(Yazının aslı Cyclist Mayıs sayısında yayınlanmıştır)
İtalya Bisiklet Turu “Giro d’Italia” diğer Büyük Turlar’dan
farklı olarak, duygulara daha çok hitap ediyor. Giro’da çıkılan sert bir yokuşu
izleyen seyircinin aklından ve gönlünden geçenler Fransa Turu ve İspanya
Turu’nda hissettiklerinden değişiktir. En azından bana öyle gelir. Alpe d’Huez
çıkılırken içimde bir heyecan ve coşku duyarım; Angliru’da perişan olan
bisikletçileri seyrederken onlara acırım ve üzülürüm. Ama Giro’da yokuş
çıkılırken içimde huzurlu bir mutluluk hissi belirir, sonra bu duygu sevince
dönüşür, dudaklarım belli belirsiz bir gülümsemeyle uzar. Bunu daha çok yarışı
yalnız seyrederken duyumsuyorum; sanırım duygularım tek başımayken yüzeye daha
kolay çıkıyor.
Bu duygularımda yalnız da değilim, birçok kişiden Giro’ya karşı
farklı duygular beslediklerini veya daha çok sevdiklerini duydum (ör. Aydan
Çelik bunda ilkbaharın etken olduğunu söyler ve çok haklıdır). Çeşitli yazarlar
da Giro için çok daha romantik yazılar kaleme almışlardır. Fransa Turu’nun
ihtişamı olmasa da, güneşin açısı, bitki örtüsü, yükseklerdeki karın
şaşkınlığı, Dolomitler’in güzelliği ve İtalyanlar’ın köpüren karakterini sonuna
kadar kullanan Giro, akıldan çok gönüle seslenen bir yarıştır. Giro’ya böyle
bakınca mayıs ayının gelişi daha bir güzel oluyor. İşte Giro d’Italia karşımızda.
Giro 2009’da 100. yılını kutlamış, 2011’de İtalyan Birliği’nin
150. yıldönümü ekmeğini yemişti. Bu sene de yarışın 100. kez koşulması şerefine
özel bir takım pazarlama faaliyetleri yapıldı (adımız bir seneliğine
“Giro100”). Para harcamak isteyenleri online alışveriş sitesine yönlendirdikten
sonra izninizle yarışın parkuruna, havasına ve suyuna, ayrıca katılacak
favorilere kısaca değinmek istiyorum.
Parkur Üstüne
Giro100 tasarlanırken Mauro Vegni kurmaylarına “Memleketin her
yerinden geçelim çocuklar” demiş olmalı ki, parkur ülkenin iki büyük adasında
dolaşıp çizmenin burnuna zıplıyor, sonra yukarıya doğru çıkarak dağları
dolaşıyor ve Milano’da bitiyor. 5 Mayıs Cuma (cuma!!) Sardinya Adası’nda sprint
etabıyla başlayacak olan yarış üç gün adada kalıp güneye Sicilya’ya geçecek.
İkinci gün koşulacak OLBIA-TORTOLI etabı (221km), oldukça yokuşlu, hemen hemen
hiç düzlüğü yok. GK sevdalılarının dikkatli olmasını gerektiren bir profil.
Sardinya’daki son etap da sprintle bitecek. İki adanın arasındaki mesafe
oldukça büyük olduğu için kafile feribotlarla Sicilya’ya geçerken yarışa bir
gün ara verilecek.
Sicilya’da 2 etap koşulacak ama CEFALU-ETNA (181km)
arasındaki parkur çok ciddi bir dağ etabı. Son zamanlarda yine harekete geçen
volkan izin verirse pembe mayonun peşinde koşanlar için kritik önemde bir etap
olacak. Daha 4. Etap’tan böyle zorlu bir yokuş etabı demek favorilerin yarışa
tam formda gelmek zorunda olmaları demek. Yarışın ilk haftasını form tutmak
için kullanma fırsatı bu sefer yok. Bu nedenle Giro öncesi hazırlıkların
takvimi 9 Mayıs’ta maksimum performansa
ulaşmak üstüne kurulmalı. Tabii bu seviyeyi yaklaşık üç hafta korumak da lazım.
5. Etap üç Büyük Turu kazanan yeryüzündeki altı kişiden biri olan Vincenzo
Nibali’nin doğduğu kent Messina’da bitecek. Nibali bu sene de yarışın en
kuvvetli adaylarından biri ama yarış sprintle bitecek. Ancak peloton finişten
ilk geçiş sırasında Nibali’nin göstermelik bir atak yapmasına izin verebilir
(Messina içinde bir tur atılıyor).
4.Etap Profili |
Olay Messina’ya gelmişken Nibali’nin lakabıyla ilgili
spekülasyonları da bitirmek isterim. Ta gençliğinden beri kendisine “Lo Squalo
dello Stretto” veya “Lo Squalo di Messina” deniyor, yani tam Türkçe meali Boğaz
veya Messina Köpekbalığı (Messina Boğazı’na ithafen). Ama dilimize çevirince
“köpekbalığı” kelimesi bir lakap için hem uzun kalıyor hem de insanda hoş
durmayan “köpek” kelimesini barındırıyor, Nibali’ye ayıp oluyor. Necip Türk
bisiklet camiasına Nibali’nin takma adının “Camgöz” olmasını teklif ediyorum.
Artık “Boğaz Camgözü” mü dersiniz, “Messina Camgözü” mü bilemem, sonuçta
sınırlı sorumlu da olsa bir özgürlük ülkesinde yaşıyoruz. “Boğaz”dan ilhamla
“Boğaz Lüferi” de çok güzel durur aslında, hırçın ve çok avcı bir balıktır
lüfer. Özgürlükleri genişletiyoruz, verdiğim opsiyonlardan birini seçerek siz de hürriyetinizi
kullanınız.
Messina Boğazı’ndan hemen karşısı Reggio Calabria’dan başlayacak
6. Etabın son kısmı sürprizlere açık. Son 40 km’ye kadar ciddi bir problem
içermeyen etap bu noktadan sonra sürekli çıkıp inecek. Son 2 km %5.7’lik bir
yokuş. Etap ya kaçış grubuna yada onlar yakalandıktan sonra oluşacak başka bir
gruba göz kırpıyor. 7. Etapta sprint takımları kontrolü kaybetmek istemeseler
de parkurun son bölümü oldukça cilveli, sıkıntı yaratabilir. Sekizinci etabın (MOLFETTA-PESCHICI)
son 1500mt’si %12’ye varan eğimler içeriyor. D.Ulissi, L.L.Sanchez hatta Rui
Costa tarzı puncheur-sprinterlere göz kırpan bir final.
9. Etap ikinci ciddi tırmanışa sahne olacak. MONTENERO DI
BISACCIA-BLOCKHAUS arasında 149 km’lik yarışın son 26 km’si ciddi bir yokuş ama
son 13 km’deki Blockhaus asıl zorluk olacak. Blockhaus bizim hafızamıza eski
Giro yarış direktörü Angelo Zomegnan’ın 2009’da tasarladığı 85 km’lik kıs ve
vurucu etapla kazınmıştı. Gerçekten de Büyük Turlar’daki kısa ve sert yokuşlu
etapların ortaya çıkışını Blockhaus’a borçluyuz. Hapsburg Hanedanı’nın
bölgedeki varlığını yansıtan bir ismi olan Blockhaus on kilometre boyunca
stabil şekilde %9’luk bir eğimi tutturup son kısımda %14’lere çıkıyor. Çok
önemli bir etap olacak.
9.Etap Profili |
Bu sene Giro100’ün genel klasman denklemini çözmesi zor hale
getiren şey toplam 69 km’lik iki ITT etabı. Bunlardan ilki 10. Etaptaki 38.9
km’lik inişli çıkışlı parkur. İnişlerin teknik olduğu yazılıyor. Sporcuların
parkurdaki iki yokuş için bisiklet değiştirip değiştirmeyecekleri de merak
konusu. Bob Jungels ve Rohan Dennis gibi yokuş da çıkabilen tempocuların GK favorileri arasında adlarının geçmesinin
asıl nedeni, bu etap ve son günkü MONZA-MILANO arasındaki 28.3 km’lik düz ITT.
Gerçek zamana karşıcıların aslen yokuşçu Quintana ve Nibali gibi favorilere
kilometrede 2-3 saniye fark atmaları beklenmelidir. 69 km’de bu yaklaşık üç
dakika demek. Indurain usulü “Dağlarda kayıpları minimize et, TT’de kamçıyı
vur” formülünü uygulamak mümkün olur mu bilmem ama yarışa farklı bir boyut
katacağı kesin gibi (B. Jungels Giro 2016’da Nibali’nin 8:31 gerisinde altıncı
olmuştu).
10. Etap Profili |
Zamana karşının ertesi günü, 11. Etap’ta Apenin Dağları’nda dört
ciddi yokuşun çıkılacağı 161 km’lik FLORANSA-BAGNO DI ROMAGNA etabı yer alıyor.
Genel klasmanı tehdit etmeyen bir grup kaçarsa peloton yaklamakta çok ısrar
etmeyebilir. Son yokuş zirvesinden finişe kadarki 26 km’nin hep iniş oluşu da
toplu finiş olmayacağı tahminimi güçlendiriyor. Sonraki iki etap Po Nehri
civarında sprinterler için düşünülmüş, önce 12. etap FORLI-REGGIO EMILIA ve
Cuma günü de R.EMILIA-TORTONA. Tortona’nın
bizi ilgilendiren yanı büyük şampiyon Fausto Coppi’nin 40 yaşında sıtmadan
öldüğü kent oluşu, doğum yeri ve 14. Etabın başlayacağı Castellania’nın yanı
başında. Zaten bu bölge “Campionissimo”nun antrenman yaptığı yollara ithafen “I Colli di Coppi” diye anılıyor, “Coppi Tepeleri”. 131 km’lik etap
dümdüz başlıyor ve 11 km uzunluğundaki %7 eğimli Oropa’da son buluyor. Son
bölüm oldukça sert geçmeye aday. Haftanın son etabı 199 km’lik VALDENGO-BERGAMO
arasında. İlk yüzelli kilometresi düz ama sonra 2 ciddi tırmanış var. Finişe
yaklaşırken de eski Bergamo’ya çıkıp (3.5 km %7) şehre inecekler. Toplu finiş
olmayacağı kesin gibi.
16.Etap Profili |
Son dinlenme gününden sonra Giro100’ün en zor bölümü, yani dağlar
başlayacak. 23 Mayıs’ta 222 km’lik ve hakikaten çok ağır bir 16. etap var. Toplam
dikey irtifanın 5.400mt’yi geçeceği üç müthiş yokuş: Mortirolo, Stelvio ve Umbrail Geçidi. Bazı
sprinterler çoktan eve dönmüş olurlar bile ama kalanlara Tanrı kolaylık versin,
çok zor bir gün olacak. 17. Etap Aprica ve Passo Tonale yokuşlarını etabın
başında çıkıp İtalya’nın en butik kayak merkezlerinden Canazei’de bitecek.
Parkurun son 75 km’si sürekli tırmanılacak bir yalancı düzlük. Team Sky’ın bu
bölümde müthiş bir tempo tutturup herkesi acılara gark edeceğini hayal
ediyorum.
27 Mayıs Perşembe de hani “cep herkülü” tadında bir etap var.
MOENA-ORTISEI sadece 137 km ama 4.000mt civarında irtifaya sahip ve şu
zirveleri daha evvel duymuşsunuzdur: Passo Pordoi, Valparola, Passo Gardena
(Grödnerjoch), Passo di Pinei ve Pontives (son ikisini duymamıştım itiraf
edeyim). Üst üste çok zor üç gün var fakat birinde peloton işi yavaşlatma
eylemi yapmazsa çok şaşırırım. Bu etap kaçış grubuna bırakılabilir.
20.Etap profili |
Geldik son üç güne. Son günkü ITT’den bahsettik yukarıda zaten,
kaldı iki dağ etabı. ilki 191 km’lik SAN CANDIDO-PIANCAVALLO’da son yokuşta
ciddi bir GK mücadelesi olmasını beklerim. Çünkü önceki yokuşlara rağmen genelde yokuş aşağı
bir parkurdayız ama son 15 km’de 1.100 mt yükselen Piancavallo artık
favorilerin (hala birden fazla kaldıysa) kozlarını paylaşacakları son
şanslardan bir olacak. Yüzüncü kez eda edilecek Giro d’Italia’nın son iki
yokuşu 20. Etap PORDENONE-ASIAGO arasındaki 190 km’de yer alan Monte Grappa ve
ilk kez çıkılacak bol virajlı Foza yokuşları. Ama son zirveden sonra finişe 15
km daha var dolayısıyla rahatlamak için erken. Monte Grappa’yı 2014’de Nairo
Quintana fethetmişti. Bakalım bu sefer de ona uğurlu gelecek mi?
Son etap Monza yarış pistinden başlayıp Milano’daki Duomo
Katedrali’nin hemen yakınında bitecek 29
km’lik bireysel zaman karşı yarışı olacak. Foza’da hala birinci belli olmamışsa
bu son 35-40 dakikalık efor Pembe Mayo’nun bu yılki sahibini belirlemiş olacak.
Favoriler
Yarışın başlamasına iki hafta teslim edilen bu yazı favorilerin
tam bir analizini yapmama izin vermiyor. Ama tüm İtalya yarışın Fabio Aru ve
Vincenzo Nibali arasında geçmesini, Coppi-Bartali çekişmesinin tekrar
yaşanmasını istediğini anlamak zor değil. Ne var ki iki hafta önce Sierra
Nevada’da antrenmanda düşen ve dizini sakatlayan Aru’nun yarışa katılamayacağı
açıklandı. Hoş Aru hafif antrenmanlara başladı ama yarışa kadar ne duruma
geleceği belli değil. Astana patronu Vinokurov genç Sardinyalı’nın Fransa
Turu’na gideceğinde ısrarcı. Aru’nun sakatlığı gerçekten büyük hayalkırıklığı.
Nibali yeni takımıyla geçen seneki zaferini tekrarlamak istiyor. Ancak Bahrain-Merida’nın yokuş domestik gücü de beni biraz düşündürüyor. Nibali’nin
Etna’da hiç zaman kaybetmemesi gerek. Geçen sene gibi Giro’ya yavaş başlarsa
toparlandığında rakipleri çok uzaklarda olabilirler. Yine de kariyeri boyunca
tüm Büyük Turlar’ı kazanmayı başaran Nibali’nin ünvanını korumak için
Sardinya’da startta olması onu ilk üç favoriden biri yapmaya yeter.
Nibali doğa olaylarını kontrol eden melek olan Mikail'i işaret ederken |
Bence en büyük ve doğal favori Giro’14 şampiyonu Nairo Quintana.
Kolombiyalı, bu yıl, 2015’de Alberto
Contador’un yaptığı gibi, hem İtalya hem de Fransa Turu’nu kazanmak istiyor. Oldukça
zor bir hedef ama geçen sene hüsran olduğu Fransa Turu’ndan sonra Vuelta’yı
kazanması takdire değer bir başarıydı (TdF’da 3. olmuştu). Bu sene hem Valencia
hem de Tirreno-Adriatico turlarını kazandı. Eğer ITT’lerde çok zaman
kaybetmezse, müthiş yokuş tırmanma yeteneği ile en olası şampiyon adayı
Quintana gibi duruyor.
Quintana podyumda |
Bir başka favori Team sky’ın lideri Geraint Thomas. Galli sporcu
son iki yıldır genel klasmancı olmayı kafaya takmış gibi. Takım takip olimpiyat
şampiyonundan daha önce bir Fransa Turu şampiyonu çıkmıştı (B.Wiggins), neden
bir daha olmasın diye düşünüyor olmalı. Tirreno-Adriatico’da beşinci oldu ve
son hazırlık yarışı Tour of the Alps’i de birinci bitirdi. Yine de Giro’nun çok
zorlu yokuşlarında takımının ona çok yardım etmesi gerekecek. Açılan farkı ise
Foligno ve Monza’daki zamana karşılarda kapatmaya çalışacak.
Geraint Thomas |
G. Thomas’la aynı stratejiyi düşünen biri de BMC’den Rohan
Dennis. T-A’yu Quintana’nın ardından ikinci bitirdi. Giro’daki en iyi rouleur
kendisi lakin yokuşlarda Thomas kadar iyi değil. Üstelik takım liderliğini
Tejay Van Garderen’le paylaşmak durumunda. Çift liderli bir takımın başarılı
olduğunu çoktandır görmedik.
Tejay Van Garderen sarı mayolu Ron Dennis'i çekerken.. |
Fransızlar’ın baskısından sıkılıp kendini İtalya’ya atan Thibaut
Pinot da favoriler arasında. Fransa Turu’nda halkın beklentisiyle boğulan ve
performans gösteremeyen Pinot bu sene TdF’ı pas geçip şansını İtalya’da
denemeye karar verdi. Son haftalarda oldukça formda gözüküyor ama sadece iki
yokuş domestiğiyle nereye kadar gieceği belli değil. TT yeteneğini son yıllarda
geliştirdiğini de göz önüne alırsak podyumda yer almayı hedeflediği
düşünülebilir.
Thibaut Pinot |
Geçen sene İtalya Turu’nu altıncı bitiren Quick-Step Floors
sporcusu Bob Jungels’i de yazmak gerekiyor sanırım. Beyaz Mayo’nun bu sene de
güçlü adaylarından biri. Eğer bu yıl da ilk 10’da bitirirse kariyerini tamamen
“a la Indurain" bir genel klasmancıya çevirebilir. 69 km2lik zamana karşı
onun en büyük avantajı olacak.
Bob Jungels |
Bunlar dışında hemen her takımın bir lideri var. Geçen sene
Giro’yu tam kazanacak derken düşüp dördüncü olan Lotto NL-Jumbo’dan Stefan
Kruijswijk, Trek Segafredo’da ilk on sırayı kovalayacak Bauke Mollema, Orica-Scott’ta geçen seneki Fransa Turu dördüncüsü Adam Yates ilk akla gelenler.
Ayrıca geçen seneki yarışta ölümden dönen Katushalı Ilnur Zakarin, Ag2R’in Giro
gediklisi Domenico Pozzovivo, Beyaz Mayo klasmanında Jungels’i
zorlamasını beklediğim Cannondale-Drapac sporcusu Davide Formolo da anılması gereken isimler.
Kruijswijk'in kara çakılarak Giro 2016'yı kaybettiği anlar |
Eğer tüm bu isimler hala formda ve iddialı olarak yarışın son
haftasına gelebilirlerse tarihin en güzel yarışlarından birini seyrederiz.
Lakin her hal-ü şartta, Giro d’Italia bence bu yılın en görkemli büyük turu
olacak. Umarım haklı çıkarım. İyi seyirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder