Giro'nun 12 etabını bitirdik. Yarın dağlara
çıkacağımızdan, öncesinde turun fotoğrafını çekip durum değerlendirmesi yapmak
istedim.
Bu sabah, Genel Klasman'daki ilk on sporcu 4'21"
içinde yer alıyor. Pembe Mayo Vincenzo Nibali'de (Astana). Sicilyalı'nın 41"
gerisinde eski tüfek Cadel Evans (BMC), 2'04" arkada ise Rigoberto Uran(Sky
Team) var. Yarışın büyük sürprizi, Bradley Wiggins (Sky Team). Bu seneki ilk ve
en önemli hedef olarak Giro'yu belirleyen Wiggins'in performansı takım
seviyesinin altında kalınca 12 yarış gününde beş dakikadan fazla zaman kaybetti
ve dün Treviso'da teslim bayrağını çekti. Birkaç gündür hasta olduğu açıklanan
Wiggo'nun bugün 13. Etap'a başlaması sürpriz olacak (TSİ 10:00 itibarıyla
yarıştan ayrıldı).
Sir Bradley'in Giro kazanma formülü şöyleydi:
Ischia'daki TTT'yi kazanalım, 8. Etap'a kadar önlerde kalıp zaman
kaybetmeyeyim, Saltara'da TT yeteneğimle 3'00" fark atıp liderliği alayım,
dağlarda bu farkı koruyarak -veya yavaş yavaş kaybederek- "pembiş pembiş"
Brescia'ya ulaşayım. Bu strateji geçen seneki Fransa Turu'nu da kazanmıştı ve bu
derece güçlü bir takım/sporcu için mantıklı bir yaklaşımdı. Velakin, tüm savaş
planları ilk kurşun atılınca çöpe gider misali, daha 2. Etap'ta hesap şaşmaya
başladı. Team Sky TTT'yi kazanmasına karşın Astana'ya sadece 0'15" fark
atabildi. Ama asıl sorun Sella San Bruno'da biten 4. Etap'ta Wiggo'nun diğer
favorilere 0'17" kaybetmesi oldu. Son 3 km içindeki bir kaza nedeniyle geride
kalan Wiggins'in itirazı haklı görülmedi. Ama asıl sorulması gereken finişe bu
kadar yakınken arkalarda ne yaptığı olmalıydı. Sıkıntının yağmurdan
kaynaklandığı 7. Etap'ta anlaşıldı. Son yokuş öncesi yine geride kalan Wiggins,
Pescara inişinde bisikletin kontrolünü kaybetti ve düştü. Ama sorun düşmesi
değil, düştükten sonra inişin geri kalanında Pinarello'sunu -kendi tabiriyle-
"kız gibi" kullanışı oldu. Bu cinsiyet ayırımcı söylemin yanında Sir'ün
karizmasını çizen 1'24"lük zaman kaybı oldu.
"It's raining cats and dogs my dear!!"... Mealen "Başlatma lan kedinden köpeenden!!"
Murphy kanunlarına uygun olarak işler daha sonra
da kötü gitmeye devam etti. Gabicce Mare - Saltara arasındaki 54km'lik ITT
etabının Wiggo'yu rahatlatacağı düşünülüyordu. Bu etap son yılların en uzun
ITT'siydi ve Wiggins'in Giro'ya gelmesi için yem olarak kullanılmıştı. Ama
parkurun özellikle ilk yarısı Bradley'e hiç uygun değildi, Wiggo etap sonunda
Nibali'ye sadece 0'11" fark yapabildi. Pembe Mayo gelmemiş üstelik nezle ve
göğüs enfeksiyonu başlamış, yem boğaza kaçmıştı. İlk zirve finişi Altopiano del
Montasio'da da favorilere zaman yitiren Wiggo yağmur, bolca yağmur, hep
yağmurla uğraşırken dün de Treviso'ya üç dakika rötarlı geldi ve tüm şansını
kaybetti. Bundan sonrası bizim değil Chris Froome'un sorunu.
Geçen senenin şampiyonu Ryder Hesjedal da, Giro'ya
harika başlamasına karşın, ITT'de 2'23", 9. Etap'ta 1'06", ilk zirve finişinde
de 20 dakika kaybederek bütün umutlarını bitirdi. Hesjedal'ın ilk hafta hemen
hemen her etap sonu atak yapması, rakiplerine zaman kaybettirmeye ve bonus
saniyeleri kovalamasına karşın ITT ve ilk dağ etabında bu kadar kötü bir
performans göstermesi çok şaşırtıcı oldu (lan durun bi bekleyin yazı bitsin Allahsızlar! Ryder da TSİ 10:06 itibarıyla çekilmiş).
Geliyoruz yaşlı kurt Cadel Evans'a. Usta hakikaten
çok zekice ve güçlü yarışıyor. ITT dışında hiç zaman kaybetmedi, her etabın
sonunda zaman primlerini kovaladı ve şimdilik son derece formda olduğunu
gösterdi. Daha önümüzde çok zor etaplar bulunuyor, o nedenle temkinli konuşmakta
fayda var. Üstelik parkur yokuşa döndüğü anda etrafında hiçbir takım arkadaşı
kalmıyor Cuddle'ın. Bu iyi haber değil ama Evans tek başına da savaşabilen bir
yarışçı. Giro'ya katılacağı bile belli değilken ferdi klasmanda ikinci devam
etmesi takdire değer. Dün Jens Voigt'un AToC
zaferini de okuduktan sonra yeni hashtag'imiz #oldmencanjump!!
-Sen daha doğmamıştın Vincenzo... Anafartalar'da Türkler'e karşı savaştım ben!
-"Mamma mia!! (Yok ebesi!!)
Vincenzo Nibali yarışın Wiggo'dan sonraki en
önemli favorisiydi. Saltara ITT'de son derece iyi bir zaman çıkardı. Geçen
sezon sonundan beri zamana karşı disiplinini geliştirmeye uğraşıyordu,
neticesini görmüş olduk. Montasio zirve finişinde de yarışı kontrol etti,
ataklara cevap verdi ve kendi de bonus saniyeler için saldırdı. Oldukça güçlü
gözüküyor. Derdi, yokuşlarda Astana'nın çabuk kesilmesi ve az sayıda domestikle
tırmanması. En büyük rakibi, takımının gücünü de arkasına alan Rigoberto Uran
olacak gibi.
O kadar da yaşlı göstermiyo Cadel yaw...
Bu da bizi Uran Uran'a getiriyor. Sky'ın "Wiggo
olmadı Rigo verelim" kararı elbette zorunluluk nedeniyle alındı ama işe
yarayacak mı göreceğiz. Yol bisikleti sporunda kervan yolda pek düzülmez. Buna
uğraşanlar genelde fiilin diğer anlamıyla başbaşa kalabiliyor. Uran, Nibali ve
Cadel'den daha saf bir yokuşçu. Ancak Büyük Tur tecrübesi daha az. 2 dakikalık
fark, hele de zaman bonuslarıyla rahatça kapatılabilir gözükmekle beraber,
Sky'ın artık "saldırı" moduna geçmesi lazım. Buna da pek alışkın değiller.
Üstelik, Astana ve Nibali artık önde tempo koşmak zorunda olmadıkları için son
yokuşlara daha zinde gelecekler. Bu da Astana'nın defolarının daha az sırıtması
demek. Uran ciddi bir rakiptir ve Pescara'da Wiggo'yu beklerken kaybettiği
zamanlar için Brailsford ve Prens Charles'ın annelerinin hatırını soruyordur.
Gesink'in elbet bir gün tökezleyeceğini düşünürsek, podyumda yer almak için tek
rakibi Michele Scarponi. Eski şampiyon'da Saltara TT'de müthiş gözüktü,
Montasio'da da zayıflık göstermedi. #oldmencanjump evet ama
#MaybeTheyCantClimbThatWell diyelim ve Uran'a Brescia'da podyumu
yakıştıralım. "Trofeo Senza Fine" zor.
Rigoberto Uran Uran... (nüfus memuru kekemeymiş)
Dün Treviso'da sprint finişi kazanan Mark
Cavendish yarış hayatının 100. zaferini elde etti. Yeni takımıyla tanışma ve
alışma dönemi çok iyi geçmemiş ve Cav eleştirilerini yükseltmişti. Hatta Patrick
lefevre sprint trenine Petacchi'yi bile transfer etmeye çalıştı panik içinde.
ama Başta Gert Steegmans, OPQS'in vagonları Giro'da çok iyi çalıştılar. Cav
şimdiye kadar koşulan 3 sprint etabını da rahat aldı. Cavendish dört gün sonra
28 yaşını bitirecek ve görünen o ki daha 5-6 yıl dünyanın en iyi sprinteri
olarak kalacak.
Yarışta şimdiye kadarki en büyük faktör
"meteoroloji" oldu. Mayıs'ta İtalya, Temmuz'da Fransa'ya benzemiyormuş meğerse.
Bu ne yağmur kardeşim! İnculuz aslanını bile pes ettirdi. Daha dağlara
çıkacağız ve tahminler bolca yağış gösteriyor. Kar bile görebiliriz zirvelerde.
Kötü havaya alışkın, iyi dinlenen, tedbirli, dayanıklı, zeki, çevik ve
bisikletine hakim olanlarer öne çıkacak. Bu "risotto" daha çok su
kaldırır.
İlk 12 gün itibarıyla Polonyalılar da çok iyi
gözüküyorlar. Hem Scarponi'nin baş domestiği P.Niemiec (Lampre), hem de Rafal
Majka (Saxo-Tinkoff) dağlara ilk 10'da giriyorlar. Montasio'yu çok başarılı
çıktılar, ITT'de de özellikle Niemiec iyiydi. Elbette asıl işi Scarponi'yi
dağlarda kollamak ama TT'de hırs yapması, 33 yaşının baharında arzularına gem
vurmayabileceğini düşündürüyor. Majka ise daha 24 yaşında ve ilk 20'de bile
bitirse başarılı sayılacak.
Yarışın bir başka hikayesi de Katusha oldu. İptal
edilen ProTour lisansını CAS zoruyla geri alan takım hem iki etap zaferi, hem de
Luca Paolini'nin sırtına geçirdiği Pembe Mayo'yla Ruslar'ın karizmasını
kurtarmış oldu.
Risalemizi kısa bir tahminle bitirelim. Bu pazar
Galibier'de Pembe Mayo kimdeyse yarışı o kazanacak. Böyle de kesin
konuşurum!
Buon divertimento!!