(Fransa Turu 2015 Parkur Tanıtımı)
TOUR DE FRANCE 2015 (II. Hafta)
16. ETAP (BOURG-DE-PEAGE - GAP, 201 km)
-Taşkafa Geraint-
Akşam yemeğine çağırırken gerildiğin, dördüncü dubleden sonra mutlaka bir arıza çıkaran kuzen gibi. Teyzene hürmetinden çağırırsın, gözün bütün akşam kadehlerini sayar. Masa da olacakları bilir, neşenin arkasına sinmiş gergin bir bekleyiş havası vardır. Olay çıkacağı garantidir de büyük mü olacak, çabuk mu atlatılacak orasını bilemezler. Sofrada mutlaka durumu bilmeyen, algılamamış veya abinin huyunu bilmeyen bir de sazan olur. Durur durur, salak bi laf eder, zaten havayı koklayan kuzen "Ne demek istedin sen şimdi?" kalıbıyla dalar, gece berbat olur.
Bu hıyar kuzeni bisiklet camiası Col de Manse olarak tanır. Ne zaman parkurda olsa bir olay olur. 2003'de Lance ile beraber inmeye çalışan Joseba Beloki'nin spor yaşamı bitmişti. 2013'de Contador düştü. Neyse ki, bu kez, cam çerçeve inmedi, Geraint Thomas ve Tony Gallopin'e sadece birkaç dakikaya maloldu. Gallopin'in hangi virajı alamadığını bilmiyoruz, görmedik. Fakat sazan misafir Warren Barguil'in çarptığı Geraint Thomas telgraf direğine şakaktan girdi, uçup gözden kayboldu. Elimiz ayağımız titreyerek haberini beklerken baba finişe sadece bir dakika kayıpla vardı. Harbi "Taşkafa"ymış! Bu arada İskoçlar cimri diye bilinir, Galliler de farklı değilmiş, Geraint süper mal düşkünü çıktı. Gazetecilere beyaz gözlüklerini kaybettiğinden yakınıyordu. Bu arada Barguil, kaza öncesinde Tejay'den omuz yediğini söyledi ama ihale onun üstüne kaldı bile. Geçmiş olsun. (Özel Not: Şimdi bir kısım medya çıkıp, düşen gözlüğümü almak için benim de yarışı bıraktığımı yazabilir. Evet ama gözlük sponsorumuz yoktu o zamanlar, Allahın gavuruna Oakley'imi yediremezdim!!)
10 yıl sonra Peter Sagan ne zaman bisiklet camiasının saygısını kazanmıştı diye sorarlarsa 20 Temmuz 2015 tarihini verin. Çocuk kültürsüz bir ököz ama harbi büyük yarışçı. Kimse yarış kazanamamasına takılmasın. Kazandı, daha da kazanacak. Büyük yarışçılığını, inatçılığını son üç gündür artık çok net görüyoruz. Dün, Yeşil Mayo puanlarını almasına rağmen kaçışı bırakmaması, son yokuşta kiimseye izin vermemesi süperdi. Ruben Plaza hariç tüm atakları tek başına önledi. Hatta bir ara C. Riblon isyan etti. Ruben Plaza'yı da inişte yakalar geçerim diye hesapladı ama İspanyol'a çok zaman bıraktı. Plaza zirvedeki bir dakikalık avantajını kaybetmedi, beklendiğinden çok daha iyi indi ve etabı kazandı. Sagan'ın mental sofistikasyonuna gelirsek, dünden iki anektodlat konuyu örnekleyeyim: Finişi ikinci olarak geçerken eliyle kalbine vurması çok anlamlı bir hareketti değil mi? "Ben böyle bir cesuryüreğim işte!!" mesajıydı. Hayır, değilmiş. Wolf of Wall Street filmindeki Matthew McConaughey'nin hareketiymiş, öyle açıkladı... "Neden bu kadar agresif yarışıyorsunuz?" diye soran kadın gazeteciye de "Benim taş..larım kocaman!" diye cevap verdi. Tanrı Sagan'a çok yetenek vermiş, gerisini koyvermiş durumu.
Etapta Genel Klasmancılar'dan bir tık çıkmadı. Contador son yokuşta bir kez denedi ama belli ki güçlü değil. Nibali beklenen gurur ataklarına başladı. Yokuşun sonuna doğru yürüdü gitti ve finişte 28" saniye fark att. Ama o kadar geride ki, pek bir şey farketmedi. VAlverde'nin inişe ok gibi başlayıp sonra tempoyu Team Sky'a teslim etmesi ilginçti. Froome'un da doğru bir rehberle gayet güzel yokuş indiğini görmüş olduk.
GENEL KLASMAN ZAMAN FARKLARI (15. ETAP):
1. Chris Froome.........64h 47'16"
2. Nairo Quintana..............3'10"
3. Tejay Van Garderen.......3'32"
4. Alejandro Valverde........4'02"
5. Alberto Contador...........4'23"
6. Geraint Thomas.............5'32"
7. Robert Gesink................6'23"
8. Vincenzo Nibali..............7'49"
9. Bauke Mollema..............8'53"
10. Warren Barguil............11'03"
Yarış yarın Alpler'e taşınacak. Asıl mücadele Froome-Nairo'dan çok Nairo-Tejay-Valverde-Alberto arasında olacak gibi. Tek soru işareti Team Sky domestiklerinin yorulmaya başlamaları. Yokuşlard çabuk dökülmeye başladılar. Froome'un hiç zayıflık göstermemesi lazım. Yarınki etapta beş tane kategorize tırmanış var (17. Etap: Digne-les-Bains - Pra Loup, 161 km). Son ikisi, 1975'de Eddy Merckx'in défaillance* geçirip Tour'u kaybettiği Col d'Allos ve Pra Loup kombinasyonu. "Merckx'i bitirdim size neler yaparım ülen!!" diyen yokuşlar değil pek. Fakat ilk dinlenme gününden sonra, Pireneler'de Froome'un yaptıklarını gördük. Bu kez tersi olur mu? Umut garibin ekmeği, ye Memet ye!
Allos inişinde Nibali yine gider, ona katılan olur mu bilmem. Quintana dün süper pasif gözüktü. Tek mermisini Alpler'e saklıyor gibi. Ama hangi etaba? Kaçış grubunda Astana ve Movistar'dan yokuşçu tipler görürseniz bir takım planlar olduğundan şüphelenebilirsiniz...Inınınınnn...
*défaillance: Zafiyet, güçsüzlük, başarısızlık demek. Fransız bisiklet jargonunda açlık krizi, bonklama, kriz gibi kelimelere karşılık kullanılıyor. Söylemesi kulağıma çok hoş geliyor: "defayyans"
13-14-15. ETAP
-Bayram Dönüşü-
Hem aile hem bisiklete biraz zaman ayırdım, etap tahlilleri aksadı, kusura bakmayın. Spor Locası yazar ve okurlarının geçmiş bayramını kutlarım. Genel klasmanda büyük değişiklikler yok. Tejay van Garderen, Alberto Contador ve Geraint Thomas biraz kan kaybettiler. Froome'un olası tek rakibi artık Nairo Quintana. Fark üç dakika ve Alpler'de bu farkın normal yollarla kapanacağına hiç inanmasam da, Contador ve Nibali'nin mutlaka "gurur atakları" yapacaklarını ve güzel yarışlar seyredeceğimizi düşünüyorum.
13. Etabın (Muret-Rodez, 198.5 km) son kilometresi nefisti, gerisini unutabilliriz. Fransa Turu'nda ondört kez etap ikincisi olan Peter Sagan yine her şeyi doğru yaptı ama son sprintte Greg Van Avermaet'ı geçemedi. Fakat son kilometreyi seyretmek gerek. Sagan'ın Van Avermaet'ın tekerini yakalayıp oturunca son sprintte alacağını düşündüğünü sanıyorum. Lakin son anda yorgunluğu, kazanma iradesinin önüne geçti. Sagan'ın 25 yaşında onbeşinci kez TdF etap ikincisi olması ne kadar güçlü ve başarılı bir yarışçı olduğunu gösteriyor. Biraz taktiksel zeka eksikliği var, yarış sonlarını sportif direktörün talimatı altında koşma gibi bir yola girmesi daha iyi olabilir.
Aşağıdaki videoyu seyrederseniz, yokuşun en altında atak yapan ve finişe kadar kimsenin arkasına saklanmadan inatla sprintini sürdüren Van Avermaet'ın etabı hakkıyla kazandığını itiraf edersiniz. Belçikalı sporcu, birkaç gün içinde doğacak çocuğuna "ebedi ikinci" lakabını artık bıraktığını ve Fransa Turu'nda süper bir yarış kazandığını anlatabilir. Sagan ise denemeye devam edecek.
Dün koşulan 15. Etap da (Mende-Valence, 183 km) aslında olaysız gibi gözüktü ama inanılmaz tempoluydu. 2,000mt dikey irtifalı yarış dört saatin altında bitti, ortalama sürat 46 km/h civarıydı. Sporcular çiş yapmak için bile duramadıklarından şikayet ettiler. KAT.3 yokuşla başlayan etap bir ara pelotonun gerisinde kalanlar için zaman limiti endişelerini de ortaya çıkardı ama "attardés" veya grupetto limitin üç dakika önünde yarışı tamamladı. Sagan iki etaptır kaçış grubuna girip Yeşil Mayo puanlarını topluyor. Cüssesiyle değil ama gücüyle o da bir Hulk artık.
Cavendish'in mide rahatsızlığı nedeniyle daha yarışın başında geriye düştüğü etabın sprintinde Greipel, Sagan, Degenkolb ve Kristoff kapıştılar (Sagan'ın kaçış grubunda çalışıp sonunda yakalanmasına rağmen sprinte katılmasına "Helal ossun!" diyorum). Greipel bu Tour'un en kuvvetli sprinteri olduğunu bir kez daha gösterdi. Son 100 mt'de kimse ondan bir milimetre bile alamadı. Gorilla, üçüncü sprint zaferini kazandı ve son sprint etabı Champs Elysées'de de en büyük favori olduğunu gösterdi.
Bayram tatilinin en güzel yarışı 14. Etap'tı. 178.5km'lik Rodez-Mende parkurunun önemli noktası, şehrin üstündeki havaalanına çıkan Cote de la Croix Neuve yokuşuydu. 1995'de Laurent Jalabert'in kazandığı etaptan beri adı "Montée Jalabert" (Jalabert Yokuşu) ama Jaja'nın dopingci olduğu ortaya çıktığından beri TdF bu ismi kullanmıyor. Tüm Fransa Jaja'ya tapıyor o başka tabii. Ona ve diğer dopé Virenque'e gösterilen teveccühle, şimdiye kadar hiç şaibesi olmayan Chris Froome'a reva bulunan şüphe, riyanın dini, dili, ırkı ve milliyeti olmadığını bana bir kez daha hatırlatıyor. Aşağıda etabın özet videosu var, isteyen baksın, ben başka konuya gireceğim.
Bana idrar attılar, bana vurdular... Bu etaptan sonra Chris Froome, yarışın başında bir kişinin kendisine "Dopé!" diye bağırarak bir kavanoz idrar attığını söyledi. Richie Porte'un daha önce sadece Avusturalya medyasına söylediği La Pierre-Saint-Martin etabında yumruk yeme hadisesi de tekrar işlenmeye başladı. 1975'de Eddy Merckx'e yumruk atıldığını herkes görmüştü ama Froome ve Porte'un hikayeslerini doğrulayan kimse yok bu ana kadar. Hadi Porte yumruk yerken yalnızdı. Peloton içinde bir maşrapa idrar yediğinizi gören, duyan, üstüne sıçrayan kimse yok mu? Tuhaf...
Yalancı iması yapmak istemem ama Froome'la ilgili şüpheler konuşulurken hemen tersi bir kampanya başlatılmasını ilginç buluyorum. Team Sky ve Froome (hatta zevcesi hanım da) gayet organize bir basın saldırısı başlattılar. Froome isim vermeden ("onlar kendini bilir") bir kısım basını suçladı, Richie Porte benzer kelimerle aynı retoriğe soyundu. Dave Brailsford Fransız TV kanallarını geziyor, Michelle Froome da bazı twittercilere saldırıyor (tweetleri silmiş sanırım). Türkiye'deki muktedirlerin "mağdur edebiyatı"ndan tiksinmiş olmam bu tip manipülasyon çabalarına daha da gıcık olmama yol açıyor.
Egosantrik Fransa ve Cummings'den "Mandela Day" Sürprizi... Bu schadenfreude denen duyguya bayılıyorum. Hangi psikolojik rahatsızlığımdan kaynaklanıyor bilmem ama kıl olduğum insan ve toplulukların başına gelen kötü şeylerden hınzırca bir zevk alıyorum. Bunların başında, hayatıma girip çıkmış iğrenç insanlar, tuttuğum takımın ezeli rakibi ve Fransız halkı var. Tek tek Fransızlar değil de kolektif Fransa'ya süper gıcığım. Mende etabının finişine doğru dereyi görmeden paçayı sıvamaları müthişti. İki yarış kazandılar diye Bardet ve Pinot'yu tüm ülke şampiyon ilan etmişti biliyorsunuz. Ama ikisi de Tour'da tokatları yedikçe yediler. Halk/basın, o sinirle, "Froome dopé!!" yaygarasına girişmişken vatanın sevgili evlatları bir anda son yokuşta başbaşa kaldılar. Hangisi alsa "küllerinden doğan horoz" hikayesi yazılacaktı. Ama işte, sen daha yokuş inemeyen, viraj alamayan adamdan şampiyon hikayesi yazmaya kalkarsan elin adamı gelir, etabı alır, üzüntüden gidonunu döven şabalağı seyredip şişersin. Ne yalan söyleyeyim, Galatasaray Lisesi'nde bizi itip kakan, arada aşağılayan Fransız hocalardan böyle intikam alıyorum sanırım. MTN Qhubeka sportif direktörünün etaptan önce "Nelson Mandela'nın doğum gününde özel bir şey yapacağız" yollu manyali benim açımdan daha güzel gerçekleşemezdi. Bardet nasıl dövüyor gidonunu ama? Ehe ehe he!!
Froome Quintana'ta 1" fark attı. Sarı mayo sahibi arkadaş Croix Neuve yokuşunun son bölümünü ve finişe kadar olan mesafeyi kendisinden üç dakika gerideki Quintana'nın tekerinde geçti. Son 100 metrede ise sprinte kalktı, 1" fark atıp etabı öyle bitirdi. Twitterda eleştirdim. Zarif değil, şık değil, bence yarış etiketine de uymuyordu bu hareket. Arada 3-5" fark olur anlarım. Bonus saniyeleri söz konusu olur, normal bulurum. Ama 2.5 km tekerine tutunduğun rakibine sadece 1" fark atmak için sprinte kalkmak, çizgiyi geçer geçmez dönüp geriye bakmak benim değerlerime uymuyor. Tanrı Chris Froome'a ceza olarak Michelle Cound adında bir hayat arkadaşı verdiğine göre başka şekilde ilenmeme gerek yok aslında. Bu kadar.
GENEL KLASMAN ZAMAN FARKLARI (15. ETAP):
1. Chris Froome.........59h 58'54"
2. Nairo Quintana..............3'10"
3. Tejay Van Garderen.......3'32"
4. Alejandro Valverde........4'02"
5. Alberto Contador...........4'23"
6. Geraint Thomas.............4'54"
7. Robert Gesink................6'23"
8. Vincenzo Nibali..............8'17"
9. Tony Gallopin................8'23"
Plateau de Beille'in öyküsünü bilmezsiniz tabii. Anlatayım: Çok eski zamanlarda, Türk akıncılar Orta Asya'dan milleti Müslüman yapa yapa bu dağlara kadar gelmişler. En son bu yaylayı da fethettikten sonra yorulmuşlar, biraz durup yerleşmişler. Tarihi filmlerden de biliriz, etraftaki tüm hıristiyan kadınlar bizim yağız genç akıncılara hemen aşık olmuşlar. Bizimkiler de haliyle Türk'ün gücünü yedi düvele... Neyse, önce tüm güzel kızları bir güzel müslüman yapıp evlenmişler ve çoğalmışlar. Tabii kimsenin inancına karışmamışlar, sadece rahip ve keşişleri şarap üretmemeleri yönünde uyarmışlar. Günlerini ok atıp cirit oynayarak geçirmişler.
Başlarındaki reise "Yayla Beyi" derlermiş. Çok zaman geçmiş, oymak yavaş yavaş halkla karışmış, Diyanet İşleri gibi yurt dışındaki inanç işlerini düzenleyen bir kurum da olmadığından müslümanlık biraz tavsamış, alem bozulmuş. Ama buraların adı da Bey Yaylası olmuş kalmış. Günlerden bir gün Fransa Kralı I. Henry buralara gelince "Ne lan buranın adı?" diye sormuş. "Buraya 'Bey Yaylası' denir monsenyör" demişler. "Ne?" demiş, anlamamış tabii (aslında "Quoi?" demiş de biz Türkçe yazıyoruz). Kralın danışmanı köylülere dönüp "Lan oğlum, adam anlamadı, götünüzü kestirecek şimdi" deyince, Türk akıncıların genlerinden gelen uyanık muhtar atılmış: "Hünkarım,yerel dilde söyledik kusurumuza bakma. Buranın adı 'Bey Platosu'dur" der. Henry anında unutmuş elbette, her yerin adını mı hatırlayacak koca hünkar? Neyse, gel zaman git azman, üniter Fransa'nın "yayla" kelimesine dili dönmeyen gıcık bürokratları, Napolyon zamanında Bey Yaylası'nın adını PLATEAU DE BEILLE olarak değiştirmişler. Napolyon karizma herif tabii, halk da artık bişey dememiş. Bugün hala, o ormanlarda gezenler rüzgarın ağaçlarda "Bey... Bey" diye hışırdadığını duyarlar.
Türkün gücünü tüm Avrupa'da duyuran atalarımızın ruhunu şad eden bu göz yaşartıcı hikayeyi bayram şekeri olarak kabul etmenizi diler, küçüklerimin gözlerinden, büyüklerimin ellerinden öperim. Hayırlı bayramlar!
Bu küçük tarihi anektodu sizlere anlattıktan sonra yarışa dönebiliriz. Dün Bey Yaylası'nda Purito Rodriguez kaçış grubundan Jakob Fuglsang ile kaçtı, Danimarkalı'yı da bir atakla ekarte edip deli yağmur altında kariyerinin en güzel yarışlarından birini kazandı. Pırito bu yarışların ve Ardennes Klasikleri'nin insanı. Aynı Tour'da hem Mur de Huy, hem Pl. de Beille'de etap kazanmak çok az insana nasip olur. Önünde saygıyla eğiliyorum.
Ana grup ise Team Sky lokomotifiyle son yokuşa kadar geldi, orada Froome hala 3 domestiğiyle domuz gibi çıkıyordu. Önce Nibali, sonra Valverde ve Quintana atak denediler ama Porte ve Geraint Thomas tüm atakları savuşturdu. Thomas'ın kendinden 15 kg hafif Quintana'nın atağını nötralize etmesi etkileyiciydi.
Sonuçta ana grup beraber bitirdi. İlk kez Thibaut Pinot ve Pierre Roland favori grupla beraber bitirmeyi başardılar. Tony Gallopin ise beklendiği gibi 2' kaybetti. Valverde 2 gündür son 100 mt'de sprint atıp Froome'u kıl ediyor, 2-3 saniyeyi cebe atıyor.
Yarışın ilk dağ bölümünü Froome çok rahat geçti. Bugün Muret-Rodaz arasında 198 km'li bir geçiş etabı var. Pireneler'den Alpler'e geçmeye çalışıyoruz. Dağları bitiren Team Sky kaçış grubunun hemen oluşması ve yarışı kazanması için elinden geleni yapacak. Yarışın son 15 km'sinde bir tırmanış ve ardından da finişe kadar iniş var. Son 500 metre ise yine sert bir yokuş. Bugün uğraşmaz artık ama aslında tam Purito'luk etap. Dan Martin bugün de kaçış grubunu ıskalarsa bileklerini keser. Astana ve Tinkoff Saxo ise son 15 km'de bir şeyler deneyebilir. Denemek zorundalar. Chrissy'nin uyanık olması gerek.
Yarın ayrıca Muret şehrinin kurucusu Murat Bey'in hatırlalarından alıntılar yapacağız. Keza, Fransızlar'ın neden Türk isimlerini doğru düzgün yazamadıklarını kafa çevresi ölçümlerine dayanarak açıklayacağız. Selametle...
GK HEVESLİLERİ "HALA KALDIYSA" ZAMAN FARKLARI:
1. Chris Froome........46h 50'32"
2. Tejay Van Garderen......2'52"
3. Nairo Quintana.............3'09"
4. Alejandro Valverde.......3'58"
5. Geraint Thomas............4'03"
6. Alberto Contador..........4'04"
11. ETAP (PAU - CAUTERETS, 167.5 km)
-Kontrol Oyunu-
Bol kanlı ve aksiyonlu bir filmden sonra daha sakin bir başkasını ister ya insan, Salı günkü "Pirene Katliamı"ndan sonra, Chrissy ve Geraint'in el ele dağlarda çiçek topladığı bir şey seyrettik. Hoş filmin başı fırtınalıydı, günün başarılı kaçışı oluşana kadar müthiş bir tempo vardı, ilk saatteki 48 km/h ortalama Tour tarihinin ikinci en hızlı süratiydi. Bu yüksek tempo 5-6 kişinin yarışı bırakmasıyla sonuçlandı. Yarışın geri kalan kısmında Team Sky sakin ve kontrollü oynadı, Geraint ve Chrissy kahkahalarla çimenlerde yuvarlandılar.
Neticede Kwiatkowski'ye izin verilmeyen, Dan Matin'in de içine giremediği bir kaçış grubuna atlamayı başaran Rafa Majka Tourmalet'deki atağıyla etabı rahat kazandı. Dan Martin sonradan pelotondan çıkıp kaçış grubunu yakaldı ama gün boyu "chasse patate" kalıp etabı ikinci bitirdi. Öndeki Majka değil başkası olsaydı başarabilirdi. Dünün takdir gören konusu Tony Gallopin'in dağlardaki ikinci günde de ön grupla bitirmesiydi. Pinot ve Bardet ile yaşanan ulusal hayal kırıklığından sonra Fransızlara bir teselli gerekiyor. Şimdilik Gallopin ve mücadeleci Barguil'e tutunuyorlar. Gallopin'in yokuşlarda bu sene çok daha iyi olduğu kesin ama dünkü başarısını biraz da favorilerin tempoyu yükseltmemesine borçlu.
Klasman heveslilerinden, özellikle Nibali'den Tourmalet inşinde beklediğimiz uçuş gerçekleşmedi, Vincenzo Cauterets'de 0'50" daha kaybederek ilk 10'un dışına düştü. Salı günkü etap sonrası Vinokourov'un Fuglsang'ı yeni takım lideri olarak göstermesi muktedir Rus erkeklerine olan kötü hislerimi yeniden ayaklandırdı. Danimarkalı sporcu dün etabı takım liderinin on dakika gerisinde bitirdi etabı. Buyur Aleksander!!
Contador da dün çok iyi görünmedi ama tecrübesiyle etabı ön grupla bitirmeyi başardı. Yokuşlarda tek başına kalmaya devam ediyor. Bu Giro'dan beri alıştığımız ama aslında Tinkoff Saxo için utanç vesilesi bir zayıflık. Diğer tarafta Movistar, Nairo ve Valverde'yle GK 3. ve 4.'lüğüne yerleştiler. Bugün Nairo öncelikle Tejay'e atak yapıp klasmanda ikinci sıraya almalı. Yanında etap zaferi de gelirse iyi olur elbette. Team Sky ve Froome dünü sakin geçirdi. Finişe 4 km kalana kadar Porte ve Thomas Froome'u korumaya devam ediyorlardı. Yarışın en iyi takımı ve sporcusu bu ikisi. Dolayısıyla da yenilmeleri çok zor.
Bugün, Tour tarihinin "efsane olamamış en zor yokuşu" Plateau de Beille var. Daha önce 5 kez çıkılmış, dördünde etabı alan Paris'te de Sarı Mayo'yu giymişti. Onlardan biri de Contador ama bugün Froome'dan bir resital bekliyorum. Plateau de Beille bir kez daha 2015 şampiyonunu belirleyecek gibi.
GK HEVESLİLERİ "HALA KALDIYSA" ZAMAN FARKLARI:
Chris Froome........41h 03'31"
Tejay Van Garderen......2'52"
Nairo Quintana.............3'09"
Alejandro Valverde.......3'59"
Geraint Thomas............4'03"
Alberto Contador..........4'04"
10. ETAP (TARBES - LA PIERRE-SAINT-MARTIN, 167.5 km)
-Vicdansız Froomie-
TOUR DE FRANCE 2015 (II. Hafta)
16. ETAP (BOURG-DE-PEAGE - GAP, 201 km)
-Taşkafa Geraint-
Akşam yemeğine çağırırken gerildiğin, dördüncü dubleden sonra mutlaka bir arıza çıkaran kuzen gibi. Teyzene hürmetinden çağırırsın, gözün bütün akşam kadehlerini sayar. Masa da olacakları bilir, neşenin arkasına sinmiş gergin bir bekleyiş havası vardır. Olay çıkacağı garantidir de büyük mü olacak, çabuk mu atlatılacak orasını bilemezler. Sofrada mutlaka durumu bilmeyen, algılamamış veya abinin huyunu bilmeyen bir de sazan olur. Durur durur, salak bi laf eder, zaten havayı koklayan kuzen "Ne demek istedin sen şimdi?" kalıbıyla dalar, gece berbat olur.
Bu hıyar kuzeni bisiklet camiası Col de Manse olarak tanır. Ne zaman parkurda olsa bir olay olur. 2003'de Lance ile beraber inmeye çalışan Joseba Beloki'nin spor yaşamı bitmişti. 2013'de Contador düştü. Neyse ki, bu kez, cam çerçeve inmedi, Geraint Thomas ve Tony Gallopin'e sadece birkaç dakikaya maloldu. Gallopin'in hangi virajı alamadığını bilmiyoruz, görmedik. Fakat sazan misafir Warren Barguil'in çarptığı Geraint Thomas telgraf direğine şakaktan girdi, uçup gözden kayboldu. Elimiz ayağımız titreyerek haberini beklerken baba finişe sadece bir dakika kayıpla vardı. Harbi "Taşkafa"ymış! Bu arada İskoçlar cimri diye bilinir, Galliler de farklı değilmiş, Geraint süper mal düşkünü çıktı. Gazetecilere beyaz gözlüklerini kaybettiğinden yakınıyordu. Bu arada Barguil, kaza öncesinde Tejay'den omuz yediğini söyledi ama ihale onun üstüne kaldı bile. Geçmiş olsun. (Özel Not: Şimdi bir kısım medya çıkıp, düşen gözlüğümü almak için benim de yarışı bıraktığımı yazabilir. Evet ama gözlük sponsorumuz yoktu o zamanlar, Allahın gavuruna Oakley'imi yediremezdim!!)
10 yıl sonra Peter Sagan ne zaman bisiklet camiasının saygısını kazanmıştı diye sorarlarsa 20 Temmuz 2015 tarihini verin. Çocuk kültürsüz bir ököz ama harbi büyük yarışçı. Kimse yarış kazanamamasına takılmasın. Kazandı, daha da kazanacak. Büyük yarışçılığını, inatçılığını son üç gündür artık çok net görüyoruz. Dün, Yeşil Mayo puanlarını almasına rağmen kaçışı bırakmaması, son yokuşta kiimseye izin vermemesi süperdi. Ruben Plaza hariç tüm atakları tek başına önledi. Hatta bir ara C. Riblon isyan etti. Ruben Plaza'yı da inişte yakalar geçerim diye hesapladı ama İspanyol'a çok zaman bıraktı. Plaza zirvedeki bir dakikalık avantajını kaybetmedi, beklendiğinden çok daha iyi indi ve etabı kazandı. Sagan'ın mental sofistikasyonuna gelirsek, dünden iki anektodlat konuyu örnekleyeyim: Finişi ikinci olarak geçerken eliyle kalbine vurması çok anlamlı bir hareketti değil mi? "Ben böyle bir cesuryüreğim işte!!" mesajıydı. Hayır, değilmiş. Wolf of Wall Street filmindeki Matthew McConaughey'nin hareketiymiş, öyle açıkladı... "Neden bu kadar agresif yarışıyorsunuz?" diye soran kadın gazeteciye de "Benim taş..larım kocaman!" diye cevap verdi. Tanrı Sagan'a çok yetenek vermiş, gerisini koyvermiş durumu.
Ruben Plaza Molina |
GENEL KLASMAN ZAMAN FARKLARI (15. ETAP):
1. Chris Froome.........64h 47'16"
2. Nairo Quintana..............3'10"
3. Tejay Van Garderen.......3'32"
4. Alejandro Valverde........4'02"
5. Alberto Contador...........4'23"
6. Geraint Thomas.............5'32"
7. Robert Gesink................6'23"
8. Vincenzo Nibali..............7'49"
9. Bauke Mollema..............8'53"
10. Warren Barguil............11'03"
Yarış yarın Alpler'e taşınacak. Asıl mücadele Froome-Nairo'dan çok Nairo-Tejay-Valverde-Alberto arasında olacak gibi. Tek soru işareti Team Sky domestiklerinin yorulmaya başlamaları. Yokuşlard çabuk dökülmeye başladılar. Froome'un hiç zayıflık göstermemesi lazım. Yarınki etapta beş tane kategorize tırmanış var (17. Etap: Digne-les-Bains - Pra Loup, 161 km). Son ikisi, 1975'de Eddy Merckx'in défaillance* geçirip Tour'u kaybettiği Col d'Allos ve Pra Loup kombinasyonu. "Merckx'i bitirdim size neler yaparım ülen!!" diyen yokuşlar değil pek. Fakat ilk dinlenme gününden sonra, Pireneler'de Froome'un yaptıklarını gördük. Bu kez tersi olur mu? Umut garibin ekmeği, ye Memet ye!
Allos inişinde Nibali yine gider, ona katılan olur mu bilmem. Quintana dün süper pasif gözüktü. Tek mermisini Alpler'e saklıyor gibi. Ama hangi etaba? Kaçış grubunda Astana ve Movistar'dan yokuşçu tipler görürseniz bir takım planlar olduğundan şüphelenebilirsiniz...Inınınınnn...
*défaillance: Zafiyet, güçsüzlük, başarısızlık demek. Fransız bisiklet jargonunda açlık krizi, bonklama, kriz gibi kelimelere karşılık kullanılıyor. Söylemesi kulağıma çok hoş geliyor: "defayyans"
13-14-15. ETAP
-Bayram Dönüşü-
Hem aile hem bisiklete biraz zaman ayırdım, etap tahlilleri aksadı, kusura bakmayın. Spor Locası yazar ve okurlarının geçmiş bayramını kutlarım. Genel klasmanda büyük değişiklikler yok. Tejay van Garderen, Alberto Contador ve Geraint Thomas biraz kan kaybettiler. Froome'un olası tek rakibi artık Nairo Quintana. Fark üç dakika ve Alpler'de bu farkın normal yollarla kapanacağına hiç inanmasam da, Contador ve Nibali'nin mutlaka "gurur atakları" yapacaklarını ve güzel yarışlar seyredeceğimizi düşünüyorum.
13. Etabın (Muret-Rodez, 198.5 km) son kilometresi nefisti, gerisini unutabilliriz. Fransa Turu'nda ondört kez etap ikincisi olan Peter Sagan yine her şeyi doğru yaptı ama son sprintte Greg Van Avermaet'ı geçemedi. Fakat son kilometreyi seyretmek gerek. Sagan'ın Van Avermaet'ın tekerini yakalayıp oturunca son sprintte alacağını düşündüğünü sanıyorum. Lakin son anda yorgunluğu, kazanma iradesinin önüne geçti. Sagan'ın 25 yaşında onbeşinci kez TdF etap ikincisi olması ne kadar güçlü ve başarılı bir yarışçı olduğunu gösteriyor. Biraz taktiksel zeka eksikliği var, yarış sonlarını sportif direktörün talimatı altında koşma gibi bir yola girmesi daha iyi olabilir.
Aşağıdaki videoyu seyrederseniz, yokuşun en altında atak yapan ve finişe kadar kimsenin arkasına saklanmadan inatla sprintini sürdüren Van Avermaet'ın etabı hakkıyla kazandığını itiraf edersiniz. Belçikalı sporcu, birkaç gün içinde doğacak çocuğuna "ebedi ikinci" lakabını artık bıraktığını ve Fransa Turu'nda süper bir yarış kazandığını anlatabilir. Sagan ise denemeye devam edecek.
Dün koşulan 15. Etap da (Mende-Valence, 183 km) aslında olaysız gibi gözüktü ama inanılmaz tempoluydu. 2,000mt dikey irtifalı yarış dört saatin altında bitti, ortalama sürat 46 km/h civarıydı. Sporcular çiş yapmak için bile duramadıklarından şikayet ettiler. KAT.3 yokuşla başlayan etap bir ara pelotonun gerisinde kalanlar için zaman limiti endişelerini de ortaya çıkardı ama "attardés" veya grupetto limitin üç dakika önünde yarışı tamamladı. Sagan iki etaptır kaçış grubuna girip Yeşil Mayo puanlarını topluyor. Cüssesiyle değil ama gücüyle o da bir Hulk artık.
Cavendish'in mide rahatsızlığı nedeniyle daha yarışın başında geriye düştüğü etabın sprintinde Greipel, Sagan, Degenkolb ve Kristoff kapıştılar (Sagan'ın kaçış grubunda çalışıp sonunda yakalanmasına rağmen sprinte katılmasına "Helal ossun!" diyorum). Greipel bu Tour'un en kuvvetli sprinteri olduğunu bir kez daha gösterdi. Son 100 mt'de kimse ondan bir milimetre bile alamadı. Gorilla, üçüncü sprint zaferini kazandı ve son sprint etabı Champs Elysées'de de en büyük favori olduğunu gösterdi.
Bayram tatilinin en güzel yarışı 14. Etap'tı. 178.5km'lik Rodez-Mende parkurunun önemli noktası, şehrin üstündeki havaalanına çıkan Cote de la Croix Neuve yokuşuydu. 1995'de Laurent Jalabert'in kazandığı etaptan beri adı "Montée Jalabert" (Jalabert Yokuşu) ama Jaja'nın dopingci olduğu ortaya çıktığından beri TdF bu ismi kullanmıyor. Tüm Fransa Jaja'ya tapıyor o başka tabii. Ona ve diğer dopé Virenque'e gösterilen teveccühle, şimdiye kadar hiç şaibesi olmayan Chris Froome'a reva bulunan şüphe, riyanın dini, dili, ırkı ve milliyeti olmadığını bana bir kez daha hatırlatıyor. Aşağıda etabın özet videosu var, isteyen baksın, ben başka konuya gireceğim.
Bana idrar attılar, bana vurdular... Bu etaptan sonra Chris Froome, yarışın başında bir kişinin kendisine "Dopé!" diye bağırarak bir kavanoz idrar attığını söyledi. Richie Porte'un daha önce sadece Avusturalya medyasına söylediği La Pierre-Saint-Martin etabında yumruk yeme hadisesi de tekrar işlenmeye başladı. 1975'de Eddy Merckx'e yumruk atıldığını herkes görmüştü ama Froome ve Porte'un hikayeslerini doğrulayan kimse yok bu ana kadar. Hadi Porte yumruk yerken yalnızdı. Peloton içinde bir maşrapa idrar yediğinizi gören, duyan, üstüne sıçrayan kimse yok mu? Tuhaf...
Yalancı iması yapmak istemem ama Froome'la ilgili şüpheler konuşulurken hemen tersi bir kampanya başlatılmasını ilginç buluyorum. Team Sky ve Froome (hatta zevcesi hanım da) gayet organize bir basın saldırısı başlattılar. Froome isim vermeden ("onlar kendini bilir") bir kısım basını suçladı, Richie Porte benzer kelimerle aynı retoriğe soyundu. Dave Brailsford Fransız TV kanallarını geziyor, Michelle Froome da bazı twittercilere saldırıyor (tweetleri silmiş sanırım). Türkiye'deki muktedirlerin "mağdur edebiyatı"ndan tiksinmiş olmam bu tip manipülasyon çabalarına daha da gıcık olmama yol açıyor.
Egosantrik Fransa ve Cummings'den "Mandela Day" Sürprizi... Bu schadenfreude denen duyguya bayılıyorum. Hangi psikolojik rahatsızlığımdan kaynaklanıyor bilmem ama kıl olduğum insan ve toplulukların başına gelen kötü şeylerden hınzırca bir zevk alıyorum. Bunların başında, hayatıma girip çıkmış iğrenç insanlar, tuttuğum takımın ezeli rakibi ve Fransız halkı var. Tek tek Fransızlar değil de kolektif Fransa'ya süper gıcığım. Mende etabının finişine doğru dereyi görmeden paçayı sıvamaları müthişti. İki yarış kazandılar diye Bardet ve Pinot'yu tüm ülke şampiyon ilan etmişti biliyorsunuz. Ama ikisi de Tour'da tokatları yedikçe yediler. Halk/basın, o sinirle, "Froome dopé!!" yaygarasına girişmişken vatanın sevgili evlatları bir anda son yokuşta başbaşa kaldılar. Hangisi alsa "küllerinden doğan horoz" hikayesi yazılacaktı. Ama işte, sen daha yokuş inemeyen, viraj alamayan adamdan şampiyon hikayesi yazmaya kalkarsan elin adamı gelir, etabı alır, üzüntüden gidonunu döven şabalağı seyredip şişersin. Ne yalan söyleyeyim, Galatasaray Lisesi'nde bizi itip kakan, arada aşağılayan Fransız hocalardan böyle intikam alıyorum sanırım. MTN Qhubeka sportif direktörünün etaptan önce "Nelson Mandela'nın doğum gününde özel bir şey yapacağız" yollu manyali benim açımdan daha güzel gerçekleşemezdi. Bardet nasıl dövüyor gidonunu ama? Ehe ehe he!!
GENEL KLASMAN ZAMAN FARKLARI (15. ETAP):
1. Chris Froome.........59h 58'54"
2. Nairo Quintana..............3'10"
3. Tejay Van Garderen.......3'32"
4. Alejandro Valverde........4'02"
5. Alberto Contador...........4'23"
6. Geraint Thomas.............4'54"
7. Robert Gesink................6'23"
8. Vincenzo Nibali..............8'17"
9. Tony Gallopin................8'23"
10. Bauke Mollema.............8'53"
Bugün heyecan potansiyeli taşıyan Bourg-de-Péage - Gap etabı var. Mesafe 201 km. Büyük olasılıkla kaçış grubunun kazanacağı bir etap olacak. Son yokuş Col de Manse Inner Ring'in zeki tanımıyla "inişi çıkışından daha ünlü tek yokuş". Zirveden Gap'a çok hızlı bir iniş var. 2013'de Contador Froome'u zorlamak isterken kendi düşmüştü. Valverde ve Nibali'nin başlatacağı bir iniş saldırısı bekleyebiliriz. Sonrası dinlenme günü ve Çarşamba Alpler başlayacak.
Bugün heyecan potansiyeli taşıyan Bourg-de-Péage - Gap etabı var. Mesafe 201 km. Büyük olasılıkla kaçış grubunun kazanacağı bir etap olacak. Son yokuş Col de Manse Inner Ring'in zeki tanımıyla "inişi çıkışından daha ünlü tek yokuş". Zirveden Gap'a çok hızlı bir iniş var. 2013'de Contador Froome'u zorlamak isterken kendi düşmüştü. Valverde ve Nibali'nin başlatacağı bir iniş saldırısı bekleyebiliriz. Sonrası dinlenme günü ve Çarşamba Alpler başlayacak.
12. ETAP (LANNEMEZAN - PL. DE BEILLE, 167.5 km)
-Plateau de Beille Türktür, Türk Kalacak!-
-Plateau de Beille Türktür, Türk Kalacak!-
Plateau de Beille'in öyküsünü bilmezsiniz tabii. Anlatayım: Çok eski zamanlarda, Türk akıncılar Orta Asya'dan milleti Müslüman yapa yapa bu dağlara kadar gelmişler. En son bu yaylayı da fethettikten sonra yorulmuşlar, biraz durup yerleşmişler. Tarihi filmlerden de biliriz, etraftaki tüm hıristiyan kadınlar bizim yağız genç akıncılara hemen aşık olmuşlar. Bizimkiler de haliyle Türk'ün gücünü yedi düvele... Neyse, önce tüm güzel kızları bir güzel müslüman yapıp evlenmişler ve çoğalmışlar. Tabii kimsenin inancına karışmamışlar, sadece rahip ve keşişleri şarap üretmemeleri yönünde uyarmışlar. Günlerini ok atıp cirit oynayarak geçirmişler.
Başlarındaki reise "Yayla Beyi" derlermiş. Çok zaman geçmiş, oymak yavaş yavaş halkla karışmış, Diyanet İşleri gibi yurt dışındaki inanç işlerini düzenleyen bir kurum da olmadığından müslümanlık biraz tavsamış, alem bozulmuş. Ama buraların adı da Bey Yaylası olmuş kalmış. Günlerden bir gün Fransa Kralı I. Henry buralara gelince "Ne lan buranın adı?" diye sormuş. "Buraya 'Bey Yaylası' denir monsenyör" demişler. "Ne?" demiş, anlamamış tabii (aslında "Quoi?" demiş de biz Türkçe yazıyoruz). Kralın danışmanı köylülere dönüp "Lan oğlum, adam anlamadı, götünüzü kestirecek şimdi" deyince, Türk akıncıların genlerinden gelen uyanık muhtar atılmış: "Hünkarım,yerel dilde söyledik kusurumuza bakma. Buranın adı 'Bey Platosu'dur" der. Henry anında unutmuş elbette, her yerin adını mı hatırlayacak koca hünkar? Neyse, gel zaman git azman, üniter Fransa'nın "yayla" kelimesine dili dönmeyen gıcık bürokratları, Napolyon zamanında Bey Yaylası'nın adını PLATEAU DE BEILLE olarak değiştirmişler. Napolyon karizma herif tabii, halk da artık bişey dememiş. Bugün hala, o ormanlarda gezenler rüzgarın ağaçlarda "Bey... Bey" diye hışırdadığını duyarlar.
Türkün gücünü tüm Avrupa'da duyuran atalarımızın ruhunu şad eden bu göz yaşartıcı hikayeyi bayram şekeri olarak kabul etmenizi diler, küçüklerimin gözlerinden, büyüklerimin ellerinden öperim. Hayırlı bayramlar!
Bu küçük tarihi anektodu sizlere anlattıktan sonra yarışa dönebiliriz. Dün Bey Yaylası'nda Purito Rodriguez kaçış grubundan Jakob Fuglsang ile kaçtı, Danimarkalı'yı da bir atakla ekarte edip deli yağmur altında kariyerinin en güzel yarışlarından birini kazandı. Pırito bu yarışların ve Ardennes Klasikleri'nin insanı. Aynı Tour'da hem Mur de Huy, hem Pl. de Beille'de etap kazanmak çok az insana nasip olur. Önünde saygıyla eğiliyorum.
Purito Rodriguez, ilerleyen yaşına karşın, hala etkileyici yarışlar kazanabiliyor. |
Ana grup ise Team Sky lokomotifiyle son yokuşa kadar geldi, orada Froome hala 3 domestiğiyle domuz gibi çıkıyordu. Önce Nibali, sonra Valverde ve Quintana atak denediler ama Porte ve Geraint Thomas tüm atakları savuşturdu. Thomas'ın kendinden 15 kg hafif Quintana'nın atağını nötralize etmesi etkileyiciydi.
Sonuçta ana grup beraber bitirdi. İlk kez Thibaut Pinot ve Pierre Roland favori grupla beraber bitirmeyi başardılar. Tony Gallopin ise beklendiği gibi 2' kaybetti. Valverde 2 gündür son 100 mt'de sprint atıp Froome'u kıl ediyor, 2-3 saniyeyi cebe atıyor.
Son yokuşta yağış vardı ama Froome'u etkilemek için daha fazlası gerek |
Yarın ayrıca Muret şehrinin kurucusu Murat Bey'in hatırlalarından alıntılar yapacağız. Keza, Fransızlar'ın neden Türk isimlerini doğru düzgün yazamadıklarını kafa çevresi ölçümlerine dayanarak açıklayacağız. Selametle...
GK HEVESLİLERİ "HALA KALDIYSA" ZAMAN FARKLARI:
1. Chris Froome........46h 50'32"
2. Tejay Van Garderen......2'52"
3. Nairo Quintana.............3'09"
4. Alejandro Valverde.......3'58"
5. Geraint Thomas............4'03"
6. Alberto Contador..........4'04"
7. Robert Gesink..............5'32"
8. Tony Gallopin..............7'32"
9. Vincenzo Nibali...........7'47"
10. Bauke Mollema............8'02"
9. Vincenzo Nibali...........7'47"
10. Bauke Mollema............8'02"
11. ETAP (PAU - CAUTERETS, 167.5 km)
-Kontrol Oyunu-
Bol kanlı ve aksiyonlu bir filmden sonra daha sakin bir başkasını ister ya insan, Salı günkü "Pirene Katliamı"ndan sonra, Chrissy ve Geraint'in el ele dağlarda çiçek topladığı bir şey seyrettik. Hoş filmin başı fırtınalıydı, günün başarılı kaçışı oluşana kadar müthiş bir tempo vardı, ilk saatteki 48 km/h ortalama Tour tarihinin ikinci en hızlı süratiydi. Bu yüksek tempo 5-6 kişinin yarışı bırakmasıyla sonuçlandı. Yarışın geri kalan kısmında Team Sky sakin ve kontrollü oynadı, Geraint ve Chrissy kahkahalarla çimenlerde yuvarlandılar.
Neticede Kwiatkowski'ye izin verilmeyen, Dan Matin'in de içine giremediği bir kaçış grubuna atlamayı başaran Rafa Majka Tourmalet'deki atağıyla etabı rahat kazandı. Dan Martin sonradan pelotondan çıkıp kaçış grubunu yakaldı ama gün boyu "chasse patate" kalıp etabı ikinci bitirdi. Öndeki Majka değil başkası olsaydı başarabilirdi. Dünün takdir gören konusu Tony Gallopin'in dağlardaki ikinci günde de ön grupla bitirmesiydi. Pinot ve Bardet ile yaşanan ulusal hayal kırıklığından sonra Fransızlara bir teselli gerekiyor. Şimdilik Gallopin ve mücadeleci Barguil'e tutunuyorlar. Gallopin'in yokuşlarda bu sene çok daha iyi olduğu kesin ama dünkü başarısını biraz da favorilerin tempoyu yükseltmemesine borçlu.
Rafa Majka zaferini dün kanser ameliyatı geçiren takım arkadaşı Ivan Basso'ya adadı. #forzaivan |
Klasman heveslilerinden, özellikle Nibali'den Tourmalet inşinde beklediğimiz uçuş gerçekleşmedi, Vincenzo Cauterets'de 0'50" daha kaybederek ilk 10'un dışına düştü. Salı günkü etap sonrası Vinokourov'un Fuglsang'ı yeni takım lideri olarak göstermesi muktedir Rus erkeklerine olan kötü hislerimi yeniden ayaklandırdı. Danimarkalı sporcu dün etabı takım liderinin on dakika gerisinde bitirdi etabı. Buyur Aleksander!!
Contador da dün çok iyi görünmedi ama tecrübesiyle etabı ön grupla bitirmeyi başardı. Yokuşlarda tek başına kalmaya devam ediyor. Bu Giro'dan beri alıştığımız ama aslında Tinkoff Saxo için utanç vesilesi bir zayıflık. Diğer tarafta Movistar, Nairo ve Valverde'yle GK 3. ve 4.'lüğüne yerleştiler. Bugün Nairo öncelikle Tejay'e atak yapıp klasmanda ikinci sıraya almalı. Yanında etap zaferi de gelirse iyi olur elbette. Team Sky ve Froome dünü sakin geçirdi. Finişe 4 km kalana kadar Porte ve Thomas Froome'u korumaya devam ediyorlardı. Yarışın en iyi takımı ve sporcusu bu ikisi. Dolayısıyla da yenilmeleri çok zor.
Bugün, Tour tarihinin "efsane olamamış en zor yokuşu" Plateau de Beille var. Daha önce 5 kez çıkılmış, dördünde etabı alan Paris'te de Sarı Mayo'yu giymişti. Onlardan biri de Contador ama bugün Froome'dan bir resital bekliyorum. Plateau de Beille bir kez daha 2015 şampiyonunu belirleyecek gibi.
GK HEVESLİLERİ "HALA KALDIYSA" ZAMAN FARKLARI:
Chris Froome........41h 03'31"
Tejay Van Garderen......2'52"
Nairo Quintana.............3'09"
Alejandro Valverde.......3'59"
Geraint Thomas............4'03"
Alberto Contador..........4'04"
Tony Gallopin...............4'33"
Robert Gesink..............4'35"
Warren Barguil............6'44"
Bauke Mollema............7'05"
Vincenzo Nibali............7'47"Warren Barguil............6'44"
Bauke Mollema............7'05"
10. ETAP (TARBES - LA PIERRE-SAINT-MARTIN, 167.5 km)
-Vicdansız Froomie-
Ne diyeceğimi, ne yazacağımı bilemiyorum açıkçası. O mu çok iyiydi, herkes mi çok kötüydü? Geri kalan tüm rakipler aynı etapta, bir arada bu kadar kötü olabilir mi? Doping mi? Marjinal kazanımlar ve yakıcı bir hırs ile irade mi? Evet mi, hayır mı? Karar veremiyorum. Chris Froome'dan kırk dakikalık müthiş bir performans seyrettik. Ben demiştim diyeceğim, diyemiyorum, bu kadarını beklemiyordum.
"Vicdansız Sabuha" |
Froome uzun zamandır görmediğim bir performans farkı ortaya koydu bugün Bask Ülkesi'nde. Sadece o da değil. Team Sky, "komple" bir eforla pelotonu ve tüm GK favorilerini patlattı. Patlayanlar arasında Nibali, Quintana, Contador, Valverde, Rodriguez var. Oha!! Movistar son yokuşa kadar çok sert bir tempoyla Sky'ı yormak istedi ama kendileri dağıldı. Yokuşun ilk 8 km'sinde Sky öyle bir tempo koydu ki Froome uzayıp gittiğinde sadece Quintana kalmıştı arkasında. Ona da, finişe kadar her kilometre 8 saniye fark attı. 8 sec/km!!Öyle acımasızdı ki, son 20 mt'de hala sprint atıyordu. Sevmiyorum ama hayran olmamak elde değil. Yok, hayran da olamadım, şaşkınlıkla seyrettim sadece. Vicdansızca bir show'du. Bir kez Cancellara, bir kez de Boonen P-R'de beni böyle şok eden birer atak yapmışlardı, onun dışında pek hatırlamıyorum.
Bundan sonrası kolay. Ya da zor, kimin tarafından baktığınıza bağlı. Froome'un hiçbir şey yapmasına gerek yok. Düşmeyecek, yol kenarında durup çiçek falan toplamayacak, bir de geceleri rakı masasından vakitli kalkacak. O kadar. Yokuşlarda, Nairo'nun peşine takılıp Kenya'daki çocukluğunu anlatarak yukarı çıkabilir, sıkılırsa takım arabasına gidip Nicolas'yla geyik yapabilir. Yarın Porte ve Thomas biraz şişerler herhalde ama Froome onları da ite ite yukarı çıkarır. Adamın bir domestiği 2., diğeri etabı 6. bitirdi yaaaa... Çok acaip...
Diğerlerini bugün hiç anmayalım. Başka zaman...
GK HEVESLİLERİ "HALA KALDIYSA" ZAMAN FARKLARI:
Chris Froome........35h 56'09"
Tejay Van Garderen......2'52"
Nairo Quintana.............3'09"
Alejandro Valverde.......4'01"
Geraint Thomas............4'03"
Alberto Contador..........4'04"
Tony Gallopin...............4'33"
Robert Gesink..............4'35"
Warren Barguil............6'12"
Robert Gesink..............2'52"Warren Barguil............6'12"
Vincenzo Nibali............6'57"
SG/sg
14.7.15
Hatırladığımız kadarıyla Alberto Clenbutador Giro'da böyle süper bir performansla etap kazandığında sırf ona özel yazı yazmıştınız.Şöyle dans ediyor böyle dans ediyor vs. Desteklediğiniz sporcu öyle güzel bir etap kazanırsa yazmanız normal.Sonra geçenlerde bir tweet atmıştınız şikeli futboldansa dopingli bisikleti tercih ederim diye..Ona da lafımız yok görüşünüzdür saygı duyarız.
YanıtlaSilFakat hoşlanmadığınız sporcu kazanınca iki gün önce attığınız tweeti unutup hemen doping imaları yapmanız pek olmadı sanki.Sizin sayenizde bir nesil Sky ve Froome düşmanı olarak büyüyor :) Vebaliniz büyük Sarper Bey :)
Saygılar..
Hakan Bey,
SilÖnden yazara giydirip sonda "saygılar"a bağlamayalım lüffen :-)))
Öncelikle Contador'un Mortirolo'daki cesareti ve "panache"ı beni etkilemişti, onu yazdım. Chris Bey için de doping iması yapmadım, olasılıklardan biri olduğu için yazdım. 2 gün sonra her yerde hala yazılmaya devam ediyor.
Ve fakat haklısınız; yokuş çıkma stili, egosu, vs,. nedeniyle Froome'dan hoşlanmıyorum. Ama 2 tane Team Sky mayom var, birini bugün yayına giyeceğim. Bizde her yol var...
Saygılar bizden netekim...
Sarper Bey Saygılar :) Bu sefer öne aldım saygıları :)
SilFroome dopingli olabilir, kimse aksini iddaa etmiyor %100 temizdir diyemeyiz elbette benim söylemek istediğim bu tarz çok güçlü performanslardan sonra yapmış olduğunuz adam kayırmaca.
Hem sizi takip eden,seven,yayınlarda yorumlarınızı keyifle dinleyen, hem Froome Tarikatı olarak ara yol bulmaya çalışıyoruz :) Ne yardan ne serden mevzu gibi.
O yüzden sözlerimi gene giydirme olarak alın tabi ama hem sizi hem Froome'u sevmeyen çalışan bizleri zor durumlarda bırakmayın lütfen..
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilTeşekkürler.
YanıtlaSilBir sorum var, vakit bulup cevaplayabilirseniz ne ala...
Bisiklet çok değişken olduğu için "rakipler kötü" diyebilmenin bir kriteri var mı?
Misal, biri çıkıp 100 metre erkekleri 08,88 ile koşsa çüşşş der kenara çekmesini isteriz.
Yahut Gay, dünya şampiyonasında 9,80 ile Bolt'un önünde birinci olsa Bolt formsuzdu deriz. Bisiklette nasıl deriz?
Valla ben de zaten kafamda uçuşan soruları sordum. Nibali kötü, Alberto şöyle böyle, Nairo da Valverde'den iyi değil şimdilik (ki bu Nairo kötü demek).
SilFroome'dan bir yokuş etabında 2 dakika fark yiyen genel klasmancı, en azından o gün için, kötüdür diyebiliriz.
Nairo da "acımasız" demiş Froome'a :)
YanıtlaSilThe outcome and my feelings are good but not excellent. We want to raise the tempo at the bottom of the climb to evaluate the level of our rivals. Froome's superiority is implacable. He's stronger than all of us. His rhythm uphill was too high for my abilities of the day. The last climb was hard with a hell of a heat. I'll have to see how my legs and my body will recover from that. I want to keep my position [third overall] and try and build a strategy to make up for the time lost. My chances to take the yellow jersey are reduced a bit but I'll fight till the end. Two years ago we've seen that Froome was less strong at the end. We have to see if one day, he's less inspired. He's human and vulnerable, like everyone. My dream in yellow isn't over yet.
Diger sporcular cok iyi degillerdi belki ama belki ama froome gercekten cok iyiydi dun. Saint martin yokusunu tum zamanlarin en iyi derecesi ile tirmandi. Adi doping olaylarina karismis bircok yildiz cok sevilirken frrome niye sevilmez anlamam. Adam keci gibi tirmanmaktan baska birsey yapmiyor. Eger bu sporculari beslenmesinden antreman yontemlerine kadar kendimize ornek alacaksak ve gelecek genc nesillere de bu insanlar iyi ornek olacaklarsa, performans gormek ugruna bu sporun kirlenmesine hosgoru ile bakmayalim. Temiz performans gormek isteyen sky takimina, froome'a baksin.
YanıtlaSilSkye temizse elbette. Herkes 5 yıl sonra onların temiz olmadığı ortaya çıkar mı diye korkuyor, şüpheleniyor. Maalesef yol bisikletinin geçmişi ve 1994-2010 dönemi bizim saflığımızı aldı götürdü.
SilAma saf değilim diye bu spordan daha az zevk almıyorum. "İyi kızlar Cennet'e, kötü kızlar her yere gider" diye bir laf vardır. Bu doping şüpheleri de bence yeni bir boyut katıyor olaya :-))
Simdi merak ettigim froome, plateau beille'yi pantani'den daha hizli cikabilecek mi?
YanıtlaSilÜstadım, kaleminize sağlık, yine döktürmüşsünüz. Bu Froome böyle deyince, ben de sizin gibi, yahu bu adamı hiç tek başına görmedik, etrafındakilerden hiçbiri mi görmedi bu mevzuyu diye düşünmüştüm. Neyse, size bir şey soracağım. Bu Souvenir Jacques Goddet en yüksek tepeye verilmiyor muydu? Neden Col du Tourmalet'de, Col d'Allos değil?
YanıtlaSilTeşekkürler
"Souvenir Jacques Goddet" genelde Tourmalet'den ilk geçene veriliyor (muş). Yayınlardan birinde ben de atladım. Sanırım ikimiz de Giro'daki Cima Coppi ödülüyle karıştırdık. Coppi Zirvesi o senenin en yüksek irtifa noktası için veriliyor.
Sil