25 Ekim 2016 Salı

Cubs vs Cleveland Indians - Bilimsel World Series Analizi

Önceki yazım kadük oldu ve Cubs 1945'den sonra ilk defa finale çıktı. Rakibi Cleveland Indians. Chicago ile Cleveland spor bahtsızlığı açısından birbirine benzer: Indians da 1948'den beri şampiyon olamıyor. Hatta majör sporlarda Cleveland şehrinin 1969'dan beri şampiyonluğu yok iken, geçen sezon Lebron'lu Cavaliers NBA'de bunu kırdı. Chicago da benzer bir şampiyonsuzluk zincirini 90'larda Jordan ile kırmıştı, sonrasında 2005'de Chicago White Sox ve buz hokeyi takımı Blackhawks birkaç kere şehre şampiyonluk getirdi. Cubs ise malumunuz...

Eski Cub Bill Buckner'ın kritik anda topu bacaklarının arasından kaçırması bir Red Sox şampiyonluğuna malolmuştu

Şimdi bilimsel analizimize geçebiliriz. Cubs uzun süredir şampiyon olamadığı gibi, Ex-Cubs Factor denilen istatistiksel gerçeklik (öyle şey mi olur lan?) ile 1945'den beri World Series'e çıkan diğer takımları da etkilemektedir. Şöyle ki, kadrosunda 3 veya daha fazla eski-Cub bulunduran takımlar finalde kaybetmektedirler. Şu güne kadar World Series'e çıkıp ex-cubs faktörden etkilenen 23 takımdan sadece 3 tanesi şampiyonluğa ulaşabilmiştir. (linkini verdiğim wikipedia makalesinde birçok örnek var)

Cleveland'ın tüm kadrosunu dikkatle inceledim. Eski Cub olarak sadece Marlon Byrd var, o da zaten PED kullanımından dolayı 162 maç ceza almış vaziyette, yani bu sezon takımda hiç yoktu. Onun dışında bir tane bile Ex-Cubs yok.

Cubs kadrosundaki herkesin Ex-Cubs mı sayılacağı, yoksa hepsi şu anda halihazırda Cubs'da oynadığı için "Ex" lafının saçma mı olacağı tartışmaya açık. Araştırmanın yapıldığı tarihten sonra Cubs'ı herhangi bir World Series'de göremediğimiz için istatistiki birşey de denemiyor.

Yine de böyle hurafelere inanmamak gerekir. Bu World Series'de Ex-Cubs'dan daha çok, Ex-Bos faktörüne bakmak lazım. Buna göre Indians'ın meneceri Terry Francona ve oyuncular Andrew Miller, Michael Martinez, Mike Napoli ve Coco Crisp (4) eski Boston Red Sox'lu. Chicago'da ise John Lackey, Jon Lester, David Ross (aadammmm) (3) ve bütün yönetim mahallesi Boston kökenlidir. (Red Sox'un bizzat kendisi de 1918-2004 arası şampiyon olamamıştır)

Bu verilerin ışığında, Ex-Bos faktörü berabere iken, Ex-Cubs faktöründen etkilenmemesi gözönüne alınarak Indians bir adım öndedir demek doğru olacaktır.

22 Ekim 2016 Cumartesi

Chicago Cubs: 2016 vs 2003

Malûmu- âliniz Chicago Cubs bu satırların yazarının tuttuğu beyzbol takımıdır. "O da ne?" diyorsanız 104 senelik bu çile yazıma göz atabilirsiniz. O yazı 2012 yazılmıştı ve aradan geçen yıllarda çile devam etti. Çile daha da devam eder gibi görünürken dahi çocuk ve de yönetici Theo Epstein'ın çabaları (bkz. Moneyball için laflar hazırladım) ve umulmadık şekilde geçen sezon transfer edilen dahi menecer Joe Maddon ile geçen sene ivme tersine döndü.


2016'da Cubs tüm zamanların en süper sezonlarından birini geçirdi. Normal sezonu 103 galibiyetle ligin en iyi takımı oldu ve grubunu en yakın rakibi Cardinals'ın 17.5 maç önünde rahatça birinci bitirdi. Pitching departmanında 3.15 ERA ile rakipsiz birinci iken, batting'de .256 gibi ortalama bir BA'ya sahip olmalarına rağmen kazanmak için çok gerekli olan küçük işleri iyi yaparak, örneğin sopayla sakin kalarak base'e çıkma ortalamasını .343 yaparak (Boston'ın ardından ikinci) playoff'lara geldi.

Playoff'da istatistiğin önemi yok, kazanmanın önemi var. Bugün itibariyle NL serisinde LA Dodgers önünde 3-2 önde ve kalan 2 maç da evinde. İki maçtan birini alırsa 1945'deki keçi mevzusundan beri yapamadığını yapacak ve şampiyonun belirleneceği finale, yani World Series'e çıkacak.

FAKAT, bu sezon maalesef 2003 sezonuna çok benziyor. Bartman hadisesinin olduğu sezon yani...

1. Cubs yine Florida Marlins önünde 3-2 öndeydi ve son iki kendi maç sahasındaydı.

2.  Takımın başında o zamanki dahi menecer Dusty Baker vardı. Şimdi ise Joe Maddon. İlki o dönem Giants'ı 2002 World Series'e çıkardığı için ünlüydü, ikincisi de 2008'de Tampa Bay Rays gibi yeni ve başarısız bir takımı World Series'e çıkardığı için ünlü (ayrıca takıma kazanma kültürünü de yerleştirdi, hakkını yemeyelim)


3. 6. maçta atıcı ve de genç yetenek Mark Prior maça başlamıştı. Bu sene de yine genç yetenek Kyle Hendricks maça başlayacak (Teselli: İlkinin yaşı 23 idi, ikincisinin yaşı 26)

Bu kadar benzerlik yeter. Yazı bir daha uğursuzluk yaşanmasın diye yazılmıştır. Tribündekiler de bir zahmet her topa ellerini uzatmasınlar artık! Türkiye bu geceyi sabaha bağlarken Chicago'da W bayrakları dalgalanacak inşallah.


27 Temmuz 2016 Çarşamba

Fransa Turu'nun Ardından




Fransa Turu 2016’yı bitirdik. Chris Froome rahatça genel klasman şampiyonu oldu. Peter Sagan Yeşil, Rafa Majka Puanlı ve Adam Yates de Beyaz Mayo’yu kazandılar. Takım klasmanını Movistar alırken jüri En Savaşkan Sporcu Ödülü’nü, tüm yarış istediği gibi eğlenip iki* de etap kazanan, Peter Sagan’a verdi. Chris Froome’un üçüncü Sarı Mayo’su onu Loison Bobet ve Greg Lemond ile aynı basamakları paylaşır hale getirdi. Team Sky da 5 senede dördüncü kez “Maillot Jaune”u Britanya’ya taşıdı. Fransızlar 30. seneyi de hüsranla bitirdiler ama kendilerini avutacak bir şey bulmayı yine de başardılar. Romain Bardet’nin son hafta etap kazanıp yarışı 2. bitirmesine pek sevindiler. 
https://twitter.com/vrdaam/status/757660687233581056


Bütün bunları herkes seyrettiğine göre akılda kalanları ve gözden kaçanları kısa kısa konuşup tartışmak isterim. Öncelikle, geçen seneye oranla, Avrupa’da TDF’ın izlenme oranlarında ciddi düşüş olduğunu söylemek gerek (https://twitter.com/vrdaam/status/757660687233581056). Bence en büyük nedeni Sarı Mayo mücadelesinin hiç kızışmaması oldu. Contador ilk hafta bitmeden yarıştan ayrıldıktan sonra Bagneres de Luchon’da mayoyu üstüne geçiren Chris Froome’a kimse ciddi bir tehdit oluşturamadı. Adam Yates ve Bauke Mollema ona çok yakın gibiydiler ama yine de Froomie’ye rakip olamayacaklarını görüyoruk. İkinci hafta siz ekran başında, biz de stüdyoda sıkıntıdan kendimizi keseyazdık. Team Sky, US Postal/Discovery’den de bildiğimiz taktikle yarışı hep kontrol altında tuttu. Onlar çekildiğinde de Movistar’dan bir hareket göremedik. Sadece Astana arada bir öne çalıştı ama nedeni anlaşılamadı(!) 

Sky’ın güçlü olacağını biliyordum ama daha çok diğer takımlara ve sporculara şaşırdım. Ya da hayal kırıklığına uğradım diyeyim. Özellikle de Movistar’a. Quintana’dan son haftayı bekleme dışında bir taktik göremedik. Mont Ventoux’nun eteklerindeki 75 mt’lik atak dışında kendisinden ne yaptı? Nada! Evet Nairo 26 yaşında, daha önünde uzun yıllar var. Ama madem öyle, bize gaz vermeseydiler “Seneye gelip Froome’a toz yutturacak!” diye. Büyük hayal kırıklığı.

Contador erkenden yarış dışı kaldığı için çok dikkat çekmedi ama Tinkoff’daki herkesin kafsına göre takılması da dikkatimden kaçmadı. Lideri geri düşerken ana grubu bırakmayan Kreuziger’in pozunu bulamadım ama bulsaydım çok anlamlı olacaktı :)))

Şahsen Pinot ve Bardet’nin en azından bu sene Froome’a rakip olamayacaklarını tahmin ediyordum (+4:05 fark rakip demek değildir) ama Contador da ilk haftada denklem dışına düşünce yapacak bir şey kalmadı. Bu yüzden, TDF2016’yı seyretmeyen Avrupalı seyirciyi pek de suçlamıyorum. Aynı hoşgörüyü Türk izleyiciye gösteremem, "Öyle bir doygunluk hissine ne zaman kapıldınız?" diye manalı sorular sorarım. 

Yanlış anlaşılmasın, üç paragraf yukarıda Discovery benzetmesi yaparak Froome/Sky kombosuna bok atmaya çalışmıyorum. İkisine de uyuz olduğum biliniyor, saklayacak bir şey yok. Yine de Froomie’nin Peyresourde inişi, rakiplerine ciddi fark attığı ilk TT ve Montpellier’deki cüretkar hamlelerini takdir etmekten kendimi alamıyorum (kazandığı 2. ITT’yi neden çok sallamıyorum peki?). Froome’un müthiş fedakarlığını, disiplinini, kendine yapılan eleştirilere karşı sürekli gelişmesini ve GK sporcuları içinde en iyisi olmak için yaptıklarına saygı duyuyorum. Bisikleti kırılınca zirveye doğru koşması bile kazanmak için her şeyi yapabileceğini gösteren bir tavırdı. Ama içinde dönüp duran o çok yakıcı rekabet duygusuyla bazen hırçın, bazen mıymıy bazen de gayri etik birine dönüşmesine kıl oluyorum. Yanında koşan seyirciyi yumruklamasını unutmayacağım. Mont Ventoux yokuşu öncesinde takımı kaza yapınca yalandan çiş molası verip pelotonu yavaşlatması da midemi bulandırdı. Üstelik rezil Britanya basının “Valla Stannard düşünce Movistar da öne gelip tempo yapacaktı az kalsın. Etik ve götük değerler bunu mu söylüyor, yazıklar olsun” minvalinde yorumlar yapmasına daha da sinirlendim. Mont Ventoux 2016 rezaletinde komiserlerin Froome’u kollayan kararı da çok içime sinmedi, onu da şurada yazmıştım. Başka “gayrı etik” şeyler de yapıyor mudur? Bilemem ama 2000’lerin başındaki naif Sarper değilim artık. Herşey olabilir. Fakat tüm bunlar, Froome ve Team Sky’ın her olasılığı hesaplayan, “marjinal kazanımlar”ın tamamını kullanan, 9 sporcusunu da tek bir amaç etrafında toplayarak onlardan en üst düzey performansı almayı başaran müthiş bir makina oluşunun ihtişamını kapatmıyor. Bu takım ve bu adam pelotonun en büyük bütçesini de kullanarak elbette yarışı domine edeceklerdi, ettiler de. Helal olsun. 



2106’nın en güzel görüntülerini Mark Cavendish verdi sanırım. 2014 ve 2015’i sessiz geçen Cav, kendisinden çok şey beklemediğimiz anda 4 etap birden kazanarak bence Tour’a damga vurdu. Rio 2016 yüzünden erken ayrılmasaydı daha da Paris’i de alırdı bence. Tabii Peter Sagan için ne söylesem az kalacak. Yıllarca yarış zekasıyla dalga geçtiğim adam Richmond’dan bu yana bir kaç kuvantum sıçraması yapmış durumda. Gerçekten bisiklet dünyasının yeni starı oldu. O kadar güçlü ki, taktiksel olarak soru işareti dolu hamleleri bile başarıya ulaşıyor. Mantıken Montpellier etabının sonunda kaçmaması gerekirdi. Çünkü sprinti beklese kazanma şansı yine vardı. O noktada yapacağı bir atağın başarılı olma olasılığı sprinti alma ihtimalinden düşüktü. Ama kuvvetinin düzeyine olan inancı o son hamleyi denemesine izin veriyor. Sonuçta etabı alınca da “dahice bir hamle” diyoruz başarısına. Beşinci senedir Yeşil Mayo’yu kazanıyor ve bu gidişle ondan bunu alabilecek kimse de yok. Ama Combativite ödülüne gerek yoktu bence. 





Tom Dumoulin ve diğer Hollandalılar. Dumoulin için harika bir yarış oldu. Neredeyse üç etap kazanacaktı sıpa, hem de biri dağlarda. GKcı olmak için uğraşmazsan çok sevinirim. Sen olduğun yerde güzelsin Tom. Ama tabii Hollanda hikayeleri hep hüzünlü bitiyor. Vuelta’da Dumoulin, Giro’da Kruijswijk ve Tour’da da Mollema (Tour’da 19. Etap’ta düşüp kolunu çatlatan Dumoulin’i bir kez daha ekleyebiliriz). Ne yapacağız biz bu Dutch Blues’u? Nasıl olacak da olacak ve ne zaman Hollandalı bir şampiyonumuz olacak? Evet Hollandalılar bu konuda Fransızlar kadar gergin değiller ama 36 yıl oldu artık. Kom op!! 



Adam Yates? Muhteşem. 24 yaşında ve podyumu son anda kaçırdı. Yokuşlarda favorilere takılmasından çok TT’lerde durumu nefis idare etmesi dikkatimi çekti. Orica-BE ona yokuş domestikleri açısından biraz daha yardım etmeli. Fakat takım seneye Chaves, Yates & Yates problemine nasıl yaklaşacak görmek ilginç olacak. Hele Chaves Vuelta’yı kazanırsa. 

Keza Jarlinson Pantano ve Julian Alaphilippe de bu yarışta hepimize isimlerini ezberlettiler. (Alaphilippe’i zaten biliyorduk ama ossun, laf öyle denk geldi). Pantano TdSuisse’in ardından bir etap da Fransa’da kazanırken Kolombiyalılar’ın sadece yokuş çıkmadıklarını, aynı zamanda sprint atıp yokuş da inebildiklerini gösterdi. Alaphilippe ise hırsı ve inatçılığıyla yarışta hep adından söz ettirdi. Göz önünde olanlardan biri de Thomas de Gendt’ti elbette. Mont Ventoux’daki zaferi dışında bence yarışın en “kombatif” adamıydı, Peter Sagan yerine ödül ona verilseydi sanırım daha şık ama gösterişsiz olurdu. 

Fabio Aru’nun GK’ı tehdit edecek bir hali olmamasına rağmen Astana yönetiminin takımı neredeyse inadına onun etrafında tutması, büyük turların en agresif takımlarından olan Kazaklar için tuhaf oldu. Aru’nun biraz daha palazlanmaya ihtiyacı var, Tour bir Giro değil, Vuelta ise hiç değil. 20. Etap’ta kaçışta çok kuvvetli bir Nibali varken ana grubu Astana’nın çekmesi gereksiz bir hamleydi. 

İlnur Zakarin’in ve Stephen Cummmings’in etap zaferlerini de analım ama yarıştan aklımda kalanlar bu kadar. Toparlamak gerekirse, geçen yıllara oranla daha sönük bir Fransa Turu geçirdiğimiz kesin. Bunun nedeni Froome ve Team Sky’ın seviyesine kimsenin çıkamıyor oluşu. ASO bu duruma bir sene daha tolerans gösterir bence ama 2017’deki genel klasman mücadelesi de bu seneki gibi geçerse olaya el koyar. Ne yapar bilmiyorum ama yarışın daha heyecanlı, çekişme dolu hale gelmesi lazım. Froome bir Armstrong, bir Pantani değil. Heyecan yaratmıyor, kitleleri peşinden sürüklemiyor. Öyle olunca da, yarışı tek başına domine edince millet sıkılıyor (Türkler’i değil başka milletleri.Türk sıkılmayacak!!). Eğer çok zevkli ve çekişmeli bir Vuelta’16 ve Giro’17 seyredersek Prudhomme olaya el koyar.


Şimdi önce Rio, sonra Vuelta var. Görüşüp konuşmak üzere. Au revoir!!    

-0-


* Sagan 2 değil 3 etap kazandı tabii ki.. (Tarık Arda'ya teşekkürler)

15 Temmuz 2016 Cuma

Froome Şov

Yıllar yılı Sky takımı ve özellikle başı önüne eğik stemine  bakar halde bisiklet süren lideri Chris Froome hep sıkıcı olarak nitelendi. 2016 Fransa bisiklet turunda ise tam anlamıyla Chris Froome şov izliyoruz. Adam bu işlerin üstadı Peter Sagan'ı bile geride bıraktı. Şu ana kadar olanları hatırlayalım:

Yumruklama

Bisikletçiler ile koşu yapan seyirciler etapların rengidir. Ancak Froome kendisiyle koşan Kolombiyalının rengini beğenmedi (Quintana) ve yumruğu patlattı.



Yokuş aşağı

8. Etapta zirveyi favoriler hep beraber geçmişti. Bundan sonra yokuş aşağı inilecek ve atak yapacak delinin biri o etabı kazanacaktı. O deli Chris Froome oldu, üstelik kendisi hakkında "yokuş aşağı inişlerde ürkektir" raporu varken



Sagan ile kaçış

11. etap rüzgarlı bir etap idi. Peloton kaçakları erken yakalamış, etap sprinte giderken Sagan kaçtı, kaçar ya. Ama sarı mayolu Froome da kaçtı. Gerçi sprintte Sagan kolayca yendi ama Froome rakiplerine önemli olup olmadığı daha sonra belli olacak birkaç saniye farkı da atmış oldu.


İşeme

Froome'un üstüne çiş de attılar.  Meyve veren ağaç taşlanır diyelim. Ama 12. etapta bu sefer garip birşey oldu. Sky'ın domestikleri Ian Stanndard ile Luke Rowe düştü. Bisiklet sporu bu düşülür. Froome acayip bir zeka ile çiş yapmak üzere kenara çekti. Peloton etiğine göre sarı mayo işerse yavaşlanır. Bu da kıymetli domestiklerinin toparlanıp tekrar yetişmelerini sağladı. Yoksa domestiklerin beklendiği nerede görülmüş?



Video linki: https://www.youtube.com/watch?v=78nGNdkXNcA (sahibi başka siteden izlenmesini istemiyor gibi gözüküyor)

Koşma 

Yine 12. etabın sonunda Froome en büyük rakibi Quintana'ya nal toplatır halde Porte ile Mollema'yı peşine takmış gidiyordu. Bu başlı başına bir şov idi, ama alışık olduğumuz bir şov. Lakin kalabalık yüzünden durmak zorunda kalan motorsiklete bu üçlünün girmesiyle ortalık darma duman oldu. Bisikleti kırılan Froome bence her anlamda akıllıca olanı yaparak koşmaya başladı. (Tafsilat: Koş Chris Koş! Şampiyon olacağız)


14 Temmuz 2016 Perşembe

Koş Chris Koş! Şampiyon Olacağız!







Olayı biliyorsunuz, anlatmaya gerek yok. Mont Ventoux finişine 2 km kala, R.Porte, C.Froome ve B.Mollema önlerinde aniden duran motorsiklete çarpıp düştüler. Mollema çabucak, Porte ondan biraz sonra kalkıp yollarına devam ettiler ama Chris Froome bisikleti kırıldığı için finişe doğru koşmaya başladı. Bisiklet tarihinde belki de hiç görmediğimiz sahneleri ağzımız açık seyretmeye başladık. Froome 150-200 mt kadar koştuktan sonra, yetişen MAVIC arabasından bir bisiklet aldı ama kalleri pedala uymayınca bıraktı. O arada Team Sky arabası yetişmişti, yedek bisikletini alıp yola devam etti. Etabı kazanan Thomas De Gendt’in zamanına göre Mollema 5:05, Porte 6:05, Froome ise 6:45 geride yarışı bitirdiler. 

Etabın ilk finiş zamanları alttaki gibi:

1 DE GENDT ThomasLotto Soudal…4:31:51

10 MOLLEMA BaukeTrek - Segafredo  5:05

11 YATES Adam ORICA-BikeExchange  5:24
12 ARU Fabio Astana Pro Team  
13 MEINTJES Louis Lampre - Merida  
14 BARDET RomainAG2R La Mondiale  
15 RODRÍGUEZ Joaquim Team Katyusha

16 VALVERDE Alejandro Movistar Team   5:31
17 QUINTANA Nairo Movistar Team  5:31

18 VAN GARDEREN Tejay BMC Racing Team   5:36

19 PORTE Richie BMC Racing Team   6:01

20 MARTIN DanielEtixx - Quick Step   6:30
21 REICHENBACH Sebastien FDJ 
22 BARGUIL Warren Team Giant - Alpecin
23 MORENO Daniel Movistar Team

24 HENAO Sergio Team Sky   6:45
25 FROOME Christopher Team Sky  6:45

26 KREUZIGER Roman Tinkoff   6:51

Tabii Porte-Froome-Mollema karmaşası sürerken Adam Yates ve GK’daki diğer sporcular (ve Quintana da) Froome’un önünde yarışı bitirdiler. Hırvat Bruno Valcic başkanlığındaki UCI Komiserler Kurulu yarıştan sonra yaptığı bir saatlik toplantının sonunda Froome ve Porte’un etabı Mollema ile berber bitirmiş sayılacaklarına karar verdi. Böylece İngiliz sporcu Sarı Mayo’sunu korudu. 

Peki Komiserler Kurulu’nun bu kararının dayanağı var mı yok mu? Ben yok diye düşünüyordum ama aşağıdaki UCI Etaplı Yol Yarışları kurallarının iki maddesinde bir ışık var. Özellikle 2.6.029 maddesinin son bölümünde ‘“Yokuşun tepesi” ve “yokuştan önce”nin nasıl belirleneceğiyle ilgili her tartışma Komiserler Kurulu'nca karara vardırılır.’ diyor. Sanki hakemlere bir açık kapı bırakılmış gibi ama Chalet Reynard’ın 2 km aşağısı ne kadar “yokuştan önce” veya ne kadar “yokuşun tepesi” çok tartışılır. 





Yarışı anlatırken iki şey söylemiştim: “Bu kararı Komiserler Kurulu değil A.S.O. verecek” ve “Ne karar alınırsa alınsın yanlış olacak”.  Öncelikle, A.S.O. bu kritik karar istediği şekilde çıksın diye tüm ağırlığını koyacaktı. Sonuçta yarışın sahibi kimse nasıl yürüyeceğine de mümkün olduğu ölçüde o karar verir. 15 kişilik Komiserler panelinin 13'ü Fransız. Yani...

Alınacak her kararın yanlış olması ise, bugün Froome’un düşüşünü seyreden ve geçmişi hatırlayan herkesin bir şekilde vicdanen rahatsız olacağını hissetmemle ilgiliydi. Çünkü Froome, kaza olmadan önce yaptığı atakla Porte ve Mollema hariç tüm rakiplerini dökmüş finişe gidiyordu. O şanssızlığa uğramasa belki bir atak daha yapacaktı. Bu yüzden, büyük olasılıkla, rakiplerinin çoğuyla farkı daha da açacaktı. Tamamen suçsuz olduğu halde, seyircilerin ve organizasyonun hatası nedeniyle Genel Klasman liderliğini kaybetmesi vicdanları yaralayacaktı. 

Ama vicdanlar yine yaralı. Neden? Aşağıda dört olay var. Buyrunuz:
  1. 2011 Fransa Turu’nda kaçış grubundaki Juan Antonio Flecha ve Johnny Hoogerland’a medya arabalarından biri çarpmıştı. 2 sporcu haliyle gruptan düştüler ama etabı kaçış grubu kazandı. Flecha ve Hoogerland’dan özür dilendi ama Komiserler Kurulu zamanlarına dokunmadı.
  2. 2014 Giro, Monte Zoncolan yokuşunun zirvesine doğru CSF Bardiani sporcusu F. Bongiorno bir seyirci tarafından itilince dengesini kaybedip durmak zorunda kalmış ve etabı o ana kadar beraber gittiği Michael Rodgers kazanmıştı. 
  3. Geçen yıl Clasica San Sebastian'da G. Van Avermaet atak yapmış uçarcasına son yokuşun zirvesine giderken motorla çarpışmış ve yarışı sonunda Adam Yates kazanmıştı. Greg ve BMC kıçlarını yırttılar ama bir şey değişmedi.
  4. 2015 Vuelta’da finişe giden Peter Sagan motor çarpınca düştü, fena yaralandı ve yarışı bırakmak zorunda kaldı. Ceza veya tazminat? Niente!

Bu örneklerle bugünkü olay arasındaki benzerlikleri ve farkları tartışmak istemiyorum. Benzerlikler daha fazla ama grup kurup siz tartışabilirsiniz. Ama adalet herkese ve her zaman uygulanmadıkça adalet değildir. Vicdanlar bazen yaralansa da kurallar herkese ve her zaman uygulanmalıdır. Güçlü olmak haklı olmak demek değildir. Bazen haklı ve güçlü olan kurallara ve teamüllere yine de uymalıdır. Ve hayır, eğer Sari Mayo elinde olmayan sebeplerden dolayı sorun yaşarsa “her zaman” beklenmez. 

Lakin, asıl amacı para kazanmak olan bir yarışta “adalet” beklemeli miyiz? Artık bir “eğlence sektörü alt kurumu olarak” sunulmakta olan sporlar ve yarışlar, sahipleri/yöneticileri tarafından pazarlanırken, sporun ayrılmaz parçası "adalet" kavramını para kazanmaya yardım ettiği sürece yüceltiyorlar. Yani, “adil oyun” denen kavramlar silsilesi, kurallara uyum ve saygı, eşitlik ve tarafsızlık vurgusu, yarışın ve yarışçıların “sahte” olmadığına olan inanç, vs., eğer halkın ilgisini artırmaya yarıyorsa, devamında da o sporun ekonomik değerini yükseltiyorsa aranan bir kavram haline geldi. Adalet amaca giden bir araç görevi görüyor artık sporda. 

Argümanlarım bunlar. Evet Froome’a yazık olacaktı. Ama belki de herkes için çok daha iyi olacaktı. Emin değilim. Ama güçlünün sürekli kazanmasından rahatsız oluyorum. Seyrettiğimin bir "business" olduğunu da bazen unutmak istiyorum.

SG-14.7.16




*Yazının başlığı Sn. Vivet Kanetti'nin Süreyya Ayhan ekseninde yazdığı kitabından izinsiz alıntıdır. Umarım kusura bakmaz.

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Tatil Arası Fransa Turu



Ya elbette gelenek olduğu üzere hem parkur tanıtım hem de favorileri inceleyen bir yazı yazmam lazımdı. Ama atladım. Yani atlamadım ama yazamadım. Parkur yazısı hazırdı ama Normandiya otellerindeki wi-fi yetersizliğinden siteye zamanında yükleyemedim. Sonra da çok geç oldu. Favoriler yazısı da bir anda çok gözümde büyüdü, ona hiç başlayamadım. Yani öyle işte. Kusura bakmayın. Fakat artık o kadar çok mecra var ki benim tanıtım yazılarımın ne derece değerli ve işe yarar olduğundan kuşku duymaya da başladım. Bilgi kaynakları çoğaldı, çeşitlendi, ben ancak bir iki farklı noktaya değinirsem yeni ve işe yarar bir şey yaptığımı düşünmeye başladım. Yeni bir formata geçmeliyim veya kendimi eğlendirecek bir metod bulmalıyım. Bilmiyorum göreceğiz. 



Üst paragrafta kurtlarımı döktükten sonra ilk 11 etabın bende yarattığı ruh dalgalanmasını yazıya dökeyim.

Fransa Turu’nun ilk dinlenme gününü geride bıraktık. Genel Klasman daha pek şekillenmedi aslında. İlk on dört yarışçı iki dakikanın içinde yer alıyor. Ama görünüm bizi yanıltmasın.  Yarış öncesi favori gösterilenlerden sadece ikisi önlerde (Froome & Quintana). Alberto Contador yarışı bıraktı, Thibaut Pinot genel klasman yerine Benekli Mayo peşinde helak oluyor. Fransızların diğer ümidi Warren Barguil de pek iyi durumda sayılmaz. Sadece Romain Bardet kararlı bir şekilde bekliyor. Öte yandan zoraki ikizlerden Richie Porte yanlış zamanda lastik patlattığı için 2’10” geride, Tejay Van Garderen daha iyi durumda ama nedense ilk haftaki dağlarda pek de iyi gözükmedi. 

10. ETAP SONU GENEL KLASMAN

1.FROOME Christopher Team Sky...49:08:20
2.YATES Adam ORICA-BE...0:16
3.MARTIN Daniel Etixx-QST...0:19
4.QUINTANA Nairo Movistar Team...0:23
5.RODRÍGUEZ Joaquim Team Katusha...0:37
6.MOLLEMA Bauke Trek-Segafredo...0:44
7.BARDET Romain AG2R La Mondiale...0:44
8.HENAO Sergio Team Sky...0:44
9.MEINTJES Louis Lampre-Merida...0:55
10.VALVERDE Alejandro Movistar Team...1:01
11.VAN GARDEREN Tejay BMC Racing Team...1:01
12.KREUZIGER Roman Tinkoff...1:16
13.ARU Fabio Astana...1:23
14.PORTE Richie BMC Racing Team...2:10
15.BARGUIL Warren Team Giant-Alpecin...2:51 



Alberto Contador’un iki etap üst üste düşüp sakatlanması, bir hafta boyunca iyileşmeye çalışmasına karşın -özellikle yokuşta seleden kalkıp pedal basamaması onu çok rahatsız ediyordu- ateşlenmesi sonucunda yarışı bırakması GK açısından dramatik  bir gelişmeydi. 2009’da uçarcasına çıktığı Arcalis yokuşuna bu kez varamadı. Sanırım Tinkoff’daki başıbozukluk da bu kararını çabuklaştırdı. Takımda herkes başına buyruk. Alberto Lioran’da geri düşerken Roman Kreuziger’in yürüyüp gitmesi takımdaki egoist tavrı gayet iyi gösteriyordu. Adios Alberto diyelim. 



İlk dokuz etabın en büyük süksesini Mark Cavendish ve Dimension Data yaptılar. Açıkçası Cav’dan değil 3, bir etap bile beklemiyordum. Çok şaşırdım. Kittel ve treniyle Greipel’in formsuz oluşuna mı yormak lazım bilemedim. Ama Dimension Data’nın Steve Cummings’le bir etap daha kazanması gerçekten müthiş bir iş oldu. 



Peter Sagan Cherbourg’da müthiş kazandı ve dün de ne kadar güçlü ve formda olduğunu gösterdi. Orica-BE onu ancak 3 kişiyle alt edebildi. Etixx QST Dan Martin’le GK’a gidecek gibi. Dünkü 10. Etap’ta kaçışı kovalamamaları ilginçti. Bugünkü Carcassonne - Montpellier etabını beklemeyi tercih ettiler. Halbuki Alaphilippe, Martin veya Vakoc ile şanslarını zorlayabilirlerdi.  Lotto Soudal’ın sessizliği de can sıkıcı. Onları daha agresif görmek istiyoruz. 

Genel Klasman açısından Cuma akşamı daha net ir şey söyleyebileceğiz. Bu 15 kişinin bir kısmı en azından süre olarak Froome ve Nairo'dan uzaklaşacaklar, orası kesin. Adam Yates'in de bu genç yaşında yarışın sonuna kadar şimdiki yerini koruması zor gözüküyor. Richie Porte, Bauke Mollema ve Romain Bardet'in klasmanda yükseleceklerini bekliyorum ama iki büyük favoriyle olan zaman farklarını azaltabilecekler mi göreceğiz.

Son olarak da yarışın geri kalan kısmındaki etaplara şöyle bir bakalım:

14 Temmuz Bastille Bayramı Mont Ventoux’da kutlanacak. Ventoux’yu anlatmaya gerek yok aslında. Bisikletle çıkılan yokuşların en korkuncu demek lazım. 16 km ve %8.8 ortalama eğim bir anlam ifade etmiyor. Yakıcı güneş, kırbaç gibi bir rüzgar, çıplak dağdaki yüzbinlerce kişinin çığlığı.. Bu yokuşu çıkarken ölenler olduğunu bilmek bile Ventoux’yu itici bir yer yapmaya yetiyor. Ama kazanan için ömür boyu gurur kaynağı olan bir dağ. Kaçmaması gereken bir etap. Üstelik hava tahminlerinde sert rüzgar var. 

Cuma günü yarışın ilk ITT’si var. 37.5km ve bir gün önceki ağır etabın ardından tek başına, hem de yokuşla başlayan bir profilde mücadele etmek klasman heveslilerini zorlayacak. Bu ilk yokuştan (7 km ve %4.8) sonra 25 km boyunca bir “rouleur” çabası ve ardından son 4 km yine yokuş. 

13. Etap (ITT)

15. Etap Tour de France 2016’nın en merak ettiğim parkurlarından biri. Bourg-en-Bresse - Culoz arasında koşulacak etapta toplam 20 km düzlük ancak var. Gerisi ya çıkış ya iniş. Fransa Turu 2012’de geçerken müthiş görüntüler veren Col du Grand Colombier bu kez farklı yerlerden iki kez çıkılacak ve nefis bir görsellik sunacak. Kaçış grubunun kazanması kesin gibi gözüküyor. 

15. Etap
16. Etap İsviçre’ye geçerek Bern’de bitecek. Bir anlamda, kariyeri boyunca 29 gün Sarı Mayo’yu taşımış Fabian Cancellara’ya saygı ve veda niteliğinde. Spartacus’ün kendi şehrinde etap kazanması pek de kolay gözükmüyor ama zamana karşıda çoktan istediğini elde etmiş olabilir tabii. 17. Etap’ta da İsviçre sınırları içinde kalacağız. Kafile, UCI merkezi Aigle’den de geçtikten sonra son 25 km’de kırıcı iki yokuş yer alıyor ve pek anılmasa da genel klasmancılar açısından kritik bir gün olacağını düşündürüyor bana. Tabii Team Sky herşeyi kontrol etmezse. Ertesi günkü bol yokuşlu 17 km’lik ITT daha bile kritik olabilir. Parkur 1980 Dünya Şampiyonası’nın düzenlendiği Sallanches’da. Dördüncü kilometrede Bernard Hinault’nun gökkuşağı mayoyu kazandığı Cote de Domancy ile başlıyor ve finişe iki buçuk kilometre kalana kadar hep çıkıyor. Quintana eğer Froome’a üstünlük kuracaksa buralarda işaretlerini görmemiz gerekiyor.

Zaten bu yılki Tour’un kırılma noktası 17-18-19 ve 20. etaplar olacak. Gerçekten de 19. etap çok zor dağlardan oluşmasa da arka arkaya gelecek yokuşlar sporcuların nefesini kesecek. Albertville’den sonra klasik bir senaryo beklenmeli. Aralarında yokuş domestiklerinin de olduğu kaçış grubu önde giderken liderler Mont Blanc manzaralı son yokuşta (St. Gervais) kozlarını paylaşacak. Parkurun tek HC yokuşu Montée de Bisanne aslında “Col des Saisies” olarak yakinen bildiğimiz tırmanışın farklı bir versiyonu. 

19. Etap

Alpler’deki son etap Megeve - Morzine arasındaki 146.5 km’lik nefis yokuş. İsimlerini artık ezberlediğim Cop des Aravis, Col de la Colombiere, Col de la Ramaz’dan sonra canımız Joux-Plane ve son yokuş Col du Ranfolly (sen de kimsin?). Yarış Morzine’e deli inişle sona erecek. Son gün ise yine Chantilly’den (krem şantiyi bulan kutsal kasaba) haraket edip Champs Elysées’ye 113 km’lik klasik etapla gelip Le Tour’u bitireceğiz. 


Bu parkuru mutlaka ayakta kalan en iyi yokuşçu kazanacak. Ama şampiyon aynı zamanda uyanık, çabuk karar veren, dikkatli ve cesur da olmalı. Etapların sonuna yerleştirilen inişler veya kısa sert yokuşlar ASO yarışlar direktörü Thierry Gouvenou’nun  zeki, çevik ve -umarım- ahlaklı bir şampiyon istediğini gösteriyor. Biz de tüm şampiyonlarımızın Atatürk’ün sporcu tarifine uymasını diliyoruz.

10 Temmuz 2016 Pazar

Fransa Turu 2016 - 9.Etap Rehberi

Fransa turunda 9.Etap ilk zirve finişi olacak ve yarın dinlenme günü; ayrıca bu etabın Eurosport'dan tamamı yayınlanacak. Bu yazıyı geleneksel favoriler, parkur yazılarımızı yazmamış olmamızın minik bir özrü olarak kabul ediniz.

Önce etap profili:


Sonra da genel klasman tablosu:



Bence Sky ve Froome güçlü takım yapısıyla ve liderlik tartışması olmamasıyla bu turu alır götürür. Hatta öyle ki, Froome'un başına birşey gelse bile Sergio Henao ve Geraint Thomas (tabloda yok, +2:18 geride) hemen bayrağı devralıp sarı mayoyu yine Sky'a getirebilirler gibi gözükmekte.

Güçlü favorileri (en azından tur öncesi değerlendirmelerde) koyu satırlarda görebilirsiniz. Bunlardan Froome'u en zorlayabilecek olanı Quintana gözükmekle beraber, üzerinde Valverde gölgesi mevcut.

Contador ilk etaptaki kötü kazadan sonra güçsüz gözüküyor, hemen her kritik anda vakit kaybetti. Tinkoff kapanacağı için herkes kendini gösterme derdinde. Baş yardımcılarından Kreuziger onu hiç beklemedi, Majka ise benekli mayo derdine düşebilir. Sagan zaten kendi başına takım. Sarı mayo liderliğinin Kreuziger'e devredilebileceği konuşuluyor. Bu durumda Contador turu bırakıp Vuelta'ya enerji bırakmak isteyebilir. Velhasılıkelam Tinkoff'un işi zor.

Quintana'dan sonra Astana'dan Fabio Aru eşşek (dark horse) olabilir, bir ihtimal. Onu gölgeleyebilecek Nibali 33 dakika geride ve bugün ve sonraki zamanlarda etap kazanmaya çalışacaktır. Yine de kritik bir anda Nibali'den kahramanca bir destek görebilir.

BMC'den eski Sky'lı Richie Porte biraz geride kalsa da, herşey nefis bir atağa bakar. Tabii BMC'nin Cadel Evans'dan sonraki müzmin kaptanı Tejay Van Garderen Froome'dan sadece 23 saniye geride. Sarper kanununa göre büyük turlarda iki kaptan hayırsızdır.

Bu turda bence gözden kaçırılmaması gereken beyaz mayo, yani 25 yaş altı genç bisikletçiler klasmanı olacak. Tablodan da görüleceği gibi tam 5 tane iyi adam bu klasmanda favori. Bu adamlar favoriler gruplarına tutunmaya çalışacakları gibi, ataklarda da birbirlerini marke edeceklerdir. Örneğin bir atak olunca Giant-Alpecin'liler neden Sky'lıların önüne geçti diye garipsemeyin, sebebi bu olacaktır.

Fransızların umudu Thibaut Pinot klasmanda geride kaldı, benekli mayoya saldıracaktır. Daha önce değindiğimiz başıboş Tinkoff'un Majka'sı da benekli mayoyu hedefler bence. Bunlar yüksek profilli adamlar, elbette bugünki kaçış grubunda yeralacak başkaları da olacaktır. Zevkle takip ediniz.

Her takımın etabı ilk 3 sıradaki bitiren bisikletçilerinin zamanının toplandığı takım klasmanı da henüz açık. Rasyonel düşünce zamanla bu klasmanı da Sky götürür dese de, halen BMC birinci durumda.

BMC 117 saat 40 dakika 16 saniye
Sky +1:34 (Yukarıdaki toplamı sırf aradaki farkların ne kadar az olduğunu belirtmek için yazdım)
Movistar +4:54
Astana +7:52
Tinkoff +15:32

Bu takımların hepsi güçlü sonuç alacak üçer bisikletçiye sahip. Takım taktikleri açısından dikkat edilmeli.

28 Mayıs 2016 Cumartesi

Steven ve Vincenzo






27 Mayıs 2016, akşamüstü altı buçuk. İtalya Bisiklet Turu'nun 19. Etabı sonrası. Taksim'e doğru yürürken, yıllar önce bisiklet sporuna neden aşık olduğumu hatırladım. Nick Hornby'nin dediği gibi ansızın, bir açıklaması olmadan, eleştirmeden, sonradan neden olacağı acı ve üzüntüleri bilmeden düştüğüm o aşkı. Biraz önce seyrettiğim yarış, spora ve bisiklete gönül verişimi haklı çıkaran güçlü bir ispattı. Spor dediğimiz eylem, zaman zaman bazılarımızın başına geldiği gibi, yine olduğundan başka bir şeye dönüşmüş, Nibali, Kruijswijk ve Chaves'in kisvesine girip ruhumun arka sokaklarında bir yerde gerçek anlamını yeniden bulmuştu.

Eurosport Türkiye stüdyolarından çıkıp metroya giderken, etrafımdaki insanlardan farklı bir ruh halindeydim, çok belliydi. Onların çoğu, bir cuma akşamına daha varmış olmanın yorgunluk dolu rahatlığıyla ilerliyordu. Bense, içim mutluluk, keder, acıma ve hayranlık dolu, hangi duygunun hangi adımda öne çıkacağını bekleyerek yürüyordum. Yirmi yıllık bisiklet seyirciliğimde pek de rastlamadığım bir etabı seyredip anlatmış olmak, nadiren duyumsadığım "iyi bir iş yaptım" titreşimini vücuduma salıyordu. Akşam etabı tekrar seyredeceğimi ve sarhoş olacağımı kendime söylememe gerek yoktu. 

Etabın özetini yapmayacağım. Seyretmemiş olan bu sayfayı kapatabilir, yazı onlara hitap etmeyecek. Nibali'nin hıçkırıklarını görmeden, bisikletine kapanmış Kruijswijk'ın helikopter görüntüsüne içiniz cız etmeden, podyumdaki Chaves'in -yüzünde patlayan şampanya mantarına rağmen-  mutluluğuna gülümsemeden okumayın lütfen.  

Giro'yu kazanmıştı Hollandalı. Tüm yapması gereken 200 km daha Chaves'in peşinden ayrılmamaktı o kadar. Nibali  dört dakika gerideydi, Valverde ise yüksek irtifada hep tekliyordu. Evet takımı ona yardım edemiyordu. Yine de 3'00"lık fark yapabilmişti. Yarışın en güçlüsüydü, defalarca göstermişti bunu. Yokuşlarda tüm ataklara rahat cevap vermiş, hatta atak yapıp zaman kazanmıştı. Tek sıkıntısı takımdı ama Colle dell'Agnello zirvesi geçilirken bunu düşünmüyorduk. Takıma bile ihtiyacı yoktu. Ne cahillik...

Steven Kruijswijk kar duvarına çarpıp parende attığı anda ilahi bir el iskambil destesini masadan aldı, kağıtları yeniden kardı ve dağıttı. Bu kez gelen el çok farklıydı. Yarışın lideri dağ başında tek başınaydı, yanında hiçbir dostu ve müttefiği yoktu. Geniş omuzlu Pembe Mayo travmanın şokuyla zincirini takmaya uğraşırken, pelotonun en iyi inişçilerinden biri her saniye 20 metre daha uzaklaşıyordu ondan. Tüm ulusun yüzünü kara çıkarmış, kazanmasına kesin gözüyle bakılan Giro'yu kaybetmişti Nibali. Basının baskısıyla konuşamaz olmuş, yeni kontratından belki bir sıfır kaybetmiş, 31 yaşında son üç Büyük Tur'un ikisini kaybetmiş, birinden de kovulmuştu. Sadece şerefi için yarışıyordu. 

Kruijswijk yıllarca neden biraz önce fren yapmadığını, viraja neden doğru girmediğini düşünecek. Parmaklarının ucuna kadar gelen o büyük zaferi kaçırışını anımsayacak. Kalbinin arkasında koskoca bir yumruyla. Vincenzo da aynı anı düşünecek. Kariyerini bitmekten kurtaran, ona şerefini veren Hollandalı'nın hatasını hatırlayacak. O hatadan aldığı güçle, Risoul'da en anlamlı zaferlerinden birini kazanmasına yol açan tesadüfü anacak.

Bense, Nibali ve Chaves dağdan uçarcasına inerken, alınyazısına inanmanın ne büyük bir yanılgı olduğunu görüyordum. İnsan kaderini kendi yazar. Her gün, her dakika yeniden. Ama bazen Kruijswijk gibi, bazen Nibali gibi.  

23 Mayıs 2016 Pazartesi

Giro 2016 3.Dinlenme Günü Raporu

Giro 2016'nın ikinci haftası sonucunda biraz da şaşırtıcı şekilde Kruijswijk fena olmayan bir farkla lider durumda.


1. Kruijswijk - LottoNL-Jumbo
2. Chaves - Orica-GreenEdge +2:12
3. Nibali - Astana +2:51
4. Valverde - Movistar +3:29
5. Majka - Tinkoff +4:38
6. Zakarin - Katusha +4:40

Steven Kruijswijk

28 yaşındaki Hollanda'lı Steven Kruijswijk profesyonel olarak sadece 2 yarış kazanmış. Tek genel klasman birinciliği de 2014'de Arctic Race of Norway'de. Geçen hafta Salı ve Cuma günkü etapları sessiz sedasız favorilerle birlikte kapadıktan sonra Cumartesi gününün kraliçe etabında Astana'nın ana grubu dağıtmasından sonra atak yaptı. Şanslıydı ki bu atağına favorilerden Esteban Chaves de katıldı. Birlikte çalışarak diğerlerini silkelediler ve Chaves etabı, Kruijswik de pembe mayoyu aldı.


Pazar günkü yokuş zamana karşı için yorulmuş olabilir mi diye düşünürken, çok iyi bir performansla bu etabın birinciliğini saliselerle kaçırdı, ama sonuçta 2 dakika farkla gayet avantajlı bir liderlik elde etmiş oldu.

Kalan 6 etapın 3 tanesi yokuş bitişli. Yine Salı günü yokuştan sonra 2 gün düz etaplar, ardından bu sefer Cuma-Cumartesi dublesi. Pazar günü serenomik düz etap olacağından onu saymıyorum. Henüz çok yarış var ve bugüne kadar çok kazanmayan Kruijswijk için bu tehlikeli gözükebilir. Gelgelelim büyük atak yaptığı Cumartesi günkü kraliçe etapta yorulması zamana karşı için dezavantaj olabilir mi derken "zamana karşıda daha çok zaman avantajı elde etmeyi düşünüyorum" demişti ve dediği çıktı. Tur öncesi takım raporunda "üçüncü hafta açılırım ben, öncesinde zaman kaybetmemek mühim" demiş. Bakalım bu dediği çıkacak mı? Çıkarsa nur topu gibi bir genel klasman yıldızımız olacak.

Kimler kaybetti?

Landa - Sky: Hastalanmasa şansı vardı, ama Salı günü turu bırakmak zorunda kaldı.
Uran - Cannondale: Giro'yu kazanmak için en iyi şansıydı ama olmadı. Özellikle zamana karşılarda büyük hayalkırıklığı yaşadı.
Valverde - Amador - Movistar: Sarper kanununa göre büyük turlarda iki kaptan olamıyor. Bence Amador kaptandır demeliydiler. Tabii bir de Amador'un son 2 etapta hasta olduğu da satır arasında açıklanmış.
Nibali - Astana: Aslında daha kaybetti denemeyebilir, en büyük favoriydi, ve 2:55 geride. Öndeki iki rakibi de bu işlerin piri değil. Yokuş zamana karşıda, biraz da zincirinin atmasıyla 2:10 geride gelmesi onu mahvetti.

Etaplar

Genel klasman kadar önemli ve hatta bazı takımlar için daha önemli olan şey de etap kazanmak.

Lotto-Soudal 4 (Greipel 3 sprint, Wellens kaçış)
Etixx-QuickStep 3 (Kittel 2 sprint, Brambilla kaçış)
Lampre-Merida 2 (Ulissi 2, geç kaçış)
Giant-Alpecin 1 (Dumoulin, zamana karşı)
LottoNL-Jumbo 1 (Roglic, zamana karşı)
Bardiani-CSF 1 (Ciccone, kaçış)
Sky 1 (Nieve, dağlık)
Orica-GreenEdge 1 (Chaves, dağlık)
Gazprom-RusVelo 1 (Foliforov, yokuş zamana karşı)

Puan Mücadelesi

Greipel, Kittel gibi babaların yanında, Ewans, Demare gibiler de turu terkedince, meydan bir avuç sprinter'e kaldı ve belli bir dominasyon olmadığı için açık gibi duruyor.


Niccolo - Trek-Segafredo 138
Ulissi - Lampre-Merida 112
Modolo - Lampre Merida 84
Oss - BMC 80
Trentin - Etixx-QuickStep 80

Kalan olası puanlar:
17. Etap: Ara ve finiş - 50 + 20
18. Etap: Ara ve finiş - 25 + 10
21. Etap: Ara ve finiş - 50 + 20



Elbette diğer dağlık etaplarda da ara kapı puanları var, ama hem kurallar gereği az, hem de dağ kaçışçıları yüzünden bu puanlar sprinterlara kalmaz.

Dağları Kralında Damieno Cunego 134 puanla en yakın rakibinin iki katı puanla lider durumda. Rotada bir sürü dağ ve bir sürü puan var. Birinci kategori tırmanışlarda 32, en yüksek zirve olan Cima Coppi'de 40 puan var.

19. Etap: Cima Coppi, 1.kategori finiş
20. Etap: 3 tane 1.kategori


Ben hiçbir yarışçının Cunego'yu geçebilecek kadar domine edebileceğini düşünmüyorum. Cunego da enayi değil ya, bu zirvelerden birkaçında kaçışta olacaktır.

Gelecek Etaplar

Bu haftada Kruijswijk'in patlama ihtimaline konsantre olacağız. 8 kişi ile devam eden takımı LottoNL-Jumbo'yu tanıyalım:


176 Roglic - Tırmanışçı, zamana karşıcı
175 Keizer - Allrounder
177 Tankink - Düz yol
178 Tjallingii - Düz yol
179 Van Emden - Düz yol, zamana karşıcı
174 Casteljins - Düz yol (diye tahmin etmekteyim, pek bilgi yok)
172 Battaglin - Puncheur

Sprinter Hofland yarışı bıraktı, zaten işe yaramazdı. Düz yol adamı çok, takımın pelotona liderlik etme ihtiyacı için işe yararlar. Ama dağlarda pek destek olamayacak bir takım var gibi duruyor.

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Giro 2016 2.Dinlenme Günü Raporu

3 haftalık İtalya Bisiklet Turu'nda 1 hafta, 2 haftasonu ve toplamda 9 etap geride kaldı. Geçtiğimiz haftanın en önemli özelliği Pazar günkü 40 kmlik zamana karşıydı. O da geçildi, bundan sonra artık genel klasman için tamamen tırmanış desteği ve yetenekleri geçerli olacak.

İlk olarak genel klasman favorilerinin durumunu verelim. Objektif baktığımızda zaman farklarının öyle çok aşırı olmadığını söyleyebiliriz. (Koyular ağır favoriler, italikler ise sürprizler)

Brambilla - Etixx-QuickStep -0:53
Jungels - Etixx-QuickStep -0:52
Amador - Movistar -0:21 (Bu adam Movistar'ın lideri olmalı)
Kruijswijk - LottoNL-Jumbo -0:02
Nibali - Astana (Referans noktamız)
Valverde - Movistar +0:02
Dumoulin - Giant-Alpecin +0:05
Landa - Sky +0:25
Majka - Tinkoff +0:52
Zakarin - Katusha +1:16
Pozzovivo - AG2R La Mondiale +1:35
Chaves - Orica-GreenEdge +1:38
Uran - Cannondale +2:03
Hesjedal - Trek-Segafredo +2:38

Andrey Amador

Etixx-QuickStep ile Lotto-Soudal 3'er etap birinciği aldılar. İkisi de 2'şer birinciliği Alman sprinter'leri Kittel ve Greipel  ile alırken, birer birinciliği de kaçışçıları aldı)

Bu sene sonunda jubilesini yapacak olan Fabian Cancellara büyük bir şanssızlıkla hasta başladığı turda iki zamana karşıda da kendinden bekleneni veremedi ve Pazar günü itibariyle turu bıraktı.

Etixx-QuickStep 3 (Kittel 2 sprint, Brambilla kaçış)
Lotto-Soudal 3 (Greipel 2 sprint, Wellens kaçış)
Giant-Alpecin 1 (Dumoulin, zamana karşı)
Lampre-Merida 1 (Ulissi, geç kaçış)
LottoNL-Jumbo 1 (Roglic, zamana karşı)

Düz sprintleri domine eden Marcel Kittel, geçen haftaki zorlu sprintlerde önlerde kalamadı ve zamana karşı öncesi turu bıraktı. Öne gelemediği sprintleri alan Greipel liderliğe yerleşti.

Greipel - Lotto-Soudal 119
Demare - FDJ 91
Tjallingii - LottoNL-Jumbo 82
Nizzolo - Trek-Segafredo 78
Modolo - Lampre-Merida 56
Andre Greipel 7. etabı kazanırken

Dağların kralı mayosu için mücadeleyi uzun süre Nippo-Vini Fantini'den Damiano Cunego önde götürdü, ama Lotto-Soudal'dan Tim Wellens kazandığı etapla bu mayoyu da elde etti. Henüz puanlar minik olduğundan buraya aktarmaya gerek görmüyorum. Gelecek hafta şekil daha çok belli olur.

İkinci haftada bizi neler bekliyor?

Bence genel klasmancılar Salı günkü etabı gözlerine kestirmişlerdir. 219 km ile oldukça uzun bir etap, bitişe 16 km kala 1. kategoriden zirveye varılıyor, finişte ise 3. kategori tırmanış var. Ayrıca kendilerini bu etapta alabildiğine zorlayabilirler, çünkü sonraki iki etap oldukça düz.
10.Etap - Salı

Sprinterler Çarşamba ve Perşembe günkü etapları gözlerine kestirmişlerdir. Bu etaplarda da kazanamayanlar ve puan klasmanı umudu kalmayan sprinterler Cuma günü rahatlıkla turu terkedebilirler.

Cuma günkü etap tam kaçışlık. 170 kilometre, dağlık ama düz bitişli. Favoriler de idare edeceklerdir, çünkü haftasonu oldukça zorlu etaplar var.

Cumartesi etabı yokuşla bitmese bile kraliçe etap olarak adlandırılıyor. 210km ve iki tane 1. kategori yokuş var. İşin kötüsü, ertesi gün de 10 kilometrelik yokuş zamana karşı var. Zamana karşı var diye dinlenmeye imkan olmayacak, diğer yandan o ana kadar geride kalmış rakipler çılgınlık yapabilir, ve hatta kaçış grubundan bazıları genel klasmanı ciddi şekilde etkilecek farkları elde etme ihtimalinde olabilirler. Gelecek haftasonu pek plan yapmamak lazım.
14.Etap - Cumartesi

Bence zaman farkları pek önemli değilken yokuş desteği belirleyici olacaktır. Cumartesi-Pazar ikilemi için üst sıralarda ikişer kişisi olan Etixx-QuickStep ile Movistar'ın ekstra avantajı olduğunu düşünüyorum. Özellikle EQS Kittel'i öne çıkarırken çaktırmadan bir sürü yokuşçuyu da getirmiş, üstelik Kittel yükünden de kurtulmuş vaziyetteler. Movistar'da ise Valverde-Amador ikilisi var. Valvarde takımın ruhani lideri olsa da, etap kazanmaya genel klasman kazanmaktan daha aşina.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

Giro 2016 1.Dinlenme Günü Raporu

2016 Giro d'Italia Cuma günü Hollanda'da başladı ve ilk 3 etap Hollanda'da yapıldı. Bugün, yani 9 Mayıs Pazartesi dinlenme günü, zira takımlar turun geri kalanına devam etmek için İtalya'ya taşınacaklar. Biz de bu arada kısa bir yazıyla durumu verelim.

İlk etaptaki zamana karşıyı Giant-Alpecin'den Tom Dumoulin kazandı. Ardından gelen iki sprint etabını Etixx-QuickStep'den Marcel Kittel domine ederek kazandı. Kittel puan mayosunu kaptığı gibi, zamana karşıda fena derece yapmadığı için etaplarda verilen bonus saniyelerle pembe mayoyu da kaptı. Şu anda yarışa devam ettiği sürece toplu sprint finişlerinde kendisine ciddi bir rakip gözükmüyor.
Marcel Kittel 2. etaptaki sprinti büyük farkla kazanırken

Puan klasmanında Kittel 106 puan birinci. Ancak 2. ve 3. etaplardaki kaçışlarda ara kapılardaki puanları toparlayan LottoNL-Jumbo'dan Maarten Tjallingii sinsi gibi 80 puanla 2. sırada yer alıyor. Belki de çabası dağların kralı olmaktır, çünkü şu anda mavi mayonun da sahibi.

Genel klasmancılar için ilk zamana karşı mühim idi. Orada açılan farklar bu haftaya taşındı. Durumu görelim:

1. Kittel - Etixx-QuickStep -0:28
2. Dumoulin - Giant-Alpecin -0:19
3. Amador - Movistar -0:13 (neden olmasın? Geçen seneki Giro'yu 4. bitirmişti)
4. Nibali - Astana 0:00 (Esas favoriler arasındaki referans noktamız)
5. Kruijswik - LottoNL-Jumbo +0:03
6. Valverde - Movistar +0:05
7. Chaves - Orica-GreenEdge +0:11
8. Zakarin - Katusha +0:13
9. Hesjedal - Trek-Segafredo +0:14
10. Uran - Cannondale +0:14
11. Majka - Tinkoff +0:19
12. Landa - Sky +0:21
13. Pozzovivo AG2R La Mondiale +0:28

Bu haftaya bakarsak, Salı günü çapraz rüzgarlı, sonunda minik bir punch ihtimali veren etap var. Onun dışında, Perşembe günkü yokuş bitişli etap dahil toplam 3 etapta kaçış grubunun kazanma ihtimali var. Üstelik Pazar günü 40 kmlik zorlu zamana karşı öncesi favoriler asla yorulmak istemeyecektir. Kaçış grubunda kaçmayı kolaylaştıran şey, genel klasmanda artan fark ile pembe mayo için tehdit olunmamasıdır. Bu açıdan baktığımızda şüpheliler şunlar (parantez içinde profesyonel galibiyet sayıları var)

Bole - Nippo-Vini Fantini +11:01 (15 galibiyet)
Kadri - AG2R La Mondiale +9:01 (3)
Fischer - FDJ +8:43 (6)
Bobdridge - Trek-Segafredo +8:30 (3)
Boem - Nippo-Vini Fantini +8:24 (2)
Cunego - Nippo-Vini Fantini +7:39 (31)
Colbrelli - Bardiani-CSF +7:00 (9)
Plaza - Orica-GreenEdge +6:45 (17)


5 Mayıs 2016 Perşembe

Giro ve Şüphelileri


184. Geleneksel Giro d’Italia Favorileri Yazısı’na hoşgeldiniz. Kısa ve sonuca gider şekilde yazmaya çalışacağım. Geçmişteki yazılarıma baktığımda Contador’un kıl dönmesinin performansına etkisinden, Uran’ın babasını genç yaşta kaybedişinin ruhunda yarattığı dalgalanmalara kadar bir sürü şeyle yazıları şişirmiş olduğumu farkettim. Aslında farketmedim de kabullendim. Çünkü hem “Sayın Eşim (D.D.B.E.)” hem de Blog İdare Amiri yıllardır “Aşkım/Abi, millete eziyet ediyorsun, o kadar çok detay koyma, oku oku bitmiyor” derlerdi.  Ben de “Yazarı rahat bırakın ülen!!” diye atarlanıp 20-30000 vuruşluk yazılar döktürmeye devam ederdim. Ama, Türk bisiklet seyircisinin ulaştığı bilgi seviyesi ve uygarlığın giderek kısalttığı “dikkat süresi”ni de düşünerekk kısa yazmanın daha yararlı olduğuna karar verdim. Haaa sorana yine fistül nedir, nasıl ameliyat edilir anlatırım ama Rigo’nun hezeyanlarını konunun uzmanlarına bırakmaya karar verdim. Favorilere kısa kısa değineceğim ve belki biraz da sprinterlere bakacağım. 

Favorileri tartarken, Giro 2016’da takım saate karşı etabının olmadığını farketmek gerek. Bunun yerine yarışçılar biri yokuş olmak üzere üç adet ITT ile sınanacaklar. Bir başka konu da son haftada yer alan +2700 mt irtifadaki iki “tappone”nin (Et19: Colle dell’Agnello ve Et20:Col de la Bonnette) bu sene oldukça sert geçen bahar aylarında iptal olma olasılığı. Bunları aklımızda tutarak “Squalo di Messina” yani “Messina Camgözü” Vincenzo Nibali’yle risalemize girelim:

VINCENZO NIBALI (Astana)
Vincenzo son Vuelta’da takım arabasına tutunup ön grubu yakaladığı için diskalifiye edilmişti. Onun gibi üç Büyük Turu da kazanmış biri için anlık bir bilinç kayması olsa da sonuçta kariyerine bir leke sürdü. Bu olaydan sonra Nibali -kötü geçen TdF’ın da etkisiyle- 2016’da Giro’yu hedefine aldı. Ülkesinde yine zirveye çıkarak çizilen karizmasını tekrar yükseltmeyi amaçlıyor. Şubat ayında sıkı yokuşlar içeren Umman Turu’nu kazanarak forma girdiğini gösterdi. Ancak irtifa kampları sonrası girdiği iki yarışta (T-A ve özellikle Trentino) istediği yada beklediğimiz sonuçları alamadı. 


Nibali@Umman Turu

Yine de, kendisi ve antrenörü Paolo Slongo gidişatta endişelenecek bir şey olmadığını söylüyorlar. Astana geçen sene Giro’da ve Tour'da müthiş bir domestik grup performansı göstermişti. Bu sene de Nibali'nin güvendiği ve beraber yarıştığı bir ekiple geliyor. V.Agnoli (geçen yıl yoktu), E.Capecchi, T.Kangert, J.Fuglsang ve M.Scarponi Nibali’yi hem düzde ama özellikle yokuşlarda koruyacak seviyede isimler. Gerisi Nibali’nin 2014 formunu bulup bulmayacağına bağlı. Sanki biraz zor gibi. Yine de ortalamanın çok üstünde TT koşabilmesi ve rakiplerinin seviyesine göre yarışın en güçlü adayı olarak gözüküyor.

ALEJANDRO VALVERDE (Movistar)
Valverde tarihin en iyi Ardennes Klasikleri yarışçısı. Tüm zaferleri yanında 2 yıldır da UCI sıralamasını en tepede bitirmeyi başardı. Lakin karnesinde 2009 Vuelta şampiyonluğu dışında bir Büyük Tur zaferi yok. Üstelik 37 yaşından gün alıyor artık. Movistar’ın bir numaralı ismi ve takım üstündeki hakimiyetini Quintana’yla bile paylaşmıyor. Klasmanda ilk üçü hedeflediğini açıkladı. Bence sert İtalyan yokuşlarını domine edecek bir karakter değil. Carlos Betancur’un ona ne derece yardımcı olacağı meçhul, baba son iki yılda çok da sağlam bir ayakkabı olmadığını gösterdi. 



Ama İspanyol bir takıma geçince sanki daha bir adam oldu. Ona çok ihtiyaç olacak. Valverde’nin bir başka avantajı da Nibali’nin yokuşları sabit tempoyla çıkmayı sevmesi, “dur-kalk” yokuş performansından hoşlanmaması. Bu sayede önde kalabilir. GK'de ilk üç ballı börek olur, etap kazanırsa kaymak.  

MIKEL LANDA (Team Sky)
Team Sky’da bir Bask keçisi… Kulağa tuhaf geliyor. Landa, geçen yıl, Astana’da Aru’nun hizmetinde olmasına rağmen atak veya ataklar yapıp iki etabı cebe indirip GK’da da 3. olunca zaten başka bir yere gideceği belli olmuştu. Onu Team Sky kaptı ve bu sene ezon başında hastalanıp yarışmamış olsa da şimdilerde gerçekten iyi gözüküyor. Pais Vasco da bir, Trentino’da iki etap ve genel klasmanı kazandı. Klasik Bask bisikletçilerinin aksine TT’de de Team Sky’ın “marjinal kazanımları” sayesinde artık daha iyi bir yere geldi. Eh ihtiyacı da olacak. Sergio Henao ve Benat Intxausti'nin takımda olmamaları bir sıkıntı. Onların yokluğunu Sebastian Henao, Ian Boswell, Mikel Nieve ve Nicholas Roche gibi yardımcılar dolduracak. 



Yokuş saate karşıda kazanacağını düşünüyorum. Chianti'deki uzun ITT onun için kritik olacak. Nibali’nin en büyük rakibi Mikel Landa gözüküyor ama İtalya Turu nedense şimdiye kadar Team Sky’a pek uğurlu gelmedi, onu da not düşeyim. Ama yeni bir Grand Tour şampiyonu da görmek istiyorum. Özellikle Froome’un, liderlik için Wiggo’ya reva gördüklerini ona yapacak bir Mikel Landa potansiyeli varken. Ben neden Team Sky’a bu kadar uyuzum ya??

RIGOBERTO URAN (Cannondale)
Rigomuz canımız. Hakikaten son derece gereksiz bir sempati besliyorum adama. Giro’da 2013 ve 2014’de iki kez 2. olmasıyla aslında bu yılın en büyük favorilerinden olması gerek ama nedense hep başaltına güreşiyor. İyi TT’ci, iyi yokuşçu. QST ve Team Sky gibi iki büyük ekip, tüm takımı onun emrine hiç vermediler ama sanki daha fazlasını yapmalıydı bugüne kadar. Bu seneki dereceleri de pek heyecan verici değil. Yokuşların birinde çok fena patlayabilir. Zaten Cannondale (ex-Garmin) Büyük Turlar’da daha çok fırsatçı bir taktik güdüyor ve lideri korumak yerine etap zaferleriyle sponsor tatmin etmeyi tercih ediyor. 


Her ne kadar Vaughters bu sene amacının Uran ile Giro’da klasmana oynamak olduğunu söylese de çok ikna olmuş değilim. Dombrowski tamam da Davide Formolo’nun geçen sene Beyaz Mayo ikincisi olmasına rağmen tüm dağ etaplarında Rigo’yu sonuna kadar destekleyebileceğini sanmıyorum. Uran diğer takımlara takılıp çıkmaya çalışacak. İşi zor.

RAFAL MAJKA (Tinkoff)
Majka daha 23 yaşındayken Giro’da ilk 10’a girmiş bir yetenek. Olgunluk çağına geliyor. Contador tüm ekibiyle TdF’a hazırlanırken ona kalan domestiklerle ve Tinkoff’un el değiştireceğini bilerek ne kadar motive olacağı meçhul. Bu seneki dereceleri de öyle “Vay anasını” dedirtecek gibi değil. Contador’un bir sene daha yarışmaya karar verdiğini düşünürsek kendi ihtiraslarını bu yarışa akıtıp çok iyi bir derece alarak Alberto’nun son senesinde onunla eşit bir düzeyde değerlendirilmek isteyeceği muhakkak. Giro’da ilk üç olursa 2017’de kontratı bittikten sonra bir takıma lider olarak gitme şansı çok yüksek. Etap kazanma fırsatını bulursa da kaçırmayacaktır. 



ESTEBAN CHAVES (Orica GreenEdge)
Simon Yates’in pozitif doping testi nedeniyle Orica bu yarışa biraz sarsılmış olarak geliyor. Chaves Vuelta’15’de dikkatleri çekti ama bu sene daha bir siftahını göremedik. Sadece Mart ayında yarıştı, o yüzden biraz kapalı kutu gibi. Çok iyi bir yokuşçu ama Giro’nun zorluğunu 3 hafta boyu tolere edemez ve GK’da geri düşüp etap kovalar gibi geliyor kulunuza. 


DOMENICO POZZOVIVO (Ag2R La Mondiale)
Nibali’den sonra İtalyanlar’ın en çok destek verecekleri isim. J-C. Peraud ile birlikte takımın ortak lideri. Giro’yu seviyor, 2014’de beşinci olmuştu, geçen sene ise yarışın başında kaza geçirip bırakmıştı. İlk 10’da olması çok doğal geliyor bana, yokuş TT’sinde de bir sürpriz yapabilir.

ILNUR ZAKARIN (Katusha)
17 yaşında Gençler ITT Avrupa Şampiyonu olan Zakarin, 20 yaşında dopingden yakalandıktan sonra adının yanında hep bir soru işareti gördüğümüz yarışçılardan. Çok iyi bir zamana karşıcı, yokuşlarda da iyi ama Giro yokuşları için yeterli olmayabilir). Bu sene katıldığı her etap yarışını ilk yedi sırada bitirdi (P-N ve TdR’de 4.). Agresif ve güçlü yarış stiliyle izlemek zevk veriyor. Apeldoorn ve Chianti’deki TT’lerde avantaj elde edip yokuşlarda kaybedeceklerini karşılayabilirse çok ilginç bir sonuca imza atabilir. Ama o “?”ni silmek için biraz onun da benim de biraz daha zamana ihtiyacımız var. 

TOM DUMOULIN (Giant Alpecin)
Genç kızlara ve Berkem'e söyleyin heyecanlanmasınlar. Bu çocuğu genel klasmancı diye hangi dallama gaza getirdiyse hakikaten büyük kötülük yapıyor. Apeldoorn TT’sini alıp Pembe Mayo’yu giysin daha ne ister (hoş TdF Utrecht açılışında baskıyı kaldıramamıştı). Chianti ITT’si için en büyük favorim. Ama o kadar. “Giro yokuşları dar, bana bakma Tomi yarim var”


RYDER HESJEDAL (Trek Segafredo)
Geçmişte doping yaptığını itiraf ettikten sonra Ryder’ın eski havası kalmadı. Ama sonuçta 2012 Giro’yu kazandığı için bu yazıda da anmak gerek. Yine GK’de geri düşüp sonraki etaplarda kamikaze ataklar yapar mı? Yapar sanki.


VE DİĞERLERİ… Cunego, Ulissi, Kruijswijk, Wellens, Anton, et al.

Yarışa tad ve doku katacakları kesin. Cunego’nun son bir etap daha kazanmayı deli gibi istediğini hissediyorum. 2004’de bu yarışı kazanması onun laneti oldu. Muhteşem bir Ardennes klasikçisi olacakken Büyük Turcu olmaya çalışarak kendini heba etti. Küçük Prens artık sona yaklaşıyor ve bir güzel etap kazanarak yaşlı adamlara selam çakmasını isterim. Ulissi’yi ise inişli çıkışlı etaplardan birini kazanırken hayal ediyorum. Kruijswijk’a gelirsek, o da Hesjedal gibi yokuşlarda atak yapıp şans kader ve talihle birini kazanmak isteyecek hep olduğu gibi. Wellens için üç hafta çok ağır, Giro tırmanışları ise çok dik. Igor Anton ise yine yokuşlu etaplardan birine bilenecek ama GK’da ilk 15 içinde yer alırsa sevinecektir. 

Etixx QST’de en sevdiğim adamlardan biri Gianluca Brambilla. Bahar Klasikleri’nde çok iyiydi. Mutlaka adını anacağız gibi geliyor bana. 4., 5., 7. ve 13. etaplara dikkat. J-C. Peraud da Pozzovivo’nun gölgesinden çıkıp bir şeyler yapma şansı olan manyaklardan.  Dağ bisikleti geçmişinin avantajını yaşayacağı en uygun yer Giro. Ama tabii 39 yaşında… 

SPRİNTERLER

Sprinterlere Marcel Kittel’le başlamak gerek. Geçen seneyi boş geçen Alman bu sene Büyük Turlar’daki performansı en çok merak edilen adamlardan biri. Etixx mutlaka 2-3 etabı ona kazandırmak isteyecektir. Giro’14’de iki etap kazanmıştı, bu sene ise 7 zaferi var. 
Kittel sevinçli, arkasından gelen Greipel
Greipel iyi de çevresi kötü. Değil tabii ama 52ToT’ta Greg Henderson ile olan uyumsuzluğu ona iki etaba mal oldu. Bir haftada bunu nasıl düzeltecekler bilmem (Henderson Giro'da yok). Diğer yandan Sacha Modolo (Lampre) ve Roberto Ferrari Türkiye’de muhteşem gözüktüler. Ferrari’nin süper bir zamanlaması var ve son 500’de neredeyse sihirbaz gibi Modolo’yu öne getirebiliyor. Sacha geçen sene 2 sprint etabı kazanmıştı ve bu sene de kazanması çok mümkün. Bu yıl yeni bir İtalyan sprinterden daha bahsetmemiz gerek. Polonya asıllı Jakub Mareczko (Southeast) artık bir üst lige transfer olmak üzere ilk Giro’sunu koşacak. Belki son haftadaki yokuşları çıkaramayabilir ama takım ve kendisi dinçken Hollanda’da mutlaka etap kazanmak isteyecektir. Maksimum sürati ve sprint karmaşasında kendine alan bulmadaki başarısıyla şansı var. 

Elia Viviani bu sene Rio’da pist bisikletinde yarışacağından yoldaki son yarışını koşacak gibi. İlk etaplarda o da Mareczko gibi bir zafer elde etmek isteyecek mutlaka fakat pist antrenmanlarına çok yoğunluk verdiyse (Cavendish gibi) top speed’inde düşüş yaşamış olabilir. 

Caleb Ewan (Orica GE) bu sene süper aerodinamik sprint pozisyonuyla dikkatleri çekti. Ama yaşı ve kilosu bu Giro’yu bitirmesinin önündeki en büyük engel. Dolayısıyla dağlar başlamadan bir etap kazanırsa görev tamamlanmış sayılacaktır. 

Arnaud Demare (FdJ) yıllardır klasikçi mi sprinter mi bilemiyordu(k), Milano-Sanremo’yu kazanarak muradına erdi denebilir. Tam bir sprinter sayılması için maksimum sürati yeterli değil ama zor ve uzun etapların sonunda güçlü kalabiliyor. Bu yüzden Demare da yarışın sonlarında veya 7. Etap gibi uzun etaplarda şans bulabilir. 

Arnaud Demare MSR'yi kazanıyor.

Giacomo Nizzolo (Trek Segafredo), son Hırvatistan Turu’nda Cavendish’le bayağı çekişti ve çoğundan da galip çıktı. Üstelik geçen sene yarışın sonuna kadar devam ederek Yeşil Mayo’yu da kazanmıştı. Yani yokuş da çıkabiliyor. Marezckolar ve Ewanlar eve döndükten sonra Büyük Turlar’daki ilk zaferini kazanabilir. 


Evet, durumlar böyleyken böyle işte. Giro d’Italia bize her zaman güzel manzaralar, yağmur çamur, kar, harika yokuş etapları ve kendini gösteren yeni isimler sunmuş bir yarıştır. Bakalım bu defa nelerden bahsedeceğiz. Eurosport’ta görüşmek üzere…