyabiliyorum..Bir de J.J Cobo..Elinde eldiven olmayan  yarışçılardan biri.. 2008 senesinde Türkiye turunu izlemeye gittiğimizde yarış sonrası Juan Jose Cobo’dan eldivenlerini istemiştim. Cobo bana İspanyolca bir şeyler söylemişti ve tonlamadan olumsuz bir cevap olduğu belliydi. Ben ‘Ne kadar kaba adam, eldivenini vermek istemiyor, takımda yüzlerce Saunier Duval eldiveni vardır..’diye düşünürken yanındaki Klöden onun eldiven takmadığını  söylemişti.. 

Yarışlarda fotoğraf çekme merakım ilk MTBTR.com(twitter@MTBTR) “acar muhabir” sıfatıyla 2007 Kapadokya MTB Avrupa Şampiyonluğu ile başlamıştı. Burada Junior klasmanında yarışan ve finişe toz toprak ve kan revan içinde geldikten sonra matarasındaki suyu yüzüne dökerek gözlerini açmaya çalışan bir bisikletçinin durumu beni çok etkilemişti. Onun fotoğrafını çekmiştim. Yıllar sonra o genç  bisikletçi dünyanın en iyi sprinterlerinden biri oldu: Peter Sagan!! Porto-Vecchio’daki imza törenindeki Peter Sagan artık çok ünlü bir yol bisikletçisi idi ve tanıması çok kolaydı!! 
2013 TDF Porto-Vecchio Peter Sagan
2007 MTB Kapadokya Avrupa Şampiyonluğu - Peter Sagan 
Açılış seromonisinde,  hava akrobasi gösterisini izledikten sonra, kalabalığı yararak Start’a doğru ilerleyip kameranın zoom’u sayesinde  bisikletçilerin bekleyişini resmettik.
Porto-Vecchio start alanı

Bisikletçiler gittikten sonra, sabahtan beri aç ve susuz dolaştığımızı,  saatin de 12:30 olduğunu fark edip, marinadaki ‘Le Bistrot’ restoranında güzel bir öğlen yemeği yedik. Ben hafif  şeyler yemek istediğimden deniz ürünleri salatası söyledim,muhteşemdi..Sarper deniz ürünleri Carpaccio’su yedi,o da harikaydı.. Restoran herkese tavsiye edilir. 

Porto-Vecchio’nun sevimli eski şehrini birer dondurma alıp gezdikten sonra 30km uzaklıkta olan Bonifacio’ya gittik. Öğleden sonra herkes siestada olduğu için  çok tenhaydı. Bonifacio beni Porto-Vecchio’dan daha çok etkiledi. Şehir denize uzayan ince uzun bir yarımada ile karayı yaran yine ince uzun bir çok koydan oluşuyor. Bonifacio’da yaklaşık dört saat kaldık.Yarımadayı, eski şehrin içine girerek, harika manzaralarını seyrederek çok rüzgarlı bir günde gezdik. Şehir, Korsika’nın Sardunya adasına en yakın noktası durumunda.Sardunya adası rahatlıkla gözüküyor. Daha önceden gözüme kestirdiğim ’Kissing Pigs’ restoranında, saat erken olduğu için yemek servisi başlamamıştı. Çok istediğim halde yemek yiyemedik. “Chez Denis” adlı eşek eti satan bir kasaba rastladık... Bonifacio’da motor turu yaparak yarımadanın etrafındaki eski şehri ve doğasını seyretmek gerekir. Zamanımız olmadığı için falezleri ve doğayı ancak şehrin içinde bulduğumuz açılardan seyredebildik ..Yine de muhteşemdi.. 
  
Bonifacio yarımada üzerindeki eski şehir ve koyu

Bonifacio yelkenli cenneti

Bonifacio ve falezleri

TDF Bastia-Ajaccio etabı bize ilaç gibi geldi. Ajaccio’daki ‘Mega Smeralda’ feribotunda akreditasyon işini halledip, kartlarımızı boynumuza astıktan sonra sticker’ımızı da arabamıza yapıştırıp, saat 14:00’den itibaren halka kapatılan Ajaccio yollarında yarışın son km.lerini ve finişi keşfe çıktık. Finişe sadece tekne ile gidilebildiğini öğrenince arabamızı basına özel ayrılan  park yerine bırakıp tekne için sıraya girdik. Ancak akreditasyon işi ve tekne sırası buradaki iki cümle kadar kolay olmadı. 

Akreditasyon ve DG

Sonunda akreditasyon sahiplerinin binebildiği tekne bizi finiş alanında kurulan TDF Village’ına getirdi.TDF Village’ı Napolyon Bonapart’ın gömülmek istediği  ‘Sanguinaires’ Adaları’na yakın bir yerde kurulmuş, çeşitli bölümlerden oluşuyordu. Bölümler,akreditasyon sahiplerini sınıflandırıyor.Bu sınıflara göre yarışı izleyeceğiniz yer belirleniyor.Bizim yerimiz finiş çizgisinden  uzakta muhabirlere ve  fotoğrafçı olmayan basın mensuplarına ayrılan yerdeydi.Buranın yanında, finiş çizgisine daha yakın ve parkurun üzerinde durabilen fotoğrafçıların yeri bulunmakta.Fotoğrafçıların yanından finiş çizgisine kadar ise VIP ve yeme içme yerleri var. TDF Village VIP bölümünde, kontrol açığının olduğu bir noktadan dalıp Ajaccio’daki finişi çok güzel bir açıdan seyretme imkanı bulduk!! 2.etabın birincisi, Sarı Mayo sahibi Jan Bakelants’a tebrikler! 

Jan Bakelants ve Sarı Mayo
Ajaccio finişe geliş,dönüşte sıkıntı var.

Tour Village Ajaccio finiş

Etap sonrası şehrin merkezine gitmek için gelen tekneye binmeden önce verdiğimiz savaşı anlatmam gerek. Gün boyunca belli saatlerde, şehir merkezinden  Village’a akreditasyon sahiplerini taşıyan tekneye, yarış bitince  şehir merkezine gitmek isteyen yüzlerce insan binmeye kalkınca, olay batmak üzere olan bir gemiden filikalara önce kim binecek haline geldi. Bu durumu fark eden TDF organizasyonu basında olumsuz bir haber çıkmasını önlemek için civar botları da bu olay içine sokup  akreditasyon sahibi basın mensuplarını 5’er 10’ar  öne almaya başladılar. Ancak 100’lerce kişinin bulunduğu sıradan öne geçmek  üzere önümdeki insan duvarını yarabilmek için fiziksel güç yetmiyor. Aynı zamanda  demir bariyerlerin üzerinden  mini etekle frikik vermeden atlamak için de medeni cesaret gerekiyordu. Ancak Sarper’in bulunduğu yerdeki  bariyer açılıp, basın mensuplarını tekneye çağıran TDF ekibine doğru yürüyen kocamı görünce hem fiziksel güce hem de medeni cesarete sahip olduğumu gördüm ve kendimi iskele üzerinde tekneye doğru koşarken buldum. Sonunda  tekneye binmeyi başarmıştık.. 

TDF 3.Etabının bizim için özel bir yeri var. Ajaccio-Calvi etabında hem start’ı hem de finişi seyredeceğiz. Ajaccio start’ına gitmeden önce, bizim otelde kalan Cannondale ekibinin kahvaltı için restorana inip inmediğini kontrol ettik. Restoranda kimseyi göremeyince direk  Ajaccio merkezindeki Place Miot’a yola çıktık. TDF Village’da şarap ve jambonlu sandviç yiyerek yaptığımız kahvaltı sonrası kendimizi alışverişe verdik. Bu tip organizasyonlarda maalesef  sadece erkeklere ve çocuklara hitap eden ürünler satılıyor.Bayanlar için,  hele benim gibi XS giyen biri için hiçbir ürün bulunmuyor. Ama kadınların ne kadar ısrarcı olduğu unutulmasın, kendime 16 yaş için satılan bir sarı mayo satın almayı başardım!! 

Start öncesi alışverişi tamamladıktan sonra takım otobüslerinden inip, imza atmaya giden bisikletçilerin yanına gittik. Ajaccio start’ı öncesi Chris Froome ile çektirdiğim fotoğraf ve start çizgisinde AC/DC dinleyerek yarışın başlaması bekleyen bisikletçiler arasında duruşumu  bu seyahatin en güzel anları!! Akreditasyon sayesinde start alanındaki bisikletçilerin arasına girme hakkımızı görevlilerin tüm ‘’Madame!!’ uyarılarını kulak arkası yaparak sonuna kadar kullandım.Start alanında Philippe Gilbert’i röportaj yapılırken, Chris Froome ve Rein Taaramae’yi start için geri sayımda beklerken izledim.

Chris Froome ve DG

Ajaccio Start öncesi Cadel Evans imza atmaya giderken
Philippe Gilbert ve Jan Bakelants Ajaccio start öncesi(Foto:SG)

Chris Froome ve Rein Taaramae Ajaccio start alanı.Froome'un kaskına dikkat!

Start sonrası bisikletçilerin arkasından Calvi’ye doğru yola çıktık.Ajaccio- Calvi arası kuş uçuşu 70km’lik mesafe olmasına rağmen,Korsika’nın doğası nedeniyle 165km yani yaklaşık 3 saat sürecek bir yol var. Ajaccio’dan giderken, adanın tam ortasında ve Korsika’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Corte’den geçiliyor. Corte’ye gelene kadar çok virajlı ve uçurumlu yollardan geçiliyor.Bu yolları yarış sonrası hava karardıktan sonra geçeceğimizi düşünerek biraz ürperiyorum ama yapacak bir şey yok.. 

Calvi’de finiş alanına geldiğimizde bisikletçilerin son 30km’ye vardıklarını öğrendik. Ben kendime sakin,  kamera açısı çok güzel bir yer belirledim. Ancak tam önüme ‘TV France’in  kocaman kameraları ve benim üç mislim elemanı gelince bütün moralim bozuldu. ‘’Biraz ayıp olmuyor mu?’ deyince de ‘TV France bu! TDF’ı yayınlamakla görevli..Haydi anca gidersin..’gibi bir cevap aldım.Biraz afra tafra yapıp,kös kös biraz daha ön tarafa ilerledim. Bisikletçiler finişe geldiğinde çekeceğim resimlerde  seyircilere ait bolca el kol çıkma olasılığı  çok yüksekti..
TV France tarafından kovulmadan önce Calvi finişte DG
Calvi’de finişi fotoğraf makinasından seyrettiğim için, uzun süre kameramda yakaladığım Peter Sagan’ın etabı  birinci bitirdiğini düşündüm.Hatta ödül törenini seyrettikten sonra Sarper’e dönüp ‘Simon Gerrans’ın neden podyuma çıktığını bile sordum.Ödül töreninde en büyük tezahüratı bayrakları ile gelen Peter Sagan hayranları yaptı. Sagan yeşil mayoyu giyerken çığlık çığlığa ortalığı ayağa kaldırdılar. Etap sonunda sıcaktan ve yaptığımız kilometrelerce yolculuktan iyice yorulmuştuk.TDF Korsika Grand Départ’ı Calvi’deki finiş ile bitmişti..Biz de bitmiştik.. 
'Simon Gerrans Calvi'de neden podyuma çıktı?'

Yarış sonrası Calvi’nin eski şehrine  gidip, sokaklarında yürüdükten sonra marinaya indik. Calvi çok şirin bir şehir. Marina çevresindeki restoran ve barlar çok keyifli. Şehrin ara sokaklarında dolaşacak enerjimiz ve vaktimiz olmadığı için marinadaki bir barda cin tonik içerek  Fransa Turu’na veda ettik. 
Calvi Marina



Calvi Marina'da cin tonik ile TDF Korsika'ya veda(SG,DG)

Korsika’da parmak ısırtanlar: Ajaccio start alanı ve AC/DC eşliğinde başlayan etap! Bonifacio’nun doğası! Calvi’nin turkuaz renkli plajları! Ajaccio-Corte arasındaki uçurumlu virajlar! TDF Ajaccio finiş sonrası şehir merkezine gitmek için yaşananlar! Jan Bakelants’ın sarı mayosu! Chris Froome’la fotoğraf! TV ve fotoğrafçılara verilen ayrıcalık! Ajaccio’daki Neptune üçlemesi(restoran,plaj ve kedi)! Sarper’in çektiği Gilbert,Bakelants fotosu! 

Korsika’yı sadece tatil amaçlı görmek isteyenlere tavsiyeler: Adanın mutlaka görülmesi gereken şehirleri Bonifacio ve Calvi. Biz Bastia ve Porto’yu görmedik. İkisinin de görmeye değer yerler olduğu söyleniyor. Ancak Ajaccio ve Porto-Vecchio bir haftalık bir tatilde pas geçilebilir. Ajaccio’daki Napolyon Bonapart’ın evi benim gibi ev müzesi gezmeyi sevmeyenler için bir hayal kırıklığı olabilir.  İnglizce hiçbir bilgi yok, hep Fransızca. Müzeden çıktıktan sonra Korsikalılar’ın Fransızlar’la yüzyıllar öncesinden gelen sürtüşmeleri nedeniyle Napolyon’u sevip sevmediklerini bile anlayamadık.

Artık evimizdeyiz..TDF Etaplarını TV’den seyretmek de çok eğlenceli..(twitter:  @denizgunsal)

1 yorum:

  1. Juan Jose Cobo ile eldiven muhabbeti ve nostaljik Sagan resmi iyiymiş gerçekten. Sizi ve eşinizi yazılarınızı okurken baya bir kıskandık bu arada. Ayrıca sanırım resimlerin çoğunu siz çekmişsiniz Sarper Bey'in Nikon İphone'dan küçükmüş :) Allah sizden razı olsun Deniz Hanım :) paylaşımlarınız için de ayrıca çok teşekkürler..

    YanıtlaSil