Olayı biliyorsunuz, anlatmaya gerek yok. Mont Ventoux finişine 2 km kala, R.Porte, C.Froome ve B.Mollema önlerinde aniden duran motorsiklete çarpıp düştüler. Mollema çabucak, Porte ondan biraz sonra kalkıp yollarına devam ettiler ama Chris Froome bisikleti kırıldığı için finişe doğru koşmaya başladı. Bisiklet tarihinde belki de hiç görmediğimiz sahneleri ağzımız açık seyretmeye başladık. Froome 150-200 mt kadar koştuktan sonra, yetişen MAVIC arabasından bir bisiklet aldı ama kalleri pedala uymayınca bıraktı. O arada Team Sky arabası yetişmişti, yedek bisikletini alıp yola devam etti. Etabı kazanan Thomas De Gendt’in zamanına göre Mollema 5:05, Porte 6:05, Froome ise 6:45 geride yarışı bitirdiler.
Etabın ilk finiş zamanları alttaki gibi:
1 DE GENDT ThomasLotto Soudal…4:31:51
10 MOLLEMA BaukeTrek - Segafredo 5:05
11 YATES Adam ORICA-BikeExchange 5:24
12 ARU Fabio Astana Pro Team
13 MEINTJES Louis Lampre - Merida
14 BARDET RomainAG2R La Mondiale
15 RODRÍGUEZ Joaquim Team Katyusha
16 VALVERDE Alejandro Movistar Team 5:31
17 QUINTANA Nairo Movistar Team 5:31
18 VAN GARDEREN Tejay BMC Racing Team 5:36
19 PORTE Richie BMC Racing Team 6:01
20 MARTIN DanielEtixx - Quick Step 6:30
21 REICHENBACH Sebastien FDJ
22 BARGUIL Warren Team Giant - Alpecin
23 MORENO Daniel Movistar Team
24 HENAO Sergio Team Sky 6:45
25 FROOME Christopher Team Sky 6:45
26 KREUZIGER Roman Tinkoff 6:51
Tabii Porte-Froome-Mollema karmaşası sürerken Adam Yates ve GK’daki diğer sporcular (ve Quintana da) Froome’un önünde yarışı bitirdiler. Hırvat Bruno Valcic başkanlığındaki UCI Komiserler Kurulu yarıştan sonra yaptığı bir saatlik toplantının sonunda Froome ve Porte’un etabı Mollema ile berber bitirmiş sayılacaklarına karar verdi. Böylece İngiliz sporcu Sarı Mayo’sunu korudu.
Peki Komiserler Kurulu’nun bu kararının dayanağı var mı yok mu? Ben yok diye düşünüyordum ama aşağıdaki UCI Etaplı Yol Yarışları kurallarının iki maddesinde bir ışık var. Özellikle 2.6.029 maddesinin son bölümünde ‘“Yokuşun tepesi” ve “yokuştan önce”nin nasıl belirleneceğiyle ilgili her tartışma Komiserler Kurulu'nca karara vardırılır.’ diyor. Sanki hakemlere bir açık kapı bırakılmış gibi ama Chalet Reynard’ın 2 km aşağısı ne kadar “yokuştan önce” veya ne kadar “yokuşun tepesi” çok tartışılır.
2.6.029 Articles 2.6.027 and 2.6.028 shall not apply where the finish is at the top of a hill-climb,
Yarışı anlatırken iki şey söylemiştim: “Bu kararı Komiserler Kurulu değil A.S.O. verecek” ve “Ne karar alınırsa alınsın yanlış olacak”. Öncelikle, A.S.O. bu kritik karar istediği şekilde çıksın diye tüm ağırlığını koyacaktı. Sonuçta yarışın sahibi kimse nasıl yürüyeceğine de mümkün olduğu ölçüde o karar verir. 15 kişilik Komiserler panelinin 13'ü Fransız. Yani...
Alınacak her kararın yanlış olması ise, bugün Froome’un düşüşünü seyreden ve geçmişi hatırlayan herkesin bir şekilde vicdanen rahatsız olacağını hissetmemle ilgiliydi. Çünkü Froome, kaza olmadan önce yaptığı atakla Porte ve Mollema hariç tüm rakiplerini dökmüş finişe gidiyordu. O şanssızlığa uğramasa belki bir atak daha yapacaktı. Bu yüzden, büyük olasılıkla, rakiplerinin çoğuyla farkı daha da açacaktı. Tamamen suçsuz olduğu halde, seyircilerin ve organizasyonun hatası nedeniyle Genel Klasman liderliğini kaybetmesi vicdanları yaralayacaktı.
Alınacak her kararın yanlış olması ise, bugün Froome’un düşüşünü seyreden ve geçmişi hatırlayan herkesin bir şekilde vicdanen rahatsız olacağını hissetmemle ilgiliydi. Çünkü Froome, kaza olmadan önce yaptığı atakla Porte ve Mollema hariç tüm rakiplerini dökmüş finişe gidiyordu. O şanssızlığa uğramasa belki bir atak daha yapacaktı. Bu yüzden, büyük olasılıkla, rakiplerinin çoğuyla farkı daha da açacaktı. Tamamen suçsuz olduğu halde, seyircilerin ve organizasyonun hatası nedeniyle Genel Klasman liderliğini kaybetmesi vicdanları yaralayacaktı.
Ama vicdanlar yine yaralı. Neden? Aşağıda dört olay var. Buyrunuz:
- 2011 Fransa Turu’nda kaçış grubundaki Juan Antonio Flecha ve Johnny Hoogerland’a medya arabalarından biri çarpmıştı. 2 sporcu haliyle gruptan düştüler ama etabı kaçış grubu kazandı. Flecha ve Hoogerland’dan özür dilendi ama Komiserler Kurulu zamanlarına dokunmadı.
- 2014 Giro, Monte Zoncolan yokuşunun zirvesine doğru CSF Bardiani sporcusu F. Bongiorno bir seyirci tarafından itilince dengesini kaybedip durmak zorunda kalmış ve etabı o ana kadar beraber gittiği Michael Rodgers kazanmıştı.
- Geçen yıl Clasica San Sebastian'da G. Van Avermaet atak yapmış uçarcasına son yokuşun zirvesine giderken motorla çarpışmış ve yarışı sonunda Adam Yates kazanmıştı. Greg ve BMC kıçlarını yırttılar ama bir şey değişmedi.
- 2015 Vuelta’da finişe giden Peter Sagan motor çarpınca düştü, fena yaralandı ve yarışı bırakmak zorunda kaldı. Ceza veya tazminat? Niente!
Bu örneklerle bugünkü olay arasındaki benzerlikleri ve farkları tartışmak istemiyorum. Benzerlikler daha fazla ama grup kurup siz tartışabilirsiniz. Ama adalet herkese ve her zaman uygulanmadıkça adalet değildir. Vicdanlar bazen yaralansa da kurallar herkese ve her zaman uygulanmalıdır. Güçlü olmak haklı olmak demek değildir. Bazen haklı ve güçlü olan kurallara ve teamüllere yine de uymalıdır. Ve hayır, eğer Sari Mayo elinde olmayan sebeplerden dolayı sorun yaşarsa “her zaman” beklenmez.
Lakin, asıl amacı para kazanmak olan bir yarışta “adalet” beklemeli miyiz? Artık bir “eğlence sektörü alt kurumu olarak” sunulmakta olan sporlar ve yarışlar, sahipleri/yöneticileri tarafından pazarlanırken, sporun ayrılmaz parçası "adalet" kavramını para kazanmaya yardım ettiği sürece yüceltiyorlar. Yani, “adil oyun” denen kavramlar silsilesi, kurallara uyum ve saygı, eşitlik ve tarafsızlık vurgusu, yarışın ve yarışçıların “sahte” olmadığına olan inanç, vs., eğer halkın ilgisini artırmaya yarıyorsa, devamında da o sporun ekonomik değerini yükseltiyorsa aranan bir kavram haline geldi. Adalet amaca giden bir araç görevi görüyor artık sporda.
Argümanlarım bunlar. Evet Froome’a yazık olacaktı. Ama belki de herkes için çok daha iyi olacaktı. Emin değilim. Ama güçlünün sürekli kazanmasından rahatsız oluyorum. Seyrettiğimin bir "business" olduğunu da bazen unutmak istiyorum.
SG-14.7.16
*Yazının başlığı Sn. Vivet Kanetti'nin Süreyya Ayhan ekseninde yazdığı kitabından izinsiz alıntıdır. Umarım kusura bakmaz.
elinize sağlık, olayın sıcaklığı geçmeden güzel bir yazı/yorum okumak iyi geliyor, yazınızın son iki paragrafından iki cümle "Adalet amaca giden bir araç görevi görüyor artık sporda" her alanda bildiğimiz acımasız bir gerçeği diğeri "Seyrettiğimin bir "business" olduğunu da bazen unutmak istiyorum" ise görmek istemediğimiz bir gerçeği ortaya koyuyor. Bu spora ve yaşanan bu olağanüstü olaylara kendimi kaptırınca sizin bu son cümleniz aklıma gelir, işte o zaman saf ve temiz bir şey bulmak hayali kalır else sadece. belki gördüklerimiz ile yetinmek, perdeyi aralamamak daha mı iyi ?
YanıtlaSil*Yazının başlığı "Forrest Gump"tan da alıntı yapıyor gibi. Elinize sağlık
YanıtlaSilO klipsli ayakkabılarla 50m bile koşmak takdire şayandır. Sporculardaki kazanma azminin çarpıcı bir göstergesi olarak zihinlerimizde kalacak.
YanıtlaSilAdalet konusuna gelince... Evrimin itici motoru adaletsizliktir diyorum.
TdF organizatörleri istedikleri kararı almada özgür bırakılmalı zira sonuçları ilk olarak onları etkileyecek.
Hastanın sabahı beklediği gibi gözler kazayı seyirci ( bkz F1, Nascar, Artistik patinaj vb)
Sıcak sıcak servis için teşekkürler Sarp
Bayıcı Euro2016 sonrasu Le Tour ilaç gibi gemişti; ana Nice'de nice canların gitmesi 14 Temmuz'a onulmaz bir çentik attı
kib
"Ama güçlünün sürekli kazanmasından rahatsız oluyorum. Seyrettiğimin bir "business" olduğunu da bazen unutmak istiyorum."
YanıtlaSilÜstadım aynen katılıyorum. Çok kişisel olacak ama ben bu Froome'a bi türlü ısınamadım. Tamam, çok iyi bisikletçi, kabul. Bu seneki takımların ve rakiplerin hayal kırıklığı yaratması da cabası. Ancak kendi aralarında podyum mücadelesi verebildiler. Sky ve Froome'un yöntemi kazanma garantili olabilir; ama sanki damakta plastik tadı bırakan yemek gibi. Bu yüzden, bi İlio Keisse'nin veya ne bileyim J.C. Peraud'nun düşüp kalkıp devam etmesiyle Froome'un düşüp devam etmesi aynı tadı vermiyor sanki.