Temmuz sevgili bir ay. Geçmişte kalmış veya hala sevdiğim bir sürü
insanın doğum günü bu ayda. Lise ve üniversite zamanı Temmuz’u daha çok takdir ederdim. Tatil
demekti, deniz, güneş, kitap, laklak, futbol, nadiren de kızlar demekti Temmuz, yanında kankası Ağustos’la
beraber. Ama uzun yıllardır deniz ve sıcak aklıma gelmiyor.
Yılın bu bölümüne anlamını veren şey benim için Fransa Bisiklet Turu. Haziran başı gibi radarı açarım, Giro'dan sonra nadasa aldığım haber takipleri, analiz yazılarını
didiklemeye başlarım. Dauphiné ve Tour de Suisse'e diğer yarışlardan farklı bir
gözle bakarım (bu sene bir de Route du Sud çıktı). Abone olmama karşın, etap
detaylarını gösteren dergileri Avrupa'ya giden dostlara bir kez daha ısmarlarım. Kütüphanemdeki
bisiklet kitaplarına daha sık bakar olurum, birini alır birini yerine koyarım. Ben Tour'u böyle
beklerim.
Bu yazıda biraz parkura bakacağım. 3,360 kilometrelik bir yarış koşulacak. Yine iki dinlenme günü (Pau ve Gap kentlerinde) ve 21 etap var. 22 takım dokuzar sporcuyla yarışacak. Bu sene yokuşçulara uygun bir parkur var. Tek ITT var; o da ilk gün ve 14 km. Tek TTT ise 28 km ve 9. Etap'ta. Bunun dışında ASO 9 düz etap olduğunu söylüyor ama ben 4.5 tane sprint etabı ancak görüyorum (2, 5, 7, belki 13 ve 21). Toplam 7 dağ etabının beş tanesi zirve finişiyle sonlanacak.
Fransa Turu'nu ve yol bisikletini seyretmeye yeni başlayacak hevesli arkadaşları yazıya devam etmeden önce @alparsla Bey'in nadide eseri
yazısına buyur edelim. Ardından isterlerse
şuna da baksınlar ve risalemize öyle devam etsinler.
Müdüriyet
Şimdi 2015 Fransa Bisiklet Turu'nun etaplarına bakalım. Bu sene Tour'u coğrafi olarak altı kısma ayırdım:
Hollanda & Belçika,
Kuzey Fransa,
Bretonya,
Pireneler,
Masif Central ve
Alpler
Teker teker gidelim. Önce Double Dutch Bussss!!
HOLLANDA & BELÇİKA
1954 yılında, Fransa Turu ilk kez ülke dışından start almış, yarış
Amsterdam’da başlamıştı. Seneler içinde birkaç kere daha Hollanda’dan start
verildi. 2010 Rotterdam’dan beş yıl sonra yarış bu kez Utrecht’ten başlayacak. "Grand
Départ" konsepti çerçevesinde ilk gün 13.8km'lik ITT koşulacak. Eskiden, bu
kısa başlangıç etabına, uzun ve heyecanlı bir kitabın ilk sayfasını
anımsatırcasına, “prolog” denirdi.
Prologu okuyan kitabın büyüsüne tutulur, son sayfayı bitirmeden artık duramazdı.
Fransa Turu prologu da o işe yarardı. İlk gün, teker teker start alan
yarışçıları görüp kim olduklarını, kısa kısa hikayelerini dinleyen seyirci, Tour
hummasına yakalanır, artık üç hafta iyileşemezdi. Ama o güzel hislere ket
vuruyorlar işte. Mesafe 8 km'den uzun diye 1. Etap demek zorundayız. Yine sekiz
kilometre km yap, yine “prolog” de ne olur yani, ne değişir? Bir sürü şey gitgide
değişiyor, geleneklerden vazgeçiliyor. Her şeyin bozulduğundan şikayet eden huysuz
ihtiyarları anlıyorum, giderek onlardan biri olmaya başlıyorum.
1. Etap - Utrecht-Utrecht (ITT) |
2. Etap Utrecht’den yola çıkacak ve yüzyıllardır insan-doğa
mücadelesinin en inatçı ama zarif şekilde yapıldığı Zeeland bölgesinde bitecek.
Nederland veya Fransızca ismiyle “Pays-Bas “Alçak ülkeler/topraklar” demek. Zeeland da zaten deniz toprakları demek. Bölge
insanları, Maas, Rhine ve Schelde nehirlerinin Kuzey Denizi’ne döküldüğü, deniz
seviyesinin altındaki bu deltayı, 800 yıldır, bataklıkları kurutarak, set ve
baraj şebekesi kurarak kendilerine bir yaşam alanına çevirmeye çalışıyorlar. 1953’deki
büyük selden sonra başlatılan “Deltawerken” projesiyle artık başardıklarını
söyleyebiliriz… mi? Küresel ısınma sonucu, bu kez tüm dünya, hep beraber yeni
bir mücadeleye girişmek zorunda kalabiliriz.
Etap, bu baraj ve set sistemi için inşa edilen suni bir adanın
üstünde sprint finişle bitecek. Rüzgar batıdan ve sert olursa, meydana gelecek
muhtemel eşelonlar yarışa heyecan katabilir. Yoksa başkaca bir olay
beklenmiyor. Ama rüzgarlı ve yağmurlu olursa, kan gövdeyi götürür, Chris Froome
düşer, şimdiden söyleyeyim.
Hollanda’dan Fransa’ya gelmek için Belçika’dan geçmek gerek. E
haliyle orada da bir etap lazım. ASO bölgede güzel yarışlar da düzenliyor
biliyorsunuz. Fleche Wallonne’un bittiği Mur de Huy’ün %20’lik yokuşları iki
gündür dümdüz topraklarda yarışan bacakları açmak için iyi gelir. Anvers – Huy
arasındaki üçüncü etapta üç adet Kat4 yokuştan sonra Huy Duvarı (Mur de Huy) çıkılacak.
Klasman favorileri ilk mermilerini atacaklar gibi duruyor ama Valverde 15 ayda
üçüncü kez kazanır gibi geliyor bana. Purito’yu plase yazıyorum. Aynı parkur
finalini hem Tour’da hem de bir Klasik’te koşmak ne demek görmüş olacağız. En
az Fleche W. kadar heyecanlı bir finiş olacağı kesin.
KUZEY FRANSA
Chris Froome dördüncü güne kadar hala düşmemişse, Seraing –
Cambrai etabı ve son kısmındaki pavé sektörler tam ona göre*. Fransa Turu parkuruna ne zaman Paris-Roubaix’den kupleler konsa
bir takım sıkıntılar yaşanıyor. Geçen sene Nibali’ye zaferi getiren en önemli
farklardan biri, bu sektörlerde, Contador’un önünden yürüyüp gitmesi olmuştu (bir
de Froome düşmüştü tabii, ehe he!). Bu sene de aynı şey olabilir mi? Froome’u
pavé’de göremedik. Contador ise geçen yıl pek iyi bir resim
sergilememişti. 233km’lik etapta -P-R uzmanları
haricinde- moral motivasyonu en yüksek adam Vincenzo olacak. Pavé bölümlerin
altı tanesi yarışın son 35 km’sine sıkışmış durumda. Bu noktada büyük bir
mücadele başlayacak. Dolayısıyla ilk 200 km boyunca takım liderlerinin koruma
altında kalması hayati önem taşıyacak. Yarışın başında meşhur Namur Kalesi
(Citadelle de Namur) yokuşu da var. Yayın o kadar erken başlar mı bilemem ama
manzara harika olur.
5. Etap’ta I. Dünya Savaşı’nın, hatta harp tarihinin en kanlı
çarpışmalarından Somme Savaşı’nın geçtiği yerlerde dolaşacağız. 1916’da dört ay
içinde bir milyondan fazla kayba yol açan bu karşılıklı katliam yüzünden bölge
toplu mezar ve anıt dolu. Arras - Amiens arasındaki 189.5 km boyunca bol bol
göreceğiz. Etap büyük bir sürpriz olmazsa toplu sprintle bitecek.
Bir sonraki gün de deniz kenarında olacağız. Abbeville’den çıkıp
LeHavre’a giderken üç tane Kat4 yokuş var. Ama asıl sıkıntı, Zeeland etabında
olduğu gibi, denizden gelecek rüzgar olasılığı. Çapraz rüzgar geldi mi,
pelotonu karıştırmayı düşünen kuvvetli bir takım da varsa (mesela Astana veya
Etixx-QST) ortalık birbirine girebilir. Bu da yetmezse etabın sonunun 800mt’lik
%7 bir yokuş olduğunu söyleyeyim. Zafer sanki kaçış grubuna gider gibi duruyor, fakat son yokuşta Contador veya
Nairo bir Alicengiz atağı yapmazsa ne olayım. Ne olayım? Bilemedim…
6. Etap - Manzara harika |
BRETONYA
Ve Breton topraklarına geldik. Denizin ve iklimin sertleştirdiği,
çalışkan, az konuşan insanların yaşadığı, bisikletçinin hasını yetiştiren
Bretonya. Geçmişinde Lucien Petit Breton, Jean Robic, Louison Bobet, Bernard
Hinault gibi büyük şampiyonlar yetiştirmiş, bisiklete aşkla bağlı, yiğidin
harman olduğu topraklar. Fransa’nın bu nadide bölgesinde üç etap koşulacak.
İlki Livarot – Fougeres arasında bir sprint etabı. Bir özelliği yok (nasıl yok!! Ramazan'ın son Cuması) ama ASO ne
güzel serpiştiriyor sprint etaplarını değil mi? 2., 5. ve 7. Etaplardaki sprint
mücadeleleri Cavendish’in destan yazıp yazmadığını, Sagan’ın “top speed”inin
eski seviyesine gelip gelmediğini gösterecek. Greipel, Bouhanni ,Kristoff, Démare
ve Edvald B-H gibi başaltı pehlivanları da kendilerini göstermeye çalışacaklar.
11 Temmuz günü Rennes - Mur de Bretagne etabı koşulacak. Etabın
iki önemli yeri var. İlki 50. km’de geçilecek Saint-Méen-Le-Grand kasabası.
1953-55 arasında üç kez Fransa Turu’nu kazanan Louison Bobet’nin doğum yeri.
ASO bu “hat trick”in 60. yılı şerefine parkuru şampiyonun kasabasından geçirip
zarif bir jest yapmış**. Etabın asıl mühim kısmı, sondaki Mur de Bretagne. 2011’de
Cadel Evans’ın kazandığı etap hala gözümün önünde. Valverde’nin Nisan ayındaki Fleche
galibiyeti gibi sprintsiz bir zaferdi. Contador başını taşlara vurmuştu son
atağı geç yaptığı için. Bu kez zaman bonusu da var, o nedenle etabı kazanmak
önemli olacak. Aslında Philippe Gilbert’e yazacaktım ama bu sene katılmıyor
eşek. Van Avermaet ikinci olur, Froome düşer (!)
Bröton etaplarının sonuncusu, koşulma sırası itibarıyla ilginç. Vannes
– Plumelec arasında 28 km’lik takım saate karşı etabı var. TTT genelde ilk 4
etap içinde koşulur biterdi. Neden? E daha yarış dışı kalan pek olmaz, her
takımın 9 kişiyle yarışma şansı olsun diye. Bu sene ise TTT ta dokuzuncu
etapta. En az iki üç takım ful kadroyla yarışamayacak. Üstüne bir de alışkın
olmadığımız şekilde yokuşlu bir TTT olacak.
Başlangıç irtifası 28 mt’den iki kez 130 mt’lere çıkılacak. En sonda da
1.7 km uzunluğunda, %6.2’lik Cote de Cadoudal var. Takım zamana karşı
etaplarında, zaman dördüncü sporcunun finişten geçişiyle belirlendiğinden, büyük
olasılıkla, her takım son yokuşun dibine kadar tam kadro gelmeye çalışacak (ilk
sekiz gün fire vermemişse). O son yokuşta da, özellikle GK favorisi takımların
amacı en kötü 5 kişi finişe gelmek olacak. Yani, takımın en kötü 5. yokuşçusunu yukarı
taşımak zorundalar. Bu nedenle Froome, Nibali ve Quintana’nın Cadoudal’de
domestik gibi önde tempo verdiğini görürseniz şaşırmayın. Bu etap için en mühim
kişi beşinci eleman*****.
Kafile TTT’den hemen sonra güneye uçacak. Fransa Turu’nun
geleneksel dinlenme günü kenti Pau’da bir gün geçirip dağlara çıkmaya
başlayacak.
PİRENELER
Dağların ilk bölümünde
3 etap var. İlki Tarbes – La Pierrre-Saint-Martin arasında. Tarbes, yüzbin
nüfuslu bir Bask kenti. Pek bir özelliği yok, fasulyesi meşhurmuş. Etap aslında
hiç de Pireneler'e yakışır şekilde başlamıyor. İlk 140 km boyunca sadece üç
tane Kat4 tırmanış var. Hani, arkasına sprint finiş koysanız Cavendish
Pireneler'deki ilk zaferini kazanabilir durumu var. Hal böyleyken, bölgenin
kayak merkezi La Pierre-Saint-Martin parayı bastırınca, parkur direktörü
Thierry Gouvenou da yokuşu çakmış. Bu ticarileşme sırasında, yokuşun aslen Col
de Soudet olduğu gözden kaçmasın lütfen. Soudet çok sert ve eğimi sürekli
değişen bir yokuş. Favoriler ve yokuşçular laylaylom 140 km gelip bir anda bu
sert rampaya sarınca Bastille Günü havai fişeklerini görecekler.
Bagneres-de-Bigorre,
Aspin, La Mongie, Tourmalet... Kulağa
şiir gibi geliyor. Bence bu yarışın en zor olmasa da en güzel etabı. 188 km
uzunlukta ve Pau-Cauterets arasında koşulacak. Biri HC olmak üzere altı
kategorize yokuş var. Tourmalet zirvesinden finişe kadar 40 km var, biraz daha kısa
olsaydı Nibali ve Contador o yokuştan çok fena inerlerdi. İniş özürlü Froomie
ve son Vuelta'da düşen Quintana'ya zaman takmak için harika olurdu. Düşük
olasılık. Ama her durumda son yokuş Cauterets çok can yakacak. 6 km ve %5
olduğunu görüp “Ne var yahu?” demeyin, büyük aynakolda, yüksek tempoda çıkılacak
bir yokuş. Bacaklar muhallebiye döner.
12. Etap, 195 km'lik
Lannemezan - Plateau de Beille***. Fransa
Turu’nda daha önceki beş Plateau finişinin dördünde, etabı kazanan Fransa
Turu'nu da kazanmıştı. Bir nevi "Kingmaker" etap. Çok zor bir yokuş
ama tüm profile karşıdan bakınca daha da korkutucu. Fabio Casartelli’nin 20.
ölüm yıldönümünü anmak için önce Portet d’Aspet çıkılacak. Sonra iki tane Kat1
yokuş ve ardından 15.8 km’lik, %7.9 eğimli Plateau de Beille. Contador’un
2007’de burada etap kazandığını hatırlatayım. Müthiş savaşlar olacak, Froome
kafasını iki yana sallaya sallaya ataklar yapacak, Quintana yüzünde hiç ifade
değiştirmeden cevap verecek. Pireneler'in son etabında zevkten gebereceğiz inşallah!
MASSIF CENTRAL
Fransa'nın ortasında,
hafif güneye doğru 85.000km karelik bir bölge, jeolojik olarak çevresindeki
yapıdan farklı olduğu için bu ismi almış. İlk duyduğumda sıfat ve ismin yerini
karıştırmış, "Büyük Santral da ne ola?” diye düşünmüştüm. Halbuki doğru
çeviri "Orta Kütle" veya "Merkez Kütlesi" olmalıydı. Masif
Santral’in TdF için anlamı, Alpler’den Pireneler’e doğru –veya ters
yönde- kafilenin geçiş yolu üstünde olması. Fransa Turu için parkur
hazırlanırken, geçiş düz, uzun ve sprintli etaplarla olsun istenirse güneyden
(Carcasonne, Narbonne, Montpellier gibi), sert, yokuşlu ve cilveli olsun
istenirse de Massif Central’den planlanır (hatta bazen Mont Ventoux’yu, çok
bazen de Puy du Dome’u koyarlar, sertlik ve cilve zirve yapar). Bu yıl cilveli
olacak, ossun bakalım.
Pirene sonrası ilk
etap aslında kaçış grubuna bırakılsın diye tasarlanmış. Bayramın ilk günü**** Muret
- Rodez arasında 198.5 km ve 3 kategorize yokuş var. Onların dışında da parkur sürekli
çıkıp iniyor. Ama Astana (veya sürpriz planları seven başka bir takım) isterse bu
etapta ortalığı dağıtabilir. Pelotondaki o panik havasını çok görmek isterim fakat
sanki kaçış grubuna bırakırlar diye tahmin ediyorum. Etabın sonunda yarım
kilometrelik %10 bir duvar var. Hem zafer hem de klasmanda birkaç saniye isteyenlere
pek uygun bir fırsat veriyor.
Ertesi günkü Rodez –
Mende etabı hakkında çok konuşuluyor. Etap kısa ve sert iki yokuşla bitecek.
Önce 2km, %5.9’luk Cote de Chabrits, hemen ardından da 3km ve %10’luk Croix
Neuve. Çok can yakabilir, çok zaman kaybettirebilir. 2010’da buradaki etabı
Purito kazanmıştı ama Contador baş rakibi Andy Schleck’e on saniye fark
atmıştı. Her şey olabilir. Bir zamanlar, bir dağ yolunda yazdığı “Ayı çıkabülü,
daş düşebülü!”
Mende – Valence etabı
için toplu sprint beklentisi var ama 4 tane de sertçe yokuş var. Eğer
sprinterler bu zorlukları aşarlarsa Valence’da şansları olacak. Finişe 60 km
kala son yokuş %5.8 eğimli 8 km’lik Col de l’Escrinet. Tempo yükselirse Cav’ın pelotonun
önüne geçip “Ya yavaş ulan!! Bize de bi şans verin be!” diye birilerine
girişmesi olası.
Hayırlısıyla Büyük
Santral’i eda eyleyip Alpler’le flörte başlıyoruz artık. Fransa Turu son ve en
afili numarasını yapmak üzere…
ALPLER
Le Tour önce güneydeki
Provence Alpleri’ne uğrayacak. İlk olarak 201 km’lik Bourg-de-Péage – Gap etabı
var. Gap demek, Col de Manse’dan aşağı deli bir iniş demek. Kim bilir kaç kez
seyrettik. Deli iniş deyince akla Nibali ve Contador geliyor ama Froome
gelmiyor maalesef. Team Sky, liderinin bu defosunu kapatmak, diğer herkes de
ortaya çıkarmak istiyor. Yokuşta geçemezsen inişte geç planı kesin denenecek. Son
13 km tırnak yedirir.
Fransa Turu ikinci
molasını Gap’da verdikten sonra yine bir efsanesini anacak. 1975’de Eddy Merckx
altıncı TdF zaferine gidiyordu. Sarı Mayo üstündeydi ama Puy du Dome
etabında bir seyirciden böbreğine yumruk
yemiş, Bernard Thévénet’ye 34” kaybetmişti. Ertesi gün, Nice – Pra-Loup
etabında kaybettiği saniyeleri kazanma planı vardı. Col d’Allos zirvesinin inişinde
tek başına atak yapmış, Pra-Loup’ya önde
başlamıştı. %6.5 eğime rağmen Pra-Loup çok uzun bir yokuş değildi. Merckx’in altı
kilometreyi rahatça çıkıp etabı kazanacağı düşünülüyordu. Ama yokuşun ortasında
Merckx bonkladı, yavaşladı. Arkadan gelen Thévénet yetişti, Merckx’i geçti. Etabı
kazanırken Sarı Mayo’yu da giymişti. Aslında TdF 1975’in bundan sonrası da
ilginç ama yerimiz müsait değil aziz okuyucu. O nedenle burada keseyim.
Evet 40 yıl sonra önce
Col d’Allos, sonra Pra-Loup. Etap başından itibaren tırmanış dolu olacak. Benim
tahminim, favorilerin bu etapta bir ateşkes uygulayacakları, gençler ve ikinci
kemanlara şans tanıyacakları yönünde (17. Etap: Digne-les-Bains – Pra-Loup, 161
km).
23 Temmuz’da işler
iyice kızışmaya başlayacak diye klişe bir laf edeyim ama son iki güne bakınca
sanki favoriler enerjilerini biraz daha
iktisatlı kullanırlar diye düşünüyorum. Yoksa çok baba, 21 km’lik Col du
Glandon var. Ama etabın ortasına konmuş. Oraya gelene kadar beş tane Kat2 ve
Kat3 yokuş var ama dediğim gibi çok olay çıkmaz gibi geliyor. Aptala malum olur
mu göreceğiz. Etabın sonunda süper estetik ve sempatik yokuşumuz Lacets de
Montvernier ilk kez Fransa Turu’nda arz-ı endam edecek. Bu arada etabın ilk 60 km’si Napolyon
Bonapart’ın Elba sürgününden Paris’e dönerken kullandığı, artık bir turist
çelene dönüşmüş olan “Route Napoléon” üstünde. Paşamızın yolculuğunun 200. yılı
şerefine parkura dahil edilmiş. Ama sevinçle kutluyor muyuz, saygıyla anıyor
muyuz, ne yapıyoruz bilemedim.
Son iki Alp etabına
geldik. 138 km’lik Saint-Jean-de-Maurienne – La Toussuire-Les Sybelles etabı
benim Froome’a ilk gıcık olduğum yokuşta bitiyor. Hatırlarsınız: 2012 Temmuz… Önde
Valverde etaba gidiyor, Froome Wiggo’yu çekiyor, Wiggo şişiyor, Froome
Valverde’yi yakalamak için atak yapmaya çalışıyor, Wiggo “saçmalama” diyor,
Froomie ters ters arkasına bakıyor “Hem çıkamıyorsun, hem beni engelliyorsun,
hem de Tour’u kazanıyorsun” şeklinde. O günden beri yıldızımız barışmadı. Neyse…
Etap profilini koyayım:
Glandon üstü Croix de
Fer ve dahi Mollard ve illa ki da La Toussuire… 140 km’de herhalde 4000 m
irtifa çıkılacak. Daha ne olsun. Froome, benim gibi yavşakların çenesini
kapatmak için kazanmak isteyecektir.
20. Etabın ilk
tasarımında Galibier ve L’Alpe d’Huez bir aradaydı. Ama birinden diğerine
geçmek için kullanılan yol üstündeki tünellerde toprak kayması riski olduğundan
parkur değiştirildi. L’Alpe d’Huez’den vazgeçilemeyeceğine göre Galibier feda
edildi, yerine ters taraftan çıkılacak Croix de Fer kondu. 110 km’lik bir
sprint dağ etabı, ne demekse artık… L’Alpe her zaman özel bir yer. Her zaman
olsun istiyorum. Bourg d’Oisans’dan çıkıp Huez kasabası yoluna girecekler. Dağdaki
200.000 kişinin bağırışı altında, iki metre genişliğe kadar daralmış asfaltın
üstünde, 14.7 kilometre ve 21 viraj boyunca son ve nihai savaşın tanığı
olacağız. Çok kan dökülecek ve fakat kimse ölmeyecek.
Son gün, Türkler’in
hayırla anmadığı, porselenleriyle ünlü Sevres’den Paris’e Champs-Elysées’ye
klasik kutlama etabı koşulacak. Cavendish ve diğer sprinterlerin son bir şansı
daha olacak. Sonra 2015 Tour de France’ı kapatacağız.
Hepinize iyi seyirler.
SG/sg
*Parkur
tanıtım yazısını birilerine takılmadan, kuru kuru yazınca çok tekdüze oluyor,
yazar çok sıkılıyor, sıkılınca da yazı
takır tukur oluyor. Lütfen anlayışlı ol aziz okuyucu. Froome’la bir alıp
veremediğim yok. Yarışı kazanacağını da tahmin ediyorum üstelik. Ama estetikten çok uzak bir sürüş stili olduğunu sen de kabul edersin. Her
an, Men in Black filmindeki gibi, göğüs kafesi açılıp içinden antenli mantenli
bir uzay böceği çıkacakmış gibi gidiyor. Tööbe tööbe…
**Louison Bobet’yi ben de unutmadım ve Temmuz ayındaki Socrates Dergi'ye onu ve kardeşi Jean’ı anlattım. Alın okuyun,
adamı hasta etmeyin.
***
Lannemezan – Plateau de Beille yazınca şöyle bir duraklayıp düşüneceksin, 2002
ve 2004 aklına gelecek, kafanı iki yana sallayacaksın. Buruk bir gülümseme
takılacak dudağının kenarına, hayalete bir selam sarkıtıp yazıya devam
edeceksin.
**** 17 Temmuz Ramazan'ın son cuması değilmiş (sert uyarı aşağıda). Bayramın ilk Cumasıymış. Bir gün için birbirimizi kırmayalım bence... Bu durumda Ramazan'ın son Cuması Livarot-Fougeres etabına denk geliyor.
***** Anlık hafıza çöküşü nedeniyle TTT'de takım zamanının, finişi 4. geçen sporcunun süresi temel alınarak hesaplandığını yazmıştım. Halbuki 5. sporcunun zamanı baz alınıyor. Düzeltir ve özür dilerim, başta @candanceylan olmak üzere, dürtenlere bilhassa teşekkür ederim.
**** 17 Temmuz Ramazan'ın son cuması değilmiş (sert uyarı aşağıda). Bayramın ilk Cumasıymış. Bir gün için birbirimizi kırmayalım bence... Bu durumda Ramazan'ın son Cuması Livarot-Fougeres etabına denk geliyor.
***** Anlık hafıza çöküşü nedeniyle TTT'de takım zamanının, finişi 4. geçen sporcunun süresi temel alınarak hesaplandığını yazmıştım. Halbuki 5. sporcunun zamanı baz alınıyor. Düzeltir ve özür dilerim, başta @candanceylan olmak üzere, dürtenlere bilhassa teşekkür ederim.