Merida Bikes’ın düzenlediği “Global Launch 2018” için Ruhpolding’deyim. Bavyera Alpleri’nde, mevsime göre kış sporları ve dağ bisikleti turizmiyle geçinen, refah sayesinde vazgeçmedikleri “eski hayat”a devam eden, seçimini orta yoldan yana yapmış, uyuntu bir kasaba. Uyuntuluğunu şöyle anlatayım: İstanbul’da bir yerlerde unuttuğum iPhone uzatma kablosunun yenisini alacak yer bulamadım. Otel bile 4-5 yıl öncenin kablolarını sundu. Öyle bir yer yani. Yeni kablo almak için 15 km ötedeki başka bir kasabaya gitmem gerektiğini söylediler. Yarın Merida Reacto’yu denerken giderim ama bizde çare tükenmez. Merida event ekibinden Antonella’nın uzatma kablosuna iki kez çökerek telefonu şarj ettim. Kızım yaşındaki yavrucağı ikna etmek için gözlerinin içine derin derin baktım. İtiraf ediyorum. Fakat %30’a düşmüş bir pille 3 gün geçirmem imkansızdı, şarj için vücudumu satacak durumdaydım!! Yaşam çok acımasız seçimlere zorluyor insanı. Karıcım sana sığınıyorum, anlayış göster!! Scheisse!!
Akşam 18:00’de tanıtılacak yeni kros bisikleti Mission CX ve all terrain aleti One-Twenty’i beklerken (ben MTB’den ne anlarım be Muam?), otelde Fransa Turu 11. Etabı’nı Eurosport Deutschland yayınından seyrettim. Sabah 5:10’da kalktım, güneş de tatlı tatlı vurunca Col du Pré’ye yaklaşırken sızmışım. Uyandığımda son yokuş başlıyordu. Uyku mahmuru gördüğüm manzara:
Önde kaçış, arada kaçıştan dökülenler, ana grubun önünden kaçmış Movistar Soler-Valverde ikilisi. Ana pelotonu Bahrain Merida çekiyor. “WTF?!!” Tam ayılamadan ilk tepkim buydu. “Herhalde Nibali atak yapacak” dedim ama B-M 3 kişiyle çekiyor, arkada Team Sky tüm ekip oturuyor. Issıza çökertecekler ulan?! Zaten biraz sonra Sky sazı eline aldı. Arkadan dökülen dökülene. Yates, Fuglsang hemen düştü, Valverde yakalandı. O ara artık işemeye mi gittim, yine içim mi geçti -veya hiç mi farketmemişim- Tom Dumoulin gitmiş meğer. Gider adam. %6 ortalamalı Rosiere tempolu çıkmak için ona çok uygun. Önde Mikel Neve etaba gidiyor, mümkün, Giro’da da tokatlamıştı bir tane.
Sonra Geraint Thomas atak yaptı!! Wohaaa! Kır zincirini G.!!! Durum çok ilginçleşti elbette. Sky’ın tartışılmaz lideri Froome otururken, yıllardır uysal ve güvenilir domestiği isyan bayrağını açmış gibiydi. O arada bir yerde hislerime hakim olamayıp iki tweet attım. Allah twitter’ı bulan itin canını alsın, yazıya o tweetler yüzünden oturdum. Zorunlu açıklama burada başlıyor:
İlk tweet
İkinci tweet
Geraint nefis atağıyla yürüyüp gidince Froome ve diğerleri ne yapmalıydı?
- Froome: a) “Senin yedi sülaleni #!&%” diyip yakalayacak ama grubu da taşıyacak veya b) bekleyecekti. Beklemeyi seçti. Malını biliyor çünkü.
- Diğerleri: Amaca bağlı. a) Froome’un kurmayının peşine düşebilirler veya b) Team Sky iç çekişmesinin sonucunu bekleyebilirlerdi. Birinciyi seçtiler.
Önce Bardet denedi, sonra Dan Martin gitti. Nibali, Roglic, Krujsiwijk (Stefan soyadını değiştir iki gözüm!), et al. çok da kuvvetli bir atak yapamayacak durumdaydılar ki denemediler bile. 5 gün önce düşüp sırtını paralamış Dan Martin atak yaptı ya! Tabii grubun en güçlüsü Froome da peşine takıldı. Diğerleri atağa katılamadılar ve fark açıldı.
Gerisini biliyorsunuz. Froome Martin’in arkasında, yüksek tempoyla farkı azalttı ve İrlandalı’yı uygun bir anda silkeleyip Dumoulin’i yakaladı. Bu arada Thomas Dumoulin’i çoktan yakalamıştı, etaba ve Sarı Mayo’ya gitmek için tekrar yürümüştü. Nieve’yi geçip etabı ve mayoyu kazandı.
Team Sky’ı sevmiyorum ama gelmiş geçmiş en iyi takım. Yapacak bir şey yok. Onları yenmeye çalışmak mı doğru, onlardan artan kırıntılara razı olmak mı? Eğer Dan Martin ve Bardet’nin amacı podyumun son basamağını hedefleyip -Sky’ı değil- diğer rakipleri dökmekse OK. Yaptıkları -daha doğrusu yapmaya çalıştıkları- doğru sayılabilir. Ama bence, bu amaca ve olasılıkla daha da yükseğine ulaşmanın “bu etaptaki” yolu başkaydı. Anlatayım:
Geraint gittiğinde tüm grup Froome’un arkasında kuzu gibi oturup beklemeliydi. G. zaten gitmiş takip edememişsin. Adam olsan hemen yakalaman lazımdı fakat 20 saniyede 100 mt fark açtı. Kuvvetli yani. Mümkün değil senin için. O zaman hamleyi Froome’a bırakmak ve “Adamın sana isyan ediyor, ne yapacaksın göster bakalım şampiyon!” demek daha anlamlı olurdu. Froome atak yaparsa onu takip etmeye çalışmalılar, yapmazsa da son sprintte 1-2 saniye çalmak için güçlerini saklamalıydılar. Neden?
Çünkü başını ezmeye çalıştığın adam Geraint değil Froome be kardeşim! Geraint de onu bitirmeye çalışıyor zaten. Yoksa neden atak yapsın? Bakma takım arkadaşı olduğuna, oğlan yanıp tutuşuyor. Üstelik en büyük ve en kuvvetli rakip Froome. O zaman onu yorman, onu çalıştırman gerek. Froomie, o yakıcı ihtirasıyla, mutlaka son km’lerde G.’nin peşine düşerdi. Veya yarın yada Pireneler’de bir tuzak kurmaya çalışacak. Ama o zamana kadar Froome’u strese sokmak ve yorulmasını sağlamak daha doğru olurdu. Üstelik Geraint Thomas hem sakar hem de şimdiye kadar hiçbir Büyük Tur podyumuna çıkamadı. Ya kendi kendini bir yerde bitirecek, ya Froome onu başka bir etapta bitirecek (bitiremezse de yapacak bir şey yok ama her durumda düşman Froome). Büyük resme bak, bırak gitsin herif. O zamana kadar bekle, gücünü koru, en büyük düşmanı yor, onun ekmeğini ye, onun gölgesine saklan.
Şimdi o iki tweetimin nedenini açıklamış oldum. Romain Bardet ve Dan Martin kardeşlerim, sizin beyninizin ta ortasına sıçayım hayırlısıynan!!!
Sonuna doğru ikinci litresine ilk adımlarımı attığım, Weissbier sponsorluğundaki yazımız burada bitiyor. Artık izin verirseniz, tüm bisiklet medyasıyla beraber, iğrenç gözüken domuz sosisleriyle dolu bir yemek yiyeceğim. Yanımda MTB eski dünya şampiyonu Jose Hermida “Despacito” ya DJ’lik yapıyor, 90 erkek ve 0 kadın yemek yiyoruz. Allah belamızı versin. Bisikletçi milletinden cacık olmaz. Gençler sporunuz triatlondur!!